Yeniden düşünmek

Batılı yazarlardan bir çoğu Kuran’ı anlatırken şöyle bir ifade kullanıyor: “Kuran, Müslümanların başarılarından biri değildir fakat başarılarının nedenidir. ‘Bilimi öğrenmek her kadın ve erkeğin görevidir’, ‘Bilim Çin’de de olsa araştırınız’, ‘Bir saat tefekkür ve Allah’ın mahlûkatını inceleme, bir yıl ibadetten daha hayırlıdır’ gibi düsturlar, İslam uygarlığının hür düşünce ve araştırma temeli üzerine kurulmasını sağlamıştır.”

İnsanlığın hizmetine sunuldu

Orta çağda kutsal kitabın dışındaki bilimler değersiz sayılıp, kütüphaneler tahrip edilip, bilim kitapları yakılırken Doğu Roma’da bilginler ve kitapları gizlenerek korunabilmişti. Abbasi Halifesi Memun, Bizans’tan bilim adamlarını ve kitaplarını Bağdat’a getirtince onlar yeniden insanlığın hizmetine sunulmuş, medreselerin kurulmasıyla yeni nesillere ulaştırılmıştı. Medreselerden her biri dört fıkıh mezhebinden biri üzerinde ihtisaslaşırken dört mezhebe göre eğitim yapanı da bulunmuş, Beytül-Hikme gibi tercüme kurumları çok milletli olarak çalışabilmişti. Bağdat; Hint ve İran menşeli kitapların tercüme edildiği, Orta Doğu ile Güney Avrupa’yı ve Yakın Doğu’yu bütünleştiren bir merkez olmuştu. Süryaniler, Hintliler, Harranlılar ve Nebatlılar Bağdat’a gelerek tercüme faaliyetine katılmış, İran, Yunan ve Hint asıllı bilginler yan yana çalışabilmişti. Kuran dili, edebi olmasının yanı sıra felsefe ve bilim dili haline de gelmiş, büyük bilgin, filozof ve edipler yetişmişti.

Haberin Devamı

İstikrar tekrar sağlamak için

Ayrılıkçılık, istila ve parçalanmalar İslam dünyasını ekonomik, sosyal ve dini bir anarşinin içine atana kadar durumun parlaklığı devam etti. Yeniden birliği ve istikrarı sağlamak üzere, İslam bilimlerinden biri olan fıkha görev verilince fıkıhçılar Kuran’ın, baş-ka bir ışığa gerek olmaksızın her türlü sorunu çözmede yeterli olduğunu iddia ve ispat etmeye çalıştılar. Fıkıh âlimleri bütün İslam öğretilerini topladılar, sınıflandırdılar, fıkhı İslam mirasının en zengin bölümü yaptılar. Bu zenginlik öyle altından kalkılamaz bir ağırlık oluşturdu ki, artık müstakil bilim adamlarının elleri kolları bağlandı, Kuran metni dahi kenarda kaldı, bir tür tören kitabı oldu.

Haberin Devamı

Yine müminler bölünmüş

19. yüzyılın ortalarında tabiat bilimleri yeniden canlanmaya başlayınca Müslümanlar için tek yolunun İslam’ın ilk kaynaklarına dönmek olduğu söylenmeye başlandı, soru şuydu: “Bizden öncekilerin önerdiği çözümlerden başka çözüm tanımamayı mı, yoksa onların yaptığı gibi yeniden düşünmeyi mi seçeceğiz?” Evet, yeniden düşünmek, çözüm burada. Şu ayeti hep aklımızda ve kalbimizde tutarak yeniden düşünmemiz gerekiyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılıp bölünmeyin, Allah’ın size olan nimetini hatırlayın, birbirinize düşmandınız, O’nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz, bir ateş uçurumunun kenarındaydınız, O sizi oradan korumuştu...” (3 Al-i İmran: 103. ayet). İşte yine müminler bölünmüş, uçurumun kenarında, Allah’ın ipi nerede?

DİĞER YENİ YAZILAR