Yüz simetrisinin ‘altın’ kuralları

5 Ocak 2015

Bugün size yüzdeki altın oranlardan bahsetmek istiyorum.Dr. Arthur Swift, hızla gelişen kozmetik enjeksiyonlar sahasında bir trend belirleyici olarak, cerrahi dışı yüz güzelleştirme konusunda öncülük yaptı ve devrimci bir yaklaşımı marka haline getirdi, beautiphication...

Güzellik arayışı yalnızca gençliğin restore edilmesi değildir ve yüz orantılarının düzeltilmesine dayanır. beautiphication Leonardo Da Vinci’nin ‘’altın’’ oran yoluyla matematiksel güzellik ve uyum ilkesini takip eden,enjeksiyon ile yüzde yapılan birgirişimdir..İdeal güzelliğin sanatçılar ve mimarlar tarafından çok uzun süredir kullanılmakta olan’’fi’’ (altın oran) matematik kavramı ile kanıtlanabilen evrensel bir nosyon olabileceği kavramının tıpta uygulanmasıdır.

Rönesans üstadı tarafından kullanılana benzer olan bir kumpas,yüzdeki özellikleri güzelleştirmek ve düzgün hatları restore etmek için gerekli olan hassasiyetle kozmetik enjeksiyonların ve dolgu maddelerini (örneğin,basitçe söylemek gerekirse enjeksiyonluk dolgular ve Botox) detaylarıyla gösterir.

Bu teknikle simetriuyum ve dengeyi restore ederek kişilerin güzellik potansiyeli maksimuma çıkarılabilinir. Tüm tedavi süreci 1 saatten az sürüyor,bu esnada eşsiz enjeksiyon yöntemi ile eşzamanlı olarak her adım kişiye açıklanıyor ve acı asgaride kalıyor.

Güzellik, genelde bakanın gözlerinde görülendir olarak tanımlanmakla birlikte çekici yüz güzelliğini ne belirler?Neden bir yüz diğer yüzden güzeldir cevabını objektif olarak vermek göründüğü kadar kolay olmamaktadır.

İŞTE ‘MUHTEŞEM 7’LER...’

Dr. Swift güzellik değerlendirmesini “muhteşem 7”ler olarak betimlemiş ve buna göre:

1) Yüzün biçimi. (çene, yanaklar ve simetri)

Devamını Oku

Her yönüyle ‘endopeel’

31 Aralık 2014

Cilt yenileme ve yaşlanmayı engelleme uygulamaları öncelikli olarak, kişinin kendisini daha iyi hissetmesine ve görmesine yarayan bir bütündür. Kişi kendisini, görüntü, dinçlik anlamında yeterli hissettiği oranda yaşamla ilgili motivasyonu artar. Dolayısı ile yaza enerjik bir şekilde girmek için pek çok uygulama yaptırılabilir.

Cilt yenileme konusunda yurt dışında bugünlerde en fazla adından bahsedilen ve en yeni uygulamalardan biri, endopeel yöntemidir. Hekimler tarafından uygulanan, yüz ve boyun liftinginde, kimyasal yolla, herhangi bir skar oluşmadan hızlı bir şekilde belirgin sonuçların alınmasını sağlayan, enjeksiyon ile uygulanan bir yöntem olup, yağ asitlerinden yapılmış bir preparattır, kas lifleri arasında boşluklar oluşturarak hızlı bir kas kütlesi liftingi yaratıp, kalıcılık süresinin 6-8 ay olduğu ifade edilmektedir.

30 dakikadan az bir sürede, enjeksiyon yapılan kasta, hemen oluşan boyut değişikliklerine bağlı cilt sıkılaşması sağlanıp, ‘platisma bantları’ olarak adlandırılan, gerdan bölgesindeki sarkmaları, hızlı bir şekilde gerdiği ve cildin fiziksel kalitesinin artması sağlayarak etki ettiği bilinmektedir. Dudak üstündeki kasların hiperaktivitesinden kaynaklanan ve estetik olmayan problemin giderilmesine yardımcı olduğu, etkinlik, kolay kontrol edilebilirlik ve uzun süren etki elde etmek bakımından endopeel son zamanların en tercih edilir peeling yöntemi olmaya aday olarak gösterilmektedir. Çalışmalar esnasında doku ölümü veya apse belirtilerine rastlanmadığı ifade edilmektedir.

