Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, bugün kapılarını sinemaseverlere açıyor. 6-17 Nisan tarihleri arasında 37. kez gerçekleşecek 198 uzun metrajlı ve 12 kısa filminden oluşan programa sahip festivalin müzik dolu filmleri “Musikişinas” bölümünde bakalım neler var...
KARŞINIZDA GRACE JONES
Grace Jones’un uzun bir aradan sonra müzik dünyasına döndüğü 2008 tarihli albümü Hurricane’in hazırlık süreci ve turnesinden görüntülere yer veren belgeselde, gizemli yıldızın Jamaika’da ailesiyle geçirdiği günlerden sahne arkasında yaşadıklarına kadar özel anlara da tanıklık ediyoruz. Yönetmen koltuğunda ise Slavoj Zizek ile yaptığı yaratıcı belgeselleriyle tanıdığımız Sophie Fiennes yer alıyor.
GRİ DEĞİL, SİYAH: ANKARA ROCKS!
YönetmenliğiniUfuk Önen’in “Gri Değil, Siyah: Ankara Rocks!” Ankara’nın yeraltı müzik camiasını röportajlar, konser ve arşiv görüntüleriyle izleyiciye sunuyor. Gençlerin oluşturduğu Ankara alt kültürünü, Ankara’da yapılan ve yaşanılan rock müzik dünyasını, yani bir yaşam tarzını inceliyor.
RYUICHI SAKAMOTO: CODA
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, 6-17 Nisan tarihleri arasında 37. kez sinemaseverlerle buluşacak. 198 uzun metrajlı ve 12 kısa filminden oluşan zengin bir programa sahip festivalin “Sinemada İnsan Hakları” bölümünde, insan haklarına dair duyarlılık gösteren ve izleyicide bir bilinç yaratmayı hedefleyen 11 etkileyici film Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE (Film Award of the Council of Europe) için yarışacak.
MUHİ
Yönetmenler Rina Castelnuovo-Hollander ile Tamir Elterman’ın altı yıl boyunca yanından ayrılmadıkları, pasaportunda “Genel Geçici” damgası taşıyan Muhi, birbirine düşman, birbiriyle çelişen iki zıt dünyanın ortasında, benzersiz bir Ortadoğu metaforu olarak cesaretle hayata direniyor.
STYX
Şubat ayındaki Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde ilk gösterimini yapan Styx, 40 yaşlarında Avrupalı bir kadın doktorun hayal tatilinin mülteci kriziyle nasıl kesiştiğini anlatıyor.
DİPTEKİLER
2012’de Festivalde jüri üyeliği de yapmış olan ödüllü Filipinli yönetmen Brillante Mendoza’nın yapımcılığını üstlendiği ve öğrencisi, genç yönetmen Daniel Palacio’nun gerçek olaylardan esinlenerek senaryosunu yazdığı Diptekiler, küresel bir sorun olan evsizlik problemine dinsel ve politik göndermelerle dolu keskin bir bakış atıyor.
OBSCURO BARROCO
Evangelia Kranioti, Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan filminde şiirle deneme, protestolarla karnaval, cinsiyetler arasındaki sınırları kaldırıyor. Cinsellik ve şiddet içeren sahneler yaşı küçük izleyiciler için uygun olmayabilir.
Yönetmenler Rina Castelnuovo-Hollander ile Tamir Elterman’ın altı yıl boyunca yanından ayrılmadıkları, pasaportunda “Genel Geçici” damgası taşıyan Muhi, birbirine düşman, birbiriyle çelişen iki zıt dünyanın ortasında, benzersiz bir Ortadoğu metaforu olarak cesaretle hayata direniyor.
STYX
Şubat ayındaki Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde ilk gösterimini yapan Styx, 40 yaşlarında Avrupalı bir kadın doktorun hayal tatilinin mülteci kriziyle nasıl kesiştiğini anlatıyor.
