Gazete Vatan Logo

Çocukluk çağında akran ilişkileri

Çocukluktan yetişkinliğe her bireyin hayatının çok anlamlı bir parçası olan akran ilişkileri; çocukluk çağında yetişkinlikten çok daha ayrı bir anlam taşıyor. Neredeyse her konuda olduğu gibi “arkadaşlıkta” da biz yetişkinlerin çoktan öğrenmiş olduğu bilgi ve beceriler, çocuklukta tecrübe edilmesi gereken yeni deneyimler olarak karşımıza çıkıyor. Akran ilişkilerinin kurulması, sürdürülmesi, arkadaşlık kavramının sağlıklı ve işlevsel bir biçimde çocuğun hayatında yer edinebilmesi için okulöncesi ve ilkokul dönemi kritik bir süreçtir. Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, çocukluk çağında akran ilişkilerini birçok yönden ele alarak, çocuk gelişimi üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi.

Çocukluk çağında akran ilişkileri

YAŞLARA GÖRE AKRAN İLİŞKİLERİ

Bireyin becerilerinde olduğu gibi, akran ilişkilerinde de dönemsel özellikler ve gelişimler mevcuttur. Çocuğun kendisiyle birlikte sosyal ilişkileri ve kendisi dışındaki benzer bireylerle kurduğu etkileşim de büyür, gelişir ve olgunlaşır.

0-2 YAŞ: Sosyal bir varlık olan insan, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren çevresiyle etkileşim içerisine girer.

  • Bireyin akran ilişkilerinin ilk emareleri henüz altı aylıkken, başka bebekleri görünce gülümsemelerinde, dokunmalarında, birbirlerine gülümsemelerinde görülebilir.
  • Bir yaş döneminde yan yana getirilen iki bebek, kısa süreli de olsa (birkaç saniye ile birkaç dakika arası) birbirleriyle temas eder, yakınlaşır.
  • İki yaş döneminde bir yaşa benzer özellikler gösteren akran ilişkileri, paylaşım konusunda daha nazik tavırlara evrilmeye başlar.

3 YAŞ:

  • Çocukların akran ilişkilerine olan istek ve yatkınlıkta iki yaşın bitiminden itibaren artışlar görülür.
  • Bu dönemde çocuklar akranları arasında tercihler yapmaya başlar ve ilişki kurmakta hiç zorluk çekmezler.
  • Akranlarıyla ilişki kurmakta zorluk yaşamayan çocuklar, asıl zorlukla ilişkiyi sürdürmek noktasında karşılaşırlar. Bu dönemde büyük oranda ebeveyn müdahalesine gereksinim duyabilirler.
  • Bu dönemin ilişkileri çok fazla benmerkezci özellikler gösterir. Çocukların ikili ya da grup ilişkilerinde arkadaşlık anlayışı vermekten çok almaya yöneliktir. Arkadaşının oyuncağını almak isterken kendi oyuncağını vermek istemez, bu nedenle sıkça sorunlar yaşarlar.
  • Bu yaşın akran ilişkilerinden bir tanesi de hemcinsiyle ilişki kurma isteğinde artış olmasıdır. Çocuklar oyun oynamak için daha çok kendi cinsiyetteki akranlarını tercih ederler.

4-5 YAŞ:

  • Bu yaştan itibaren çocukların kural ve sınır algıları gelişim göstermeye başladığı için akran ilişkilerinde de pozitif gelişmeler gözlenir.
  • Çocuk, geçmiş yaşlarındaki deneyimlerin yardımıyla kuralları da tanımaya başlar.
  • Sosyal gelişiminin bir getirisi olarak çocukların, 4-5 yaşlarından itibaren grupça oynama isteklerinde artış görülür.

5-6 YAŞ:

  • Akranlarıyla yeterli ölçüde etkileşime girebilmiş, en güçlü akran ilişkisi ve iletişimi olan “oyunları” oynayabilmiş 5-6 yaş çocukları, artık akran ilişkileri ile ilgili kuralları içselleştirmeye başlarlar.
  • Bu dönemde grupça oynanan kurallı oyunlarda artışlar görülür.
  • Çocuklar zaman zaman kendi kurallı oyunlarını tasarlarlar ya da var olan kuralları değiştirmek isterler.
  • Yine bu dönemde, arkadaşlık ilişkileri yavaş yavaş ve oyunlar sosyal bir ihtiyaç olmaktan duygu paylaşımı için bir alan olmaya evrilmeye başlar.