Tedavi sonrası alınacak önlemler ise gayet basit olduğu, ilk saatler için, sauna, çok sıcak su, sıcak kahve veya çay gibi ısı yaratacak durumlardan, ilk 3 gün ise güneşlenme veya solaryumdan kaçınılması gerektiği bildirilmektedir. Endopeel sonrası ev bakımı olarak, herhangi bir komedonejenik madde içermeyen Vitamin A, C, E yanında UVA / UVB koruyucu faktör içeren bakım kremleri tavsiye edilmektedir.

Tedavi, gebelere, aktif uçuğu olan kişilere, yer fıstığına aşırı alerjisi olan kişilere, 18 yaşın altındakilere uygulanmaması gerektiği söylenmektedir.

Devamını Oku

Hamilelikte oluşabilecek dermatolojik hastalıklar...

22 Aralık 2014

KURULUK

Hamilelik sırasında vücut her geçen gün genişler ve gerginliğini kaybeder. Bu nedenle cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve daha hassas hale gelir. Özellikle göğüsler, karın bölgesi ve baldırlar en fazla etkilenen bölgelerdir. Bu tür sıkıntılar yaşamamak için, kendiniz de bazı önlemler alabilirsiniz. Örneğin uzun süren ve çok sıcak banyoyu tercih etmek yerine, ılık bir duş ile bebeği de rahatlamak daha yararlıdır. Duş sırasında vücuda, keseleme görevini yerine getirebilecek bir krem yardımıyla yumuşak hareketler ile masaj yaparak, ölü hücrelerin atılması sağlanmalıdır. Bu masaj aynı zamanda kan dolaşımını da hızlandırır. Daha sonra kol ve bacaklara cilt tipinize uygun bir nemlendirici ya da vücut sütü uygulayarak günlük cilt bakımı tamamlamanız yararlı olacaktır.

KAŞINTI

Yukarıda bahsettiğimiz kuruluk, kaşıntıya sebep olabilir ancak bu durum, hamilelikte yaşanan kaşıntıların en basit sebebidir. Diğer sebepler, önceden var olan bir cilt problemi yanında, hamilelikte meydana gelen karaciğeri, tiroit bezlerini veya diğer vücut sistemlerini etkileyen başka bir durumdan kaynaklanabilir. Örneğin karaciğerle ilgili koletaz kontrol edilmelidir. Kaşıntıya sebep olan ve ‘Doğum koletazı’ olarak anılan bu durumun fark edilmemesi, bebek kaybına kadar gidebilir, bu nedenle kan testleri ve yakın incelemeler yapılmalıdır.

Sadece tahrişle alakalı kaşıntılar ise, anneye ve fetuse zarar vermez. Öncelikle kannda başlar, daha sonra önce yüz ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine yayılır. Kaşıntı çok şiddetli ve rahatsız edici olabilir. Kaşıntıyı azaltmak için krem, losyon, hatta hap bile kullanılabilir.

AKNE

Gebelikte akne, sıklıkla karşılaşılan ve can sıkıcı bir oluşumdur. Hamilelikte yapılabilecek doğru cilt bakımları, bir dermatoloğun önerdiği medikal/dermatokozmetik ürünler bu akneleri engellemede çok etkilidir. A vitamini içeren tablet ve kremler kesinlikle tercih edilmemelidir. Kullanmakta olanlar ise, ilaç bitiminden itibaren 6 hafta sonrasında gebe kalabilirler.

MANTAR

Devamını Oku

Yeni yıla güzel girin!