Tarihi olayları konu eden dönem dizileri revaçta. Son olarak Fatih Sultan Mehmed’in hayatını anlatan “Mehmed Bir Cihan Fatihi” izleyiciyle buluştu ve eleştiri oklarından kurtulamadı.
Tarihi olayları konu eden dönem dizileri revaçta. Son olarak Fatih Sultan Mehmed’in hayatını anlatan “Mehmed Bir Cihan Fatihi” izleyiciyle buluştu ve eleştiri oklarından kurtulamadı.
44 yaşında ‘genç’ Fatih!
Son olarak Fatih Sultan Mehmed’in hayatını konu eden “Mehmed Bir Cihan Fatihi” izleyiciyle buluştu. Henüz iki bölümü yayınlanmış olmasına rağmen eleştiri oklarından kurtulamadı. Dizi daha proje aşamasındayken beklenti o kadar yükseltildi ki, izlerken, onca para, onca emek bunun için miydi derken buluyorsunuz kendinizi. Bu iki bölümde dikkat çeken en önemli unsur tarihi akışa sadık kalınma çabasıydı bana göre. Onun dışında olumsuz sayılacak bir dolu şey var. İlk olarak daha Kenan İmirzalıoğlu’nun Fatih rolünde olduğunu duydumuz andan itibaren hepimiz hemfikir olarak yaşa takıldık. Malum Fatih İstanbul’u 21 yaşında fethetti. 19 yaşında tahta geçti. İmirzalıoğlu ise 44 yaşında ve tam da yaşını gösteriyor. Daha uygun bir isim bulunabilir miydi? Elbette bulunabilirdi. Ancak yapımcılar belli ki Kenan İmirzalıoğlu’nun ününü de kullanmak istedikleri için bu yola başvurmuşlar.
İzleyici rolün gerçekliğine inanmıyor
Açıkçası dizide yeniçeri askeri Korkut rolünde izlediğimiz Mert Yazıcıoğlu bile olabilirdi. Adını Karagül dizisiyle duyuran Yazıcıoğlu’nun oyunculuktaki başarısı göz ardı edilemez bir gerçek. Pek tabii Fatih rolünün de altından kalkardı bana kalırsa. Örneğin Muhteşem Yüzyıl, o kadar sevilir kılan şeylerden biri de Meryem Uzerli’ydi kuşkusuz. Şahane oyuncu muydu? Hayır! Zaten Muhteşem Yüzyıl sonrası hayata geçirdiği projelerde başarılı olamadı. Ancak Hürrem Sultan rolünde başka bir isim olsa, böylesine dikkat çeken bir karakter oluşur muydu şüpheli. İlk kez bu dizide tanıdığımız Uzerli kırık Türkçesi ve yeni yüzüyle izleyiciyi role inandırdı. Bu dizide de İmirzalıoğlu yerine, genç bir yetenek çıksaydı karşımıza, yeni bir ismin yükselişi olsaydı, belki de daha izlenesi olabilirdi.
Karakterlerde karizma eksik
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, 6-17 Nisan tarihleri arasında 37. kez sinemaseverlerle buluşacak. 198 uzun metrajlı ve 12 kısa filminden oluşan zengin bir programa sahip festivalin en ilgi gören bölümlerinden biri “Antidepresan”. Hayatın yorucu akışından kısa süreliğine bizi çekip çıkaran, eğlendirirken düşündüren, mizahla harmanlanmış 9 filmden oluşan, benim de favorim bu seçkide bakalım sinemaseverleri neler bekliyor.
Birleşmiş Milletler 20 Mart’ı, 2013 yılından beri dünyanın her yanında insanların mutluluğun önemini fark etmesi için Uluslararası Mutluluk Günü olarak kutluyor. Bu yıl TLC, Birleşmiş Milletler ile güçlerini birleştirerek yardım kuruluşu İhtiyaç Haritası ile kendi mutluluk kampanyasını başlatı. Bir hafta boyunca özel şovlara yer veren TLC’nin Mutluluk Haftası akışında Mert Fırat’ın sunuculuğunu üstlendiği Mutluluk Projesi özel programı da yer alacak. Özel belgesel mutluluğun ne anlama geldiğini inceliyor. Programda mikrofon uzatılan isimlerden biri de, her daim gülen yüzüyle karşımıza çıkan İtalyan Aşçı DanIllo Zanna. Biz de bu güne özel Dan’llo ile mutluluk üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Mutluluk nedir?
