Çocuk sevgisi Allah sevgisindendir

Genelde hepimiz çocukların ne kadar mutlu olduğunu düşünür, çocuk olmaya özlem duyarız. Oysa bir de çocuklara sorsak, onlar aynı şeyi söyleyecekler midir? Çocukların ömrü gülücükler ve sevinçlerle olduğu kadar ağlamalar ve üzülmelerle de geçmekte değil midir? Çocuk olmak, büyüklerin özlemlerinde olduğu kadar kolay değildir. Büyükler çocukların her şeyi anlamadığını sanırlar. Oysa çocuklar, büyüklerin tahmin edemeyeceği kadar çok şeyi anlarlar. Bizim de büyükler olarak, çocukluğumuzdan kalma, unutamadığımız ne üzüntülerimiz vardır da büyükler o zaman onların farkına bile varmamışlardır.

Bir grup üniversite öğrencisinden, çocukluk çağlarıyla ilgili hatıralarını yazmalarını istemiştim. Okul öncesi çağdan hatırlananlar pek azdır ancak hatırlananların etkisi derindir. Öğ-rencilerden bir bölümü daha sonra gelerek kendilerinden hatıraları yazmamı istememin ve bunları okuyacak olmamın ne kadar önemli olduğunu anlatmışlardı. Daha önce bunları hiç kimseye anlatmamış, içlerinde saklamışlardı. Çocukluğumuzdan hatırladığımız olaylar arasında birinci derecede korku vermiş olanlar, ikinci derecede üzüntü vermiş olanlar geliyor. Gençlerden birinin kendisine üzüntü vermiş hatırası şöyleydi:

Haberin Devamı

‘İçimde artan baba özlemi’

“Benim unutamadığım hatıram, babamın Almanya’da olması, orada 4-5 yıl kaldıktan sonra arada sırada yıllık izninin bir haftasını köyde geçirmesidir. Hatta bu bir haftanın da bir kısmını sağda solda geçirmekle adeta babamı hiç göremez olmam ve içimde günden güne artan baba özlemidir. Üç kardeştik ve ben en küçükleriydim. Babamızın gurbette olması ve orada hayatla haşır-neşir olması, bize yeterince ba-kamamasına sebep oluyordu. Elbette onun da gurbet ellerde ne sorunları olduğunu bilemezdik. Bildiğimiz şuydu ki, zaman zaman dedikodular çıkarılıyor, babamızın artık bize hiç bakmayacağı söyleniyordu. Babamın arada sırada gönderdiği havaleler dedemin elinde kalıyor, bizler yoksulluk çekiyor, eziliyorduk. Ben bütün ilkokul süresini bir tek önlük ve bir tek çantayla geçirmişimdir, çantam da bezdendi. Babam hakkında çıkarılan dedikodu-lar annemi üzüyor, dedemin adaletsiz davranışları bizi ondan uzaklaştırıyordu. Hâlâ kendisiyle rahat konuşamam, olayı etkisi geçmiş değildir.”

Haberin Devamı

Üzüntüleri dinlemek insana üzüntü veriyor. Oysa bizler, Müslümanlar olarak Kuran-ı Kerim’de, bize emanet edilmiş çocuklar ve kadınlarla ilgili ne kadar çok uyarıcı ayet olduğunu bilmekteyizdir. Her yıl Ramazan ayında Kuran-ı Kerim’i yeniden okur hatmederiz. Fakat bilmek başka, bilgileri içselleştirip duygu seviyesinde hayata geçirmek başkadır. İman ve ibadet davranışlara geçmezse ayetler etkili hale gelebilir mi? Üzüntülerimizi sevince çevirmek o kadar da zor olmasa gerektir. Gençlere, üzüntülerini yazdırmam ve onları okuyacak olmam bile onlara sevinç verebilmiştir. Bu Ramazan küçük ilgileri birbirimizden esirgemeyelim diye düşünüyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR