Herkese böyle güzel enerji versin Allah! Kendini bildiğinden beri müzikle çalışıyor, yoğruluyor. Bale eğitimi ve sonrasında üstünden inmediği sahnesi onun her şeyi. Hem müzik, hem bale, hem drama olunca kendi konser alanını da sahne sanatlarına çevirmesi pek normal aslında. Müzikallerden kazandığı parayla her yıl yurtdışına gitmiş; o zaman müzik kanalları da yok ülkemizde. Tek kanallı TV durumu. Her yurt dışına çıktığında izlemiş, seyretmiş... Vizyonunu açmış açabildiği kadar; hiç bir şey yapmasa otel odasında müzik klibi izlemiş. Aklı hep farklılıkta... O yıllar hızla geçiyor. Yonca 80’lerden çok keyif almış.
Son yıllarda blogger işi artık üzerine titrenecek bir meslek haline geldi. Herkes adeta kendi dergisini çıkartıyor. Tek kişilik bir kadro! Martha Graeff bir Dünya vatandaşı; geziyor, uçuyor, keşfediyor, paylaşıyor! Türkiye’de uzun yıllar yaşadıktan sonra kalbinde koca bir İstanbul taşıyor!
Sana göre blogger kimdir ve ne yapar?
Bir blogger bana göre tutkusunu diğer insanlarla paylaşmak isteyendir, hikayesini anlatmak deneyimlerin ve mesajini insanlarla paylaşmak ister.
Gittin Gideli şarkısıyla gönüllere taht kuran, 90’lı yıllarda meşhur olan Emel ve Erdal ikilisinin duygusal sesi Erdal Çelik, uzun yıllar ara verdiği müziğe yeni bir albümle bu sonbaharda dönüyor. Çelik'le, Hilton Dalaman’da müziğe küskünlüğünü, çocuklarını ve hayatının aşkını konuştuk...
Erdal Çelik’i çok özledik. Neler yapıyor şimdilerde?
Bizler yaptığımız iş nedeniyle ‘’sanatçı hep göz önünde bulunmalı’’ düşüncesinde olan bir ülkenin insanlarıyız. Yaptığınız iş, bulunduğunuz konum, daha önceki izlenirliğiniz buna alıştırmıştır insanları. Biraz göz hizasının altına düştünüz mü hemen unutuldu veya işi bıraktı dedikodusuna girer insanlar.. Bu da yaptığımız işin cilvesidir. Oysa ki, sanatçı göz önünde olmasıyla değil verdiği ürünle anılmalı diye düşünüyorum... Zaman zaman yolda çevirip ‘’Neden bıraktınız işi, piyasayı siz bırakınca başkaları kaptı’ ‘gibi sözlere muhattap oluyoruz nedense ama insanlar şunu sormayı hep ihmal ediyor; “Sizler kırılgansınız ve sizi kıran bir şeyler oldu da siz onun için mi müziğe uzaksınız? Ya da verecek yeni birşeyler var mı” sorusu bana göre daha olumlu bir etkidir sanatçı üzerinde...
Albümlerin çok sattığı dönemin insanı ve her şeyleri dolu dolu yaşamış biri olarak; o TV senin bu radyo benim dolaşmış, fotoğraflanmış, klip çekmiş, diyar diyar dolaşmış bir sanatçıyım. Bunlardan sonra her şeyi aza indirgeyip yaşamak biraz zor oluyor önceleri ama sonrada bakıyorsun ki aslolan bu kadar şeyin size ne kadar anı bıraktığı... Son albümden sonra biraz kırgın biraz şaşkın olarak yoluma devam etmek zorunda kaldığım anlarda bu özetleri okuyarak geçirdim. İşimi en iyi yapmaya çalışan birisi olarak ekmeğimi kazandığım işime daha bir sıkı sarılmayı tercih ettim hep. Bu arada kaçırdığım şeylere de yetişmek gayretim oldu. Mesela iki oğlum var. Özellikle ilk oğlum Doğa’nın büyüme çağında işlerimin yoğunluğu dolayısıyla kaçırdığım zamanların hıncını ikinci oğlum Duru da telafi etmek adına dibine kadar yaşamayı seçtim.. Onlarla daha çok vakit geçirdim. Büyümelerini izledim. İyi insan yetiştirmek zordur ama ben iyi insanlar yetiştirdim sanıyorum... En büyük ürünlerimin, en iyi bestelerimin onlar olduğunu biliyorum. Tabi söz yazarını da unutmamak lazım... Eşim Piraye çok güzel yazdı onları... İşimin gereği neyse onları yapıyorum şu anda. Kendime uygun sahnelerde işimi icra ediyorum... Beste yapıyorum. Kış için yeni projeler hazırlıyorum... Aslında uzun zamandır sakin sakin olarak yürüdüğüm yolu şimdilerde hızlı hızlı adımlamaya başladığımı hissediyorum... Sebebi de bir şeylere geç kalmaktan korktuğumu hissetmeye başlamış olmam zannediyorum. Daha önceleri böyle bir korkum var mıydı bilmiyorum, ama şimdilerde kendimle çok başbaşa kalacak zamanım oldu. İşimi yaparken gösterdiğim özeni biraz da kendime vermem gerektiğine hükmettim açıkça. Geçen yılların ardından önem vermediğiniz her şey bir gün sizi terkedebilir mantığı devreye girince korkularım tavan mı yaptı ne?
Kocaman 10 aylık okul sezonunda çocukların bir motivasyonu vardı, bol kaykaylı bol havuzlu özgür bir tatil! Eğlence anlayışları hemen hemen tüm çocukların bu olsa gerek. Herkes birbirine “tatile nereye, orası burası nasılmış?” diye sorarken bana yöneltilen soru genellikle “5 çocukla nereye?” oluyor ama bu haksızlık! Derken tabii ki biz de deneyimlerle ve yaşadıkça pratik, rahat, özgür tatilde bulmuş oluyoruz kendimize. Hilton Dalaman Sarıgerme harika bir destinasyon... Hazırlıklar başladı tabii. Tatilde olmakla tatil için hazırlanmak ayrı iki plan. Semalarla açıklasam yeridir 5 çocuk için hazırladığım bavulu. İşin kolayı al her şeyi git olmuyor elbette. Ne kadar az bavul o kadar özgürlük. Ve de çoktan seçilmis bir soru cevabı gibi tatilde de ben ne giysem demeden çarçabuk giyinebilmeliler. Benim pratik ve çalışkan anne arkadaşlarıma da sordum “onların olmazsa olmazları neler” diye...
Böcek sokmalarına karşı ilaç
1- Çocuklara kişisel eşyalarını almaları için izin verin.
2- Her birine minik bir sırt çantası hazırlayın. Böylece havaalanı sorumlulukları gelişir. Kendi özel eşyalarıyla rahat eder.
Hepimiz çok üzgünüz. Tarif edilmesi zor acılar içerisinde olan aileleri hepimiz izledik acılarına ortak olmaya çalıştık. Ne kadar olabilirdi ki, ateş düştüğü yeri yakıyor. Onca insanın evini ısıtan o bir torba kömür uğruna, onların evi işsiz kaldı bir köy erkeksiz kaldı neredeyse!
Tüm bu facianın içinde kurtulan bir madenci vardı ki kömür karasına bulanmış çizmeleriyle sedyeye basmayayım diyen adam...
Hepimizi utandıran adam, kendimizi sorgulatan.
Adı Murat Yalçın. 3,5 yaşında kızı var adı Şevval. Sevval’in haberi yok olan bitenden evde oynuyor, ileride öğrenecek babasına yeniden kavuştuğunu...