8 Aralık 2014

Yılbaşı gecesi yaklaştıkça “güzellik” konusu da kadınların gündeminde ön sıralara çıkıyor. Son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle ameliyatsız ve kısa sürede sonuç veren işlemler daha çok rağbet görmeye başladı. Yıl boyunca cilt bakımına ve güzelliğine dikkat edenlerin sayısı az değilse de, son dakikacılar her zaman büyük çoğunluğu oluşturmaya devam ediyor.

2015’e girerken geçmiş yılın izlerini silmek, daha bakımlı, daha genç görünmek herkese iyi gelir. Yılbaşı gecesi göz kamaştırıcı ve mükemmel görünmek için ufak dokunuşlar yaptırmanın zamanı geldi. Yılbaşı gelmeden uygulanacak birkaç kombine tedavi ile daha genç ve daha bakımlı görünmek mümkün olur. Botoks, peeling, dolgu, gözaltları için ışık dolgusu, yüz askılama ve kaş kaldırma, gençlik aşısı denilen PRP tedavisi ve saç mezoterapisi bunlardan bazıları olabilir.

Herbirisinin etkisini gösterme süreleri farklı olan bu sihirli dokunuşlar eğer iyi bir teknikle uygulanırsa kimsenin olumsuz anlamda yorum yapamayacağı ama “Sende bir değişiklik var, yüzün pırıl parlıyor, daha farklı, daha genç gözüküyorsun” iltifatlarını alacağınız güzel görüntüler ortaya çıkar.

Küçük dokunuşlarla yenilenin

Mesela botoks10-15 dakikalık uygulama hiç ağrısız olup uygulandıktan 3-4 gün sonra etkisi başlar. Yüzünüzün üst kısmında alın bölgesinde, gözler çevresinde, iyi uygulama tekniği olanların elinde göz altı, burun üstü, sigara içenlerde çok görülen üst dudak çizgilerinin ortadan kalkmasını sağlar. Yüzünüz de hafif gerilmeler de ortaya çıkar.

Yine göz altı ışık dolgusu ile, göz altındaki torbalarınız ve iç göz pınarından derinlemesine aşağıya doğru uzanan göz yaşı oluğu dediğimiz çizgi, göz etrafındaki koyu mor halkalar ortadan kalkar. İyi bir teknikle yüzünüzde ne kanama ne de morarma ve şişlik oluşur.

Burun yanındaki derin oluk şeklindeki yarık aslında yanağın aşağı doğru sarkması ile oluşur. Elmacık kemiklerine yapılan ufak dokunuşlar ve yarığın doldurulması ile ortadan kalkar.

Son zamanlarda örümcek ağı, altın örgü, silhouette soft gibi gündemde olan aksılar da iyi uygulayıcılar elinde, uygun kişilerde 15-20 dakikalık bir süre içinde hemen etkisini göstermeye başlayarak daha zinde ve daha genç görünmenin imkanını yaratır. Eğer bu tür uygulamalara sıcak bakmıyorsanız soft peeling yaptırarak ya da cildi parlatan lazer uygulamaları ile yeni yıla ışıl ışıl girebilirsiniz. Bu uygulamalarda 20-30 dakika vakit ayıracağınız, herhangi acı ve kötü görüntüyü oluşturmayan tedaviler. Özellikle Amerika’da Revlite sistemi ile yapılan cilt tonlaması ‘’Skin Toning’’ çok tercih edilen bir tedavi şekli.

Devamını Oku

Cildin düşmanları

2 Aralık 2014

Cildimiz dış etkenlerden en fazla etkilenen organımızdır. Ancak sadece dış etkenler demek yanlış olur, ne yazık ki psikolojimizin de en ufak bir rahatsızlığında, cildimiz hemen buna paralel olarak tepkiler verir. Cildin temel düşmanlarını şöyle sıralayabiliriz;

- Şehir hayatının kargaşası ve hava kirliği,

- Sigara dumanı,

- Stres,

- Düzensiz uyku,

- Makyaj temizlemeden uyumak.

