BEŞİKTAŞ dün Olimpiyat Stadı’nda İstanbul BŞ karşısında yine kazanamadı. Öncelikle şunu kabul etmek gerekir ki zevkli, heyecanlı ve pozisyonu bol bir maç izledik. Her iki takım da beraberliği akıllarına bile getirmeden 3 puanı kovaladılar. İlk gol İstanbul BŞ’den geldi. Efe’nin çok güzel vuruşu ağlara giderken günün başarılı ismi kaleci Cenk’in yapabileceği hiçbir şey yoktu. Cenk’ten söz açılmışken 2 gol yemesine rağmen inanılmaz kurtarışlar yapan Cenk’i Beşiktaş’ın görevini en iyi yapan isimlerinden biri olarak sayabiliriz.-PEKİ Beşiktaş’ın en iyi oyuncusu kim derseniz sadece ben değil tartışmasız herkes Fernandes der. Sahanın en çok koşan ve mücadele eden oyuncusuydu. Hem oynadı hem de oynattı. Hem attı hem de attırdı. Mustafa ile yaptığı duvar pasının ardından attığı gol akıl doluydu. Mustafa’nın attığı golde ise Simao’ya attığı ara pası inanılmazdı. Simao da Mustafa’ya ‘al at’ dedi yani bu golün başlangıç noktası da Fernandes’ti.BURAK VASATTI!-CARLOS Carvalhal maça Burak sürpriziyle başladı. Ben Burak’ın hem oyun zekâsını hem tekniğini hem de futbol zekâsını beğenenlerden biriyim. Ama Burak belenen perforamnsı gösteremedi. Carvalhal’in çok iyi anlaşan neredeyse ‘tencere-kapak’ gibi olan Egemen-Sivok’u neden bozduğunu anlamadım. Hiç gerek yoktu. Ben olsam orta sahayı İbrahim-Fernandes-Veli üçlüsünden oluştururdum.-İSTANBUL BŞ’ye gelince. Futbol olarak, kazanma düşüncesi ve arzusu olarak Beşiktaş’tan geri kalır tarafı yoktu. En az gol için 2-3 oyuncuyla Beşiktaş kalesine yüklendi. Eğer Cenk olmasa, kazanabilirlerdi. Webo çok iyi bir santrfor, her şeyi yapıyor. Eğer dün Doka da olsaydı, İstanbul BŞ’nin kazanma şansı çok daha fazla olurdu. Dün Belediye’nin kazandığı 1 puan zannediyorum ki İstanbul BŞ’yi de memnun etmemiştir. Hem de ilk 8’e girmek için İstanbul BŞ’ye 1 puan yeteceğini sanmıyorum. Onlar da bunun farkında ki soyunma odasına giderken çok üzüntülüydüler.-ÖZETLE zevkli, mücadelesi vasatın üzerine çıkan bol gollü bir karşılaşma izledik. Her iki takım futbolcularına da teşekkürler.
