Eski hükümlü çalıştırana prim teşviki

1 Haziran 2013

Okurumuz Bekir Koçak’ın mailini aynen sizinle paylaşıyorum. “Eski hükümlüyüm. İnternette eski hükümlülerin çalışma hayatında haklarının ne olduğunu araştırırken, gazetenizin www.gazetevatan.com sitesinden 02.10.2011 tarihinde yazmış olduğunuz ‘Eski hükümlü çalıştırana sigorta prim teşviki uygulanmalı’ başlıklı yazınızı okudum. Benim de sorunum onunkiyle aynı. Hapisten çıktıktan sonra topluma karışıp normal biri gibi hayatımı devam ettirmek istiyorum. Bunun için de iş aramaya başladım. Ancak iş başvurusu yaptığım bütün işyerleri sabıkalı olduğum için beni çalıştırmak istemiyor. İşverenler açısından bakarsanız haklı gibiler ama biz de yaptığımızın hatanın bedelini ödedik ve yeniden hayata başlamak istiyoruz. Bunun için de en önemli yol iş...

Şimdi size sormak istediğim şu: “İşyerlerinin eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu kaldırıldığına göre sabıka engeli ile nasıl bir işe girebilirim. Ya da sizin o yazıdaki okuyucu sorusuna karşı önerdiğiniz eski hükümlünün sabıka engeli varken kolay işe girmesini sağlayacak sigorta prim teşviki uygulaması gerçekleşti mi?”

Okurumuzun belirttiği yazıda önerdiğim eski hükümlü çalıştırana sigorta prim teşviki önerisi gerçekleşmedi. Ama bence gerçekleşmeli. Çünkü 2008 yılında yapılan değişiklikle okurumuzun da belirttiği üzere özel sektör işyerlerinin eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu kaldırıldı. Bu yükümlülük sadece kamu işyerlerinde kaldı. Bu haktan yararlanabilmek için ikametteki Çalışma ve İş-Kur il Müdürlüğünde veya www.csgb.gov.tr adresindeki bilgileri doldurarak kayıt yaptırmak gerekiyor.

Teşvik verilebilir mi?

Devamını Oku

Torba Kanun’da çocuklara yeni haklar

25 Mayıs 2013

Yine bir torba yasa. Yine değişiklikler. Sosyal güvenlik mevzuatında neden bu kadar çok değişiklik olduğunu sorduğunuzu duyar gibiyim. Başka bir mevzuattan konuşulsa eleştirinizin haklı olduğunu belirtebilirim ama konu sosyal güvenlik mevzuatı olunca bu kadar değişiklik olması normal. Zira sosyal güvenlik sistemindeki büyük bir reform olalı 5 yıl oldu ve hâlâ çok iyi bir sistem kurgulamak için yasal değişikliklerle müdahale etmek gerekiyor. Ayrıca sosyal güvenlik hukuku dinamik bir hukuk ve her gün yeni ihtiyaçlar yeni olgularla ortaya çıkabiliyor. Bu sebeple sosyal güvenlik mevzuatında zaman zaman değişiklikler olabiliyor. Son torba yasa değişikliği Kamuoyunda ‘Varlık Barışı’ olarak anıldı ama 5510 sayılı Kanun dahil bir çok kanunda bazı değişiklikler oldu. 5510 sayılı Kanun’dakiler genel olarak genel sağlık sigortası ile ilgiliydi. Bugünkü yazımda torba kanunda 18 yaşın altındaki çocukların sağlık hakları ile yapılan düzenlemeleri aktaracağım.

