Okurumuz Kazım H. mailinde, “İş kazası geçirdim, çalışamayacak durumdayım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. İşverene karşı dava açsam, davayı hangi gerekçeyle, nasıl açabilirim?” diye soruyor.
Evet, iş kazası geçiren işçi, işverenine karşı iş mahkemesinde dava açabilir. Ancak davadan önce de, iş kazası sonrası SGK’dan da, işçiye ‘geçici iş göremezlik ödeneği’ ödenir ya da iş göremezlik durumu yüzde 10’un üzerinde ise iş göremezlik geliri bağlanır. Bunun için işçinin ilgili Sosyal Güvenlik Müdürlüğü’ne başvurması gerekir.
Açılabilecek davalar
Kazanın oluşmasında işverenin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyerek ‘işçiyi gözetme borcu’na aykırı davrandığı gerekçesiyle, işçi işverene maddi ve manevi tazminat davaları açabilir. Maddi tazminat davasında; işçinin, cismani zarara uğraması ve iş göremezlik ölçüsünde azalma olmasından dolayı maruz kalacağı zarar ve ziyanın tazmini için açılır. Maddi tazminat, 2 şekilde olabilir.
Okurlarımızdan son dönemlerde genelde askerlik borçlanması, doğum borçlanması vs. gibi borçlanmaların nasıl yapılacağı, bu borçlanmalar için hangi şartların olması gerektiği, bu borçlanmalar haricinde de borçlanabilme imkanı olup olmadığı soruları geliyor. Bugün, genel olarak hizmet borçlanmalarının nasıl yapılacağını izah edeceğim.
Hizmet borçlanması, sigortalının çalışma süreci içinde kanunda yazılı nedenlerden dolayı çalışamadığı ve bu yüzden geçmişte ödenmeyen belli sürelere ait primlerin, sigortalı tarafından sonradan ödenmesidir. Hizmet borçlanması, çalışılamayan sürelerdeki günlerin satın alınması anlamına gelir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; geçmişte boşta geçen sürelerin hepsi için hizmet borçlanması söz konusu değildir. Hangi sürelerin borçlanılabileceği 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 41. Maddesi’nde ve 3201 sayılı Kanun’da sayılmıştır. Bu kapsama girmeyen süreler için hizmet borçlanması söz konusu değildir.
Buna göre şu durumlarda, belirtilen süreler için hizmet borçlanması yapılabilir :
Doğum süresi
Çalıştırdığı işçi başına ödediği primde 5 puanlık indirim yapılan işverene, asgari ücretin yüzde 6’sı kadar daha ilave teşvik geliyor. SGK’nın bu teşviğinden prim borcu bulunmayan işverenler yararlanabiliyor
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 1.10.2008 tarihinden başlatılan 5 puanlık prim indirimi uygulamasında önemli değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Mevcut duruma göre, özel sektörde iş yapan, prim borcu bulunmayan bütün işverenler başka şart aranmaksızın, çalıştırdığı sigortalıların işveren hisseleri üzerinden 5 puanlık prim indiriminden yararlanıyordu.
İstihdamı artırmak ve mevcut çalışanların kayıt içine girmesi amacıyla hazırlanan mevcut yasada çok önemli 2 değişiklik yapılacak.
Birincisi; Sosyo ekonomik gelişmişlik endeksi dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu’nun belirlediği illerde, 10 ve üzerinde sigortalı çalıştıran işverenlere, 5 puanlık indirime ilave olarak, 6 puana kadar ilave prim indirimi getirilebilecek.
İş kazalarını önlemek için iş yerinde risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene 3 bin 234 TL ceza kesilecek.
İş kazalarında istatistiklere baktığımızda ülke olarak unvanımız kötü. Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıradayız. Yine istatistiklere göre, ortalama her gün 217 iş kazası oluyor ve 4 işçi, iş kazası sonucu hayatını kaybediyor. 5 kişi, iş kazası sonucu iş göremez hale geliyor. İş kazaları nedeniyle her yıl Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 5’i kayboluyor. İş kazaları nedeniyle hem beden gücü zayi oluyor, hem de parasal kayıplar yaşanıyor. Tabii ki bireysel olarak işçinin yaralanması, sakat kalması veya ölmesi ayrı bir hazin sonuç.
Bu kötü tablonun iyileştirilmesi için son 10 yılda önlemler alınmaya çalışıldı. Ancak alınan önlemler tali düzenlemelerdi ve çok ciddi başarı elde edilemedi. Nihayet 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, TBMM’de kabul edildi. Ve bu şekilde terör belasından daha çok ölüme sebep olan iş kazalarından kurtulmak için yeni bir dönem başlatılmış oldu. 6331 Sayılı yasanın gayesi, riskleri önleyici önlemlerin alınması. Bunun için de her işyerinin risk değerlendirmesi yapmasıdır. İyi bir risk değerlendirmesinin yapılmasındaki gayede iş kazalarını ve meslek hastalıklarını sıfırlamak olmalıdır. İş Sağlığı Ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği ile risk değerlendirmesinin ayrıntıları açıklandı. Buna göre, risk değerlendirmesi yapmamak veya yaptırmama durumunda 3 bin 234 TL, ayrıca aykırılığın devam ettiği her ay için 4 bin 851 TL para cezası uygulanacak.
