Sevdiğiniz yazarı ne kadar tanıyorsunuz

9 Eylül 2011

Ernest Hemingway’in yazar olmadan önce gazetecilik yaptığını biliyor musunuz? Peki ya “1984”ün yazarı George Orwell’in, Eric Arthur Blair’in takma adı olduğunu? Popülerliğini hâlâ sürdüren cinayet romanları yazarı Agahta Christie’nin, “Miss Marple”ın kahramanının esin kaynağının, kendi büyükannesi olduğundan haberdar mısınız? Tüm zamanların en çok okunan kitabı Harry Potter’ın, J.K. Rowling’in aklına kalabalık bir trende giderken geldiğini ama yanında kalemi olmadığı için yazmakta geciktiğini biliyor musunuz? NTV yayınları tarafından çıkarılan “Edebiyattan Pek Anlamam” adlı kitapta, tüm zamanların en etkili kitap ve yazarları hakkında bilinmeyenler var. Eğlenceli bir edebiyat testine buyurun...

Harry Potter’ın zengin ettiği yazar, J.K Rowling

* Stephen King ve Danielle Steele’den sonra Rowling dünyanın en zengin üçüncü yazarıdır. (Yanlış. Rowling içlerinde en zenginidir.)
* Rowling’in ilk kitabı Harry Potter ve Felsefe Taşı, yayımlandıktan sonraki ilk 24 saat içinde tüm zamanların en çok satan kitabı olmuştur. (Yanlış. Tüm zamanların en hızlı satan kitabı serinin sonuncusu Harry Potter ve Ölüm Yadigârları oldu.)
* Rowling, Harry Potter’ın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı: Harry Potter fikri aklıma ilk olarak kalabalık bir trende giderken düştü, hepsi bu. (Doğru. Kalemi olmadığı için aklına gelen bu fikri yazmakta birkaç saat geciken Rowling, kafasında Potter ile ilgili fikirler fokurdarken öylece oturuyordu. Bu olay, ilk kitabın yayımlanmasından yedi yıl önce, 1990’larda yaşandı.)

Devamını Oku

Bu köy Türkiye’nin yeni Yeşilçam’ı olacak!

3 Eylül 2011

Konya’nın Hüyük ilçesine bağlı Çavuş beldesi, iki hafta süreyle tanınmış sinema, resim, heykel, müzik sanatçılarının etkinliklerine sahne olacak. Sonsuz Sanat Köyü’ndeki “Anadolu’ya Şükran Buluşması”na katılan sanatçılar 17 Eylül’e kadar sürecek program sırasında kerpiç evlerde kalacaklar. Bir yandan sanat çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan köylülerle birlikte meyve toplayıp, tarlada çalışıp, süt sağacaklar...

Anadolu’nun ortasında bir köy... Konya’nın Hüyük ilçesi Çavuş beldesi... Bir Selçuklu Köyü olarak kurulmuş... Roma dönemine ait arkeolojik kalıntıların bulunduğu, keşfedilmeyi bekleyen nice arkeolojik hazineleri de topraklarında barındıran bir belde. Bir süre önce köylülerin organik tarıma başladığı Çavuş’un iki kaplıcası, bir de Selçuklu döneminden kalan ahşap camii var... Köye bitişik olan “Aktepe” veya “Koru” adı verilen tepenin yamacında, yaklaşık iki yıldır hummalı bir çalışma sürdürülüyor. Yapımcı, yönetmen, yazar Mehmet Taşdiken’in hayali, gerçeğe evriliyor. Bir kültür sanat köyü kuruluyor... Adı, Sonsuz Şükran Köyü... Taşdiken, Beyoğlu’ndaki Fransız Sokağı’nın da fikir babası... O aynı zamanda da İstanbul’da yaşayan bir “Çavuş köylü”... Doğduğu yere uzakta yaşasa da, köyüne, köylüsüne vefa borcunu ödemek için bu projeyi hayata geçiriyor. Türkiye’de alanında bir ilk olan proje, yerli ve yabancı kültür sanat insanlarının katılacağı etkinliklerin gerçekleştirileceği, öğrencilere ücretsiz derslerin verileceği bir “kültür sanat köyü”nü kapsıyor. Proje kapsamında köyde yaşayacak sanatçılar için kerpiç evlerin yanısıra, atölyeler, rekreasyon alanları, özgün parklar, deneme bahçeleri, kültür merkezleri yer alıyor. Sanatçıların burada yaşarken, atölyelerde çalışmaları, film çekmeleri, resim-heykel yapmaları; festivaller, konserler, seminerler gerçekleştirilmeleri, öğrencilerle atölye çalışmaları yapmaları, diğer yandan da köy hayatını yaşamaları, köylüyle tarlaya girmeleri, meyve toplamaları, inek sağmaları, doğayı ve tarımı yerinde görmeleri hedefleniyor... Anadolu’da dünyanın ilgisini çekecek bir “cazibe merkezi” oluşturulması amaçlanıyor.

