Gazete Vatan Logo

Dersim'den liderliğe

İşte Gandi Kemal'in bilinmeyenleri

Kemal Kılıçdaroğlu, ’devrim ateşi’nin tüm dünyayı sardığı 1968 yılında üniversiteye girdi. Kısa sürede dünyayı değiştirmek isteyen gençlerin safına katıldı ama hiç radikal olmadı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 8 çocuklu ailenin üniversite okuyabilen tek evladı oldu. Yoksulluk, ailenin belini büküyordu. Küçüklüğünden itibaren hep bunun farkında oldu. Bir yandan okuyan tek çocuk olmanın hakkını başarısıyla verdi, bir yandan babasına destek olmak, kendisinin ve kardeşlerinin harçlığını çıkarmak için elinden geleni yapmaktan çekinmedi.

Babası tapu memuru olduğu için, sık sık tayin oluyordu ve bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun gittiği okullar da sürekli değişiyordu. İlkokula Van/Erciş’te başladı.


Alfabeyi de çarpım tablosunu da Erciş’teki Atatürk İlkokulu’nda öğrendi. İlkokulun ilk üç sınıfını burada tamamladıktan sonra dördüncü sınıfı Tunceli’de okudu. Sonraki dört yıl Bingöl’ün Genç ilçesinde geçti. İlkokulu Genç’te bitirdi, ortaokulun tamamını da Genç’de okudu.

Murat Nehri kenarına oturup Malkoçoğlu çizgi romanlarını severek okuyordu. Ama hayat zor geçiyordu. Babasından aldığı harçlık yetmiyordu. Yumurtaları soğan kabuklarıyla birlikte tencerede kaynatıp kırmızıya boyanmış yumurtalar elde etmeye başladı. Bunları da Genç’te istasyonda müşterilere satıyor, para kazanıyordu. Babasının yardımıyla karpuz tarlaları ile anlaştı. Karpuzları toplayıp satmaya, harçlığını çıkarmaya hem de evin geçimine yardım etmeye başladı.

Ama ortaokul da bitmiş, sıra liseye gelmişti. Kemal Kılıçdaroğlu tıp okumak ve doktor olmak istiyordu. Hayat zaman zaman azizlikler yapar ya, Kılıçdaroğlu’na yaptığı azizlik, meslek tercihini de yaşam çizgisini de derinden etkiledi.

Tunceli’deki liseye gitmek istedi. Ama geç kalmıştı. Tunceli’deki lisenin kayıtları dolmuştu ve Kılıçdaroğlu’na bir başka lise bulunması gerekiyordu.

Babası Kamer Kılıçdaroğlu, oğlunun okuma isteğine ve başarısına ilgisiz kalmamıştı.

Sordu, soruşturdu “Elazığ’da bir ticaret lisesi var, gidip çocuğun kaydını oraya yaptırın” yanıtı aldı. Önce oraya kaydolacak, sonra da normal liseye geçiş yapacaktı. Kemal Kılıçdaroğlu “ticaret lisesi” adını hayatında ilk kez duydu ama karşı çıkmadı ve kaydını yaptırdı. Bir ay sonra babası okul müdürüyle konuşup kaydını istedi. Ancak okul yönetimi başarılı bir öğrenci olan oğlundan memnundu. Okul değiştirmenin belki başarısını da olumsuz etkileyeceğinden endişe etti babası ve Kemal Kılıçdaroğlu Elazığ Ticaret Lisesi’ne devam etti.

Elazığ’da annesinin akrabası Mustafa Düzgün vardı. Liseyi okurken üç yıl boyunca onun Kültür Mahallesi’ndeki evinde kaldı. Yazları ailesinin yanına gidiyor, ancak okullar açılınca yeniden akraba evine dönüyordu.

Okul yönetimi haksız değildi. Kılıçdaroğlu gerçekten başarılı bir öğrenciydi ve 1967 yılında liseyi birincilikle bitirdi.

O yıllarda üniversiteye girmek için merkezi sınav sistemi yoktu. Her okulun sınavına ayrı ayrı giriliyordu. Kemal Kılıçdaroğlu, ticaret lisesinde okuduğu için artık tıp fakültelerine gitmeyi aklından geçirmiyor, lise öğreniminin gerektirdiği bir okul bulması gerekiyordu. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde okumaya karar verdi.

Eskişehir ve Ankara’da girdiği sınavların ikisini de kazandı. Ama Ankara’yı tercih etti.

Sonradan Gazi Üniversitesi’ne bağlı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi adını alan

Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin birinci sınıfına 1967-68 öğretim yılında başladı.

