KKTC'de tasa veren tasarı (3)

Ankara'nın Kıbrıs'taki Rum mülk sorununu çözmek için neden kıvrandığını anlamak kolay. Türkiye AİHM'de Rumların açtığı davaları kaybetti. Buna rağmen KKTC'deki mülk rejimini sürdürmeye devam etmek bir hukuk devleti için mümkün değildir. Sorunu bir şekilde çözemezse, Türkiye milyarlarca dolarlık tazminat ödemeye mahkûm olacak

Haberin Devamı

Ankara'nın Kıbrıs'taki Rum mülk sorununu çözmek için neden kıvrandığını anlamak kolay.

Türkiye AİHM'de Rumların açtığı davaları kaybetti. Buna rağmen KKTC'deki mülk rejimini sürdürmeye devam etmek bir hukuk devleti için mümkün değildir. Sorunu bir şekilde çözemezse, Türkiye milyarlarca dolarlık tazminat ödemeye mahkûm olacak. AB müzakerelerinde savunulması mümkün olmayan bir pozisyona düşecek.

Ama AKP'nin KKTC hükümetine hazırlattığı yasa tasarısı bir çözüm mü? Yoksa bu tasarı toprak sorununa çözüm getiremeyeceği gibi Türkiye'nin geleneksel Kıbrıs politikasının altını da mı oydu?

Tasarının yasalaşması halinde toprak sorununa bir çözüm getireceğini ummak kolay değil. Diyelim ki KKTC Meclisi bu yasayı geçirdi (ki bu neredeyse olanaksız). Bir mucize oldu ve Rum Hükümeti de fomülü kabul etti (bu daha da olanaksız.)

Rumların milyarlarca dolar tutan mallarını kim hangi parayla tazmin edecek?

Yasa tasarısı bu soruyu cevapsız bırakarak önerdiği çözüme inanmadığını kabul ediyor. Tazminat yoksa tazminata dayalı bir çözümün mümkün olamayacağı açıktır.

Sistem felsefe olarak da sakat. Toplu göçün meydana geldiği, adanın iki ulustan müteşekkil bir bütün haline geldiği bir durumda mal sorununun toplu halde ve siyasi olarak çözülmesi gerekir. Bireysel olarak değil.

AİHM'nin kararı Tanrı kelamı değil. Ama bu yasa tasarısı mahkemenin kararını Tanrı kelamı haline getirdi. Çünkü tasarı ile Türkiye mahkemenin kararını KKTC'deki mal rejiminin yerine koymuş oldu. Mahkemenin müstakbel hükümlerinin ne olacağını tayin etti ve bunları verilmeden kabul etmiş oldu. "Mal rejimi konusunda ben haksızım" dedi. "Rum malları için verilmiş bütün tapuları geriye dönük iptal etmeye hazırım" dedi.

Ankara (tasarı yasalaşmasa bile) bundan geri adım atamaz ve artık Rumlara karşı mahkeme önünde kendini savunamaz.

Ayrıca yasa tasarısı, güneyde kalan Türk malları için herhangi bir çözüm önermediği için tek taraflıdır ve adil değildir. Güneyde bırakılan Türk malları takas veya tazminat hakkı tanımayan Rum yasalarına tâbi olmaya devam edecek.

Bir olasılık daha var tabii. Bu da bu girişimin bir taktik olması. Şöyle ki:

KKTC Meclisi yasayı geçirir ve Taşınmaz Mal Komisyonu kurulur. AİHM Rumlardan mahkemeye başvurmadan önce Komisyona başvurmaların ister. Türkiye davalardan kurtulur.

Güneyde veya kuzeyde mal bırakmış 200 bin kişi olduğu tahmin ediliyor. Komisyonun bunları incelemesi on yıllar sürebilir. Bu arada Türkiye AB'ye üye olur, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunur ve mal sorunu da bir şekilde çözülür.

Acaba Ankara'nın aklındaki bu muydu?

Ne olursa olsun, sonuç değişmez. Ankara (bunun içinde askerler de vardır) KKTC'deki Rum malları konusunda teslim bayrağını çekti. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR