Toplumun bu kesiminde yer alan insanların hayatları da ister istemez milyonlarca kişinin merak duygusunu tetikliyor.
Özellikle de aşklar, ihanetler, evlilikler ve boşanmalar... Bu tür ailelerin içine doğanlar bir yana sonradan bu gruba dahil olanlar daha büyük merak konusu.
Haydi kısaca söyleyelim... En çok ilgi uyandıranlar bu monarşi ailelerine dahil prenslerin evlendiği sıradan genç kızlar.
Örnekler de bu konuyla ilgilenenlerin hemen aklına gelir zaten. Prens William'ın karısı Kate Middleton... Kardeşi Harry'nin karısı Meghan Markle... Biraz daha sayalım... İspanya kralı Felipe'nin karısı Letizia. Monako Prensi Albert'in karısı Charlene... Tabii ki son dönemde gündemin ilk sıralarında yer alan Prens Frederik'in karısı Prenses Mary.
Özellikle de bu son iki isim, hükümdarıyla evlendikleri ülkelerde bile dünyaya gelmiş değiller.
Bütün bu isimlerin ortak özelliği de eşleri gibi soylu birer aileden değil halktan gelmeleri. Belki kendileri bile çocukken büyüdüklerinde bu türden bir evlilik yapacaklarını düşünmemişlerdir.
ORTAK NOKTALARI ÇOK
Ama hayatın onlara sunduğu sürpriz sonucu ülkelerinin geleceği olarak görülen bu prenslerle evlendiler sonuç olarak.
HEP ABLASININ BİR ADIM GERİSİNDE DURACAK
Ama ona küçücük yaşında başka bir şey daha öğretti ailesi. Ailenin ikinci yani küçük çocuğuydu ve onun geleceği ablasının geleceğinden farklı olacaktı.
Ne yaparsa yapsın, çok büyük ve beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece hep "iki numara" ya da "yedek" olacaktı.
Tıpkı İngiliz kraliyet ailesinde Prens Harry'nin, ağabeyi ve tahtın veliahtı Prens William'ın gerisinde kalmak zorunda olması gibi.
Bu iki "düşman kardeşi" örnek verdik çünkü tıpkı onlar gibi iki kız kardeşten söz edeceğiz şimdi. Ülkeleri farklı, koşulları farklı ama sonuç olarak William ve Harry ile ortak bir paydada buluşuyor bu iki kız kardeş.
Biri yani büyüğü, ülkesinin gelecekteki kraliçesi olacak. Diğeri ise böyle bir şansa sahip değil. O hep ablasının bir adım gerisinde duracak.
ŞİMDİLİK HER YERDE YAN YANA
Büyük olasılıkla anladınız... İspanyol kraliyet ailesinin yani Kral Felipe ile Kraliçe Letizia'nın kızları Leonor ve Sofia'dan söz ettik.
ZORLU BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİ
İşte çocukluk yıllarında babasıyla yaşadığı zorlu deneyimler sinema dünyasının ünlülerinden birinin geleceği konusunda da belirleyici olmuş.
Söylediğine göre babası öylesine ağzı bozuk, öylesine kıskanç bir adammış ki kariyerinin ilk döneminde uğradığı başarısızlıklar bile onun canını çok fazla yakmamış. Kendi ifadesiyle "Büyük acılara hiç de yabancı değilmiş".
Bu "büyük acılara yabancı olmama" durumu belli ki onun hayatını değiştiren ünlü filmin unutulmaz repliğine de yansımış.
"Acı yok Rocky, acı yok" dediğimizde kimden söz ettiğimizi anlayacaksınız zaten. Evet... Sylvester Stallone.
'UMUT İŞİNDEYİM... MUTSUZ SONLARI HİÇ SEVMEM'
Geçen yıl karısı Jennifer Flavin ile ayrılması ve sonra tekrar bir araya gelmesiyle gündemin ilk sıralarına yerleşen 77 yaşındaki Stallone'nin hayatı da bir dijital platform için belgesel haline getirildi.
Ünlü yıldız o kapsamda da geçmiş hayatına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bunlardan biri de anne ve babasıyla ilişkileri.
İşte şimdi bir kez daha İngiliz kraliyet ailesi gündemin ilk sıralarında. Bunun da iki tane nedeni var. Biri Kral Charles'ın, önümüzdeki 14 Kasım'da 75 yaşına girecek olması.
Tabii ki küçük oğlu Harry ile karısı Meghan'ın, tüm aileyi bir araya getirecek olan kutlamaya katılmaması da uzun zamandır konuşuluyor. Yani Charles, bu sene yeni yaşını daha sakin bir şekilde kutlamak istese de olup bitenler buna olanak vermiyor.
Bir de başka bir ayrıntı daha var İngiliz kraliyet ailesinin gündemin ilk sıralarında yer almasına neden olan.
