Şaşırtmacalı öğretim

Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in (sav) zaman zaman şaşırtmacalı öğretim yaptığını ve bu sırada dişlerinin bütünü görünecek kadar güldüğünü kaynaklardan öğreniyoruz. Şüphesiz gülmek, insanları rahatlatan, kalpleri yatıştıran bir hal ve davranıştır. İşte bir gün Allah’ın Elçisi yol kenarında oturan çok yaşlı bir kadına şaka yapmış, “biliyor musun” demiş, “koca karılar cennete girmeyecek!” Kadın öfkelenmiş ve sebebini sormuş. Bunun üzerine Hz. Peygamber, yine dişleri görünecek kadar gülmeye devam ederek “çünkü hepsi gençleşecek de öyle cennete girecek” demiş (Tirmizi, Şemail-i Şerif, 1303, s.40 ).

İyiyi, güzeli, doğruyu, onların tam tersini söyleyip göstererek tepki çekme yoluyla buldurma yöntemine “şaşırtmacalı öğretim” diyoruz. Şakalaşıp şaşırtarak öğretim yapanların piri Nasreddin Hoca ve Hacı Bektaş Veli’dir. Nasreddin Hoca ile Hacı Bektaş Veli çağdaştırlar. Biri Sivrihisarlı, diğeri Horasanlı’dır. Her ikisi de yormadan düşündürmeyi, şakayla ve biraz da kınayarak doğruyu buldurmayı başarmışlardır. Onların yolunu beğenip benimseyen halk, bu yöntemi onlar adına uygulamaya devam etmiştir. Öyle ki, her ikisi adına, her devirde yeni hikâyeler, fıkralar üretilmiş, adları hiç unutulmamıştır.

Haberin Devamı

Şaşırtmacalı öğretimde aşırı gidildiği de olmuştur. İyiliklerini gizleyip kötülüklerini açığa vurarak halk tarafından kınanmayı, nefsin gururuna karşı savaşta bir yol olarak seçen mutasavvıflar, ilk defa Horasan’da ortaya çıktıkları için bu yolu izleyenlere “Horasan Erenleri” denilmiştir. Anadolu’da İslam’ın yayılmasında etkili olan Yesevi halife ve dervişleri de Horasan Erenleri diye anılmışlardır. Hacı Bektaş Veli ile Horasan Erenleri arasında çok eskilere dayanan bir ilişkinin olduğu menkıbelerde yazılmıştır.

‘Yürü ya mübarek’

Makedonya Türklerinin şimdi artık çıkmayan Türkçe gazetesi “Birlik” yazarlarından İlhami Emin yazmıştı. Hacı Bektaş Veli’nin hatırası Rumeli Türkleri arasında canlılığını korumaktadır. Öyle ki, çocuklar onun kerametlerini dinleyerek büyürler. İlhami Emin’in kendisine de çocukken Hacı Bektaş Veli’nin bir duvarın üzerine bindiği ve “yürü ya mübarek” demesiyle duvarın yürüdüğü anlatılmış. Fakat kendisi, pek çok defa duvarın üzerine bindiği ve “yürü ya mübarek” dediği halde duvarın yürümediğini görmüş ve ağlayarak babasına ve dedesine şikâyet etmiştir. Onlar kendisine demişler ki, “sabret, vakti geldiğinde duvar yürüyecektir.” Gerçekten de büyüyüp olgunlaştığında duvarın nasıl söz dinleyip yürüyebileceğini anlamış.

Haberin Devamı

Zaman zaman düşünürüm, namaz kılanın önünden siyah köpeğin, eşeğin, bir de kadının geçmesiyle namazın bozulacağı yolundaki sözde hadisin de böyle bir şaka olabileceğini. Hadis çok titiz yöntemleri olan bir bilim dalı olarak kurulmuştur. Fakat titizlik daha çok hadisi nakleden kişilerin sağlamlıklarına uygulanmış, muhtevası onu kullanacakların değerlendirmesine bırakılmıştır. Çünkü o devir için önemli olan rivayetlerden hiçbirinin kaybolmamasını sağlamaktı.

DİĞER YENİ YAZILAR