Gazete Vatan Logo

'Hareketlenme içindeyim!'

"Ben bir süredir hareketlenme içindeyim, mecra arıyorum. Bir şeyler söylemek istiyorum"

Deniz Baykal: Kılıçdaroğlu'na 'genel başkanlığa CD'yle geldin' yakıştırmasını ayıp buluyorum. Bu kimseye yakışmaz, hele başbakana hiç yakışmaz.

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığı bıraktıktan sonra ilk kez TV Habertürk ekranlarında gazetecilerin karşısına çıktı. Moderatörlüğünü Didem Arslan Yılmaz'ın yaptığı programda Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Zaman Gazetesi yazarı Bülent Korucu katıldı.

Suriye krizinden Ortadoğu dengelerine, PKK'dan terörle müzakereye, Cumhurbaşkanı seçimlerinden CHP Genel Başkanlığı'na aday olup olmayacağına ilişkin olarak bir çok konuda görüşlerini açıklayan Deniz Baykal'ın sorulara verdiği yanıtların satır başlıkları şöyle:

BİR SÜREDİR HAREKETLENME İÇİNDEYİM

Siyasi hayatımın yeni ve özel bir aşaması oldu. Parti yönetimi sorumluluğunu taşımadan bir siyasetçi olarak görev yapmaya çalıştım. Benim için yeni deneyim oldu, mutluluk verici yönleri de ortaya çıktı.Ben bir süredir hareketlenme içindeyim, mecra arıyorum. Bir şeyler söylemek istiyorum. Kamuoyuyla bazı şeylerle paylaşmak istiyorum. Türkiye'de çok ciddi bir müzakerenin yapılması gerektiği süreçten geçtiğini düşünüyorum.

SURİYE'DEKİ OLAYLAR KENDİ DİNAMİĞİYLE OLUŞMADI

Suriye'de yaşanan olay Suriye'nin kendi iç dinamikleriyle, Suriye içi süreçlerin işlemesiyle ortaya çıkmış bir olay değil. Olay Suriye'yi aşan bir olay. Elbette Suriye'de dikta rejimi egemen, köhne bir rejim. Günün anlayışı içinde böyle bir rejimi anlayışla karşılamak elbette sözkonusu değil. Elbette Suriye'de bu uygulamaya karşı yükselen bir tepki var, özgürük özlemi var, buna şüphe yok. Ama karşımızdaki olayı sadece Suriye'de ezilen insanlardan, demokrasiden kaynaklanan bir oluşum gibi algılamamız naif ve gerçeklerden uzak bir değerlendirme olur.

SURİYE DİYE KONUŞTUĞUMUZ KONU ASLINDA İRAN'DIR

Özellikle Suriye'de çok ayrıntılı bir büyük uluslararası siyasi mühendisliğin denenmekte olduğu kanısındayım. Bu olay bir yerlerden düğmeye basılarak harekete geçirilmiştir. Suriye'de köklü bir değişimin olması öngörülmüştür. Suriye daha önceki Arap baharı yaşanmış ülkelerinden tümünden farklı. Suriye'de çok örgütlü, etkin bir rejim var. Bu rejimin uluslararası çok güçlü bağlantıları var. Bir anda İran, arkasında Rusya ve Çin gibi çok önemli bir çerçevesi var. Irak'ta olduğu gibi doğrudan Suriye'ye yönelik bir askeri harekat çok önemli uluslararası yansımamaları olacak bir olay olur. Suriye diye konuştuğumuz konu aslında bir İran'dır.

TÜRKİYE ŞİİLER'İN KARŞISINDA SÜNNİLERİN YANINDA GİBİ

Suriye'de mezhepsel ir iç savaş yaşanıyor. Kozmopolit bir toplumdur, monopolitik bir yapı yoktur. Orada ortodoks hristiyanlar, Nasturiler, Süryaniler, Türkmenler, Araplar, Kürtmenler vardır. Bunlar elbette Esat rejimin baskıları altında ama bir arada idileler. Türkiye Şiiler'in karşısında Sünniler'in yanında gibi. Ortadoğu bir yangını yaşıyor. Türkiye bu yangına bulaşmamanın yolunu bulmalıdır.