* Sonsuz Şükran Köyü projesi fikri nasıl doğdu?

İnsanın içinde doğduğu topraklara bir şeyler yapma fikri daima vardır. Bu bir şükran borcudur, vefadır, insani bir histir. Bende olan da budur.

Devamını Oku

Avrupalı bir elçinin gözünden Osmanlı İmparatorluğu

29 Temmuz 2011

Avrupalı diplomat Ogier Ghislain de Busbecq"in, Osmanlı"nın altın çağı olan Kanuni döneminde yaptığı gözlemler sonucunda yazdığı ilginç mektuplar kitap halinde Türkçe"ye çevrildi. Padişah"ın yüzüne pudra sürmesi, Hürrem Sultan"ın Kanuni"ye aşk iksiri içirdiği yönündeki inanışlar
ve dönem halkının yaşayışı hakkında ilginç bilgileri bu mektuplarda okuyabilirsiniz...

Avrupalı diplomat Ogier Ghislain de Busbecq, 1554 yılında Osmanlı ülkesine doğru yola çıkar. Görevi Osmanlı İmparatoru"yla Avusturya arasında son bulmayan sınır anlaşmazlığını çözmektir.
İstanbul’daki görevi öncesinde arkadaşı Macar asıllı diplomat Nicholas Machault"a İstanbul"a yolculuğunu teferruatıyla anlatacağını vadeder. Başta İstanbul olmak üzere Osmanlı ülkesinin dört bucağında uzun zaman geçiren Busbecq, o dönemde yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını söz verdiği gibi dostuna mektuplarla anlatır... Kanuni"nin Hürrem"le ve şehzadeleri ile ilişkilerinden Osmanlı ordugâhlarındaki düzene, hamam âdetlerinden güncel dedikodulara, depremlerden dilencilere birçok konuyu mektuplarında anlatıyor diplomat...
Yola çıkarken Türkler hakkında yeterince bilgisi olmayan elçinin, İstanbul"a geldikten sonra Kanuni dönemi Osmanlısıyla ilgili her ayrıntıyı anlattığı mektuplar, ilk kez Latince olarak 1595"te "Türk Mektupları" adıyla Paris"te basılır. 1927"deki İngilizce çevirisinden Türkçe’ye çevrilen kitap, Busbecq"in heyetinde yer alan ressam Melchior Lorichs"in aynı dönemde yaptığı çizimlerle birlikte İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlandı.

Devamını Oku

Atatürk trenin camından kimin plaklarını fırlattı?

25 Haziran 2011

19 Mayıs Üniversitesi Samsun Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Samsun Devlet Konservatuvarı Müdürü olan Süleyman Tarman, hiç müzik eğitimi almamış ama hayatından da müziği hiç eksik etmemiş olan Atatürk’ün bu konuda bilinmeyen ya da az bilinenlerini “Doğumunun 130. Yılında Atatürk ve Müzik” adlı kitapta topladı. Tarman’ın çok farklı kitaplardan, satır arasında kalmış bilgilerden derlediği kitapta, Atatürk’ün müzikle ilgili anıları, anektotlar yer alıyor. Tarman kitapta yer alan tüm bilgilerin “yaşanmış ve gerçek olaylar” olduğunu vurguluyor. Kitaptan bazı bölümleri derledik...

Atamız, Harp Okulu’nda öğrenciyken sınıf arkadaşlarından Selanikli Tevfik Bey, Hayri Bey, Süleyman Bey, Köprülü İsmail Hakkı Bey, Arif Bey ve alt sınıftan Suat Bey ile başka gençler uygun zamanlarda okulda toplanırlarmış. Selanikli Tevfik Bey en kuvvetlileri olduğu için kendilerine eser geçer ve Hayri Bey’le Suat Bey ud, Arif Bey ney çalar, Atamız da bu amatör fasıl heyeti içinde okurmuş.
Refik Ünal’dan dinleyelim: Atatürk Harbiye’de öğrenci iken okulun fasıl takımında amatör bir ses sanatçısı olarak çalışmış ve o devrin ünlü hocalarından Giriftzen Asım Bey’den müzik dersleri almıştır. Hatta bugün çoğumuzun Rumeli Türküleri olarak bildiği ‘Pencere Açıldı Bilal Oğlan, Mayadağdan Kalkan Kazlar ve Manastır’ isimli üç türküyü bizzat kendisi notaya aldırmıştır.

“Memleketimizde opera olacak mı?”yı neden sordu?

Devamını Oku