Tüm bu etkenler cildimizin zamanla yıpranarak zarar görmesine sebep olur. Doğal dengesini kaybeden cilt hızlı ve yoğun bir şekilde nemini kaybeder, kurur ve zamanla kırışmaya başlar. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar da, eskiye oranla tüm dünyada cilt yıpranma paylarında ciddi bir artış olduğunu göstermektedir. Günümüzde kadın erkek pek çok kişinin ciltlerinin çok daha çabuk kızarıp pullandığı, sivilceye çok eğilimli oldukları ve cilt onarımlarının yavaşladığı gözlemlenmektedir.

Şehir hayatının bu kargaşasına bir de sigara eklenince cilt tamamen parlak ve canlı yapısını kaybeder. Sigara; ciltte kırışıklıklardan sivilceye, renk sararmasından cilt kalitesinin azalmasına kadar pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Her şeyden önce nikotin kan damarlarında daralmaya sebep olarak, oksijen akışını yavaşlatır. Bu da cilde gerekli olan vitaminlerin geçişlerini azaltır. Vücuttaki C vitamini azalır, hücre yenilenmesi yavaşlar, ciltte su oranı düşer, cilt kurumaya ve sertleşmeye başlar tüm bunların sonucunda da kolajen zarar görür, elastik yapı kaybolur, kırışıklıklar artar, soluk mat bir cilt ortaya çıkar. Sigara içme hareketini hayat boyu binlerce kere tekrarlamak da, dudak çevresindeki kırışıklıkların sebebidir.

Devamını Oku

Kadınlarda yaşlanma belirtileri ve çözümleri

24 Kasım 2014

20’li yaşlarda cilt henüz genç olsa da yavaş yavaş dış faktörlerden etkilenmeye başlar. Bu nedenle cilt bakımını düzenli bir hale getirmek çok önemlidir. Öncelikle cilt sabah akşam mutlaka temizlenmelidir. Bu temizleme işlemleri sırasında, alkolsüz ürünler kullanmaya dikkat edilmelidir. Temizleme işleminden sonra, cilde ihtiyacı olan nemi sağlayacak, cilt tipine uygun bir nemledirici kullanılmalıdır. Cildinizi ölü hücre tabakasından arındırmak ve siyah nokta oluşumu engellemek adına, yağlı ciltler için haftada bir kez, kuru ciltler için ise, iki kez arındırıcı bakım uygulamak gerekir.

Özellikle 25 yaşından sonra göz çevresinde belirginleşmeye başlayan ince çizgilerin daha fazla derinleşmemesi için bir göz çevresi kremi kullanmak yerinde olur. Sadece yüz değil, vücut bakımına da özen göstermek gerekir.

30 yaş ve üzerinde, cilt daha hızla nem kaybeder, cildin elastikiyeti ve canlılığı kaybolmaya başlar. Yüzde oluşan çizgiler derinleşir ve cildin parlaklığı azalır. Yapılması gereken şey, düzenli bakımlarla, yeni hücre oluşumu ve kolajen sentezini harekete geçirerek, cildi serbest radikallere karşı güçlü hale getirmektir. Yüzde ve göz çevresinde olaşan çizgiler için, özel kremler kullanmaya başlamak gerekir. Son dönem antiaging ürünlerinden Activar da, yeni nesil bir anti-aging ürün serisidir. En önemli özelliği AC-11 içermesidir. AC-11, vücudumuzun doğal DNA onarım kapasitesini destekleyen tek doğal madde olarak tanımlamak mümkündür. Ayrıca oral kullanımında sağladığı anti-tümör, anti-inflamatuvar ve anti-oksidan etkileri ile kabul gördükten sonra, DNA onarıcı özelliği de yaşlanma karşıtı olarak önemsenmeye başlayınca kozmetik kullanımda da kabul görmeye başlamıştır. Activar, bu önemli maddeyi içeriğinde barındırdığından, hem ?Yeni Nesil?, hem de cilt altına inmek üzere dizayn edilmiş komponentleri ile ?Temel Cilt Bakımı? ürünü olarak geliştirilmiş bir anti-aging kremidir. Mevsim değişimlerinde, mevsime uygun bakımlar yaptırmak, cildi toparlamak için bazı kürler uygulamak da yerinde olur. Kimyasal ve bitkisel peelingler, PRP Kök Hücre Tedavisi cildi yenilemeye yardımcı olur. Bu yaşlarda Botox da önemli bir kırışıklık önleyici ve gidericidir.

