Avrupa şampiyonu etiketli Vakıfbank ile Eczacıbaşı’nın derbisinde heyecan vardı, ama kalite vardı demek mümkün değil.
Eczacıbaşı, Vakıfbank’ı bir daha bu kadar kötü yakalayamaz dediğimiz noktada, kenardan aldığı destekle yine de bu maçı kazanmayı bildi. Kutlamalar ve röportajlar konsantrasyonunu kaçırmış Vakıfbank’ın. Glinka’yı, Brakochovic’i, Gözde’yi bir daha bu kadar formsuz göremeyiz herhalde. Ancak Naz ile Fürst uyumu, Güldeniz mucizesi sayesinde yine de kazandı Vakıfbank. Gizem yıkılmayan kale olarak yine sapasağlam durmayı bildi. Guidetti bir ara tribündeki seyircilerden birini de içeri sokacak diye çekindim.
Kazanmak için her şeyi yapan teknik adam yine mutlu sona ulaştı. Eczacıbaşını çözmek mümkün değil. Çok rahat kazanacakları bir maçı, özellikle hücum adına hiçbir şey yapmadan kaybettiler. Michelli servis karşılama da problem yaşamamak için Senna ve Esra’yla oynamayı planlamıştı. Kritik zamanlarda da Özge-Sokolova ikilisini, Neslihan-Asuman ikilisiyle değiştirerek müdahale fikri zaman zaman tuttu da. Ama oyun genelinde pasörlere olan güvensizliğin hiçe yakın orta hücumunun sıkıntısıyla, kazanabilecekleri maçı kaybederek çok önemli bir fırsatı teptiler. Psikolojik olarak bu maçı almaları Final Four’da işlerine çok yarayabilirdi. Teknik kapasitesi böylesi kötü bir maç olsa da zaman zaman güzel hareketlerle yine de seyretmek zevkliydi.
Avrupa'nın en büyük kupasının finalini, Türk gününe çevirmek için çıktık sahaya. G.Saray, Neriman’ın istek ve ruhuyla oynadığı zaman sonuca gittiğini ancak 3. sette anladı. Selime ve Molnar arasında kimi tercih etmiş bu tip final maçlarında bazen önemsizdir. İşte 4. sette zorunlu Gamze-Lo Bianco değişikliğini kim, teknik ve taktik olarak anlatabilir. Bazen sadece farklı bir şey bile önemlidir. Ama bir gerçek var ki o da yıldızlarınız iyi oynamak zorundadır.
İlk iki setten sonra Calderon ve Gioli’nin devreye girmesi de galibiyete yetmedi.. Ama Aslan yürekli Neriman sahanın yıldızıydı.. Mücadele ederek kaybedilmiş maçlar da karışık duygular yaşıyorum. Üzülmüyorum.
Gelelim büyük finale, herkes bakar Brakocevic’e, Naz atar Furst’e deyişiyle başladı maç.. Vakıfbank’ı nasıl bilirsiniz deseler Alman disiplininde Türk yüreğiyle oynayan takım derim. Bir kaptan daha ne yapabilir. Gözde formunun zirvesinde, voleybol adına her şeyi yapıyor. Glinka, önce blokta Montano’yu durdurdu, sonra da gerektiği yerde hücumda da katkı sağladı. Bahar tam görev oyuncusu. Brakocevic, bu takımın en önemli hücum silahı çok iyi oynuyor. Sırbistan Voleybol Federasyonu Guidetti‘ye özel prim vermli. Onu hiç bu kadar özgüvenli görmemiştim.
Tabii ki sahanın yıldızı Pasör Naz’a da teşekkür etmeli. Gelelim günün yıldızı Cristiane Furst’e. Neredeyse %100’le hücum ettiği gibi hem blokta hem de geriden defansta inanılmaz iyi oynadı. Helal olsun. Ortadan oynayan oyuncu iyi oynadı diyorsak çok başarılı bir pasör var demektir sahada.. Bu sezon ki iyi oyununa bir de Avrupa’nın en iyisi olmayı eklediğin için tüm Türkiye adına sana teşekkürler Naz. Devamını milli takımda bekliyoruz. Guidettinin kızları Rabita Bakü gibi çok kapasiteli, yıldızlar topluluğunu disiplinden ödün vermeden yendiler.
G.Saray Daikin’in ev sahipliğinde voleybolda dünyanın en prestijli turnuvası olan CEV Şampiyonlar Ligi Final-Four’u sarı-kırmızılıların seyircisiyle çok güzel bir ortamda oynandı.
G.Saray maça çok iyi başladı. Antrenör Barbolini sahaya ideal altısıyla çıktı. Servis karşılama yükünü Molnar ile libero Sano’ya vererek pasör Lo Bianco’nun takımını rahat oynatmasını sağladı sarı-kırmızılılar.
