Gazete Vatan Logo

Bakan Gül: Herkes mahkemelerde meramını istediği şekilde anlatabiliyor

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Konuşulan dile ipotek koyulduğunu gördük. Mahkemelerde kendi dilinde, evinde, çarşıda konuştuğu dilde savunma yapmanın engellendiğini gördük. Bu yaklaşım maalesef adalete güvenin de yara almasına yol açtı. Bu topraklarda yaşayan 84 milyon vatandaşımız özbeöz bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Bugün herkes mahkemelerde meramını istediği şekilde anlatabilmektedir" dedi.

Bakan Gül: Herkes mahkemelerde meramını istediği şekilde anlatabiliyor

Adalet Bakanı Gül, Bölge Değerlendirme Toplantısı ile bir dizi ziyaret ve açılışa katılmak için Diyarbakır'a geldi.

Otelde düzenlenen Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda yargı mensuplarına hitap eden Bakan Gül, özellikle bölgede yıllar boyunca vatandaşların en temel ve insani haklarının esirgendiğini, ret, inkar ve asimilasyona tabi tutulduğunu müşahede ettiklerini söyledi.

Konuşulan dile ipotek koyulduğunu gördüklerini belirten Gül, "Mahkemelerde kendi dilinde, evinde, çarşıda konuştuğu dilde savunma yapmasının engellendiğini, 1000 yıllık bu coğrafyada türküsüne, şarkısına konu ettiği diline, bilinmeyen bir dil yaftalamasının vurulduğunu gördük. Bu yaklaşım maalesef adalete güvenin de yara almasına yol açtı. Yargı da o dönemde iyi bir sınav veremedi. Hukukun temel ilkelerinin yanında yer almadığı, yer yer bazı örnekler yaşandı ve özellikle toplumun değerleriyle çatışan bir zihniyetin adeta aracı gibi davrandı" dedi.

'84 MİLYON ÖZBEÖZ BU ÜLKENİN BİRİNCİ SINIF VATANDAŞI'

Bugün gelinen noktanın çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Gül, şunları söyledi: 

Haberin Devamı

"Bugün bu topraklarda yaşayan 84 milyon vatandaşımız özbeöz bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Bugün herkes mahkemelerde meramını istediği şekilde anlatabilmektedir. Cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin aileleri yine yakınları ile istedikleri şekilde görüşebilmekte, konuşabilmektedir. Devlet Güvenlik Mahkemesi eliyle yine halkın öz değerlerini kriminalize etme dönemleri de bu anlamda özel yetkili, süper yetkili savcılar eliyle kumpas kuran, insanın mahremiyetine el uzatan yaklaşımlar da geride kalmıştır. İşkenceler, faili meçhuller dönemi mevzubahis olmaktan çıkmıştır. Bu iki dönem arasında insanımızın ana süt gibi ak hakkı ve hukuku vardır. Eski Türkiye eskide kaldı. Eski Türkiye artık mazide kaldı ve Türkiye artık eski Türkiye'ye asla dönmeyecektir. Kimse döndüremeyecektir. Bu topraklarda nefret, ayrımcılık, ötekileştirme tohumlarının bir daha asla yer almamasının da teminatı hukuktur. Hukuk devletidir. Sizler de bu anlamda adaletin temsilcileri olarak bu konuda vatandaşlarımızın en büyük teminatlarısınız. Sizlerden milletimizin temel beklentisi, 'Bu kenar-ı Dicle'de bir kurt kapsa bu koyunu gelir de adl-i ilahi sorar Ömer'den onu' anlayışıyla adaleti ama gerçek anlamda adaleti sağlamanız beklentisidir. FETÖ'nün de yargıyı araçsallaştırdığı, bu çerçevede milletin değerlerine demokrasiye, hukuka, 15 Temmuz'da hain kalkışmasını hepimiz gördük ve milletimiz, bu hain alçak girişime karşı en kesin en net cevabı çok güçlü bir şekilde verdi. Özellikle bu hain örgütün yargı içerisindeki sinsi ve kirli yöntemlerini de unutmak mümkün değildir. 15 Temmuz öncesinde yine bölgenin istikrarını, huzur ve kardeşliğini baltalamak için her yolu denediler. Kimi zaman yargının içine kimi zaman güvenlik bürokrasisinin içine kimi zaman diğer kurumların içine sızan bu hain FETÖ terör örgütü militanlarıyla da bu hedeflerini gerçekleştirmeye gayret ettiler. Sahte delil üretme, sahte tanık konuşturma gibi şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle hukuku araçsallaştırmışlardı ve diğer terör örgütleriyle de iş birliği içine girerek milletimizin huzurunu birliğini bozmaya çalıştılar. İşte bu çerçevede adaletin tecellisi de yine milletimizin bu anlamda geleceğe güvenle bakmasının en önemli teminatıdır." 

