Sıcaklık sizi korkutmasın birkaç dersten sonra bedeniniz oda sıcaklığında olamayacağı kadar yumuşayıp esniyor. Detayları, Los Angeles’tan İstanbul’a ders vermek için gelen oyuncu ve Bikram Yoga uzmanı Samantha Lockwood’dan aldık.
Hiç 40 derece sıcakta yoga yaptınız mı? Ben artık yapıyorum! Her şey Samantha Lockwood ile tanışmayla başladı. Aslında aktris olan Samantha’nın annesi de Los Angeles’taki “40derece Bikram Yoga’nın kurucusu. CSI dizilerinde başrol oyuncusu olan Cyrus Lockwood’un biricik kızı. Samantha ile bizi bir araya getiren İstanbul Bikram Yoga’nın kurucusu Ayse Erenel’e vizyonu için teşekkür ederim.
40 derece de yoga yapmak nasıl bir deneyim?
38-40 derecede ısıtılan odada yüzde 30-40 oranında nem sağlanıyor ve içerideki hava sürekli tazeleniyor. 3-4 ders sonunda aslında bu sıcaklığın hiç de fazla olmadığını anlıyorsunuz. Yaratıcısı Bikram Choudhury’un 26 pozdan oluşan bu methodu oluşması 1970’lere dayanıyor.
Son zamanlarda reklamlarda kadın yıldızlardan ziyade kaslı ve yakışıklı adamlar görüyoruz. Son dönemin gözde reklam yıldızı ise Philip... Philip’in reklamından yola çıkarak Özge Ulusoy ile ufak bir manav yaratıp Türkiye meyvelerinin daha bilinir olmasına çalıştık. Semt manavlarına yönelmeliyiz. Manavınıza güvenin. Eski ve kült marka olan Yedigün’ün ise manavları destekleyen böyle bir kampanyaya kucak açması harika. Bende bundan çıkarak meyve dolu bu hafta için portakallı kek tarifimi sizlerle paylaştım. Şimdiden afiyet olsun!
Portakallı kek
Malzemeler
- 250 gr şeker
İkiz bebek sahibi Derya Coşkundeniz “İkizlerle Hayat” adlı kitabında pek çok faydalı ve pratik bilgi veriyor...
İkizlerle yaşam nasıl?
İkizlerle yaşam çifte mutluluk demek. Evet ilk zamanlar kolay olduğunu söyleyemem ama iki minik kedi yavrusu emeklemeye başladığı zaman üzerimde gezindiklerinde yaşadığım hazzı hiçbir cümleyle tarif edemem.
Anne olmak zaten mucizevi bir duygu, iki bebeğin sevgisini aynı anda yaşamaksa muhteşem.
Fotoğraflar: Elif MANDAN
"Dünyanın en iyi Spiritüel terapisti" ödüllü İngiliz Paul Emery; süper model Kate Moss, Sigmund Freud 'un torunu Sir Clement Freud ve Monako Prensi Ernst gibi binlerce kişinin hayatını değiştirdi. Kin, öfke, korkular, stres, fobiler, aşk acısı, suçluluk hissi, uçak korkusu, sigara bağımlılığından korkmayın. Paul, problemleri "bir saatlik terapi" ile arkanızda bırakabilmeyi vaad ediyor!
QEPR nedir, nasıl doğdu?
QEPR, 35 yıldan fazla bir çalışmanın, araştırmanın, eğitimin, uygulamanın ve problemlerinin üstesinden gelmek isteyen binlerce insana yardım etme deneyiminin sonucunda ortaya çıktı. 14 yaşındayken, birçok korku, endişe, kaygı ama özellikle de topluluk önünde konuşma korkusunun yaşanmasına neden olan sosyal fobi tanısı konuldu bana. Sosyal hayattaki ilişkilerimden iş yaşamımdaki başarı ve özgüvene kadar hayatımın birçok alanını olumsuz bir şekilde etkileyen bu durumdan kurtulmayı gerçekten çok istedim. Tüm hayatımı bir çözüm yolu arayarak geçirdim. Fakat, kişisel gelişim kitaplarından, genel psikoloji danışmanı, hipnoz ve NLP’ye kadar denediğim hiçbir şeyin faydası olmadığı için bu ‘çare’ imkansız görünüyordu. Birçok farklı terapi yönteminin denendiği ve uygulandığı birkaç yılın sonrasında nihayet neyin yardımcı olup neyin olmadığını keşfettim. Hangisi iyiydi, hangisi değildi. Mevcut terapilerin en iyisinin de iyisini araştırdım, ve sonunda sosyal fobimi tedavi edebilecek yöntemi buldum. Her zaman bu geniş bilgi birikimimi aktarmayı, diğer insanları problemlerinden kurtarmayı istedim ve bu duygular öğrendiğim muhteşem şeyleri keşfetmemi sağladı. Tüm bu eğitimler ve deneyimlerden edindiğim en iyi teknikleri bir araya getirip öğrendiğim her şeyi tek bir özel ve eşsiz terapi altında birleştirerek QEPR olarak adlandırdım.
