Ölene kadar yüreğinden vicdan azabının yükünü taşıdı: Oğlum ve Prenses Diana benim yüzümden öldü!

Modern zamanların en büyük peri masalını yaşayan Prenses Diana, kısacık ömrüne sığdırdığı onca acıdan sonra yeni bir aşka yelken açmış, İngiltere’nin gelecekti kralı Charles’la olan evliliğini ona bir değil iki erkek evlat verdikten sonra bitirmişti. Dodi Al Fayed’le yeni bir aşka yelken açan Diana artık onu bir lanet gibi takip eden kraliyet ailesiyle olan bağlarından kurtulacağı, hemen olmasa bile bir süre sonra gazetecilerin peşini bırakacağı bambaşka bir hayat düşlerken daha 36 yaşında bu dünyadan ayrıldı. İngiltere tahtının veliaht prensi Charles’la Rüya gibi bir düğünle evlendiği günden beri tüm dünya onu bağrına basmış, İngiltere’de hiçbir kraliyet ailesi üyesine gösterilmemiş bir sevgiyi görmüştü. Güzelliği, zarafeti, kendini adadığı hayır işleri bir yana herkes onun bir roman gibi yazılmış kederli hayatını bir Film gibi izlemişti. “Halkın prensesi” diye anılan Diana, 1995’te verdiği olay yaratan BBC röportajında “Biz bu evlilikte üç kişiydik” diyerek kocası Prens Charles’ın onunla evliyken de eski aşkı Camilla’dan vazgeçmediğini bir anda milyonların önünde söyleyince Kraliçe Elizabeth nihayet yıllardır zoraki devam eden bu evliliğin bitmesini onaylamıştı. Charles ve Diana Ağustos 1996’da boşandılar. Charles artık rahata ermiş, evliliğine bile dahil ettiği Camilla’yla gönlünce yaşayabileceği yıllara kavuşmuştu. Hatta onunla evlendi ve annesinin ölümünün ardından tahta çıkarak yıllarca Diana’nın mutsuzluğundan sorumlu tutulan Camilla’yı kraliçe bile yaptı. Diana ise daha 36 yaşındayken, Dodi Al Fayed’le birlikte bindiği arabanın peşine takılan paparazzilerden kaçmaya çalışırken geçirdiği Trafik kazasında ölüp kendi mutluluk hikâyesini yazmadan bu dünyadan göçtü. Ve geride gözü yaşlı iki evlat ve ölümünden yıllar sonra bile onu unutmayan milyonlar bıraktı. 31 Ağustos’ta, Diana ve Dodi Al Fayed’in öldüğü korkunç kazanın 26. yıldönümüydü. Dodi Al Fayed’in kederli babası, ünlü Mısırlı iş insanı Mohamed Al Fayed de oğlunun ölümünün acı yıldönümünden tam bir gün önce, 30 Ağustos’ta 94 yaşında hayatını kaybetti. Ailesi Mohamed Al Fayed’in ölümünü Bayan Al Fayed, çocukları ve torunları, sevgili eşi, babaları ve büyükbabaları Mohamed'in 30 Ağustos 2023 Çarşamba günü yaşlılık sebebiyle huzur içinde vefat ettiğini teyit eder. Sevdikleriyle birlikte uzun ve tatmin edici bir emeklilik dönemi yaşadı.” mesajıyla duyurdu. Ancak görgü kurallarına uygun yazılan bu taziye mesajı aslında yaşanan büyük acının üzerini örtemedi. Prenses Diana ve Dodi Al Fayed’in ölümünün üzerinden 26 yıl geçmiş olsa da bu kazanın bir tesadüf olmadığına inanan çok kişi var. Ve bu inancın kaynağında da Mohamed Al Fayed’in yıllar süren mücadelesi etkili oldu. Mısır’dan İngiltere’ye geldikten sonra büyük bir iş insanı olan, Paris'teki Ritz Oteli’ni, Harrods mağazalarını ve Fulham futbol kulübünü satın alan Al-Fayed birçok sosyal sorumluluk projesi ve hayır işinin de başındaydı ve bu sebeple kraliyet ailesiyle de yakın ilişkilere sahipti. Ancak buna rağmen oğlu ve Prenses Diana’nın ölümünden onları sorumlu tutmaktan