İşten çıkarıldıktan sonra işe iade davası açarak kazanan işçi, eski işyerine 10 gün içinde başvurmak zorunda. Aksi halde, davayı kazansa bile haklarından yararlanması mümkün değil.
SORU: İşveren tarafından verimsiz olduğum gerekçesiyle işten çıkarıldım. İşe iade davası açtım. Dava lehime neticelendi, ancak başka bir işim olduğu için eski işyerime dönmek istemiyorum. İşe dönmezsem davayı kazandığım için eski işverenimden ücret veya tazminat alamaz mıyım? (Yücel Çelik)
CEVAP: İşe iade davasının tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işyerine başvurmak zorundasınız. Bu süre içinde başvurmazsanız davayı kazanmış olmanıza rağmen size yapılan fesih en başından itibaren geçerli olur. Bunun için işvereninizden ücret veya tazminat alamazsınız. Zira işe iade davalarında işçinin 10 iş günü içinde işyerine başvurması halinde; işveren işçiyi çalıştırırsa işçiye 4 aya kadar ücret, çalıştırmazsa 4 aya kadar ücret ve yine en fazla 8 aya kadar (tutarda) tazminat öder. Kısacası işçinin bu haklardan yararlanması için 10 iş günü içinde işyerine başvurması gerekir.
Hizmet zammının emekliliğe etkisi var mı?SORU: SSK’dan emekliliğimi hakettim, halen çalışıyorum. Askerliğimi yedek subay olarak SSK’lı olmadan önce yaptım. Emekli Sandığı ‘1 yıl hizmet süresi + 3 ay fiili hizmet zammı’ olmak üzere toplam 1 yıl 3 ay bildirdi. 3 ay fiili hizmet zammı, sigortalılık süresine ve/veya prim günüme eklenir mi? (Ahmet Ömür)CEVAP: Fiili hizmet zammı süresi SSK’dan emekliliğinizde gün ve sigortalılık süresi miktarının tespitinde değerlendirilir. 3 aylık fiili hizmet zammınız hem prim ödeme gün sayınıza hem de sigortalılık sürenize ekleneceğinden ilk sigortalılık tarihiniz öne çekilir. Ancak Emekli Sandığı’ndan değil, SSK’dan emekli olacağınız için emeklilikte tabi olduğunuz yaştan 3 aylık süre indirilmez.
Geçtiğimiz Mart ayında, işverenlere yararlandıkları 5 puanlık teşvik haricinde ilave teşvik geleceğini kamuoyuna ‘İşverene ilave prim teşviği’ başlığı ile duyurmuştuk. Nihayet beklenen teşvik yasalaşmıştı. Bu teşvikin hangi illerde uygulanacağı ile Bakanlar Kurulu kararı da yayınlandı. Böylece kalkınmada öncelikli iller ile ilgili süresi dolduğu için yürürlükten kalkan 5084 sayılı Kanunun sigorta primi teşvikin boşluğu doldurulmuş oldu.
Teşvikten yararlanmak için; Teşvikin uygulama ayrıntılarını izah edecek SGK genelgesi muhtemelen birkaç gün içinde yayınlanır. Ancak kanundaki hükümlere göre yararlanma şartlarındaki 3 esas şu şekildedir:
- İşyerinin Bakanlar Kurulu kararında ilan edilen 52 il/ilçe içinde kurulu olması,
- İşyerinde, 5084 sayılı Kanunda olduğu gibi 10 ve üzerinde sigortalı çalıştırılması,
66331 sayılı İş Sağlığı ve Kanunu iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu dahil diğer bütün hükümler 50’den fazla işçisi olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde herhangi bir geçiş sürecine tabi olmadan 1.1.2013’de uygulanmaya başladı. Diğer işyerleri için geçiş süreci öngörülmüştü. Bilhassa iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi sayısındaki kapasitesizlik kanunun uygulanmasında aksama yaşatacağından önce İşçi sayısı 50’den az olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma şartı 1 Ocak 2014’e ertelendi. Daha sonra yine kapasite sorunu yaşanmasın maksadıyla torba kanunla 6331 sayılı kanunda iş güvenliği uzmanı olacak yeni meslek grupları eklendi.
Her darbe kötüdür
Bilindiği üzere, 2004 yılından bugüne kadar mühendis, mimar, teknik öğretmen, fizikçi, kimyager ve iş sağlığı ve güvenliği bölümü mezunları iş güvenliği uzmanı olabiliyordu. Yeni değişikliklerle; İç mimarlar, bölge şehir plancıları, şehir plancıları, peyzaj mimarları ve biyologlar da bundan böyle iş güvenliği uzmanı olabileceklerdir. Değişiklik öncesi sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığındaki teknik müfettişler hem de A grubu olarak iş güvenliği uzmanı olmaktayken yeni değişiklik ile, Bakanlık bünyesindeki bütün müfettiş unvanına sahip olanlar yani sosyal iş müfettişleri de artık iş güvenliği uzmanı olabilecekler. SGK müfettişleri de mesleğine bakılmaksızın bundan böyle iş güvenliği uzmanı olabilecekler.
Mavi kartlılar da yurtdışı borçlanması yapabilir mi?
Kamu kurumlarındaki tek kadın tepe yöneticisi olan SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, ‘mobbing’e yani bezdiriye savaş açtı. SGK Başkanı İlhan, ilk defa bir kamu yöneticisi olarak açıkça mobbingi dile getirdi. Hatta kendisinin de geçmişte mobbing mağduru olduğunu belirterek mobbing de yaşanan sıkıntının ne olduğunu iyi bildiğini açıkladı. Bu zamana kadar mobbing hem özel sektörde hem de kamu da yok sayılmakta, sanki çalışana yapılan baskı, ayrımcılık gibi mobbing uygulamaları görev gereği yapılıyormuş gibi gösteriliyordu.
Mobbing nedir?
Mobbing ya da bezdiri; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz , rahatsız etme veya sıkıntı vermektir. Çalışana bu yolla mesleki yeterlilik gibi konularda küçük düşürmeler yaşatılır, eşit davranma ilkesine aykırı hareketler yapılır, kişi utanacağı bir tutum içine sokulur, itibar zedeleyici davranışlara maruz bırakılır vs. Genel olarak mobbing ile çalışanın sosyal statüsü zedelenir, toplumda istenmeyen adam olgusu oluşturularak dışlanır, güven duygusunu yitirir, depresif haller başlar ve çalışan psikolojik olarak yıpranır.
Mobbingin yapılmasının nedenleri özel sektörde farklı kamu da farklıdır. Özel sektörde; mobbing uygulayan işverenler, iş kanunlarının işçiyi koruyan tazminat ve işe iade hükümlerinden kurtulmak ve işçiyi istifaya zorlamak için uygular ve bu süreçte mobbinge maruz kalan işçi çoğu zaman psikolojik açıdan ciddi zararlar görerek istifa edip ayrılır. Kamudaki iş güvencesi özele göre daha sağlam olduğu için mobbing nedeni; şahsi sorunlar olabilir, rekabet unsuru olabilir, sadist olabilir, vs. Kamuda da sürecin sonunda maksat çalışanın kariyerinden vazgeçmesi veya işten ayrılmasıdır ama bu o kadar kolay olmaz.
Kredi kartı mağdurları yüksek faiz altında daha büyük borçlarla boğuşmak zorunda kalırken bir yandan da ilgili banka tarafından maaşlarına konulan hacizlerle de borcu ödemeye çalışmaktalar... Açıkçası çoğu kez dipsiz kuyuyu doldurmak gibi bir durum oluyor bu durum. Bu durumda olan okurumuz İsmet Efe kredi kartı borcundan dolayı banka tarafından maaşına haciz konulduğunu, bu şekilde maaşa haczin yasal dayanağı olup olmadığını ve bu haczin işten atılmasına sebep olup olmayacağını soruyor.
Maaşın 1/4’ü haczedilir...