Mutluluk sürekli bir araştırmadır, hayatımızda doğumdan beri bize verilen bir armağan, o kadar güzel bir hediye ki onu saklamaya karar verdik. Ama her zaman orada tekrar bizim onu bulmamızı bekliyor.
Peki ihtiyaç mıdır?
Nefes gibi, hayatın ayrılmaz bir parçası
Kendi kendini mutlu edebilir misin, yoksa mutluluğun dışarıdan gelen bir şey olduğuna mı inanıyorsun?
Mutluluk bizi her şeyle birleştiren bir bağdır.
Yeryüzünün yüzlerce dilinden, onlarca ustasından filmler, atölyeler, paneller, forumlar ve söyleşilerin yer alacağı Filmmor Kadın Filmleri Festivali; 9 Mart’ta festival yürüyüşü ile başlıyor. 16’ncısı düzenlenen festival bu yıl özellikle iki noktaya parmak basmayı hedefliyor. Biri kadınların yaratıcılığının sınır tanımadığını gösteren, hepsi kendi tarzında son derece başarılı kadın elinden çıkmış filmleri insanlarla buluşturmak ve kadınların hikayelerine vurgu yapmak. Görsel Sanatçı Fiona Tan toplu gösterisi, hem deneysel, hem belgesel, hem dramatik öğeleri de içinde barındıran sınır tanımayan ve kolayca kategorize edemeyeceğimiz filmlerin yer alacağı festivalde, 21. yüzyılın en iyi yönetmenlerinden birisi olarak adını duyurmaya başlayan Arjantinli Lucrecia Martel’in başyapıtı “Zama” ile bu yıl 89 yaşında Akademi Ödülleri’ne aday gösterilerek Oscar tarihine geçen Anges Varda’dan “Mekanlar ve Yüzler” filmi de programda yer alıyor. Farklı bölümler altında 48 filmin gösterileceği festivalde bu yıl da yine yarışma bölümü yok. Bununla birlikte sinemacılara biri umut olan diğeri korku salan iki ödül var; “Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Dayanışma Ödülü”. Diğeri, Türkiye sinemasındaki cinsiyetçiliğe dikkat çekmek ve aslında her sene bir daha vermemek umuduyla verilen “Altın Bamya Ödülleri”…
CİNS-İYET-LER
Cinsiyet ve cinsel kimlik; cins meselelere bakan filmler:
- Adela / Evangelina Montes
- Homur Homur / Simay Çalişkan, Nergis Karadağ
- Silvana: Uyandığında Beni De Uyandır / Olivia Kastebring, Christina Tsiobanelis, Mika Gustafson
Psikanalizin babası Sigmund Freud “Bir kediyle geçirilmiş zaman asla vakit kaybı değildir.” der. Minik, kürkle kaplı bu tatlı belalar hayatımızın gülümseten detayları şüphesiz... Tarihte birçok medeniyet için kedi çok değerli olmuştur. Eski Mısır’da tanrıça kabul edilen kediler oradan yayılan medeniyetlerce de kutsal sayılmıştır. Ancak pek hoş karşılanmadıkları dönemleri de yok değil. Örneğin Ortaçağ’da kediler uğursuz ve cadılara katkı sağlayan canlılar olarak kabul edilir ve toplu şekilde öldürülürlermiş. Günümüzde ise onlar evimizin bir üyesi, internetin fenomeni, sokakların şirin sakinleri olarak görülüyor... Hatta onlara özel günler bile var. Amerika’da 29 Ekim, Rusya’da 1 Mart Kedi Günü olarak kutlanırken, diğer birçok ülkede ise 17 Şubat (yarın) Kedi Günü kabul ediliyor.