ANGELİNİNA JOLİE KAMPLARI NEDEN ZİYARE ETTİ

Biz dünyaya da laiklik penceresinden bakmalıyız. Sünni eksenli bir dış politikayasürükleniyoruz. Türkiye Suriye ile ilişkisini tamamen tersine döndürmüştür. Suriye-Türkiye baharı yaşanırken ne oldu Allah aşkına. Biz Van'daki depremin yaralarını sarmaya çalışırken, Suriye'de olaylar ortaya çıkmamışken birden bire kamp yerleri hazırlandı. Müthiş bir hazırlıktı bu. Bir Hollywood starı, Angelinina Jolie geldi o kampları ziyaret etti. Bir karar alındı bütün büyükelçilikler ve temsilcilikler Suriye'den çekildi. AB ve Türkiye hep birlikte hareket etti.

DIŞ POLİTİKAMIZIN BEDELİNİ TERÖRLE ÖDÜYORUZ

Türkiye'nin dış politikası bir miktar gerçeklerden kopuk, temennilere dayalı, bölgede büyük siyasi öncesi olacağı umuduna dayalı aktif dış politika olarak planlandı. Çok ayağı yerde yürütülmesi gereken işken, heveskerane ve amatör bir yaklaşım sergilendi. Maalesef bugün dış politikamızın parlak bir dönemini yaşamıyoruz. Çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Çok tehlikeli bir dış politika tuzağına sürükleniyoruz. İzlediğimiz dış politikanın terörde çok ağır bedelini ödüyoruz. Bilardo masasında bir topa vurursunuz, o ona çarpar, o ona çarpar, birden bire dağılım değişiverir. Dış politikada böyle, siz yaptığınız hiçbir şeyin yansıması olmayacağını düşünebilir misiniz. Olayların bize sıçramayacağını düşünmek aymazlık. Ortadoğu'da büyük geçlerin birinci hedefi İsrail'in tehdit altında olmaması. İkinci hedefi Enerji güvenliği sağlanmasıdır.

SİSTEM PKK'YI TASFİYE ETMEMİZE İZİN VERMİYOR

Dünyanın hesabıyla Türkiye'nin hesabının paralel olması sözkonusu değil. Dünya bazı aletleri kullanıyor. Bu aletlerden bir tanesi PKK'dır. PKK'yı tasfiye etmemize sistem izin vermiyor. Sistem Talibanı tasfiye etmek için elinden geleni yapıyor ama Türkiye'nin PKK'yı tasfiye etmesine izin vermiyor. ABD PKK'nın tümüyle tasfiye etmesine izin vermiyor. Elbette destek veriyor anlamında söylemiyorum ama kullanıyor. Batının Ortadoğu politikasının Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşmesi sözkonusu değildir.ABD PKK'Ya karşı harekete geçmemize izin vermiyor.

TÜRKİYE BASINCIN İÇERİSİNDE GÖNÜLLÜ OLARAK GİRDİ

Türkiye maalesef bu konuda gelmekte olan yüksek basıncın doğrultusu içine gönüllü bir şekilde girerek kendisini oradan sıyırmaya çalışıyor. Hükümet çok kritik birkaç karar aldı. Bir tanesi füzelerle ilgili savunma kalkanı, füze kalkanı. Dediler ki, 'bizimle misin karşımızda mısın?'. İkinci Suriye meselesi. Türkiye kişilikli, ülkenin yararlarını gözeten izleme durumunda değildir. Dünya sistemi bu bölgeye yönelik ararlar alırken çok doğru kararlar alıyor diye kabul etmek için hiçbir neden yok. ABD Irak'ta bir karar aldı kısa bir süre sonra pişman oldu.

UÇAĞIMIZLA İLGİLİ BULUNAN 9 PARÇA NEREDE?

