Kadim Yaşar kariyerinin nasıl değiştiğini anlattı: “O gözlerden sonrası kendi kendine geldi”

Konservatuardan mezun olan Kadim Yaşar, Mesleğimi konservatuar okuyarak taçlandırmak bana insanları, içinde bulunduğum toplumu kazandırdı. Çünkü sanatla uğraşmak, bir meşgale olarak onu görmek, ruhumuzu besleyen, onu büyüten, hayata salan rengarenk bir dünya kazandırdı. Biz de etrafımıza onu şimdiden ufak ufak vermeye çalışıyoruz dedi. Okul sonrası çocuk tiyatrosu yapmaya başlamasının kendisine çok şey kattığını belirten 45 yaşındaki oyuncu, Kendi çocukluğumla yüzleştim. Kendi çocuk halimin oyunları izlemesini hayal ettim. Çocuğa tiyatro yapmanın ne kadar değerli bir şey olduğunun farkına vardım ifadelerini kullandı. Rol aldığı projelerde karakter analizine çok önem verdiğini dile getiren oyuncu, karakterin tutarlılığının bozulmasına izin vermediğini söyledi. Kadim Yaşar, 'Ekmek Teknesi' dizisinin setinde 'Tatlı Hayat' dizisine konuk oyuncu olarak katılacağı haberi gelince Türkan Şoray ile karşı karşıya gelme fikrinin, kendisini sabaha kadar uyutmadığını itiraf etti: Yolda gidiyorum, hala inanamıyorum. Türkan ablayla göz göze geldikten sonra ben hayatımın ve oyunculuk kariyerimin o eşikten sonra değiştiğine inanıyorum. Onun gözlerinin ışığı, onunla sahneyi oynarken gözlerini benden ayırmaması, gözlerimin ta içine bakması... Benim nasıl bir oyuncu olmam gerektiğine dair gözleriyle bana çok çok güzel dersler verdi. O gözlerden sonrası kendi kendine geldi. Yeşilçam filmlerinde oynamak istediğim derinlikli karakterler oldu. 'Selvi Boylum Al Yazmalım' filminde Kadir İnanır’ın oynadığı rolü, Tuncel Kurtiz'in 'Umut'ta oynadığı rolü layıkıyla oynayabilmek isterdim diyen Yaşar, eleştirilmekten çok hoşlandığını söyledi: Kendimi izlerim. Ne kadar kötü oynamışım ona bakarım, geldiğim yer, hak edeceğim yer, role bir şeyler katabilmiş miyim, yerimde saymış mıyım diye bakarım. Eleştirilmek her zaman istediğim, her zaman tercih ettiğim bir şey. Son olarak 'Benim Adım Melek' (2019-2021) dizisinde rol alan ünlü oyuncu, Eski dönemde yaşadığınız, dönemin zorluklarının yanında kıyaslanamaz bile. Bizimki daha çok psikolojik. Kendi adıma, oyunculukla ilgili hikayede, bu üretim meselesi yapılırken tıkandığım yer tamamen çalışma koşulları içerisinde oluyor. Kendimi konumlandırabildiğim, konumlandırmaya çalıştığım, hayatımı, ekmeğimi kazandığım bu alanın, bana ördüğü duvarları aşmaya çalışmakla uğraşmak zor geliyor. Eskiden yazıyorum ama artık elini eteğini çektim açıklamasını yaptı. Sanatçı, yazmayı bırakmasının sebebini ise Bilerek yazmadım. Duygusal olarak dolduğum zaman, onu kağıda boşaltınca ruh sıfırlanıyor. Ama 'Ben oyuncuyum' dedim. Bu beni yazarlığa götürür. Hayatım yazarlığa doğru gider diye kestim. Faydasını gördüm diyerek açıkladı.