BU kupanın gediklisi olan Beşiktaş, G.Saray ve Trabzonspor gibi erken veda etti. Oynamayanlardan kurulu bir takımla Boluspor karşısına çıkacak zannettiğimiz Portekizli Carlos Carvalhal, bizi yanılttı ve Beşiktaş’ı neredeyse Hugo Almeida haricinde tam takım olarak sahaya sürdü.-Temposu çok yüksek olmayan ama bu düşük tempoya rağmen gol pozisyonları fazla olan bir maç izledik. Hem Boluspor hem de Beşiktaş inanılmaz goller kaçırdı. Eğer bu pozisyonlardan bazıları ağlara gitseydi maç 2-2, 3-3 gibi skorlarla biterdi.-ÖZELLİKLE Boluspor’a turu getiren golü atan Ferhat, öylesine net goller kaçırdı ki akıl alacak gibi değil. Ferhat’a desen ki ‘bu topları auta at’ atamaz! Ama işte bu golleri kaçıran Ferhat, gerçekten birinci sınıf bir gol attı. Hem topu kontrolü hem de gol vuruşu mükemmeldi.-2. yarı Beşiktaş’ın daha baskılı olduğunu gördük. Gol kaçırma sırası Beşiktaş’taydı. Mustafa Pektemek, Manuel Fernandes ve son saniyede Filip Holosko’nun kaçırdığı gol, Beşiktaşlılar’a saç baş yoldurdu.GÖBEĞE SIKIŞTILAR-BOLUSUPOR, kendilerinden iyi futbolculardan kurulu ve kendilerinden iyi bir takım olan Beşiktaş’a karşı çok akıllı oynadı. Bu nedenle Bahri hocayı tebrik etmek gerekir. Karşılaşmanın hiçbir bölümünde oyun disiplininden bir an olsun kopmadılar. Beşiktaş atağa kalktığında Boluspor savunması en az yedi oyuncuyla göbekte toplandı. Bunu gören Beşiktaş’ın ısrarla neden kanatları kullanmadığına da bir anlam veremedim.-HER iki takımın iyi mücadele ettiğini kabul edip hakkını vermek lazım. Ama mücadele kadar oynanan futbol iyi miydi? Hayır. Bence bunun en büyük nedeni, zeminin kötülüğü.-Kötüden de ötesi berbatlığıydı. İnanıyorum ki zemin daha iyi olsa daha iyi futbola şahit olurduk. Böyle bir zemine otlayıp karnını doyursun diye dağ keçisini bile bıraksanız keçi açlıktan ölür, bu zemine ayak basmaz! Bu arada Mehmet Aurelio’nun gerçek performansından çok ama çok uzak olduğunu gördük. Bu konuda ben Aurelio’yu çok fazla suçlamıyorum çünkü sakatlığı nedeniyle uzun süre sahalardan uzak kalması nedeniyle maç eksikliği apaçık ortadaydı.PENALTIYI ES GEÇTİ-BOLUSPOR’U tur atladığı için kutlamam gerekir. Beşiktaş gibi güçlü bir takımı kupa dışı bıraktıkları için teknik direktörleri Bahri hoca ve oyuncularını kutlamak gerekir.-KARŞILAŞMANIN hakemi Halis Özkahya’ya gelince... Benim ölçülerime göre iyi bir hakem Özkahya ama bu maçta formsuz gördüm. Beşiktaş lehine olan penaltıyı es geçmesi, sarı kartlarını kullanmaktaki cimriliği en büyük eksikliğiydi.-Çeyrek finale kalan diğer takımları kesinlikle küçümsemiyorum ama G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un olmadığı bu kupada F.Bahçe uzun süredir görmediği Türkiye Kupası’nı müzesine götürmezse biraz ayıp olur gibime geliyor.
DERBİ beklediğimden çok daha hızlı başladı. F.Bahçe kendi saha ve seyircisi önünde oynamanın verdiği avantajla daha çok golü düşünen takımdı. G.Saray ise F.Bahçe’nin bu istek ve hırsı karşısında gol atmaktan çok yememeyi düşünen bir takım hüviyetindeydi. Netice olarak F.Bahçe bu baskılı oyunun karşılığını ilk 15 dakikada attığı 2 mükemmel golle aldı.-SOW’UN attığı golde vuruşunu alkışlarken, gol ortasını yapan Ziegler’in de hakkını vermek lazım. F.Bahçe’nin 2. golünde ise yine Alex imzalı 90’a giden muhteşem bir füze vardı. İki golde de Muslera’nın yapacağı hiçbir şey yoktu. Unutmadan söyleyeyim; Alex muhteşem golünün dışında neredeyse hiçbir şey yapmadı.-MAÇ 15 dakikada 2-0 olunca G.Saraylılar’ın aklına ‘Eyvah acaba yine mi fark olacak?’ diye muhakkak gelmiştir. Ama olmadı, olamazdı da. Çünkü 2-0’dan sonra 90 dakikanın bitimine kadar oyunun teki hakimi G.Saray’dı. Aslan oynuyor, F.Bahçe yarı sahasına çekilmiş rakibini izliyordu. Ve G.Saray’ın baskısı bu sefer golü de getirdi. Necati’nin mükemmel pasında Elmander ‘Bu harcanmaz’ diyerek topu ağlara yolladı.HAKEME BRAVO!-İKİ teknik direktör de hamlelerini ikinci yarıda yapmaya başladılar. Aykut Kocaman orta sahası iyice oyundan düşen takımını biraz diriltmek için Stoch’u çıkarıp Selçuk’u oyuna soktu. Terim de iki hücum oyuncusu Aydın ve Baros’u oyuna aldı. İki teknik adamın da hamleleri doğruydu bence.-İKİNCİ 45 dakikada F.Bahçe’nin saha ve seyircisi önünde neden bu kadar geriye yaslandığını herkes merak ediyordur, ben söyleyeyim. Geriye yaslanmasının tek nedeni G.Saray’ın istekli, baskılı ve daha çok gol arayışıydı. G.Saray’ın bu hırsı ve isteği karşısında F.Bahçe’nin yapabileceği hiçbir şey yoktu. Sarı-kırmızılılar öylesine F.Bahçe kalesine yükleniyordu ki gol ‘Ben geliyorum arkadaş’ diye bas bas bağırıyordu. Nitekim Hakan Balta’nın düzgün vuruşuyla durum 2-2’ye geldi.-ÖZETLE bu derbiyi kazanmak kimin hakkıydı derseniz cevabım kesinlikle ve kesinlikle G.Saray’ındı derim. Nitekim 90+4’te Baros’un topu direkten dönmese hak da yerini bulacaktı.-MAÇIN hakemi Bülent Yıldırım’ı kutluyor, bravo diyorum. Böylesine temposu yüksek bir maçı, birkaç faul hatası dışında mükemmel yönetti.
Beşiktaşlı oyuncular mücadele etmedi mi? Hayır. Eksik olan şey yetenekti. Bir de buna beceriksizlik eklenince...İSPANYA’DA 3-1 mağlup olmamıza rağmen, Simao’nun attığı golü İstanbul’daki tur için bir umut ışığı olarak görmüştüm. O ışık nasıl yanacaktı? İlk golü biz atarsak. Ama bizim atmamız gereken golü 25. dakika Adrian atınca o umut ışığı da söndü.-OYSA maça taraftarın desteği ile çok hızlı ve istekli başladık. Atletico Madrid kendi sahasından çıkmakta bile zorlanıyordu. Buna rağmen, ne etkili bir orta, ne şut, ne pas, ne de gol pozisyonu bulabildik. Beşiktaş defansı, arkasına rakibi kaçırma alışkanlığına dün de devam etti. Arda bom boş topu aldı ve Adrian’a al da at dercesine asisti yaptı.-BU arada gol bölgesinde bulunması gereken Almeida’nın kanatlara, Fernandes’in de defansın önüne gelerek top almasına bir anlam veremedim. İkisi de etkili olabilecekleri yerlerden uzaktılar. Golü yedikten sonra, maçın başındaki istek ve hırsımız kalmadı. Düz koşuyor onlar top çeviriyorlardı. Dolayısıyla daha çok yorulduk ve doğru dürüst pozisyon bulamadan devreyi bitirdik.-İKİNCİ yarıda A.Madrid attığı golün de verdiği rahatlıkla maçı istediği gibi kontrolüne aldı. İstediklerinde maçı hızlandırdılar, istedikleri zaman yavaşlattılar. Bu arada Carvalhal gol için Holosko ve Mustafa gibi golcüleri de oyuna aldı. Ama hiç bir şey değişmedi. İsmail’in saydım kanatlardan 9 tane bindirmesi ve ortası oldu. Bir defans oyuncusu için iyi bir ortalama. Ama İsmail bu ortaların 7’sini rakibe verdi. Oraya kadar öz veriyle gidiyorsan daha iyi işler yapman gerekir.-KALECİ Cenk inanılmaz hatalı bir gol yedi. Tabiki bu mağlubiyeti bir tek Ona yıkamayız. Ama Cenk’e bir ağabey tavsiyesi “Böyle hatalı goller yemeye devam edersen, taraftarın, hocanın, arkadaşlarının güvenini kaybedersin. Hatta kendine olan güvenini bile.”-ÖZETLE kadrosunda Beşiktaş’tan daha iyi oyuncular olan ve daha iyi takım olan A.Madrid’e elendik. Beşiktaşlı oyuncular için koşmadılar mücadele etmediler diyebilir miyiz? Hayır! Paki beceriksizlik ve yetenek eksikliği var mıydı? Evet.