Türkiye'nin ebedi düşmanı ebedi dostu olmaz. Bize yön veren ülkeler çeker gider, biz burada komşularla yüzyüze bakacağız. Türkiye'nin çok aşırı işgüzar bir rol üstlendiğini ve bunun ülkeye ağır bedeller ödeyeceği endişesi içerisindeyim. Türk uçağı nasıl düşürüldü, nerede düşürüldü, düşürülen uçağımızla ilgili 9 parça bulundu dediler, nerede o parçalar?

ABD SINIRDA HAREKAT YAPMAMIZI İSTEMİYOR

ABD sınırda askeri harekat yapmamızı istemiyor. Başbakan Erdoğan 'gerekirse Suriye'ye müdahale ederiz' demesinin ardından ABD'li Bakan hemen açıklama yaptı ve Suriye'nin militarize edilmesini istemeyiz dedi. Suriye'ye müdahale İran'a doğrudan müdahale anlamına geliyor. Olay büyüktür, globaldır. Bu çerçeve içinde Türkiye PKK'ya karşı tedbir almaya kalktığında, 'Bir dakika kardeşim asker kullanma' deniliyor. Suriye'ye müdahale büyük ortadoğu savaşıdır. PKK terörden fazlasını ifade ediyor.

BAŞBAKAN 10 YILIN EN SERT SÖYLEMİNE SAHİP

Türkiye'nin dış politikasında bir eksen kaymasının yaşandığı kaygısını yaşarken Irak Başbakanı ile karşı karşıya gelmişken, Suriye'deki iç savaşın tarafı haline dönüşmüşken, uçağımız düşürülmüşken, bunun hesabını soramazken, sınırdaki sığınmacılar polislerimizi döverken, ekonomi bölgede dibe vurmuşkan, terör buradan kaynaklanarak tehlikeli tırmanışa geçmişken, Başbakan söylemini 10 yılın en sert söylemine taşıma ihtiyacını hissetmişken, böyle bir tablo varken Türkiye kurumsal olarak, Meclis olarak bu meseleyi müzakere etmeyecek de ne zaman edecek? Bu meseleyi siyasi polemik vasıtası gibi görmek ne kadar garip. CHP'nin bu ortamda Meclis'teki toplantı girişimi haklı bir girişimdir.

ÇEKİÇ GÜÇ'TE DENİZ BAYKAL OYU OLMAMIŞTIR

Böyle bir toplantıya ihtiyaç var. Sayın Başbakanın da ihtiyacı vardır. İcmai ümmet. Birileri 10 yıl önce dile getirmedikleri şimdi dile getirerek yeni pozisyon alıyorlar. O tezkerede 90 bin ABD askeri ile Türkiye'nin en hassas coğrafyası üzerine gelecekti. Tezkere geçseydi ABD burada çekiç güç kuracaktı. İftiharla söylüyorum o Çekiç Güç uygulamasının başladığı andan son anına kadar geçen hiçbirisinde Deniz Baykal'ın 'evet' oyu olmamıştır. ABD Türkiye'yi uçak gemisi gibi kullanmak istedi.

BEN KENDİMİ YENİ CHP'Lİ HİSSETMİYORUM

CHP sürekli değişen bir partidir. Atatürk'ün CHP'si ile İnönü'nünki aynı değildir. Kendimizi suçlayıp başkasına yaranmaya çalışamayız. Ecevit'in daha yeni CHP'ydi ama o 'yeni' demedi. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Yeni yönetim değişimi isminin başına yeni sıfatını koyarak vurgulamak ihtiyacını duymuştur. Sen kendini yeni CHP'li hissediyor musun sorusuna cevabım: Hayır hissetmiyorum. Ben kendimi CHP'li olarak hissediyorum. Benim CHP'li olmam değişime engel değil, değiştik değişmeye devam edeceğiz. Genel başkan bazı değişimler yapıyor, bunu toplum ne ölçüde kabul edip etmiyor o ayrı bir şey. Parti tabanında nasıl karşılık buluyor?