İşveren kontrolü şart
30 Nisan 2008’den sonra sigortalı olan erkekler için emeklilik yaşı 2036 yılına kadar 60, kadınlar için 58 olacak. Emeklilik yaşı 2036’dan itibaren kademeli artacak ve 2044’de erkekler, 2048’de kadınlar için 65’e çıkacak.
Okurumuz Mehmet Önbilgin, 49 yaşında emekli olması gerektiğini ancak emekli yaşının 65 yaşa yükseltilmesinin ardından kendisinin de 65 yaşında mı emekli olacağını soruyor. Okurumuzun sorusu, emekli olmayı planlayan herkesin aklını kurcalıyor. Emekli yaşı 65 olacak mı? Öncelikle Mehmet Bey’in durumunda olanlar, yani 08/09/1999 tarihinden önce sigortalı olup da prim gün ve yaş şartında kademelendirilenler kazanılmış hakları dolayısıyla işe giriş tarihlerindeki kademeye tabiler. Mehmet Bey, prim günü ve hizmet süresini doldurmuşsa 49 yaşında emekli olacak.
08/09/1999 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olanların SSK’dan emekli olabilmeleri için 7 bin gün prim ödemeleri, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’ndan emekli olabilmeleri için ise kadınların 20, erkeklerin 25 tam yıl sigortalılık/iştirakçi sürelerini tamamlamaları, kadınların 58, erkeklerin 60 yaşını doldurmaları gerekmektedir.
Emeklilikte hizmet süresinin hesaplanması SGK’ya giriş bildirgesinin verildiği tarihten değil, primlerin yatırılmaya başlandığı tarihten başlıyor. Bu nedenle prim ödemesine geç başlanan çalışanların İş Mahkemesi’nde ‘Hizmet Tespit Davası‘ açması gerekiyor.
SORU: 08.05.1978 doğumluyum. 24.12.1994’da çalışmaya başladım ama işverenim sigorta girişimi yapmasına rağmen primlerimi bildirmemiş. Bunun için hizmet dökümünde sigorta başlangıcım 24.12.1994 olmasına rağmen prim ödemelerim 14.06.1998’de başlamış. Emekliliğimin hesabı için sigorta başlangıcı hangisi sayılır? (Kemal Öncü)
CEVAP: Sigorta girişi olmasına rağmen primlerin bildirilmemesi ve bu sebeple sigorta başlangıcı sayılmama sorunu binlerce kişiyi ilgilendiriyor.
Sigorta başlangıcınız mevcut hizmet dökümüne göre 14.06.1998 tarihi sayılır. Ve buna göre; 25 yıl hizmet süresi 57 yaş 5900 prim günle emekli olursunuz. 24.12.1994 tarihinde prim ödenmediği için başlangıç sayılmıyor. Ancak bu tarihte giriş bildirgenizin verilmesi, tescilinizin yapılması ve sigorta sicil numarası verilmesi; mahkemece o iş yerinde en az 1 gün çalıştığınıza karine sayılıyor. Şahidiniz varsa, o tarihte o iş yerinde çalıştığınızı ispatlayabilirseniz; İş Mahkemesi’ne ‘Hizmet Tespit Davası’ açabilirsiniz. Davayı kazanırsanız; 25 yıl 55 yaş 5750 prim günü şartlarına göre emekli olabilirsiniz.
Geçen Çarşamba günkü yayınlanan ‘Maaşına sahip çıkmayana emekli olunca hayat zor!’ başlıklı yazının ardından okurlarımızdan çok mail geldi. Maillerdeki ortak şikayet, işverenlerin primleri düşük göstermesiydi. Ve bunu engellemek için ne yapılması gerektiği soruluyordu. Ne yazık ki işverenlerin çoğu, primlerin yüksek olduğu bahanesiyle gerçek ücretleri SGK’ya bildirmiyor.
10 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde ücretin tamamen bankadan ödenmesi gerekmesine rağmen ‘yasal gider’ yazılan kısmı bankadan ödeniyor. Bunu önlemek için öncelikle işverenin ikna edilmesi gerekir. Ancak işten atılma riski olduğu için bu biraz zor. Bunun haricinde ‘ALO 170’ veya dilekçe ile ücretlerin eksik ödendiğini SGK’ya şikayet etmek gerekir. İşçi bu şartlarda çalışmak istemiyorsa, ücretinin SGK’ya eksik bildirildiğini iddia ederek iş akdini haklı olarak feshedebilir.
2012/Kasım’dan beri uygulanan meslek kodu yani ‘ünvana göre ücret bildirilmesi’ buna çözüm olacak. Ssisteme 5 bin küsur meslek tanımlanarak SGK’ya bildirilen işçinin çalıştığı meslekte kodlandı.
İşçisine yüksek ücret ödediği halde SGK’ya düşük bildiren işverenlere denetimler başlayacak.