İstanbul kedileri belgeselde
Özellikle edebiyatın/edebiyatçının yanındaki yeri ve sanatçının dostu konumundaki bu sevimli canlıları filmlerin içinde hatta başrolde görmek mümkün. Bunun en güzel örneklerinden biri İstanbul sokaklarının sıcak sakinleri olan kedilerin başrollerde yer aldığı Ceyda Torun imzalı belgesel “Kedi”... “Kedi, kediden öte bir şey İstanbul’da. Kedi, bütün İstanbul’un tarif edilmez karmaşası, kültürü, özgünlüğü ve özelliği ile ilgili bir şey…” temalı belgesel oldukça ilgi gördü ve hatta Time dergisinin 2017 yılının en iyi filmleri listesinde 5’inci sıraya oturmayı başardı.
Belgeseller dışında kediler daha çok animasyon filmlerde karşımıza çıktı. Karikatürleri dünya çapınca 2600 gazetede yayınlanan ve 260 milyonun üzerinde okuru olan tombik, tembel ve alaycı kedi Garfield, yarı animasyon bir yapımla beyazperdede yer aldı. Onların Garfield’ı varsa bizim de Kötü Kedi Şerafettinimiz vardı. Karikatürist Bülent Üstün’ün çizgi roman dizisinden uyarlanan animasyon 2016’da bizlerle buluştu. Masalların cingöz, iş bitirici kedisi “Çizmeli Kedi”yi sinemada Altın Yumurtlayan Kaz’ın peşinde izleme şansımız oldu. Aynı zamanda sevimli yeşil dev kahramanımız Şrek’in maceralarında da Şrek’in dostu olarak yer aldı. Kediler ve köpekler arasındaki dünya hakimiyeti mücadelesini konu eden Kediler ve Köpekler filminde güç delisi bir İran Kedisi olan Mr. Tinkles başroldeydi. Stephen King kitabından uyarlanan 1985 yapımı komedi soslu korku filmi Kedi Gözü’nde Drew Berrymore ve James Woods rol alsa da üç farklı hikayeden oluşan filmin esas başrolünde ise bir kedi var. İzleyici olaylara bir kedinin gözünden şahit oluyor.
İnsan sahiplenen kediler
Dr. Seuss tarafından 1957’de yaratılan çocuk klasiğinden uyarlanan 2003 yapımı Kedi filminde 1.90 boyunda kedimiz ile Sally ve Conrad kardeşlerin yaşadığı maceralar anlatılıyor. Miranda July’nin yazıp yönettiği ve oynadığı Gelecek sakat sokak kedisi Paw-Paw’yı, evlerine almak isteyen Sophie ve Jason çiftinin hayatlarındaki köklü değişiklikleri anlatıyor.
Sayısız kedi patisi değmiş filmden öyle bir tanesi var ki, o da Yıldız Kenter’in şahane performansıyla göz dolduran “Hanım”. Kedisi ile yaşayan yalnız ve yaşlı bir kadının öyküsünü konu eden film, Yıldız Kenter’e 1989 yılında, Korsika - Bastia Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü getirdi. Ayrıca Antalya Film Şenliği’nde Halit Refiğ En İyi Yönetmen, Hanım da En İyi 3. film seçilmişti. İzleyiciyi ağlatan türden kedili film “Hanım”dan sonra insana umut aşılayan Bob’dan bahsetmekte fayda var. Gerçek bir hayat hikayesine dayanan “Sokak Kedisi Bob” kedilerin insan sahiplendiğinin güzel bir örneği. James, Bob için “Beni insanlaştırmıştı. Özellikle de o kadar insanlıktan uzaklaştıktan sonra. Bazı yönlerden bana kimliğimi geri veriyordu; yeniden bir birey oluyordum.” diyor hikayesini anlatırken...
İlk sıradan hayatın içine nüfuz etmiş aşkın her hali diziler ve filmlerde kendini gösteriyor