18 yaşın altında durum

5510 sayılı Kanunda 18 yaşın altındaki bütün çocuklar anne veya babalarının üzerinden Genel Sağlık Sigortalısı (GSS) olabilirler. Ancak bazı 18 yaşın altındaki çocuklar bazı durumlardan dolayı bakmakla yükümlü olamıyor. Bu durumda yasa gereği sağlıktan yararlanmaları gerekirken sistem gereği bu haktan yararlanamıyordu. Torba kanunla değişik sebeplerle ana ya da babası üzerinden sağlık yardımı alamayan, kendileri de GSS’li olamayan 18 yaş altı çocukların kanuni statülerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Getirilen bu hüküm ile birlikte genel sağlık sigortalısı ya da 5510 sayılı Kanun’un 3 üncü Maddesi’nin 10 numaralı alt bendi kapsamında bakmakla yükümlü sayılan kişi kapsamına giremeyen 18 yaş altı çocuklar 60 c-1 bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılmaktadır.

Sistemdeki sorunlar

Devamını Oku

İşveren ücret zammında keyfi davranabilir mi?

12 Mayıs 2013

Pazartesi günü bazı haber internet sitelerinde ABD’de bir işverenin işçilerine şirket logosunu vücutlarına dövme yapmaları karşılığında zam yapacağını duyurduğunu ve ücret zammını almak için 40 işçinin de logoyu dövme olarak yaptırdığı yazılıydı. ABD yasaları yönünden böyle bir zam politikasının uygulama meşruluğu hakkında bir bilgim yok ama aülkemiz çalışma mevzuatı açısından uygulanabilir değil.Çünkü zamla ilgili politika işverenin bu kadar inisiyatifine bağlı olan bir karar değil. Eğer işveren çalışan işçilerin ücretleri hakkında bir zam artışı düşünüyorsa buna keyfi olarak karar veremez. Zammı belirli performans kriterlerine göre ayarlamalıdır. İşverenin zam vermedeki keyfi tutumunun yanlışlığını izah etmeden önce “işveren işçisinin ücretine zam vermek zorunda mıdır?” hususuna değinmekte yarar var.

Taahhüt yoksa yapmaz

İşveren eğer işçi ile yaptığı bireysel sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile zam yapma taahhüdünde bulunmadı ise, işçisinin ücretine zam yapmak zorunda değildir. Hatta zam yapmama kararı aldı ise bu durum çalışana iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı kazandırmamaktadır. Ancak zam kararı alınmışsa bu durumda işveren zam miktarını belirli kriterlere göre belirlemek zorundadır.

ABD’deki işveren Türkiye’de olsa ve şirket logosunu vücuduna yaptırma şartına bağlı zam yapacağını duyursa bu şart geçerli olur mu?

Devamını Oku

8 soruda geriye dönük yıpranma

27 Nisan 2013

Kamuyu bilgilendirmek için görev yapan gazetecilerin yıpranma hakkı 2008’de kaldırıldı, sonra bu hak geri verildi. Aradaki prim farkını ödeyenler bu hakkı kullanabilecek.

Kamuoyunu bilgilendirmek, haberdar etmek için bir haber peşinde gece-gündüz koşup, çoğu zaman haber uğruna canlarını hiçe sayar gazeteciler. Yaptıkları iş çoğu kez kelle koltuk gerektirir. Bunun için gazetecilerin bilhassa emeklilik şartlarının kolaylaştırılması için ‘yıpranma payı’ denilen önemli bir hakları vardı. Bu hak 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle kaldırılmıştı. Gazeteciler her fırsatta bu hakkın geri verilmesi için talepte bulundu. Ben de daha önce “Gazetecilere yeniden yıpranma hakkı verilmeli” diye yazmış ve bunun yerinde bir talep olduğunu belirtmiştim. Bu hak bilhassa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in özel çabası ile 6385 sayılı Kanunla yeniden sağlandı. İleriye dönük yıpranma hakkı aynı önceden olduğu gibi 1.2.2013 tarihinden itibaren işverence sigortalı adına Kuruma 32 no’lu belge türü ile bildirilecek. Bununla birlikte; 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 48. Madde gereği; yıpranma hakkına, hakkın kaldırıldığı tarihe kadar geriye dönük yararlanma olanağı da sağlandı. Bugün gazetecilere sağlanan geriye dönük yıpranma hakkı konusunu soru-cevap şeklinde izah edelim.

