2024'te kazandıran altın oldu!
2024 yılının geride kalan 11 ayında yatırımcılar için oldukça dalgalı bir süreç yaşandı. Bu süreçte jeopolitik riskler ve yüksek enflasyon altını öne çıkardı. Sigorta sektörü zirveye otururken, kıymetli maden fonları ilgi gördü. Para Piyasası Fonları yıl boyu yatırımcıların ilgi alanında kaldı.
Milliyet yazarı Zeynep Aktaş köşe yazısında "Yıl boyunca yatırım araçlarının seyrini PPK’nın sıkı para duruşu belirledi. Faizlerin mart ayından itibaren yüzde 50’ye çıkması ve devamında da sabit tutularak yüksek seyrini sürdürmesi yatırımcıların rotasını TL varlıklara yöneltti." dedi.
Aktaş'ın yazısı şöyle devam etti:Mevduat ve Para Piyasası fonları bu süreçte yatırımcıların durak noktası oldu. Jeopolitik riskler ve yüksek enflasyon yatırımcıların tercihlerini altından yana kullanmasına neden oldu. Dolar/TL’nin zayıf seyrine rağmen Cumhuriyet altını yılbaşından bu yana yüzde 50,04’lük yükseliş ile yatırım araçları içerisinde öne çıktı. Onu, BIST 100 Endeksi yüzde 29,21 çıkışla takip etti. Dövizde ise dolar, yüzde 17,71 oranında artış kaydederek euro’nun önüne geçti.
Sektör bazında yılbaşından bu yana en yüksek kazanç, BIST Sigorta Endeksi’nin yüzde 66,88’lik getiri oranıyla geldi. BIST İletişim Endeksi yüzde 65,34 ile ikinci sırada yer alırken, finans sektörünün bir diğer güçlü temsilcisi BIST Banka Endeksi yüzde 61,97 oranında getiri sağladı.
Gayrimenkul, teknoloji ve ticaret sektörleri de geride kalan 11 ayı güçlü performanslarla kapattı. Özellikle, BIST Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Endeksi yüzde 41,78 ve BIST Teknoloji Endeksi yüzde 41,75 kazanç ile portföy çeşitlendirmesinde önemli roller üstlendi.
Fonların performansı
2024’ün geride kalan 11 ayı, fon yatırımcıları için de kazanç dolu bir süreç oldu. Özellikle kıymetli madenler fonları, yılbaşından bu yana yüzde 65,93 getiri ile liderlik koltuğuna oturdu. Altın ve diğer kıymetli madenlere dayalı fonlar, enflasyonist baskılardan korunmak isteyen yatırımcılar için ideal bir araç oldu.
Para piyasası fonları yüzde 59,64 getiriyle ikinci sırada yer alırken, katılım fonları yüzde 56,98 ile 11 ayı tamamladı. Borçlanma araçları fonları ve karma fonlar da dengeli portföy arayışında olanlar için güçlü alternatifler sundu. Özellikle yılın son çeyreğinde fon performanslarındaki artış, yatırımcıların yeniden güven tazelemesine olanak sağladı.
2025 için beklentiler
Onsta beklenti 3000$
Altın enflasyona karşı yatırımcılar için korunma sağlamaya devam ediyor. Öte yandan FED’in faiz indirimlerinin gündemde olması, Yüksek jeopolitik riskler ve Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın dolar kullanımını azaltmaya yönelik adımları, altına yönelik ilgiyi canlı tutmaya neden olan gelişmeler. Altının onsunda 3.000 dolar ana beklenti. Ancak ondan önce 2.700’lerin aşılması önemli.
TL’ye ilgi sürecek
Merkez Bankası’nın mesajları, para politikasında gevşeme olsa bile genel duruşun sıkı kalacağına işaret ediyor. Bu nedenle, Türk lirası mevduat sahipleri beklenen enflasyonun üzerinde pozitif reel getiri elde etmeye devam edecek.
Akçay’ın Londra konferansının yankıları
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, Londra’da düzenlenen “Türkiye Sermaye Piyasaları Günü” konferansında, Merkez Bankası’nın politika metinlerine bağlılığını ve TL’nin reel değer kaybının enflasyon üzerindeki etkilerini vurguladı. Citi’nin toplantı sonrası yayımladığı raporda, TCMB’nin aralık ayında 250 baz puanlık faiz indirimiyle gevşeme döngüsüne başlamasının beklendiği belirtildi. Raporda ayrıca, cari açıkta ve ödemeler dengesinde yaşanan iyileşmelere dikkat çekildi. Akçay’ın Londra Konferansı sonrası aralık faiz indirim beklentileri güçlendi.
Yabancıların katılımı zayıf
2025’te borsaya yabancı ilgisinin artması endeksin seyri açısından kritik bir önem taşıyor. Zira sadece yerli kurumsal yatırımcılar piyasayı bir yere kadar taşıyabiliyor.
Sektörel seçicilik
Faiz indirimi olsa bile 2025 yılında sektörel bazda yansımalarını görmek biraz zaman alabilir. Öte yandan TL’nin değerli kalmaya devam etmesi, ihracat pazarlarında yaşanan sıkıntılar sektörler açısından zorlu bir sürece işaret edebilir. Bu nedenle defansif sektörler de mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Bu noktada yatırımlarını tamamlayan, operasyonel verimliliğini artıran şirketler daha fazla ön plana çıkacak.