Gazete Vatan Logo

Dört parti anlaştı! HSYK...

Yeni anayasa çalışmalarını sürdüren Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda dört partinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısının tamamen değiştirilmesi konusunda uzlaştığı bildirildi. AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin uzlaştığı maddeye göre HSYK, ‘Hakimler Kurulu’ ve ‘Savcılar Kurulu’ şeklinde ikiye ayrılacak.

2010 referandumuyla Anayasa’ya giren hakim ve savcıların HSYK’ya doğrudan üye seçmesi sistemi kaldırılıyor. Meclis, kurulun 6 üyesini Yargıtay, Danıştay ve kürsü hakimlerinin seçeceği isimler arasından, 5 üyeyi ise doğrudan akademisyen ve avukatlar arasından seçecek. Değişikliğin yargı bağımsızlığıyla ilgili uluslararası belgelere aykırı olduğu belirtiliyor.

OY KULLANMAYA DA 15 YIL ŞARTI

Bugün gazetesinin haberine göre hükümetin yasayla Yargıtay ve Danıştay’a seçilmek için hakim ve savcılara 20 yıl şartı getirmesinin ardından HSYK seçimlerinde de oy kullanacak hakim ve savcılara 15 yıl şartı getiriliyor. Maddeye göre 11 üyeli Hakimler Kurulu’nun 2 üyesi ‘meslekte 15 yıl çalışmış’ kürsü hâkimleri tarafından seçilecek.

Söz konusu kürsü hakimlerin kendi aralarından her üyelik için 3 aday göstermesi gerekiyor. Yani toplamda 6 aday belirlenmiş olacak. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun kabul ettiği madde metnine göre, halen bütün hakim ve savcıların oy kullanabildiği HSYK adayları için 15 yıllık hakim ve savcı olmak gerekecek.

5 ÜYEYİ DOĞRUDAN TBMM SEÇECEK

En çok oy alan 6 kişiden ikisini ise TBMM belirleyecek. HSYK üyeliğine aday olmak için de 15 yıl hakim ve savcılık yapmak gerekecek. Mevcut durumda ise HSYK üyesi seçilebilmek için ‘birinci sınıf hakim ve savcı’ olmak yeterliydi.

Oy kullanacak hakim ve savcılar için ise bir sınır bulunmuyordu. Mevcut HSYK’da kürsüde görev yapan 12 bin hakim ve savcının hepsi oy kullanıyor ve 22 üyeli kurulun 10 üyesini belirliyordu. 22 asil ve 12 yedek üyeden oluşan HSYK’ya hakim ve savcılar doğrudan 10 asıl ve 6 yedek üye seçiyor. Uzlaşma Komisyonu’nda kabul edilen maddeye göre Hakimler Kurulu için ikişer üyenin Yargıtay ve Danıştay’dan, kalan 5 üyenin de TBMM tarafından doğrudan seçilmesi öngörülüyor.

ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYAN ÜYELERİ BELİRLEYECEK

TBMM, kurul üyelerini, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun (330) gizli oyu ile ayrı ayrı seçecek. Üçüncü turda yeterli çoğunluğun bulunamaması halinde seçim, her üyelik için en çok oy almış iki aday arasında yapılacak kurayla tamamlanacak. Kurul üyelerinin görev süresi dört yıl olacak ve süresi biten üye yeniden seçilemeyecek.

SAVCILAR KURULU'NU DA PARTİLER SEÇECEK

7 kişiden oluşması öngörülen Savcılar Kurulu’nun ise birer üyesinin Yargıtay ve Danıştay’dan, ikisinin meslekte 15 yıl çalışmış savcıların kendi aralarından her üyelik için gösterecekleri üç kat aday arasından TBMM tarafından, 2 üyesinin ise TBMM’nin doğrudan seçmesi isteniyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), “Türkiye’de İfade ve Medya Özgürlüğü Projesi” kapsamında farklı şehirlerde yuvarlak masa toplantıları düzenleyecek. Proje kapsamında Ankara, İstanbul, İzmir ve Erzurum’da toplam 300 hakim ve savcının katılımı ile 8 yuvarlak masa toplantısı yapılması planlanıyor.

AB’NİN YARGI BAĞIMSIZLIĞI TAVSİYESİNE AYKIRI

HSYK'yla ilgili teklifin Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'nin yargıçların bağımsızlığı, etkinliği ve rolü üzerine tavsiye kararları ile Avrupa Yargıçları Danışma Konseyinin 2010 yılındaki 11. Genel Kurulu'nda kabul ettiği temel ilkelere aykırı olduğu belirtiliyor. Anılan belgelerde, yargının ve yargıçların bağımsızlığı yürütmeden bağımsız bir otorite tarafından teminat altına alınması gerektiği vurgulanıyor.

Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'nin CM/Rec (2010) 12 sayılı tavsiyesinde; "bu otoritenin yasama ve yürütme erklerinden bağımsız, en az yarısının meslektaşları tarafından, en geniş temsili garanti altına alacak yöntemler uyarınca, seçilecek yargıçlardan oluşması" gerektiği vurgulanıyor. Konsey'in 2010 yılındaki 11. Genel Kurulu'nda kabul ettiği temel ilkelerde, yargının dışa karşı ve kendisine karşı bağımsızlığının hukuk devletinin bir unsuru olduğunu ve bu durumun 'üye ülkelerin anayasasında ya da yasama düzeyinde oluşturulan daha özel kurallarla mümkün olan en üst yasal düzeyde belirtilmesi' gerektiği ifade ediliyor.

Haberin Devamı