Geriye dönük yıpranma hakkı 52 ayı kapsıyor

- SORU 1: Geriye dönük yıpranma hakkından hangi gazeteciler yararlanacak?

Devamını Oku

Ağır işlerde çocuk çalıştırana 1.293 lira ceza kesilecek

24 Nisan 2013

Dün 23 Nisan’dı... Dünya tarihinde ilk defa bir ülke lideri, liderimiz tarafından bizzat çocuklara hediye edilen Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 93’üncü yılı kutlandı. Yine çocuklar şendi, neşe doluydu. Ellerinde bayraklarla, balonlarla bayramlarını yaşadı. Ama dün de bayramı kutlayamayıp çalışmak zorunda kalan çocuklar vardı. Çocuklar, aileleri için ‘geçim kaynağı’, kaçak işçi çalıştırmayı alışkanlık edinmiş işverenler için ‘en ucuz işgücü’ konumuna geldiği için ne yazık ki çalışmak zorunda kalıyor. Çocukların belli bir yaşa kadar çalışma hayatının dışında kalması için başta Anayasamız olmak üzere diğer bütün yasal düzenlemeler de açık hükümler bulunuyor.

Yasa çok açık

Anayasa’daki kimsenin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan işlerde çalıştırılamayacağı hükmüne uygun İş Kanunu’nda da, çocukların hangi yaşta ve hangi işlerde çalışacağı açıktır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 182 sayılı Acil Önlemler Sözleşmesi ve Avrupa Birliği’nin 2 Haziran 1994 tarih ve 94/33 sayılı Direktifi’ne uygun olarak çocukların çalışma yaşı İş Kanunu’nun 71’inci Maddesi’nde düzenlenmiştir. Buna göre, 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır.

Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine, eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilir. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te çocuk ve genç işçilerin hangi işlerde çalıştırılacakları açıklanmıştır.

Devamını Oku

Fazla mesainin fazlası yasak!

20 Nisan 2013

Çalışma hayatında en çok şikayet edilen konulardan biri de işçilerin fazla çalıştırılmasıdır. Bu konuyla ilgili yasal mevzuat her ne kadar kesin olsa da, işverenler fazla çalışmanın üst sınırını kendileri belirlemek ister. İş Kanunu’na göre, Türkiye’de haftalık normal çalışma süresi 45 saattir. Bu sürenin, günde 11 saati aşmamak koşuluyla, işyerinde haftanın çalışılan günlerine farklı bir şekilde dağıtılabileceği kabul edilir. Bunu aşan süreler fazla çalışma ya da fazla mesai olarak adlandırılır.

Fazla çalışma süresi, bu belirtilen miktarlar üzerinden hesaplanır. İş Kanunu’nun 41’inci Maddesi ve bu maddeye göre çıkarılan yönetmelikte, fazla çalışma, ‘Yasada yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmadır’ diye tanımlanıyor. Böylece, artık fazla çalışmanın belirlenmesinde günlük değil, haftalık çalışma süresinin esas alınması benimsenmiştir.

270’ten fazla olamaz

Ancak haftanın 5 iş gününde 9 saat çalışılan işyerlerinde günde 2 saat, haftanın 6 iş gününde 7.5 saat çalışan işyerlerinde günde 3. 5 saat olarak fazla çalışma yapılabilir. Yine fazla çalışma sürelerinin toplamı 1 yılda 270 saatten fazla olamaz. Fazla çalışma durumunda ise yarım saatten az çalışmada yarım saat, yarım saati aşan çalışmada bir saat kabul edilir. ‘Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarın yüzde 50 yükseltilmesi suretiyle ödenecektir’ denilir. (İş Kanunu 41/2 Yönetmelik Madde 4)

Devamını Oku