1968 yılında dünyayı sarsan gençliğin başkaldırısı Türkiye’ye de sıçramıştı. “68 kuşağı” da kendi başkaldırısını, üniversitelerde boykotlarla yaşıyordu. Gençlik iki gruba ayrılmıştı: sağ ve sol. Sol sosyalistler ve sosyal demokratlardan oluşuyordu. Sağ da ülkücüler ve milli görüşçülerden oluşuyordu.

1972’de İsmet İnönü’yü devirerek Bülent Ecevit’in CHP’nin Genel Başkanı olmasıyla sonuçlanacak görüş ayrılıkları, 1967’den itibaren iyice tırmanmıştı. Bir yanda gelenekçi kanat, diğer yanda “ortanın solu” denen sosyal demokratlar arasında kıyasıya bir çekişme yaşanıyordu.

9 Mart 1971’de başarısız kalan bir darbe girişimi olmuş, Genelkurmay Başkanı Tağmaç ve Komuta Kademesi 12 Mart 1971’de muhtıra vermişti. Demirel hükümeti istifa etmiş ve bir ara rejim hükümeti kurulmuştu.

Böyle bir ortamın Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi öğrencilerini etkilemesi de kaçınılmazdı. Etkiledi de. Ve bugün iki uçtaki iki partinin başındaki iki isim, o dönemin öğrencileri arasından çıktı.

Akademi’ye Kılıçdaroğlu ile aynı yıl ortaöğrenimini Osmaniye’de tamamlayan Devlet Bahçeli de başlamıştı. Bahçeli o zamanın Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin gençleriyle tanıştı. Parti’nin genel başkanı Alparslan Türkeş’in seminerlerine gitmeye başladı. Ardından Akademi’de Ülkü Ocakları’nı kurdu. 1969 yılında Bahçeli, bir grup ülkücü arkadaşlarıyla birlikte okulu solcuların elinden kurtarmak için işgal etti. Üstelik işgalcilerin de başındaydı. 1970-71 yıllarında Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu. 1971 yılında mezun olduktan sonra akademisyenlik kariyerine de başladı ancak siyaset kariyerinde de sürokli tırmandı ve 2000’li yıllara varmadan MHP’nin Genel Başkanlık koltuğuna oturmayı başardı.

Kendi deyimiyle “okulun inek öğrencilerinden biri” olsa da Kılıçdaroğlu da fırtınalı yıllarda kendi safını seçmişti. Artık okuduğu kitaplar değişmişti. İsmail Beşikçi’nin Kürt meselesinin henüz pek telaffuz edilmediği yıllarda yazdığı “Doğu Anadolu’nun Düzeni”, Doğan Avcıoğlu’nun “Türkiye’nin Düzeni” ve İsmail Cem’in “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi” kitaplarını okuyup etkileniyordu. O dönemin “devrimci” öğrencileri gibi Ruhi Su, Aşık Mahzuni Şerif dinliyordu. Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu Bilim Kurulu’nda görev aldı. Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği Başkanlığı yaptı. Bir hocasının odasında çalışmalarını yürütüyordu. Hemen bütün öğrenci eylemlerine katıldı. Hatta ülkücülerden bir de dayak yedi.

1971 yılında mezun olduktan sonra bürokrasi kariyerine başladı ve aktif siyasetten uzak kaldı. Ama Akademi’deki siyaset nüvesi, emeklilikten sonra canlandı ve o da CHP’nin Genel Başkanlığı koltuğuna oturmayı başardı.


‘Sİlah baŞlamamIŞtI’

1970’li yılların ikinci yarısında başlayan silahlı çatışmalar henüz yaşanmadığı için dayak yemekle kurtulan Kılıçdaroğlu, üniversite öğrencisiyken ülkücülerden yediği dayalı yıllar sonra şöyle anlattı: “Dil Tarih Coğrafya Fakültesi önünde bir öğrenci eylemi vardı. Ben eylemden sonra Ulus’a yöneldim. Koluma iki kişi girdi. Beni şimdiki Kültür Bakanlığı’nın arkasındaki Yüksek Ticaret Okulu’na götürdüler. ’Baban ne iş yapar’diye sordular. ’Tapu memuru’dedim. ’Yani toprak mı dağıtıyor senin baban?’ Ardından dernek kart çıktı cebimden: ’Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği’Hepten pirelendiler. Sonra dışarı çıkardılar ve 5-6 kişi temiz bir sopa attı bana! Oradan Hacettepe Üniversitesi’ne gittim. Acil’de uzun süre yatırdılar, acaba beynimde bir sorun var mı diye? Sonra okuldan beni dövenlere yakın arkadaşlar geldi, kimliğimi getirdi. O dönem çok acı bir anı olarak kaldı. Öldürme kastı yoktu zaten. Silah başlamamıştı yani.”


