Buz gibi de şov!

21 Mayıs 2015

Bülent Ersoy’un cenaze şovu hâlâ ve hâlâ konuşuluyor. Kimin cenazesi olduğu unutuldu bile... Bestekar Muzaffer Özpınar’a rahmet okuyanların sayısı, Bülent’in gözlüğünü, cüzdanını konuşanların sayısından çok. Türkiye’deki cenazelerin, mezarlıkların, son göreve gelenlerin kılıklarının özensizliği gerçekten çok rahatsız edici. İnsanlar sevdiklerini uğurlarken adeta acılarının büyüklüğünü göstermek için mümkün olan en bakımsız, en özensiz halleriyle gidiyorlar o cenazeye. Oysa tam tersi olmalı... Düğüne gider gibi de değil tabii ama saç hatta hafif makyaj özenli, kılık kıyafet tertipli, mis gibi durmalı...

***

Ya bizdeki mezarlıkların haline ne demeli? Hatta cenaze arabalarının sakilliği?

Bir cenazeyi toprağa verirken yanındaki yöresindeki diğer mezarların üzerine çıkanlar, toprağını, çiçeğini ezen, taşını devirenler... Mermerlerin üzerine poposunu dayayanlar, hatta üzerine oturanlar... Mezara toprak atılırken aralarında alakasız konularda tatlı talı (!) sohbet edenler...

Cep telefonunun neşeli melodisiyle hocanın son duasını bastıranlar... Telefonda uzun uzun iş konuşanlar...

‘Acıdan o kadar perişanım ki mezarlığa pijamamla geldim’i gösterenler...

***

Hepsi gidene saygısızlık... Ama tabii cenazeye özenin de bir ayarı olmalı. Öyle Azrail toprağı bizzat atmaya gelmiş gibi gelinmez mesela... Bacaklarının arasında az sonra havalanmasına yardım edecek bir süpürgesi eksik kuyu cadısı gibi de gelinmez. Özen göstermekle otunu çıkarmak arasında fark olmalı... Evet, Bülent Ersoy ünlü bestekarın cenazesini bildiğin şov malzemesi yapmış, gidenden rol çalmış, büyük ustaya son derece ayıp etmiştir.

Devamını Oku

Şov devam etmese de olur

5 Mayıs 2015

Tuba Ünsal rol aldığı Guguk Kuşu isimli oyundan ayrılınca ortalıkta dolaşan ‘aslında ayrılmadı, kovuldu’ söylentilerine bir yanıt verdi.

Özetle “Oyunumuz çok tutunca haftada 4 gün oynar olduk. Ben bebeleri bırakamadım. Tiyatro müthiş meşakkatli ve emek isteyen bir iş. Çocuklarımla kuliste vakit geçiriyorduk. Ama hepimiz perişan olduk. Kerem Alışık anlayışla karşıladı ve yerime birini bulduk. Ben hem çocuk hem turne olayını sanırım beceremedim. Tiyatro turnesine çıkıp çocuğunu bırakan annelere saygım sonsuz. Ben yapamadım” dedi.

‘Bunu baştan düşünecekti’ diyenler de olabilir ama gerçekten sebep çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramayacak olması ise ben kararı alkışlıyorum. Çünkü ‘ne olursa olsun perde kapanmaz, şov devam eder’ saçmalığını hiç insani bulmuyorum. Tiyatro bir insanın hayatından daha önemli olmamalı. Böyle saçmalık mı olur Allah aşkına? Bu zihniyet artık pek kalmadı zaten.

İyi de oldu...

Hayatta hiçbir şeyi bu kadar önemsememek lazım. Kendi hayatımız, mutluluğumuz ve huzurumuzdan başka...

Hintli Özcan olmamış

Özcan Deniz’e minik bir sorum olacak müsadesiyle: “Sen ne yaptın öyle yav?”

Tam da ‘hadi hadi meleğim’ zamanındaki tipini ve kostümlerini hafızalarımızdan silmişken, kendine yakıştırdığın karizmatik Seymen Ağa kostümünü bizler de benimsemişken, o ne kıvırmak, o ne beceriksiz figürler attırmak. Sen komik olma Özcan... Sen hep ağır abi ol...

Devamını Oku