HABUR YÖNTEMİYLE TERÖR SONA ERDİRİLMEZ

Başbakan bazen terörün sırtını sıvazladı. Bir kere silah bırakmadan teröristle konuşulmaz. Maalesef Başbakan uzun süre terörü idare etmeye başladı. Habur bunun göstergesidir. Habur bir skandaldır. Hiçbir zaman inanmadım. Nihai bir mutabakat sağlanmadan terörle geçici işbirliği yaparak onlara ödüller vererek bu işi götürmek mümkün değil. Habur yöntemiyle terör sona erdirilmez.

OSLO GÖRÜŞMELERİ TAM BİR SKANDALDIR

Oslo yönetimi bir skandaldır. Türkiye terör karşısında ona göz yuman, bölgede örgütlenme, etkinlik kazanma, yaygınlaşma fırsatı tanıyan, görmemizlikten gelen uzunca bir dönem yaşadı. Alan hakimiyeti hükümet tarafından teslim edildi. Nereye kadar, Oslo görüşmelerinin sonuna kadar. Hükümet bunu görünce toparlanma ihtiyacı hissetti. Şimdi geldiğimiz nokta budur. Oslo görüşmelerinde 'sizi rahatsız eden jandarma komutanının ismini verin' dendi...

PKK'NIN LOJİSTİK DESTEĞİ ORTADAN KALDIRILMALI

Ben doğru bir siyasi yönetimle PKK'nın büyük bir problem olmaktan çıkarılacağı kanaatindeyim. Çok ciddi etkin önlemler alınması lazım. Sağlam siyasi ortada olmalı. Kuzey Irak'ın ya da ABD'nin PKK'ya karşı olarak etkin lojistik yollarını kesme önlemini Türkiye sağlamalıdır. PKK'yla mücadelede taktiklerimizi sorgulama zamanımız gelmiştir.

ETNİK KİMLİK EN TEMEL DEĞER HALİNE GETİRİLİYOR

Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyetli vatandaşların ne düşündüğünü varsayımlarla sonuçlandırılamaz. Türkiye'de milyonlarca Kürt kökenli vatandaşlar var. Bu insanlar elbette onurlu bir şekilde yaşayacaktır. Terör ayrı bir iştir. Açılım yaptıkça, terör bitmez. İnsan hakları, demokrasi, sosyal adalet kavramlarının yerine etnisite yerleştirildi. Etnik kimlik en temel değer haline getiriliyor. Ben bunun çok sakıncalı olduğu kanaatini taşıyorum.

KCK'YI ORTAYA ÇIKARAN ORTAMI HÜKÜMET YARATTI

KCK'yı ortaya çıkaran ortamı bu hükümet yarattı. Terörle mücadele çok hassas bir iştir. Önemli olan etkin mücadele. Bu mücadeleyi yasal ortamda da yapmak mümkün. Ben inanıyorum ki, Türkiye potansiyeli ile gücüyle PKK problemini çözer. 70 milyonluk Türkiye bunun altında kalır mı? Foça'da patlama oldu, 20 dakikada 4 bin kişi kan vermeye koştu. Taksiler bu insanları bedava taşıdı. Olaylar hiçbir zaman toplumsal husumete dönüşmedi.

ALEVİLER DE DİYANET'TE TEMSİL EDİLMELİ

Diyanet İşleri Başkanlığı idari ve siyasi bir yapılanmadır. Yeni bir diyanet işleri başkanlığı düzenlenmelidir. Türkiye'de Alevilik diye bir olay var. Milyonlarca alevi var. Bir siyasi ve idari realite olarak Türkiye'de milyonlarca kişi kendini Alevi olarak görüyor. Bu insanlar ibadethane talep ediyor mu, etmiyor mu? Diyanet bir kurgudur, devletin resmi beyanıdır. Biz bir ülkeyiz, herkes vatandaş, herkes vergi veriyor. Bunlar bu toplumun eşit insanı. Devlet olarak biz bütün insanların dini ihtiyaçlarına saygı duyduğumuzu ifade etmede siyaseten ve idareten yükümlüyüz. Alevi toplumunun Diyanet'te kendini rahat hissetmesinin temsil edilmesi sağlanmalıdır.