Zeynep Boneval ile tanışın... Ve de kişinin ihtiyaçlarına göre çeşitlilik gösteren tatil seçeneklerine bir göz atın. Şimdiye dek 81 ülke gezmiş gerçek bir seyahat tutkunu ve gurusu olan Zeynep’in alternatifleriyle dünyanın tatil trendlerinin nereye gittiğini anlamak çok da zor değil...
Kısaca kendini anlatmanı istesem...
Unilever ve Boyner Holding’te Pazarlama ve İş Geliştirme, ardından Quintessentially Türkiye’de Genel Müdürlük görevlerini yürüttüğüm 15 yıllık profesyonel kariyerimin ardından, kendi merak ve tutkularının yolculuğuna çıkmış bir gezginim. Dünyayı ve insanı anlamaya dair bitmek tükenmez merakım sonucu, beş yıl önce sinema, modern sanat, felsefe, edebiyat, mitoloji gibi insanlığa dair hikayelerin paylaşıldığı Hepsi Hikaye isimli entellektüel platform kurdum. Üç yıl önce de en büyük tutkum olan yolculuğun anlatıcısı olmak üzere yolculukterapisi.com isimli online seyahat paylaşım sitesini kurdum.
Nasıl başladı seyahat tutkusu?
Gün geçmiyor ki çocukların dünyasına biz yetişkinler dalmayalım.
Şu " Edutainment" kelimesi doğduğundan beri, bilmeyenler için eğlenirken öğrenmek sayesinde görüyoruz ki, çocuklar izledikleri birçok yayında ya da günlük öğrenme programlarında sıkılmadan bilgi sahibi oluyorlar. Şöyle ki, bizler küçükken diş hekiminden korkar ve ağrıyan dişe sağlıklı süsü verirken şimdiki X kuşağı çocukları "Diş hekimine gitmem gerek rutin kontrolüm geldi" diyebiliyor. Şekerin zararlı olduğunu bizden iyi biliyorlar. Böylece aileye destek olan çocuk programlarını ben de destekliyorum. Lazy Town çizgi filmi de bunlardan biri... Lazy Town çok tembel bir kasaba. Kasabaya gelen Sportacus ve arkadaşı sporla sağlıklı yiyecek seçimleriyle kasabayı hareketlendiriyor. Spor yapanları da motive ediyor.
Lazy Town yaratıcısı ve aynı zamanda yıldızı 3 çocuk babası Magnus Schering, Sportacus ve Beyaz Saray'da Michele Obama ile yaptığı dans ile adından çok söz ettirdi. Magnus'un anne ve babası öğretmen. Dolayısıyla evde hep konuşulan konu nasıl daha iyi bir eğitim verilir. Sonra aklına Temel Reis'in yıllar önce hepimize ıspanağı nasıl yedirdiği gelir. Böylece çocukları eğlendirip, sağlıklı yaşama, spora yönlendirir. Forum İstanbul çocuklar için bu karakteri getirmiş. Benim yediremediğim fasulyeyi ve salatayı çocuklarıma yediren Sportacus'e biraz sinir olmadım değil.
Jurassic Land’da Dinazorlar ile tanıştık
Amerikalı beslenme uzmanı Tony Hill ve eşi Karen Hill ile sağlıklı yaşam üzerine konuştuk. Kusursuz bir vücut yapmanın sırları ise röportajımızda...
Karen nasıl başladın beslenme gurusu olmaya, kısaca anlatır mısın?
Karen: Amerika’ya ilk gidişimin sebebi uluslararası ilişkiler eğitimi almaktı. Ben de herkes gibi “doğru beslenme”yi bilmeden önce çok kez kilo alıp verdim; denemediğim diyet kalmadı. Baktım ki olmuyor, kollları sıvayıp bu işe girmeye karar verdim.
Ben bir ‘Bütünsel Beslenme Uzmanı’yım. İnsanları “bütünsel” değerlendiriyorum. Diyet programı değil, sağlıklı yaşam programı sunuyorum. İnsanlar artık diyet yapmaktan, kilo problemi çekmekten ve en önemlisi sağlıksız yaşamaktan bıkmış durumdalar. Ben de onları bu ‘görünmez hapishaneden’ kurtarmayı hedefledim. Diğer yandan insanlar duyduğundan çok gördüğüne inanırlar. Bu sebeple ailece insanlara ne tavsiye ediyorsak o şekilde yaşıyoruz. Ben 48, Tony ise 55 yaşında.