Haberin Devamı

'REFORM STRATEJİK HEDEFLERİMİZİN BİRİ'

Haberin Devamı

Çalışmalar yürütürken, reformun kendileri için temel stratejik hedeflerden biri olduğunu söyleyen Bakan Gül, şunları kaydetti:

"Kimse yerinde sayamaz ve bir ırmakta iki defa yıkanmak da mümkün değildir. Bu düşünce ile yarınlara daha güçlü bir şekilde yürüme kararlılığımız vardır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kamuoyuna açıkladığı iki temel belgemiz var. Birisi güven veren ve erişilebilir bir adalet amacını gerçekleştirmek için yargı reformu strateji belgesi; ikincisi özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye amacını gerçekleştirmek üzere insan hakları eylem planı ve bunların hepsini de kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Daha bugün Cumhurbaşkanı'mızın imzasıyla Resmi Gazete'de yayınlanan mevzuat değişiklikleriyle insan hakları eylem planının kararlı bir şekilde uygulanması anlamında önemli adımlar atılmıştır. Atılmaya devam etmektedir. Yine Meclis'imizin gündeminde olan 5'inci yargı paketi de yargı reformu çerçevesinde bu adımların atılacağı hususunda önemli gelişmelerdir. Yargılamanın uzamasına sebep olan hususların ortadan kalkması için önemli adımlar attık. Bu konuda HSK'nın da çok önemli kararları var. Vatandaşlarımız eşit saygın ve iyi bir muamele bekliyor yargıdan. Adliyenin kapısına girdiğinde bir avukat olsun bir vatandaş olsun nezaketli bir şekilde karşılanmak iyi bir muamele görmek istiyor. Dinlenilmesini istiyor. Mahkemenin huzuruna gelen vatandaşın kılık, kıyafetine, diline, düşüncesine, yaşam tarzına karışmayan bir yargı mensubu bekliyor ve yine adalet figürünün gözü bağlı bu anlamda da kararına da onun yine yansımaması için adaletten şaşmaması için gerekli özeni gösterilmesini bekliyor. İkinci olarak da adil kararı makul sürede vermesini bekliyor. Yargı mensuplarımızın vatandaşımızın hukukunu koruyanların desteklenmesi, motivasyonun da artırılması amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ek bir terfi sisteminin de çalışılması gerektiğinin önemli olduğunu düşünüyoruz."

Haberin Devamı

'2002'DE 25 YERDE VERİLEN ADLİ TIP HİZMETİ BUGÜN 70 İLİ AŞTI'