Evet, işçilerin üçüncü kişilerle oluşan borçlarını ödememeleri halinde yapılacak icra takiplerinde, maaş ve ücretlerinin ne oranda haczedilebileceği İcra ve İflâs Kanunu’nun 83. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; maaşlar ve her nevi ücretler borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
İşveren sorumlu
Okurumuz Aylin Altınoluk, merhum babası Bağ-Kur emeklisi olduğu için yaklaşık 7 yıldır annesi ile beraber babasının aylığını aldıklarını, kendisine yaklaşık 300 TL ödeme yapıldığını, Ağustos ayında düğünü olduğunu, düğün masrafları için çeyiz parası şeklinde bir toplu para alıp alamayacağını, alabilirse ne kadar alabileceğini ve kendisinin evlenme halinde kesilecek olan aylık hissesinin annesinin aylığına eklenip eklenmeyeceğini soruyor.
Kesilen aylıklar
Okurumuzun sorularına göre öncelikle çeyiz yardımı ya da evlenme ödeneğini izah edelim. Evlenme ödeneği, anne veya babasından gelir/aylık alan kız çocuklarının evlenmeleri halinde yapılan parasal yardımıdır. Erkek çocukların böyle bir hakkı bulunmamaktadır.
Evlenme ödeneğinin miktarı SGK’dan alınmakta olan en son gelir veya aylığının 2 yıllık tutarı, yani 24 katıdır. Bu miktar peşin ve bir defada verilmektedir.
SORU: 1.7.1958 doğumluyum, 1980’den beri sigortalıyım. Çok farklı işlerde çalıştım ama sigortam çoğu işte yapılmamış. Bugün itibarıyla, askerlik borçlanması ile 3 bin 600 günü doldurdum. Artık çalışamayacak durumdayım. Bu 15 yıl 3 bin 600 gün şartına göre kısa yoldan nasıl emekli olabilirim? (Hikmet Dilli)
CEVAP: 15 yıl 3 bin 600 gün şartına göre emekli olma veya diğer adıyla yaştan emekli olma hakkı 8.9.1999 tarihinden önce sigortalı olanlar için geçerlidir. 506 sayılı Kanun’un geçici 81. Maddesi’ne göre: C- 23.5.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3 bin 600 gün primi ödemiş bulunanlara yaşlılık aylığı bağlanır.
b) 23.5.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları;
ba) 24.5.2002 ile 23.5.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52, erkek ise 56,
Okurumuz Celal D. geçen hafta itibarıyla işe başladığını ve başlarken kendisine boş bir kağıt imzalatıldığını, neden imzaladığını sorduğunda, personel müdürü tarafından gerekli olduğu söylenerek ayrıntılı açıklama yapılmadığını belirtiyor. Celal D., daha sonra işyerinde diğer işçilerle konuştuğunda bu boş imzalı kağıdın işten ayrılırken ibraname adı altında aleyhte kullanıldığını öğrendiğini belirtiyor ve gerçekten ileride aleyhinde kullanılıp kullanılmayacağını soruyor? Evet, ne yazık ki bu ‘beyaza imza’ denilen ve daha sonra ibraname olarak kullanılacak kötü niyetli uygulama bazı işverenler tarafından uygulanıyor. Daha işe girerken size imzalatılan boş kağıt, işten ayrıldığınızda işyerinden alacağınız olmadığına dair içi doldurularak işverenin size (işçisine) karşı yükümlülükleri yönünden ibra olmasını, aklanmasını sağlayacak ibra belgesi olarak kullanılacaktır. Peki bu ibra belgesi ne demektir. Neye yarar?
İbraname, ibra belgesi
İbra sözleşmesi yani ibraname, mevcut olan alacağı ortadan kaldırmayı sağlayan bir sözleşmedir. İş Hukuku bağlamında ‘ibraname’ işçinin işten ayrılırken ücret, fazla çalışma, yıllık ücretli izin alacağı, ihbar ve kıdem tazminatı vb. alacaklarını aldığına, başka alacağının kalmadığına ilişkin imzalayarak işverene verdiği belgeye denir. İbraname iş hukukunda düzenlenmeyen bir belgedir.
Geçerlilik koşulları