hiç vazgeçmedi. Al Fayed, kazanın şokunu asla atlatamadı ve oğluyla Diana’nın ölümleriyle ilgili spekülasyonlara takıntılı hale geldi. Şubat 2008'de açılan soruşturmada bu kazada Prens Philip ve Prens Charles’ın parmağı olduğunu iddia etti ve İngiliz istihbarat kurumu MI6'nın her şeye göz yumduğunu söyledi. Mohamed Al Fayed, Prens Philip ve oğlu Charles'ın prensesi öldürmek için İngiliz güvenlik güçleriyle komplo kurduklarını, çünkü müstakbel kralın annesinin bir Müslümanla ilişkisi olmasından hoşnut olmadıklarını iddia etti. Mahkeme bu iddiaları komplo teorisi saydı ve soruşturmayı reddetti. Ancak acılı baba son nefesini verene kadar iddialarından vazgeçmedi. Üstelik ölümünün ardından Harrods'un sahibi olduğu dönemde Al-Fayed'in danışmanı olarak çalışan eski Sunday Times editörü Andrew Neil’ın iddialarına göre Al-Fayed, bir yandan da oğlu Dodi ve Prenses Diana’nın ölümlerinden de kendini sorumlu tutmaya devam etti. Korkunç kazanın olduğu akşam Dodi Al Fayed ve Prenses Diana, Mohamed Al Fayed’in sahibi olduğu Paris'teki Ritz otelinin Imperial Suite'inde peşlerine takılan paparazzilerden saklanıyordu. Dodi ve Diana, orada kapana kısılmış gibi hissetmiş ve otelden ayrılmak istemişti. Güvenlik görevlileri ise bunu yapmadan önce Mohamed Al Fayed'in onayını almaları gerektiğini söyledi. Baba Mohamed Al Fayed, otelde oğlu ve Diana’nın rahat olduğunu düşünmüş, dışarı çıkmalarının güvenlik sorunu yaratacağını söylemişti. Ancak oğlu Diana'nın dışarıdaki sokakta paparazziler yüzünden perişan olduğu konusunda ısrarcıydı. Muhammed Al Fayed oğlunun ısrarı üzerine yumuşadı, Dodi'ye Champs-Elysées'nin hemen dışındaki dairesine gitmesi için yeşil ışık yaktı ve şoför Henri Paul geç vakitte onları otelden almak için çağırıldı. Şoför o gece bir daha göreve çağırılacağını düşünmediği için içki içmişti ancak buna rağmen direksiyon başına geçti. Araba otelden gizlice ayrılmaya çalışsa bile gözlerini bir an bile kırpmayan paparazziler durumu hemen fark edip Dodi ve Diana’nın peşine düştü. Ve zaten içkili olan şoför en sonunda peşlerindeki fotoğrafçıları atlatmaya çalışırken o korkunç kaza yaşandı… Baba Mohamed Al Fayed ise yıllar sonra hatta ölümüne kadar bu yüzden vicdan azabı yaşadı. Andrew Neil eski patronun kendisine bu hikâyeyi anlatırken ağladığını ve “Dodi'nin planına uyduğum için kendimi asla affetmeyeceğim. Ben olmasaydım o ve Diana hâlâ hayatta olacaktı” dediğini açıkladı. Andrew Neil, Mohamed Al Fayed’in bu vicdan azabı dolu itirafı yaşanan trajedinin hemen sonrasında yaptığını açıkladı. Acılı baba taşıdığı suçluluk duygusu ve bitmeyen kederiyle yaşamaya mahkûm kalınca kazanın gerçekten bir kaza olmadığına inanmaya başladı. Ve yaşananların Diana'nın Dodi ile evleneceğinden korkan karanlık kişiler tarafından sahnelenen bir oyun, bir suikast olduğuna dair teoriye inanarak yaşadı. Otelden ayrılmak Dodi Al-Fayed ve Diana'nın kendi kararı olsa da Mohamed Al Fayed ölene kadar onların Ritz'de kalmaya devam etselerdi bugün her ikisinin de hayatta olacağına inanarak yaşadı. Ve ailesi her ne kadar huzur içinde öldü dese de kalbinde bu büyük acıyı ve vicdan azabını taşıyarak son nefesini verdi…