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül; Vali Münir Karaloğlu, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Mehdi Eker, Ebubekir Bal, Oya Eronat ile birlikte Adli Tıp Kurumu Diyarbakır Grup Başkanlığı'nın yeni hizmet binasını da törenle açtı. Törende konuşan Bakan Gül, 2002'de göreve başladıklarında 25 yerde adli tıp hizmeti verildiğini hatırlatarak, "Bugün 70 ili aşmış durumdayız. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Diyarbakır'a, adalet hizmetlerine vermiş olduğu desteğin bu anlamda göstergesi olarak da bugün bu bina ve içerisindeki laboratuvarlarla personelimizle Diyarbakır'a hizmet verecektir. Diyarbakır'da adalete erişim noktasında çok önemli bir aşama olan bu binamızın bu laboratuvarın hayırlı olmasını diliyorum. Artık DNA'sıyla kimya laboratuvarıyla Diyarbakırlı kardeşlerimiz başka bir yere bu hizmetleri göndermeyecek" dedi.

EVLAT NÖBETİNDEKİ AİLELERE ZİYARET

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Diyarbakır'da HDP il binası önünde evlat nöbeti tutan aileleri ziyaret etti. Eylem çadırında ailelerle tek tek görüşen Bakan Gül, annelere karanfil verdi. Ziyaret sonrası açıklama yapan Gül, en büyük insan hakkı ihlalinin burada yaşandığını söyleyerek, uluslararası insan hakları savunucularının seslerinin çıkmamasının, tarihe düşülmüş manidar not olduğunu kaydetti. Annelerin çığlığının terörü bitireceğini belirten Gül, şöyle konuştu:




"Bugün Diyarbakır annelerimizi ziyaret ettik, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın selamlarını getirdik ve annelerimizin yanında olduğumuzu ifade ettik. 801 gündür Diyarbakır annelerimiz, burada evlatlarımıza kavuşmak için yüksek sesle çığlıklarını duyuruyorlar. Bizler de devlet olarak, millet olarak yanlarındayız. Bu haklı feryatlarının daha yüksek sesle duyurulması için her türlü desteğimizi veriyoruz. Az önce annelerimizin bire bir hikayesini dinledim; 14, 15 yaşında evlatlar, hain terör örgütü PKK tarafından dağlara kaçırılıyor. Çocuk istismarından bahsedenler, burada en büyük çocuk istismarı var. 'Kadına şiddet' diye ortalığı ayağa kaldıranlar, bir kadına yapılacak en büyük şiddet, evlatlarından ayrı kalması değil midir? Burada aynı zamanda kadına yönelik en büyük şiddet vardır ve bunu annelerimiz dile getiriyorlar. Yine insan hakları savunucuları, bir annenin evladından ayrı kalması, en büyük insan hakkı ihlali değil midir?

14, 15 yaşında çocukların dağlara çıkarılması, kaçırılması bir insan hakkı ihlali değil midir, bir zulüm değil midir? Nerede dünyadaki insan hakkı savunucuları, nerede uluslararası insan hakları kurumları? Burada bir insan hakları ihlali, bir zulüm ortadadır ama ne çocuk ne insan hakları ne kadın savunucularının burada seslerinin çıkmaması da tarihe düşülmüş manidar bir nottur. Ben buradan, Diyarbakır'dan tüm dünya insan hakları mekanizmalarını, kurumlarını, savunucularını, eğer bu konuda samimilerse bu feryadı bu çığlığı duymaya davet ediyorum. Çocukların, evlatların yeri dağ değildir; annelerin kucağıdır, annelerin yanıdır. Bu çocukların okullarda olması lazım, bugün okul yolunda olması lazım; dağ yolunda değil. Bu konuda devletimiz tüm imkanlarıyla tüm kurumlarıyla annelerimizin yanındadır. Terörle mücadeleyi de kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Annelerimizin bu çığlığı terörü de bitirecektir. Kavuşan ailelerimiz var, inşallah diğerleri de kavuşacaktır. Ben annelerimize bu konuda haklı feryatlarında yanlarında olduğumuzu söylüyorum. Rabb'im tüm evlatlarımızı annelerinde, vatanlarında, ana ocağında, ana kucağında buluşturur. Biz devlet olarak da Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde bu çalışmaları da kararlı bir şekilde sürdüreceğiz."