Ayrıca fraksiyonel lazer de cildi tamamen yenileyen bir tedavidir ve bu yaşlarda güvenle başvurulabilir.

40 yaşını aşanlar dikkat!

40 yaşını aşan cilt ise, çok kolay nem kaybına uğradığından, bu dönemlerde cilt bakımı daha fazla önem taşımaktadır. Çizgiler kırışıklığa dönüşmeye başlar, bunun için yenileyici bakım ürünleri kullanmak gereklidir. Bu dönemde ciltte oluşan tüm değişiklikler takip edilerek, bu şekilde ürün tercihi yapılmalıdır. Ürünlerde, suyun ciltte tutulmasına yardım eden hyalüronik asit ve gliserol aktiflerinin bulunmasına dikkat edilmelidir. Bakım sırasında mutlaka soğuk su kullanılmalıdır. Seçilen nemlendiricinin de, sıkılaştırıcı ajanlar içeriyor olması dikkat edilmesi gereken bir başka noktadır. Boyun en erken sarkan bölgelerden biri olduğu için, aynı özen boyuna da gösterilmelidir. Bakımınızı yaparken, boyun bölgenize, yüzünüzde olanın tam tersine, yukarıdan aşağıya doğru hareketlerle bakım yapmak büyük önem taşır. Bu yaşlarda cildin en önemli sorunları, kuruluk, yağlanma ve sarkmadır. Kuruluğu gidermek için banyodan sonra, yağ içeren bir kremle cildi nemlendirmek gerekir. Bir diğer sorun olan yağlanma ise, özellikle menapoz döneminde hızlanır, bu sorunu gidermek için doğru beslenmeye ve spor yapmaya dikkat edilmelidir. Sarkmalar için ise, göğüs ve bacaklara soğuk duş tutmak yararlı olur. Ayrıca inceltici ve sıkılaştırıcı ürünler de yardımcı olarak kullanılabilir. Botox, dolgu maddeleri ile kırışıklık tedavisi, mezoterapi, mezolift, fraksiyonel lazer tedavileri, kimyasal ve bitkisel peelingler, özellikle kombine kullanıldığında çok iyi sonuçlar verirler.

Kozmetiğin etkisi azalıyor

50 yaş ve üzerinde

Devamını Oku

Çatlaklar tedavi edilebilir mi?

17 Kasım 2014

Günümüze kadar çatlak tedavisine yaklaşım hep cilde mikro hasar verilmesi ve cildin kendini toparlaması üzerine oldu. Bu tip yöntemler halen mevcut olup çatlağın görüntüsünü sadece yüzde 15-25 gibi bir seviyede tedavi edebiliyor. Oysaki Çatlaklar sadece dış yüzeyde olan sorunlar değil. Cildi bir bütün olarak ele almalıyız. Çatlakların oluşumunun en önemli sebebi hormonal değişikliklere dayanıyor. Tabii ki mekanik etkiler (yer çekimi, kilo alıp verme vs.) zaten halihazırda hormonal değişiklikler sonucunda oluşan çatlakların biraz daha derinleşmesine ve büyümesine vesile olur. Güncel çalışmalar çatlakların aslında atrofi olduğunu kanıtladı.