UEFA Avrupa Ligin’de 16’ya kalan Beşiktaş oynadığı tüm maçlarda hep vasatın üzerinde oyun sergiledi. Ama Kartal dün Atletico karşısında özellikle ilk 45’te sanki bu başarısını inkar edercesine kötü oynadı. Tabii bunda Carlos Carvalhal’in ilk 11’deki yanlış seçiminin de etkisi vardı. Özellikle Veli’yi sol bek oynatmak tam bir faciaydı.HADİ oynattın.. Böylesine kötü, devamlı hatalar yapan Veli’yi ilk 10 dakikada nasıl görmezsin? Eğer Carlos ilk 10 dakika içinde Veli’yi orta sahaya çekseydi, ilk yarıyı 3-0 geride kapatmazdı. Atletico Madrid sol kanadı hallaç pamuğu gibi atıyor Carlos seyrediyor..NECİP’İN inanılmaz pas hatasında da 3. golü kalemizde gördük. Çok şeyler beklediğimiz Fernandes, özellikle Quaresma adeta tel tel döküldü. Q7’nin umursamaz tavırları ise 1000’e yakın Beşiktaş taraftarını da çileden çıkardı. Carlos 10. dakikada yapması gereken değişkliği ikinci yarıda yaptı. İsmail’i sol beke koydu, Veli’yi ortaya aldı. Anlamadığım İsmail iyiyse neden 11’de başlamadı?İKİNCİ 45 dakikada gerçek Beşiktaş’ı değilse bile en azından ilk yarıdaki inanılmaz kötü Beşiktaş’ı izlemedik. Beni Mustafa hayal kırıklığına uğrattı. Aldığı bütün toplar ayağına dolandı. Eğer Beşiktaş ilk yarıda oynadığı bu kötü futbolu devam ettirseydi skor A.Madrid leyine daha farklı olurdu. Aslında ilk yarıdaki 3-0’lık skor A.Madrid’in iyi oyunu değil, Beşiktaş’ın inanılmaz kötü futbolundan kaynaklandı.CARLOS GEÇ KALDICARLOS; Simao, Fernandes, Mustafa ve Quaresma gibi hücum oyuncularıyla başlayarak ben ‘Rakipten korkmuyorum’ diyordu. Ama başta Quaresma olmak üzere sahada yoktular. Fernandes beklenenden çok uzaktı. Orta sahada bir tek boğuşan Ernst’ti. Carvalhal’in Mustafa, Holosko değişikliği geçti. Bence 2. yarıya Holosko ile başlamalıydı.3-1 kötü bir sonuç gibi gözükebilir. Ama o Simao’nun attığı golü tur için umut ışığı olarak görüyorum. İstanbul daki çılgın taraftarı düşünüyorum, Beşiktaş’ın 2. maçta bu kadar kötü olmayacağını düşünüyorum, hele hele ilk 10-15 dakika da gelecek bir gol bulursak neden tur olmasın diyorum. Kötü sayılabilecek sonuca rağmen neden olmasın?