OKUL ARKADAŞLARI KILIÇDAROĞLU’NU ANLATIYOR

Derslerİ o anlatIrdI

Eskİ DYP Isparta Milletvekili, Kılıçdaroğlu’nun üniversite arkadaşı Ramazan Gül, Kılıçdaroğlu’nun gençlik yıllarını anlattı:

“Biz karışık bir dönemde öğrencilik yaptık. Ama Kemal gerçekten çok başarılı bir öğrenciydi. O yıllarda ortak Fransızca dersi alıyorduk. Hiçbirini kaçırmadı. O kadar çalışkandı ki hocamız bazen oturur, ‘Kemal kalk sen anlat’ derdi. Kemal de kürsüye çıkar bize Fransızca ders verirdi. Sadece Fransızca değil ekonomi derslerinde de hocalar zaman zaman Kemal’i kürsüye çıkarır anlatmasını isterlerdi. Asistanları gelmezse yine ilk yardımı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan alırlardı. Çok öğrenciden ileri düzeydeydi ve çok iyi hatırlıyorum Kemal her şeyi bilirdi.”

Kemal bir memur çocuğuyla o dönem Kurtuluş’ta bir evde kalırdı. Biz yurtta kalırdık. Ama zaman zaman onun evine de giderdik. O zaman da çok mütevazıydı, şimdi de öyle. Bu çalışkanlığı hayatı boyu devam etmiştir. Biz olaylardan hep uzak durduk. Derslerimizle uğraştığımız için bu kavgalardan kaçtık. Kemal özellikle uzmanlığı çok erken kazandı. Mesela ABD Genelkurmay Başkanı geldi. Olaylar çıktı ama bizim grup hep derslerindeydi



Ecevit’i üniversiteye davet etmişti

Eskİ DYP Isparta Milletvekili, Kılıçdaroğlu’nun üniversite arkadaşı Ramazan Gül Kılıçdaroğlu’nun Ecevit’i de öğrenciyken tanıdığını anlattı:

“Biz bir ekiptik ama mesela ben sağa yakındım. Adalet Partili’ydim. Buna rağmen ülkenin bölünmez bütünlüğü konusunda hiçbir ayrılığımız yoktu. Çok iyi anlaşırdık. Bir defasında ortak bir panel organize etmeye karar verdik. Kemal, rahmetli Bülent Ecevit’ten randevu almayı başardı. İlk defa sanıyorum orada tanışmışlardır. Bülent Bey kabul etti. Ben de Sadaettin Bilgiç’ten randevu aldım, o da kabul etti. Çok heyecanlandık ancak o panel hiç gerçekleşmedi. Çünkü sağ sol çok hızlı geldi, kavgalar çıktı. Bunun üzerine bizim panel iptal oldu. Bizi çok uzlaşmacı buldular o dönem. Konferans Hukuk Fakültesi’nde düzenlenecekti. Üzüldük ama Bilgiç ve Ecevit’i buluşturamadık. O dönem okula devam eden öğrenci sayısı çok azdı. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli’nin birbirlerini tanıdıklarını tahmin ediyorum. En azından sima olarak. O dönem çok çalıştığı için ağırlık derslerindeydi. Ama arada bir elimize gitar alıp çaldığımızı da hatırlıyorum. Durmadan kitap okurdu, ders çalışırdı. Dedim ya o kavgalara biz hiç karışmadan okulu bitirmeyi başardık.”


CHP’de değişim rüzgarları esiyordu

Partİ içindeki görüş ayrılığı iyice tırmanmıştı. CHP’de bir yanda muhafazakarlar -ki göbekçiler de deniyordu- diğer yanda sosyal demokratlar arasında kıran kırana mücadele yaşanıyordu. Süleyman Genç başkanlığındaki Gençlik Kolları ile Sosyal Demokrasi Dernekleri, parti yönetiminin sosyal demokratlara geçmesi için didiniyordu. 1970 Haziran’ında yapılan kurultayda İsmet İnönü Genel Başkanlığı yeniden kazanmış, ama Parti Meclisi’nde Ecevitçiler çoğunluğu almıştı. 14 Mayıs 1972’de yapılan olağanüstü kurultayda ise Ecevit İnönü’ye karşı CHP Genel Başkanlığı’nı kazanmıştı.




YARIN

*MESAİ ARKADAŞLARI ONU NASIL ANLATTI?
*HANGİ BAKAN, NEDEN ONU GENEL MÜDÜR YAPTI?
*ASKERLİĞİNİ NE ZAMAN, NEREDE YAPTI?


Haberin Devamı