Her türlü hakkımız saklıdır..

Eve gidip gelenlerin ağzından duydum.. Hayvanlara hakları verilmiş.. Nasıl verilmiş, kilo hesabıyla mı verilmiş bilmiyorum.. Bildiğim, eve gelip gidenlerin ağzından dinlediğim..

Haberin Devamı

Eve gidip gelenlerin ağzından duydum.. Hayvanlara hakları verilmiş.. Nasıl verilmiş, kilo hesabıyla mı verilmiş bilmiyorum.. Bildiğim, eve gelip gidenlerin ağzından dinlediğim.. Türkiye, vaktiyle Avrupa'ya girmeye heveslenmişti ya! O vakit adamlar önümüze getirmişler kâğıtları.. "Bunları da imzalayın.." demişler.. Bizimkiler de imzalamış.. Belki okuyup imzaladılar belki ne yazıldığına hiç bakmadan imzayı çaktılar.. Sonuç olarak "Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi" denilen şey taa 15 Ekim 1978'de imzalanmış.. Meğer hepimizin haklan o zamandan beri varmış..

Sadece köpek milleti adına konuşmuyorum; kedi, papağan, tavuskuşu, bahçe devesi, mutfak kaplumbağası.. Artık eve girip çıkabilen türden hayvan namına kim varsa, o kâğıtların imzalandığı tarihten beri insanlar gibi vatandaş sayılırmış.. Benim bundan haberim yoktu.. Pako'nun da yoktu zahir.. Olsa da sevgi edebiyatı yapmaktan üzerine iki satır çiziktirmeye vakit bulamamıştır..

Konu kaynadı..
Kedi milletinde, köpek kısmında akıl bir taneyse insan kısmında tümen tümen.. Belli ki bu anlaşmayı zoraki imzalamışlar.. Tabii anlaşmanın işe yaraması için ona uygun kanunlar çıkarmak lazım.. İşin orasına gelince konuyu kaynatmışlar.. İnsanların bile adam yerine konmadığı bir yerde hangi hayvan çıksın da "Nerede bizim kanununuz?" diye sorsun.. Haydi bizim dilimiz dönmüyor.. Bu lafları Papağan Yaşar'a ezberletip söyletsek, kimse dinlemez.. Dinlerken güler geçerler.. Ne gibi haklarımız varmış, sayalım.. Mesela insan kısmının bizimle cinsel ilişki kurması yasakmış.. Bu yasak tabiatıyla Caretta kaplumbağasını veya bir mırnav kediyi ilgilendirmiyor.. Eşekler için alınmış bir tedbir.. Eşek de ev hayvanı sayılmaz.. Bakalım nasıl uygulayacaklar.. Beyannamedeki bu maddenin iyi tarafı "Bizim insanlarla ilişkimizin yasak olmaması.."

Anladığıma göre bir köpek isterse sahibine "güzellikler" yapabilir ve bundan mesul olmaz.. İçkisine hap atsa bile ceza almaz.. Şimdi buna uygun olarak "Hayvanları Koruma Kanunu" adında bir tasarı hazırlanıyormuş.. Hatta tasarıyı bitirmişler diye duydum.. Meclis'e göndermelerinin eli kulağındaymış.. Dinlediklerim doğruysa bu tasarı bize de bazı kısıtlamalar getiriyormuş.. Mesela alkol alamıyormuşuz.. Veya sahiplerimiz bize rakı, şarap ikram edemezmiş.. Bu devirde hayvanlara içki yasağı uygulanmasını doğru bulmuyorum.. Sana ne kardeşim? İçerim içmem.. Başkasını rahatsız etmedikten sonra.. Bence bu maddeyi Ak Partililer koydurmuşur. Onların kafası da içkiye takık çünkü..

Cevap bulamadım..
Tasarının en güzel tarafı "canı her isteyenin hayvan sahibi olamaması.." hakkındaki hükümler.. Kimlerin ev hayvanı besleyemeyeceğini anlatırken "Hayvan bakımı hakkında eğitim almamış kişiler.." diye bir laf kullanmışlar tasarıda.. Burasını iyi anlamadım.. "Hayvan bakımı hakkında eğitim almamış kişiler.." ne demeye geliyor acaba? Eğitimi kim verecek.. Kaç yıllık eğitim olacak.. Bunun için kurslar mı açılacak veya "Hayvan Yetiştirme Meslek Lisesi" mi kurulacak? Diyelim şimdiki hayvan sahipleri böyle bir eğitimden geçmedi.. Evlerindeki hayvanların durumu ne olacak? Bu soruların hiçbirine cevap yok.. Hayvanın aklına ister istemez "Bu hükmü laf olsun torba dolsun diye koydukları.." geliyor..

Ayrıca benim durumum farklı.. Sahibimi ele alalım mesela.. Bu adama eğitim kâr etmez.. Ben onun insan statüsünde nasıl gezindiğini anlamış değilim.. Bu işin okuluna kaydetseniz; kopya çeker, hocaya rüşvet verir, yine "Hayvan bakabilir" diplomasını alır.. Peki böyle bir durumda benim itiraz etme hakkım olmuyor mu?

Tehlike uyarısı
Tasarıda enteresan maddeler var.. Bir tanesi de hayvanın kesin öldüğü belirlenmeden vücuduna işlem yapılmaması.. Herhalde bize kafa kâğıdı gibi bir şey verip, kütüğe yazacaklar.. öldüğümüz zaman da sahiplerimiz belediyeye haber verip rapor tutturacak.. Faydasını pek anlamadım ama iyi bir şey herhalde.. Hem bu insan kısmına güvenilmez.. Açar böbreğimizi alır, yaşamak için böbrek nakli bekleyen talihsizleri dolandırmaya kalkarlar.. Biz köpekler böyle bir şey yapmayız.. Yapsak yapsak o böbreği alıp yeriz.. O da çok acıkmışsak.. İnsanlara üstün olduğumuz bir taraf da budur.. Tasarı özellikle biz köpekleri tasnif edip, bazılarımızı çok tehlikeli ilân etmiş.. Pitbull Terrier cinsi köpekler gibi.. Japanesse Tosa köpekleri gibi.. Bunların üretilmesi, sahiplenilmesi, hediye edilmesi, ülkeye ithal edilmesi, satılması yasakmış.. Cezası da 2,5 milyar lira.. Ayrıca bu tür köpekler canlı canlı el konulup, köpek bakım evlerine kapatacaklarmış.. Japanesse Tosa dedikleri türü tanımıyorum.. Hiç karşılaşmadım.. Ama şahsen bir köşe yazarı olarak oturup Pitbull cinsi için yazı yazmam.. "Pitbull cinsine özgürlük.." diye bağırmam.. Çünkü bu türden ben de korkarım.. Bunlarda bir tuhaflık var.. Köpek kısmının psikopatı.. Durduk yerde adamı kaparlar.. Hele biz köpekleri görmesinler.. Yakalayıp boğmaları an meselesidir.. Bir iki kez ev ortamında karşılaştım.. Korkudan altıma kaçırdım.. İnsanlar da bir tuhaf.. Benim gibi halim selim bir köpek beslemek varken neden gidip Pitbull edinirler, bilmem.. Ama bu işin sırrını çözeceğim, oturup sizlere de yazacağım.. Söz!

DİĞER YENİ YAZILAR