BÖYLESİ bir maça verilebilecek en güzel başlık bence. ‘Helal olsun’. Her iki takım oyuncularına da gerçekten helal olsun. Bu sezon seyrettiğim en tempolu, en çok gol pozisyonu olan maçtı. İlk 15 dakika öylesine bir tempo vardı ki sahada bu tempoya can dayanmaz dedim kendi kendime. Ama iki takım da beni iyi yönde çok yanılttı. Maçın birinci dakikasında tempo nasılsa, doksanıncı dakikada da aynıydı.-BIRAKSALAR iki takımın oyuncuları da en az 15 dakika daha aynı tempoda, iştahta oynamaya devam ederlerdi. İlk 45’te Trabzon, Beşiktaş üzerinde inanılmaz baskı kurdu. Bu baskı neticesinde pozisyonlar da geldi. Ama ligin gol kralı Burak bu pozisyonları inanılmayacak şekilde harcadı.-DÜN gördük ki Beşiktaş’ın defası bu 4’lüden kurulu olamaz. Egemen, Hilbert, İsmail mumla arandı. İbrahim çalışkan, ama inanılmaz hataları yaptı. 2. yarıda tempo yine aynındı. Top bir o kalede, bir bu kaledeydi. Sanki tenis maçı izliyorduk. Burak yine inanılmaz goller kaçırıyor, Cenk de inanılmaz goller kurtarıyordu.HAKEME BRAVO-BEŞİKTAŞ’IN golünde Aleida’nın becerisi, Trabzon defansının ise beceriksizlikleri vardı. Trabzon’un ilk golü ise adeta göstere göstere geldi. Beşiktaş gibi büyük takım böyle gol yemez.-Özetle Beşiktaş çok önemli bir maç kaybederken, Trabzon oynadığı futbolla 3 puanı haketti. Bülent Yıldırım’a gelince futbolcuların temposundan hiç de aşağı kalmadı. Bu tempoya ayak uydurmak her hakemin harcı değil. Bravo sana Bülent Yıldırım.
F.BAHÇE, güçlü G.Birliği’ni oynadığı futbol ve attığı süper gollerle farklı yenerek sadece G.Birliği’nin futbolcularını değil, belki de başta Aykut hoca olmak üzere herkesi şaşırtmıştır. Şaşıranlar haksız da değil. Çünkü dünkü F.Bahçe benim izlediği bu sezonun en iyi F.Bahçe’siydi. Bizim F.Bahçe muhabiri Loran’la ‘Bana 2 fark ver, iddiaya girelim’ dediğimde ‘Ne iki farkı abi? F.Bahçe bir maçta en fazla 3 pozisyona giriyor’ diyerek vazgeçmişti. Herhalde girmediğine pişman olmuştur. 100 dolardan oldu.. Neyse dönelim F.Bahçe’nin futboluna..MAÇA 1-0 önde başladı F.Bahçe. Stoch’un mükemmel golü futboldan keyif alan yalnız F.Bahçeliler’in değil, herkesin alkışlaması gereken bir goldü. Sonra F.Bahçe’nin futbolu ve gol şovu başladı. Haftalardır eleştirdiğimiz Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz adeta G.Birliği’nin sol tarafını felç ederek ‘Biz kendimize geliyoruz’ mesajı verdiler. Topuz’un ortasında Sow mükemmel bir koşu yaparak enfes bir ayak içi yaptı. Burada Sow’un koşusunu ve golünü alkışlarken, Aykut’a da sormak lazım ‘Adam arkandan gelip gol atıyor. Sen neredesin?’ Alex de attığı golde topu alışı ve vuruşuyla ‘Ben futbolcuyum’ diyordu.CRISTIAN ve Emre görevlerini mükemmel yaptılar. Pas hataları yok denecek kadar azdı. F.Bahçe oynuyor, G.Birliği de bu güzel futbolu ve golleri izliyordu. Ben en çok F.Bahçe’nin yardımlaşmasını beğendim. Kimin yardıma ihtiyacı var, bir arkadaşı muhakkak yanındaydı. G.Birliği ise beni tam anlamıyla hayâl kırıklığına uğrattı.Alex ‘kasıtlı’ kart gördü!Sarı kart sınırındaki olan Serdar, Cristian ve Alex 4. sarı kartlarını gördüler. Yani önümüzdeki hafta A.Gücü maçında oynamayacaklar. Serdar ve Cristian’ınki değil ama bence Alex 2 hafta sonraki G.Saray derbisini düşünerek ‘kasıtlı’ kart gördü. Hiç de ayıplamıyorum. Son derece haklı, çünkü Alex çok önemli bir silah. Aykut hocanın Stoch’u 60’da neden oyundan aldığını anlamadım. Nedeni sakatlıksa haklı. Yok, alkışlatmak için aldıysa neden 80’de almadı?
YÜZÜNÜZÜ, alnınızı, gıdığınızı gerdirmek istiyorsanız hiç zahmet edip dünyanın da parasını verip doktora gitmenize gerek yok. Tüm bunları yapacağınıza Beşiktaş’ın maçlarına gelin. Yalnız yüzünüz, alnınız, gıdığınız değil, her yeriniz gerilir. Dünya kadar para vermekten de kurtulursunuz.-ŞURASI bir kez daha dünkü maçta anlaşıldı ki ne TV başındakiler, ne de tribündeki izleyeciler gerilmeden, strese girmeden, tırnaklarını yiyip bitirmeden rahat rahat bir maç izleyemeyecekler. Braga’dan 2-0’ın avantajıyla gelen Beşiktaş, Braga’daki kadrosuyla çıktı sahaya: 4-1-4-1. Yani şunu söylüyorum; 2-0 avantajımız var gol yemeyelim. Carlos bu düşüncesinde bir bakıma haklıydı. Deplasmanda 2-0 kazandıysanız önce gol yememeye oynayacaksın. Ama Beşiktaş dün bunu çok abarttı. Neredeyse 4-5-1’e döndü. Sen bu kadar geriye yaslanırsan rakibe cesaret verirsin. O da topuyla, tüfeğiyle üstüne gelir.HATADAN DÖNDÜ-CARLOS’UN en büyük hatası Quaresma gibi iyi adam eksilten bir oyuncuyu santrfor oynatmak. Q7 her yerde oynar ama rakip kaleye arkası dönük oynayamaz. Geniş alanda oynatmak varken her an çizgiye inip orta yapma şansı varken, bu yetenekteki bir oyuncuyu kurtların önüne atar gibi 2 stoperin arasına atmak bana göre yanlışların en büyüğü. Nitekim Carvalhal bu hatasını 33. dakikada gördü. Necip’i çıkarıp Hugo Almeida’yı forvete alarak 4-3-3’e döndü.-BU dakikaya kadar rakip kaleyi düşünmeyen Beşiktaş, Q7-Almeida-Simao’yla rakibi zorlamaya başladı. Rakibe ‘her an gol yiyebiliriz’ korkusunu aşıladı. Tanju çok yürekten oynayan ve çok mücadele eden bir oyuncu. Ama iyi bir bek oyuncusu olmak için öğrenmesi gereken çok şey var. Orada gözlerim İsmail’i arıyor. Veli’ye üzülüyorum. O da Tanju gibi çok koşan, mücadele eden, rakibi bozan özelliklere sahip. Çok kritik zamanlarda önemli müdahalelerle topu çalıyor. Bu kadar çabadan sonra kazandığı topları yeterince iyi kullanamıyor. İşte o zaman ben de Veli’nin yürekten oynamasına, koşmasına, yardımlaşmasına, bu kadar çabadan sonra topu kaptırmasına üzülüyorum.,‘Çok iyi bir takımı eledik’CARLOS maçtan önce yaptığı basın toplantısında ‘Maç daha bitmedi’ demişti. Bunu klasik teknik direktör lafları olarak algılamıştım. Adam haklıymış. Ama şunu kabul etmek gerekir ki oradaki Braga ile buradaki Braga arasında olumlu yönde dünyalar kadar fark var.İLK başta ‘Beşiktaş Braga’dan daha iyi’ demiştim. Dünkü Braga’dan sonra sözlerimi geri alıyorum. Braga iyi takımmış. Beşiktaş bayağı iyi bir takımı eledi.Maçın hakemine gelince.. Gerçekten harika bir maç yönetti. 90 dakika boyunca futbolcular kadar koştuğuna da eminim.