İki smaçörü Calderon ve Neriman ile sayı üretirken, ortadan da Gioli çok iyi oynadı. Vakıfbank ise hücumda günün en başarılı ismi Brakocevic’le hem servisten hem de hücumdan çok sayı buldu. Naz-Gözde uyumu ise Vakıfbank’ı rahatlatan sayıların üretilmesine neden oldu.
Az hata yapan tecrübeli takım Vakıfbank oyundan hiç kopmadı. Çok iyi oynadıkları ilk seti tecrübesizlikten kaybetmeseydi G.Saray 2. seti bu kadar kolay vermezdi. Vakıfbank’ın en büyük becerisi çökmeyen psikolojik direnci. Blok defans uyumu Vakıfbank’ın kazanma sebebi. Libero Gizem o kadar iyi oynuyor ki onu fark etmiyorsun. Sanki o toplar zaten çıkarmış gibi kanıksıyor onu seyreden.
İtalya'da 3-1 yenerek büyük avantaj sağlayan, Halkbank, muhteşem Ankara seyircisiyle kupanın bir ucunu yakalayarak çıktı maça. Ancak en büyük silahı etkili servis olan takımımız çok servis kaçırınca istediklerini bir türlü sahaya yansıtamadı. İlk seti kaybetmesine rağmen sahadaki mücadele, bizim kazanmaya olan inancımızı bozmadı. Önce Priddy servislerde sonra da Emre’yle üst üste sayılar bulduk. Emre hem blokta hemde defansta katkı sağladı. Hüseyin takımını çok iyi yönettiği gibi blokta da çok etkiliydi.
İtalyan takımı Latina’da pasör Sottile çok iyi ve çabuk toplarla oynayarak takımını maçta tutmayı başardı. Oyunu hiç bırakmayan Halkbank 5. sette de olsa altın sete gerek kalmadan kazanmayı bildi. Böylesine önemli maçta çok fazla teknik detaya girilmez..Ama bu kadar defans yaparak topun oyunda tutulması galibiyetin en büyük sebebi.
Libero Nuri ve oyuna sonradan giren Can bu günkü zaferde çok önemli paya sahipler. Ahmet ihtiyaç duyulduğunda pasör çarprazı olarak görevini fazlasıyla yaptı. Resül iki ayaklı bu finalin İtalya ayağındaki yıldızıydı. Antrenör Vukovic takımını hem çok iyi hazırlamış hem de çok iyi koçluk yaptı. Halkbank bu başarıyı kulüp başkanı Selehattin Süleymanoğlu’ndan başlayarak malzemecisine kadar ilmik ilmik işleyerek kazandı..
Bu sefer burada Halkbank’ı yalnız bırakmayan Ankara seyircisine ‘Biz de oradaydık tarihi olaya şahit olduk’ dedirttikleri için emeği geçen herkese kocaman teşekkürler. Erkeklerde kazanılan bu kupa milli takımımıza da yansıyarak erkek voleybolu hak ettiği yere gelecektir. Ne diyelim helal olsun sana Halkbank.
Rusya'da Urolochka-Ntmk Ekaterinburg maçında ilahi kuvvet ile alınan altın setten sonra ‘bu iş bitti’ diye düşünmüştük. Ama aynı eksiklikler ve hatalar devam edince çekirge 2. kez sıçramadı.
Muhteşem bir atmosfer. Seyirci, salon ve organizasyon finale hazırdı. Bazen bu tip atmosferle beraber oyuncular coşar. Bazen de bu maçta da olduğu gibi sete çok tutuk başlayabilir. Önemli olan devamını getirmek. Servis karşılama problemiyle başlayan F.Bahçe, beklenmedik bir ilk set oynadı. Bazen oyuncuların farkına varmasından başka çözümün olmaz. Kızlar inanın biraz oynadılar, az hata yaptılar ve 2. seti kazandık. İpek bu setin öne çıkan oyuncusuydu. Sonraki seti anlamak mümkün değildi. 7-0’lık bir farkı hangi taktik ya da formla açıklayabilirsin. Bu maç, basit hataların maçı olarak hatıralarımızda kalacak.
POPOVİC ÇOK GELİŞMİŞ
Her oyuncunun sahada yapmasını beklediğiniz asli görevleri vardır. Paula ve libero servis karşılamalı, Kim ve Seda ağırlıkla hücumda etkili olmalı, Okuniewska ve İpek de blok yapmalı. Kimse üzerine düşen bu görevleri %30 oranında bile yerine getiremezse, çok rahat yenmemiz gereken bir takıma yenilerek çok önemli bir fırsatı tepmiş olursunuz. Polonya takımı Fakro voleybolun gereğini yerine getirerek, özellikle maçın kahramanlarından biri olan libero Maj ve smaçör Werbilinska ile sonuca gitti. Popovic uzun zaman Beşiktaş’ta oynamıştı. Bu maçın en değerli oyuncusu seçilirken kendini ne kadar geliştirdiğini de gösterdi.