CHP BU ALDATMACAYA BAŞTAN GİRMEMELİYDİ

Yeni Anayasa çalışmalarında CHP bu aldatmacaya baştan girmemeliydi.CHP bir bütündür. Yeni kadrolar ve yeni insanlar var. Büyük bir coşkuyla, inançla çalışacaklar. Küçücük bir olay birdenbire çok önemli sonuçlar doğurabilir. Umulmadık bir olay herşeyi değiştirebilir.

CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI

Benim hiç öyle bir şey yok. Böyle bir şey sözkonusu olmayacak.

KILIÇDAROĞLU'NA CD YAKIŞTIRMASI ÇOK AYIP

Kılıçdaroğlu'na 'genel başkanlığa CD'yle geldin' yakıştırmasını ayıp buluyorum. Bu kimseye yakışmaz, hele başbakana hiç yakışmaz. Bu olayın arkasında kimin parmağı var henüz aydınlanmış değildir. Bunu üzüntü ile karşılıyorum. Dönemin şartları içinde ben istifa ettim. Sayın Kılıçdaroğlu meşru bir şekilde seçildi. Herkes bir tesadüfle gelmiştir, yarın Sayın Erdoğan hakkında da denebilir.Başbakanın bu konuyu bir suçlama haline getirmesine dile getirmeye hiç hakkı yoktur.

MHP'Lİ GENEL PIRIL PIRIL BİR ADAM

Mehmet Haberal'in 4 yılı aşkın bir süredir cezaevinde kalmasını gerektirecek nasıl gerekçe var? Ayıptır, günahtır. Mustafa Balbay aynı şekilde bir gazeteci. MHP'li bir general, pırıl pırıl bir adam. Bu insanların orada yıllarca hiçbir hüküm olmadan tutuklu kalmalarını makul gösterecek bir dayanak var mı?

BAYKAL CHP'NİN BAŞINA GEÇECEK Mİ?

Böyle bir ihtiyaç olduğu kanısında değilim. Umarım daha aktif olma ihtiyacını hissetmem. Şimdi niye bu hale geldim. Gerçekten kaygılıyım, hiçbir motivasyonum yoktur. Herkesin kendisini sorgulamasını istiyorum. Türkiye'de bir yörünge düzeltmesine ihtiyaç var.

BÖYLE YAPMAYANLAR UTANSIN

Ben sayın Erdoğan'ın siyasi hayatının ebediyyen yok sayılmasını hiçbir şekilde kabul edemem. İyi ki müdahale ettik ve siyasi yasaklarını kaldırdık. Böyle yapmayanlar utansın. Adam partinin genel başkanı, oy pusulalarında onun adı yazıyor. Onun siyaset hakkı yok sayılacak, ben de üstüne yatacaktım, böyle bir şey olur mu? Eğer öyle yapsaydım hiçbir saygınlığımız olmazdı. Bunu yapanların yarın hiçbir saygınlığı kalmayacaktır.

PROGRAMINIZA GELİR TÜRKÜ SÖYLERİM

Programın sonu renkli bir diyaloğa şahit oldu. Moderatör Didem Aslan Yılmaz'ın 'sizi başka bir programa da bekleriz' deyince Deniz Baykal, "Muharrem Bey'in saz çaldığı bayram programına davet ederseniz gelir türkü söylerim' demesi gülüşmelere yol açtı.

BAYKAL'DAN İLGİNÇ SÖZLER

Program boyunca zaman zaman duygularını gizlemeyen Baykal'ın 'Böyle rezalet olur mu canım, kardeşim ağırlığını koy, bu tutarsızlıklar vahim, böyle laubalilik olmaz' şeklindeki vurguları dikkat çekti. Ayrıca Baykal'ın Mısır'daki Müslüman kardeşler örgütünü kastederek 'Müslüman biraderler' demesi konuşmasından dikkat çekici bir diğer noktaydı...

Haberin Devamı