Gazete Vatan Logo

ABD'nin tehlikeli oyunu!

Türkiye, PYD/PKK'nın Suriye'deki örgütlenmesinden rahatsız. Bu rahatsızlığını defalarca dile getirmesine rağmen tüm bu şikayetlere kulaklarını tıkayan ABD, PKK’nın silahlı yapılanmalarından YPG’ye desteğine devam etti. Hatırlatmak gerekirse Başkanlık seçimleri sırasında Hilary Clinton ve Donald Trump’ın canlı yayın düellolarında Clinton, YPG’den “Kürt dostlarımız” diye bahsediyordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise geçtiğimiz günlerde durumu “ABD, YPG'ye silah veriyor, nokta” şeklinde açıklama yaparak durumu açıkça ortaya koymuş oldu. Stratejist Abdullah Çiftçi, ABD'nin bu tavrını şöyle yorumladı...

ABD'nin tehlikeli oyunu!

Son günlerde Amerika’nın PKK’ya silah yardımı haberleri ayyuka çıktı. ABD Savunma Bakanlığı’ndan isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, ABD'nin El Bab operasyonunda Türkiye'ye destek vermeyi teklif ettiği, fakat bunun karşılığında PKK'ya müdahale edilmemesini istediği yönünde beyanları da ABD'nin PKK’ya olan desteğini açıkça belli etti.

Daha önce de “DEAŞ sandık” diyerek 83 Suriye askerini “yanlışlıkla” öldüren ABD'ye bir başka suçlama da Rus Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü’nden geldi.

İgor Konaşenkov, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Suriye'nin ekonomik altyapısını yok ettiğini ancak DEAŞ'ın petrol tesislerine dokunmadığını ileri sürdü.

ABD'nin PKK’ya yardımları Trump’ın Başkanlığı sonrasında da devam eder mi? Trump Türkiye ile beraber mi hareket edecek? ABD'nin seçilmiş çiçeği burnunda başkanı Donald Trump sonrası neler değişir? Stratejist Abdullah Çiftçi Gazetevatan.com’dan Mine Üçgün’e anlattı.

“Suriye savaşı süreci bize 21. yy yeni nesil savaş yöntemlerini de öğretti. Devletler kendi aralarında orduları ile değil İstihbarat, Finans, Vekalet Örgütleri, paralı askerler ve Sosyal Medya üzerinden Algı Yönetimi, Psikolojik Harp yöntemleri ile savaşıyorlar. Avrupa, ABD’de kurumlar üzerinde ve ayrıca NATO, IMF, Dünya Bankası gibi çok uluslu organizasyonlarda etkin olan aileler, lobiler de kendi aralarında güç ve paylaşım mücadelesinde. Bu mücadelenin şiddetini, terör eylemleri, ani ölümler ve suikastlerle görüyoruz.”

Haberin Devamı

“TRUMP’IN ABD’Sİ TÜRKİYE İLE BERABER”
Suriye’de, ABD adına bulunan güçler kendi aralarında aynı görüşte değiller. 26 Ağustos 2016’da New York Times gazetesi, Suriye'deki savaşta CIA ve Pentagon'un farklı güçleri desteklediğini yazmıştı. Bunun anlamı Trump’ın temsil ettiği ABD ile Obama’nın temsil ettiği ABD güçleri, Suriye’de de karşı karşıya. Bu nedenle ABD’nin küreselci tarafı PKK’ya silah yardımı yaparken, Trump’ı destekleyen güçler ve diplomatik misyonu gereği ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği Türkiye ile beraberiz diyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise ABD’nin ikili tavrına karşı kesin bir ifade kullanarak “ABD, YPG'ye silah veriyor, nokta” ifadesini kullandı. Yani ABD’ye kesin olarak tarafını seçmesi çağrısını yaptı.
“ASTANA TOPLANTISINDAN ENERJİ KAYNAKLARINI KAYBETME ENDİŞESİ DUYUYORLAR”
Rusya, Türkiye, İran ve Suriye işbirliği, barış için umut verici. Ocak ayı sonu Kazakistan’ın başkenti Astana’daki toplantıda Suriye’de kesin bir ateşkes umudu var. Böyle bir durumda, Atlantikçi güçlerin Ortadoğu ve Hazar enerji kaynakları ve enerji güzergahlarının kontrolünü kaybetme endişesi var. Suriye’de hem Rusya hem de ABD şehirleri bombaladı ve bu sırada sivil kayıplara neden oldular ama karşılıklı birbirini suçluyorlar.
“İKİ SENARYO; YA SUİKAST YA PKK STRATEJİSİNE DEVAM”
Trump başkanlığındaki ABD ile AB arasındaki Trans Atlantik Ticaret Anlaşmasının ve NATO’nun geleceği, ABD’nin Rusya ve Ortadoğu politikası henüz belli değil. Bu nedenle sürecin nasıl olacağı hakkında fikir yürütmek çok bilinmeyenli denklemi çözmek gibidir. Ama Suriye’de bundan sonra olabilecek iki farklı senaryo var; Birincisi, ABD ve Rusya’nın enerji kaynaklarının paylaşımı ve bölgenin yönetim şekli üzerinde İran, Türkiye’nin müdahilliği ile anlaşması. Ancak ABD’nin NATO’yu kontrol eden Küreselcileri bu anlaşmayı sabote edip engelleyebilir. Bu senaryonun geleceğini Trump’un temsil ettiği güçler ile Clinton’un arkasındaki güçlerin ABD içindeki iktidar mücadelesi belirler. ABD beklenmedik bir anda kendi içinde kaotik bir güç mücadelesi, terör ve suikast sahnesine maruz kalabilir.
İkinci senaryo ise Trump’ın mevcut ABD’nin Dış politika anlayışını devam ettirmesi, PKK üzerinden bölgede kendi stratejisini uygulaması. Bu durumun sonucu Türkiye’nin Avrasya bloğunun yanında yer alması ve bölgede yeni bir güç dengesinin oluşması ve Avrasyacılar ile Atlantikçi güçler arasında Türkiye ve NATO merkezli yeni bir soğuk savaş kendini gösterir.
Sonuçta, terör ile Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen, Türkiye’yi parçalamak isteyen güçler yakın gelecekte kendi aralarında ciddi bir kavgaya girebilir
MEZHEP SAVAŞI SONRASI BARIŞ PROJESİ
ABD’nin Irak’ı işgal sonrası, Irak’ı İran’ın nüfuz alanına bırakması, Suriye müdahilliği sonrası da Suriye’yi yine İran’ın nüfuz alanına bırakması, akla bölgede Şii-Sünni, Pers-Arap savaşını da isteyen bir güç merkezi olduğunu gösteriyor. Avrupa’da 30 yıl süren mezhep savaşları sonrası “Vestfalya Barışı” süreci gibi. İslam’da Mezhep savaşı ile ülkeleri savaştırma stratejisi “İsrail’in Güvenliği” çerçevesinde ABD/AB merkezli Siyonist ve Avanjelik din anlayışındaki lobi ve politikacıların sıcak baktığı bir düşünce.
YARIN: Putin’in askerlerini azaltma kararı ne anlama geliyor? Obama NATO üzerinden Rusya’ya nasıl bir plan uyguluyor

Haberin Devamı