Tepkiler sürüyor!
“Müdahaleci bir laiklik anlayışını yansıtan bu maddeye yeni anayasada yer vermeyeceğiz”
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Diyanet laiklik ilkesine göre hareket eder” diyen Anayasa maddesinden rahatsız olduklarını açıklamasına tepkiler sürüyor. Bozdağ, anayasanın 136’ncı maddesinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışmalarını sınırladığını savunarak: “Müdahaleci bir laiklik anlayışını yansıtan bu maddeye yeni anayasada yer vermeyeceğiz” dedi.
23’üncü dönem AK Parti İçel Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül Bozdağ’ın açıklamasını şöyle değerlendirdi: “Laiklik demokratik bir yönetim anlayışının zorunlu sonucudur. Toplumda değişik inanç sahipleri ve inanmayanlar da vardır. Demokratik devletin tüm bu farklı inanç sahiplerine eşit ve aynı mesafeden yaklaşması demokrasi anlayışının gereğidir ve bu laik bir devlet anlayışını tanımlar. Toplumun dini alanlarda ihtiyaç duyduğu teknik kamu hizmetlerinin karşılanması için kurulmuş bulunan bir idarenin, çalışmalarını bu çerçevede yürütmesi gerekir. Bu kuruluşun tek bir inanç sistemini dikkate alarak çalışmalarını yürütmesi eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili düzenlemenin bu anlayışla yapılması ve çalışmalarını demokratik devletin zorunlu sonucu olan laiklik ilkesi çerçevesinde yürütmesinin öngörülmesi doğru olacaktır.”
“Laiklik yansızlıktır”
Bozdağ’ın açıklamalarına “Anayasa’nın 2’nci, 24’üncü ve 136’ncı maddesi Türkiye’nin laikliğe bakışının bir bütünüdür. Bu bütün üzerinden düşünüp bakmak lazım” diyen Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ise şunları söyledi: “Gerçek laiklik devletin kontrolünde yürütülüyor, bizdeki laiklik uygulaması devletin kontrolünde bir laikliktir, örgütlenme olarak da öyle. Batıda kilisenin kendine özgü bir mal varlığı ve örgütlenmesi var. Esasen laiklikte din ve devlet işleri birbirinden ayrı olduğu gibi bu işlerin eğitim ve öğretimi de özerklik anlayışı içinde birbirinden ayrı olması gerekir. Ne din devletin kontrolünde ne de devlet dinin kontrolünde olmalıdır. İslamiyet’te ruhban sınıfı olmadığından bu boşluk devlet kontrolü altına alınmıştır. Devlet dinler kaşısında tarafsız olmalıdır. Böyle bir devlet kurumu ülkenin büyük çoğunluğu Sünni de olsa bir mezhep karşısında yansız olmalıdır.”