7-9 YAŞ:

  • Çocuğun ilkokul çağına denk gelen bu dönemde akran ilişkilerinin önemi ve yeri kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlar.
  • Çocuklar bu yaş aralığında neredeyse tüm enerjilerini akran ilişkilerine ve oyuna aktarırlar.
  • Arkadaşlık ilişkileri genellikle inişli çıkışlıdır ve pragmatist özellikler gösterir, çocuklar arkadaşlıkta ve oyunda kendi zevk ve eğlencelerini ön planda tutarlar.
  • İlkokul çağında cinsiyetler arası gruplaşmalar net bir şekilde kendini gösterir. Kızlar kızlarla, erkekler erkeklerle oynama ve arkadaşlık etme eğilimindedirler.
  • Kız grupları erkekleri “kaba, gürültülü”, erkek grupları ise kızları “şımarık, zayıf” olarak nitelendirme eğiliminde olurlar.
  • İlkokul çağı çocuğunun en büyük gayesi ve gelişimsel görevi akran grubu içerisinde kabul görmek, öğretmeninin ve arkadaşlarının beğenisini kazanmak olarak karşımıza çıkıyor.
  • Çocuklar bu dönemde kabul görebilmek ve kendilerini ispatlayabilmek adına yarışabilirler, rekabet edebilirler, güç gösterilerinde bulunabilirler, lider olmak ya da grup içerisinde baskınlık kurmak yoluyla statü elde etmeye çalışabilirler. Dolayısıyla akran çatışmaları, küslükler arkadaşlık ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası haline gelir.
  • Çatışmaların yanı sıra, bu dönemde akranlar birbirlerini taklit etmeye ve model almaya elverişlidirler.
  • Okul çağı çocuklarının tipik oyunları ve davranış örüntüleri erkeklerde yarış ve güç oyunları ve “çeteleşmeler” ; kızlarda gruplaşmalar ve kendi içlerinde küçük gruplar oluşturmalardır.
  • Bu dönemde “empati” yetenekleri yeni gelişmeye başlayan ve henüz biz yetişkinlerin kurabildiği empatiden uzak olan çocuklar, zaman zaman arkadaşlarına karşı “acımasız” olarak nitelendirdiğimiz tutum ve davranışlar sergileyebilirler.

AKRAN İLİŞKİLERİNE ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ

Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, çocuklarla ilgili tüm konu ve durumlarda aklımızda tutmamız gereken anahtar cümleleri şu şekilde sıraladı:

  • Gelişim tüm yönleriyle bir bütündür. Bireyin bilişsel gelişimi sosyal gelişimini, sosyal gelişimi duygusal gelişimini besler ve destekler.
  • Her çocuğun gelişimi ve özellikleri biriciktir, gelişimde bireysel farklılıklar esastır.
  • Neredeyse tüm gelişim alanlarının desteklenmesinde ebeveyn ve aile rolü en büyük paya sahiptir.
  • Her türlü öğrenmenin en temeli ailede başlar. Aile çocuğun sosyal çevresi, ebeveynler ise bireyin sosyal yaşantısının ilk ortağıdır.

    Bu anahtar cümlelerin ışığında akran ilişkilerinin sağlıklı bir biçimde nasıl oluşabileceğini ve sürdürülebileceğini ele alan Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, aşağıda paylaşılan unsurlara dikkat çekti.
  • Akran ilişkilerinin gelişimi çocuğun birçok gelişim alanıyla ilgilidir. Bireyin farklı alanlarda birikimli olarak sahip olduğu kazanımlar ve bu kazanımları hangi ölçüde kullanma fırsatı yakaladığı akran ilişkileri açısından önemli bir unsurdur.
  • Sağlıklı akran ilişkileri kurma becerileri;
  • Bireyin problem çözme, çatışma çözme, eleştirel düşünme, analiz yapma ve yorumlama gibi bilişsel becerilerden,
  • Duyguları anlamak ve tanımak, duyguları doğru yollarla ifade etmek, olumsuz duyguları kabul etmek ve bunlarla baş edebilmek, empati kurabilmek gibi duygusal becerilerden,
  • İletişim başlatmak, var olan iletişimi sürdürmek, etkin bir dinleyici olmak, uzlaşmak, işbirliği yapmak, gruba dahil olmak, hayır diyebilmek ve sınır koyabilmek gibi sosyal becerilerinden beslenir.
  • Bu beceriler her akranda aynı seviyede ve gelişmişlikte olmayabilir. Her çocuk var olan becerilerini geliştirmek ve ortaya koymak için uygun koşulları yakalayamamış olabilir. Tüm bunlara ek olarak, çocuğun doğuştan getirdiği mizaç özellikleri (içedönüklük, dışadönüklük vs.) akran ilişkileri geliştirmesinde belirleyici faktörlerden biridir.
  • Çocukların bireysel farklılıklarını ve sağlıklı akran ilişkileri için ortam hazırlayıcıları göz önünde bulundurduğumuzda, çocuklarımızın okul ortamında yaşadığı akran çatışmalarına ve kurduğu ilişkilere daha derin bir perspektiften bakabiliriz.
  • Akran ilişkilerinin en önemli yanlarından bir tanesi, çocuğun temelde edinilmiş becerilerini ortaya koymasına imkan sağlamasıyla beraber yeni sosyal, duygusal, bilişsel beceriler edinmesi için çok önemli bir fırsat olmasıdır.
  • Çocuğun “sahip olduğu “ beceriler ve kazanımlar genellikle aile ortamında şekillenir. Bireyin hayatla bağını kurduğu en önemli yer olan aile ortamı, bu ortamdaki ilişkilerin niteliği ve niceliği, ebeveyn tutumları gibi birçok unsur çocuğun sağlıklı akran ilişkileri kurabilmesi için gerekli temel kazanımları elde etmesinde önemli bir rol oynar.
  • Ebeveynler arasında sevgi ve saygıya dayalı diyalogların olduğu,
  • Sağlıklı tartışmaların yaşandığı,
  • Soruna değil çözüme, sonuca değil sürece odaklı bakış açısının hakim olduğu,
  • Duyguların isimlendirildiği ve paylaşıldığı,
  • Sınırların ve kuralların uygun bir biçimde çerçevelendiği,
  • Ailenin en küçük üyesinden en büyük üyesine kadar sorumlulukların adil ve anlamlı bir şekilde üstlenildiği,
  • İşbirliğinin vurgulandığı ve önemsendiği,
  • Duyarlı ve empati yapabilen rol modellerin olduğu,
  • Çocukların bireyselliğinin desteklendiği, yeni deneyimler ve beceriler için imkan verildiği aile ortamında büyüyen ve yetişen çocuklar pozitif akran ilişkileri kurabilmek için gerekli temel kazanımlara büyük oranda sahip olurlar.

