Yeni Türkevi'nin, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in 1977'de ülkeye kazandırdığı, BM binasının tam karşısındaki alana inşa edildiğini hatırlatan Erdoğan, temelini 4 yıl önce attıkları, 36 kat yüksekliğe, 171 metre uzunluğa ve 20 bin metrekare kapalı alana sahip Türkevi'nin, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden esintiler taşıyan lale görkemli yapısıyla şimdiden şehrin sembollerinden biri haline geldiğini aktardı.
Erdoğan, hem Türk vatandaşlarına hem de tüm dost ve kardeşlere en güzel hizmetleri verecekleri bu muhteşem eserin ülkeye tekrar hayırlı olmasını temenni etti.
"Türkiye, iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyor"
BM Genel Kurulu'ndaki hitabında ülke için çok önemli bir milat olduğuna inandığı bir müjdeyi ülkeyle ve tüm dünyayla paylaştığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Türkiye, 2053 vizyonumuzun ilk ve en kritik hedeflerinden biri olduğuna inandığım yeşil kalkınma devriminin tabii bir sonucu olan iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyor. Bilindiği gibi ülkemiz 2015 yılında Paris İklim Anlaşması'na muvafakat veren devletler arasında yer alıyordu. Ancak yükümlülüklerle ilgili kısımdaki adaletsizliklere olan itirazımız sebebiyle anlaşmanın Meclisimizdeki onay sürecini başlatmamıştık.
Son dönemde yaşanan gelişmeler, ülkemize verilen taahhütler ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde önümüzdeki ay Meclisin yeni yasama yılının başlamasıyla bu anlaşmayı onaylama kararı aldık. BM Genel Kurulu'nda duyurduğumuz bu kararımızın ülkemize ve dünyaya hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah kasım ayında Glasgow'da yapılacak İklim Değişikliği Zirvesi'ne kadar onay sürecini tamamlamış olacağız. Bu karar belirlediğimiz takvim çerçevesinde yatırımdan üretime, ihracattan istihdama kadar geniş bir alanda kapsamlı değişikliklere gideceğimiz manasına geliyor. Esasen Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı'na uyum için gereken eylem planını hazırlayıp devreye alarak bu konuda zaten önemli bir adım atmıştık. Şimdi bunu Paris İklim Anlaşması ile 2053'e kadar uzanan bir perspektifte orta ve uzun vadeli hedef haline getiriyoruz."
"Bu tercih bizim için bir lüks, bir kayıp, bir taviz değil"
Erdoğan, girdikleri bu yeni yolun Türkiye'nin Cumhuriyet dönemindeki kalkınma hamlelerinde yaptığı en keskin tercihlerden birini ifade ettiğini dile getirdi.
"Her ne kadar birileri sırf bunun altında bizim hükümetimizin, Cumhur İttifakı'nın imzası var diye yapılan işi değersiz hale getirmeye, önemsizleştirmeye, hatta tam tersi göstermeye çalışsa da gerçekten tarihi bir karar aldık." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her şeyden önce anlaşmalara taraf olduğu halde hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyenler artık Türkiye'yi bu sebeple eleştiremeyecekler. Tam tersine, artık her platformda biz onları yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlayacağız. Avrupa Birliği başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmamıza destek talep edeceğimiz çevrelerin karşısına artık daha güçlü bir şekilde çıkacağız. Orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı, planlarımızı uygulamalarımızı, yeşil kalkınma devriminin gerektirdiği yapısal dönüşümün rehberliğinde hazırlayacak ve yürüteceğiz. Bu tercih bizim için bir lüks, bir kayıp, bir taviz değil tam tersine bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacaktır. Zaten bir süredir yenilenebilir enerjinin, atık yönetiminin, orman alanlarının özellikle artırılması gibi hususlardaki gayretlerimizle bu konuda belirli bir mesafe kaydetmiştik. Ülkemizin ilk yerli otomobilini elektrikli olarak tasarlamamız, nükleer güç santrali kurmamızdaki ısrarımız, akıllı binalar ve şehirler konusunda teşviklerimiz bile bu doğrultudaki tercihlerimizin birer örneğidir."