Bu da tarihin dönemeçlerini öngördüğü ileri sürülen Nostradamus'un kehanetleriyle ilgili yapılan bir yorum. Eğer bu kehanetler doğruysa Kral Charles'ın tahtta geçireceği sayılı günleri var.
Diğer yandan da ondan sonra ilk sıradaki veliahtı olan William da kraliyet tacını ancak rüyasında görecek. Gelin bütün bu iddialara bir bakalım.
'ONLAR GELSEYDİ KUTLAMA, CENAZEYE DÖNÜŞÜRDÜ'
Önce Charles'ın doğum günüyle başlayalım. Kral, yeni yaşını karısı Camilla ile birlikte yaşadığı Clarence House'da kutlayacak. Aile üyeleri de orada hazır bulunacak. Tabii ki Prens Harry ile karısı Meghan Markle ve çocukları Archie ile Lilibet dışında.
Bir süredir bu konuda farklı iddialar ortalıkta dolaşıyordu. Bütün bunlar da küçük oğlu Harry'nin Charles'ın doğum günü üzerinde kara bir bulut olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi zaten.
İngiliz kraliyet ailesinin, modern zamanlardaki "soylu olmayan" gelinleri arasında en popülerlerinden biri haline geldi kısa sürede. Halk tarafından da öyle çok sevildi ve benimsendi ki eşinin annesi Prenses Diana ile kıyaslanır hale geldi.
Zaten Kraliçe'nin ölümünden sonra da Diana'dan sonra hiç kimsenin kullanmadığı Galler Prensesi unvanıyla anılmaya başlandı.
Hepsinin de ötesinde günün birinde kocası Prens William kral olduğunda kendisi de kraliçe olacak.
Böyle bakıldığında Kate Middleton, dünyanın en şanslı insanı gibi görünebilir. Yakışıklı ve gelecekte tahta çıkacak bir eş, üç tane birbirinden güzel çocuk... Kendisine her zaman ve her koşulda sahip çıkan, kol kanat geren sevgi dolu bir aile.
'Modern çağların masal prensesi' Kate bu aralar ailesinin yaşadığı zor durum nedeniyle endişeli.
Elbette Kate'in de üzüldüğü sıkıldığı bazı gelişmeler oldu. Bunlardan biri de kayınbiraderi Prens Harry ve Meghan Markle'dan kaynaklanan gerilim.Son üç yılda bu nedenle yaşananlar Kate'i de üzdü. Hatta bu üzüntüsünü zaman zaman dışa vurduğu da oldu.
Ama her ne olursa olsun ailesinin, yani annesi Carole ile babası Michael'ın desteğini hep arkasında hissetti Kate.
Ama şimdi kendi ailesinde yaşanan tatsız bir gelişme, Kate Middleton'ın da canını sıktı. Çünkü annesi Carole ile babası Michael şu sıralar zor günler geçiriyor.
İşte şimdi o ünlü yıldız, belki de hayatının en iddialı rolü için kamera karşısına geçti. Bu yeni projesinde de sanat tarihinin bir dönemine damgasını vuran, La Divina (ilahe) adıyla anılan, sesiyle hafızalara kazınan aynı zamanda bugünkü magazin figürlerini aratmayan özel hayatıyla da ölünceye kadar gündemin ilk sıralarında yer alan bir başka yıldızı canlandırıyor.
Özetlemek gerekirse, uzun sinema kariyerinin belki de en iddialı rolünü üstleniyor.
ROL ARKADAŞLARINDAN BİRİ HALUK BİLGİNER
Uzun uzun anlattığımız bu yıldız Angelina Jolie'nin ta kendisi! 48 yaşındaki Jolie, belki de kariyerinin en çarpıcı ve iddialı rollerinden biri için kamera karşısına geçti.
Son dönemde eski eşi Brad Pitt ile yaşadığı sürtüşmelerle gündemde olan Jolie, opera sahnelerinin La Divina'sı Maria Callas'ı canlandırıyor bu yeni projesinde. Bu arada... Bu projenin Türk sineması açısından da ayrı bir önemi var. Çünkü Jolie'nin rol arkadaşlarından biri de usta oyuncu Haluk Bilginer.
Angelina Jolie, geçtiğimiz günlerde Paris'te, Maria adlı filmin çekimleri sırasında görüntülendi. Kalın camlı gözlükleri ve 1970'li yılları yansıtan giysileriyle ilk anda tanınmayacak kadar değişen Jolie, 20'inci yüzyılın müzik ikonlarından biri olan Maria Callas'a olan benzerliğiyle dikkat çekti.
Bu arada Haluk Bilginer'in de önemli rollerinden birini üstlendiği filmle ilgili kısa bir bilgi verelim. Filmin yönetmeni, bu tür biyografik çalışmalarıyla tanınan Pablo Larrain.
Şilili yönetmen Larrain, bugüne kadar kendi ülkesinin en ünlü şairlerinden Pablo Neruda'nın hayatını, Neruda adlı filmle sinema perdesine taşımıştı.