AİLELERE ÖNERİLER

Şüphesiz, çocukların hayatında önem arz eden her konu ebeveynleri için de aynı oranda önemli hale gelmektedir. Çocuklarımızın sağlıklı ilişkiler kurarak mutlu bir şekilde sosyalleşmesi, siz ebeveynlerin ve eğitimcilerin ortak amacıdır. Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, bu amaç doğrultusunda çocuklarınızı destekleyebileceğiniz ve gelişimlerine katkıda bulunabileceğiniz alanlar hakkında tavsiyelerde bulundu:

Haberin Devamı
  • Öncelikle çocuğunuzun içinde bulunduğu yaş grubuna özgü akran ilişkilerinin yapısını ve doğasını tanımalısınız. Böylelikle gözlemleriniz çocuğunuzun deneyimleri size daha anlamlı gelecektir.
  • Çocuğunuzun kişiliğine ve karakteristik özelliklerine saygı duyun. Çocuğunuzun içedönük bir yapıda olması ya da zaman zaman kendi başına vakit geçirmek istemesi, onu sosyal ilişkilerinde başarısız bir birey yapmaz. Fakat onu “kendi istediğiniz” gibi bir arkadaş olması için zorlamanız, üzerinde baskı yaratabilir.
  • Elinizden geldiğince çocuklarınıza akranları ile bir arada olma fırsatı sunun. Akran ilişkilerini besleyen ve güçlendiren en önemli unsur akranların tam da kendisidir.
  • Çocuğunuzu sosyal ortamlarda gözlemleyin, okuldaki ilişkileri hakkında “objektif” bilgiler alabilmek öğretmenleri ve rehberlik birimiyle bilgi alışverişi içerisinde olun. Bu çocuğunuz hakkında gelişmiş ya da geliştirilmesi gereken özellikleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlarken, konu ile alakalı neler yapabileceğinizle ilgili öneriler almanıza imkân sağlayacaktır.
  • Çatışmaları normalleştirin ve bir “fırsat eğitimi” olarak görün. Çocuklar bu dönemde yaşadığı çatışmaları sizlere anlatabilir, anlatırken üzgün ya da kızgın duygu durumu içerisinde olabilirler. Buna benzer durumlarda:
  • Sakin ve ılımlı, abartıdan uzak bir tavır sergileyin,
  • Çocuğunuzun yaşadığı olay hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için cesaretlendirin,
  • Ortadaki problemi tanımlamasına, çözüm yolları üretmesine yardımcı olun. Çocuğunuz problemleri ile baş ederken her zaman yanında olun fakat hiçbir zaman ellerine hazır bir çözüm vermeyin.
  • Çocuklar yaşadığı çatışmalarda sağlıklı bir şekilde yönlendirilebilirse ve yönetebilirse, bu çatışmaları önemli öğretilere ve tecrübelere dönüştürürler.
  • Örneğin grupta sürekli aynı oyunu oynamak istemediğinden dolayı çatışma yaşayan bir çocuk; isteklerini dile getirmek, hayır diyebilmek, duygu ve düşüncelerini ifade etmek, yeni alternatifler aramak, seçenekleri değerlendirmek gibi becerilerini geliştirmek için bir fırsat yakalamış olur. Çatışmanın diğer ucundaki çocuk ise; başkalarının isteklerini, duygularını, düşüncelerini önemsemeyi öğrenmek, hazzını erteleyebilmek, farklı fikirlere saygı duymak için bir alan yakalamış olur.
  • Olumlu akran ilişkisi kurmanın ve sürdürmenin “yaşam becerileri” çatısı altında olduğunu unutmayın! Çocuğunuzun bireyselliğini desteklemeniz, sorumluluklar vermeniz, yeni deneyimler için güven duyarak fırsat vermeniz akran ilişkilerine kaçınılmaz biçimde olumlu yansıyacaktır.