Atrofi nedir? Atrofi hücrelerin beslenememesi durumunda küçülmesi, yani doku kaybıdır. Dikkat ederseniz çatlağa dokunduğunuzda parmağınız hafif içeri girer. Sonuçta hücre bazında bir sıkıntı varsa, fraksiyonel lazer, dermabrazyon gibi sistemlerle cildi soymak ya da mikro iğneleme sistemleriyle enerji vermenin yeterli olmadığı ifade ediliyor. Şimdiye kadar alınan yetersiz sonuçlar bunu zaten kanıtlıyor. Bir başka önemli nokta ise ciltte oluşan çatlakların renklenememesi, bronzlaşamaması. Bu tarz cilde zarar vererek yapılan uygulamalarda çatlağın yeterince tedavi edilememesi dışında birde cildin renklenmesine ve bronzlaşmasına hiçbir katkı sağlanamaması durumu var. Bu da ayna karşısında ve günlük hayatında çatlaklarından psikolojik olarak rahatsız olan hastalara pekte yardımcı olmuyor doğrusu. Toplamda 14 senelik çalışma ve araştırmalar sonunda ilk defa cilde zarar vermeden çatlağı tedavi eden bir sistem geliştirildi. İtalya’da üretilen bu sistemle çatlağı ortalama yüzde 85 oranında iyileştirmenin artık mümkün olduğu belirtiliyor. Yüzde 85 derken bu rakamın yanlış anlaşılmamasının gerektiği, yüzde 15 gibi bir başarısızlık kesinlikle söz konusu olmadığı ve bu rakamın çatlağın doldurulması ile alakalı olduğu, yani her çatlakta iyileşmenin kesin olduğu, hiçbir yan etkisinin olmadığı ifade ediliyor. Tamamen Bio-uyumlu manyetik alan ile birlikte bazı spesifik amino asit bazlı serumların cilde yedirilmesi suretiyle hiçbir acı hissetmeden, hayat standartlarına hiçbir kısıtlama getirmeden çatlaklarınızdan kurtulmak artık mümkün gibi gözüküyor.

Yani tedavi sırasında güneşe çıkabilir, solaryuma gidebilir, çatlaklarınızı bronzlaştırıp sağlıklı derinizle aynı renk ve bronzluk seviyesine getirebilirsiniz.

Yeni çatlak tedavilerinin şimdiye kadar uygulanan sistemlerden farkı nedir?

Bilim adamlarının ifadelerine göre, cilde herhangi bir zarar verilmiyor, hücrenin istediği besin olan sodyum ve potasyum bio-uyumlu manyetik alan terapisiyle, pozitif ve negatif enerjiyle hücreye sodyum ve potasyum pompalanıyor. Pozitif akımla hücre içine pompalanan sodyum ve potasyum hücrenin ihtiyacı olan besini sağlıyor. Daha sonra negatif akım ile hücre içindeki toksinleri dışarı çıkararak detoksifiye (toksinlerden arınma) gerçekleşiyor ve böylelikle hücre gerekli besini alarak normal seviyesine dönüyor. Seanslar ilerledikçe çatlaklar renklenme özelliğini kazanmaya başlıyor. İtalyan innovasyon ödülü alan bu sistem artık Pisa üniversitesinde, Barcelona üniversitesinde medikal estetik alanındaki master programlarında ders olarak verilmeye başladı.

Etkinliği bağımsız araştırmalar, akademik çalışmalar ve bilimsel yayınlar tarafın dan belgelendirilmiş olan çatlak tedavi yöntemi Biodermogenesi kalıcı ve ciddi sonuçlar elde etmeyi garantileyen ve çok sayıda biyopsi ve ultrason taraması aracılığıyla belgelendirilmiş olan bir çözüm olarak lanse ediiyor. Biodermogenesi çatlak tedavisi yöntemi Bi-One adı verilen sistem ile uygulanıyor. Pisa Üniversitesi Dermatoloji Fakültesi’nin sürdürdüğü bir araştırma çatlakların, bu tedaviden önce önerilen diğer uygulamalardan üstün olarak yüzde 80 üzerinde başarı sağladığını göstermiş.

Biodermogenesi Yöntemi

Biodermogenesi yöntemini diğer tedavilerden ayıran özelliği, dokuların biyolojik olarak tekrar canlanmasını sağlayarak kendi kendini yenilediği, derideki anormal olan metabolik faaliyetleri normalleştirdiği, destek dokusu ve üst deride hücresel faaliyetleri artırarak normalleşmeyi tetiklediği ifade ediliyor.

Devamını Oku