Mecburi eşleşme yüzünden, belki de Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşacak bu iki ‘süper güç’ final-four öncesi karşılaştı. Vakıfbank’ın inanılmaz bir geri dönüş yaptığı ilk sette ant-renör Guidetti risk aldı. İyi servis atmasına karşın Bahar’ı çıkarıp yerine Melis’i aldı ve önde Fürst, Glinka ve Brakocevic, duvar örerek setin dönmesini sağladılar.
SONRA hepimiz ‘Bu iş bitti’ dedik. Ama önce Eczacıbaşı antrenörü Micelli, Özge-Asuman değişikliği ile oyuna müdahale etti, sonra da Neslihan oynamaya başladı. Oyunu bırakmayan Poljak ve Esra, 2. seti Eczacıbaşı lehine çevirdi. 3. bölümde sahada sadece Vakıfbank vardı. Zaten Neslihan’ın 1 sayı ürettiği 1. ve 3. setleri Eczacıbaşı’nın kazanma şansı olamaz.
HATASIZ GÖZDE
MAÇA yakışan mücadele 4. setteydi. 28-26 biten bu sette iki takım da kazanmak için elinden geleni yaptı ama Vakıfbank özellikle hücum dublajlarında günün en başarılı isimlerinden Gizem’le topu oyunda tuttu. Çok iyi bir pasör çaprazı olan ve mükemmel oynayan Brakocevic’le sonuca gittiler. Gözde servis karşılamada tek hata yapmadı, pasör Naz iki takım arasındaki en önemli farkı yarattı, sahanın her yerinde vardı ve Vakıfbank kazanmayı hak etti.
Voleybolda Erkekler Dörtlü Finalleri’nde her geçen yıl artan kalite ve heyecan seyredenleri mutlu ediyor. Maçları güzelleştiren topun oyunda kalış süresi olduğuna göre, çok defans topu çıkması, blokların da doğru yapıldığının göstergesi. Arkas şampiyon olurken özellikle maçların bütününde ve her bölgesinde istikrarlı oynadılar.
Gökhan gibi bir kaptana, Duarden gibi özel smaçöre sahip olursan şampiyonluğun sürpriz olmaz. Sakin oyunuyla Selçuk iyi bir pasör. Zafer ortada tam bir görev adamı. Libero Bülent’le Gianni servis karşılamada çok az hata yaptılar. Bülent çok kritik toplar çıkardı. Arkas’ın gizli kahramanı Suela idi. İspanyol oyuncu maçın her anında takıma katkı sağlayan düzgün karakterli bir oyuncu. İspanyol antrenör Fernando ise saat gibi işleyen bir takım yaratmış. Bu kadar az kişiyle oynayıp sakatlık yaşamadan 3-2 dört tane maç oynamak ve hepsini kazanmak kolay iş değil.
FEDAKARLIK VE YÜREK
Arkas şampiyon olurken sadece iyi bir takım değil, seyirciyle, iç organizasyonuyla başkanları Lucien Arkas’la iyi bir kulüp olduklarını gösterdiler. İzmirliler onlarla ne kadar gurur duysa azdır. Helal olsun. Bundan sonra Arkas’ın hedefi Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmaktır.
Adana’da olmak, eski dostları görmek, biraz nostajik biraz da midesel anlamda çok hoştu. İlk gün, ilk maç beklendiği kalitede ve heyecandaydı. Belediye çok iyi başladı, çok kötü bitirdi. 2-1 öne geçme şansını belkide şampiyonluğu Eskişehir’in yıldızı Hüseyin’in avantaj topu kullanmaması ve son sayıdaki pas hatasıyla Arkas’a verdiler. Ali ve Gardner’la çok iyi giderken, Arkas önce Gökhan ve Duerden’le bu ikiliyi blokta durdudular. Sonra da yaptıkları defansla günün başarılısı libero Bülent’le Belediye’nin direncini kırdılar. Bir takımda Duarden gibi bir smaçör varsa işlerin yolunda gitmemesi mümkün değil.
F.BAHÇE’NİN İDEAL 6’SI
Günün en önemli 2. maçında ise yaralı Halkbank ile F.Bahçe karşı karşıya geldi. Çok zevkli, defansın ve mücadelenin üst düzeyde olduğu bir mücadeleydi. Halk Bankası başlangıçta Volkan, Ahmet ve Ulaş’la dirense de F.Bahçe’nin kazanma isteğine boyun eğdi. Özellikle libero Nuri destan yazdı. O çıkardı, Polster’le Chavez öldürdü topladı. Ben F.Bahçe’nin ideal kadrosunun dünkü 6 olduğuna inanıyorum. Belki Murat’ın yerine sakat olmasa Can olabilir. Burak sonradan oyuna girmesine rağmen çok iyi oynadı. F.Bahçe takım olarak uzun zamandır bu kadar istekli ve iyi oynamamıştı. Bu çıkışın son maçlara denk gelmesi en çok başkan Aziz Yıldırım’ı mutlu etmiştir.