Böyle bakıldığında İngiltere "kraliçesiz" kalmayacak gibi görünüyor. Bu, bir noktaya kadar da doğru. Çünkü kral olarak tahta geçen kişinin karısı da kraliçe olarak anılacak. Ama dikkat edilirse bu kraliçelerin hiçbiri Elizabeth gibi "gerçek" değil. Yani bu unvanı aileden gelen kan bağıyla değil evlilik yoluyla ediniyorlar. Kraliçe 2. Elizabeth ise tahtı babasından devralmıştı.
Bu yüzden de tahtı babasında devralan Danimarka Kraliçesi 2. Margrethe, Elizabeth'in ölümünden sonra "tek gerçek kraliçe" olarak anılır oldu.
Biz şimdi dönelim İngiltere'ye. Biraz önce de söylediğimiz gibi Charles ve ondan sonraki veliahtlarına bakıldığında İngiltere üç kuşak boyunca hükümdar kraliçe göremeyecek. Ama kraliyet uzmanlarına bakılırsa bu durumun farkında ve monarşinin geleceğinde kadınların rolünün önemini de biliyor. İşte bu yüzden de ailesine sonradan katılmış da olsalar kıdemli aile üyelerinin eşlerinin yanı kadınların ön plana çıkması için bilerek ve isteyerek zemin hazırlıyor.
İngiliz kraliyet ailesin mercek altına alan uzmanlara göre Charles tahta çıktıktan sonra çekilen aile portresinde yanına aldığı kişilerle de bu durumun altını çizdi.
O fotoğrafta hemen yanında karısı Camilla vardı elbette. Başlarda ailenin hiç istemediği hatta hala birçok kişi tarafından Charles'ın ilk eşi Diana'nın mutsuzluğunun ve erken ölümünün sebebi olarak görülen Camilla için durum eskisinden farklı. Artık o bir kraliçe ve gördüğü sempati de eskisine oranla arttı. Üstelik kral olduğu ilk dönemlerde yaşanan "kalem krizi" gibi anlar hatırlanırsa kocasının her tür sıkıntısını sessizce çeken bir eş.
Camilla'nın bir başka özelliği de ön plana çıkıp kocasını gölgede bırakmaması. Sessiz ve sakin bir şekilde konumunu kabullenip destekleyici eş rolünü oynaması. Belki de bu yüzden halktan gördüğü sempati az da olsa arttı.
Diğer yanında ise kız kardeşi Prenses Anne ve kocası. Charles'ın tek kız kardeşi Anne, ailedeki en güçlü figürlerden biri olarak biliniyor. Sadece ilerleyen yaşına rağmen çok iyi koruduğu fiziğiyle değil, her koşulda dik duruşuyla, tam da annesinin kızı olduğunu gözler önüne seriyor.
Ailenin karşılaştığı sorunları çözme konusunda Anne'in güçlü kişiliğinin etkisi büyük. Mark Phillips ile yaptığı iki çocuklu ilk evliliği yıkılsa da Anne, ikinci kocası Timothy Laurence ile sağlam bir beraberliği var.
Yoksulluğun en karanlığında yaşayanlar... Yiyecek bulamadığı için aç yatanlar. Hayalindeki hayatı kuruncaya kadar akla hayale gelmeyecek işlerde çalışmak zorunda kalanlar. Ünlülerin çoğu da bu konuda açık davranır ve geçmişlerine dair samimi açıklamalarda bulunur.
İşte bunlardan biri de ünlü şarkıcı Shania Twain. Daha önce ilk gençlik yıllarında üvey babasının tacizine uğradığını itiraf ederek konuşulan Twain bu kez de çocukluğuna dair bilinmeyenleri anlattı.
8 YAŞINDA BARLARDA ŞARKI SÖYLEMEYE BAŞLADI
Shania Twain, ünlü oyuncu Drew Barrymore'un sohbet programına konuk oldu. Orada da ailesi hakkında açıklamalar yaptı.
Müziği çocuk yaşlarından beri sevdiğini anlatan Shania Twain, henüz 8 yaşındayken gece kulüplerinde ve barlarda şarkı söyleyip ailesine katkıda bulunmak zorunda kaldığını itiraf etti.
Şarkıcı, etrafındaki pek çok sarhoş yetişkinin o yaştaki biri için hiç de doğal olmayan tavırlarıyla karşılaştığını anlattı.
Twain, o dönemde aklından geçenleri de şöyle ifade etti...Söylediğine göre müziğe olan tutkusu, o yaşta bulunduğu ortama dayanmasını kolaylaştırıyordu: " Yaptığım işi seviyordum. Yani müziği seviyordum. İçimde bu tutku vardı. Sonra da şöyle düşündüm ' Madem müziğe bir tutkum var. O zaman bu da bu işi yapmanın bir yolu" sözleriyle anlattı o dönemi.
'ÇOCUKLAR, YETİŞKİNLERİN TUTSAĞIDIR'