2025’in ilk ayı, beklenmedik bir sıcaklık dalgasıyla tarihe geçti

Dünya genelinde yaşanan iklim değişikliği, her geçen gün kendini daha belirgin hale getirmeye başladı. Özellikle Ocak ayı, genellikle soğuk havaların hâkim olduğu bir dönem olarak bilinse de, 2025’in ilk ayı, beklenmedik bir sıcaklık dalgasıyla tarihe geçti.

Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S), bu yılın Ocak ayının kayıtlardaki en sıcak Ocak ayı olduğunu açıkladı. Dünya genelinde ortalama hava sıcaklığı 13 derece olarak ölçüldü; bu değer, 1991-2020 yılları arasındaki ortalamanın 0,79 derece üzerinde. Uzmanların belirttiğine göre, bu olağanüstü sıcaklıkların arkasında yatan temel sebep iklim değişikliği!

C3S’nin müdür yardımcısı Samantha Burgess, “Ocak 2025, son iki yıldır gözlemlenen rekor sıcaklıkların devamı niteliğinde, korkarım Şubat ayı da buna eklenecek” diyerek durumu özetliyor. En kötüsü ise, geçtiğimiz Aralık, Kasım, Ekim ve Eylül ayları da sırasıyla o aylar için en sıcak aylar arasında yer aldı. Ayrıca 2024 yazı, kayıtlara geçen en sıcak yaz oldu ve 2024, tarihin en sıcak yılı olarak da hafızalara kazındı.

OCAK AYI ENDÜSTRİ ÖNCESİ DÖNEMİN SICAKLIK ORTALAMASININ 3,15 DERECE ÜZERİNDE ÖLÇÜLDÜ!

Ocak 2025, endüstri öncesi dönemin sıcaklık ortalamasının 3,15 derece üzerinde ölçüldü. Bu, insanların fosil yakıtları kullanmaya başlamasıyla atmosferde meydana gelen değişikliklerin etkisini de en net şekilde gözler önüne seriyor.

Haberin Devamı

Tüm bu durum yalnızca Avrupa ile de sınırlı değil. Kanada’nın kuzeydoğusu, Alaska, Sibirya, Güney Amerika’nın güneyi ve Avustralya gibi birçok bölgede sıcaklıklar ortalamanın üzerinde seyrediyor. Öte yandan, ABD’nin bazı bölgelerinde ve Orta Doğu’da ise kuraklık koşulları gözlemlendi. Bu durum, tarım ve su kaynakları üzerinde de ciddi baskılar oluşturuyor.

DENİZ SUYU SICAKLIKLARI DA KORKUTUYOR

C3S, Ocak 2025'te küresel ortalama deniz yüzeyi sıcaklığının da 20,78 derece olarak kaydedildiğini belirtiyor. Bu, Ocak ayı için kayıtlardaki en yüksek ikinci değer. Daha sıcak hava koşulları, Arktik deniz buzu seviyelerinin de düşmesine neden oluyor; bu durum, iklim değişikliği ile mücadelede atılacak adımların aciliyetini artırıyor.

Artık iklim değişikliğinin etkilerinin daha fazla hissedilmemesi için, bireylerden devletlere kadar herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Sıfır emisyon hedefleri, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve doğanın korunması gibi adımlar, bu krizin üstesinden gelmek için kritik öneme sahip. Geleceğimizi korumak adına atılacak adımlar, insanlığın varlığı için hayati bir önem taşıyor. Unutulmamalı ki, iklim değişikliğiyle mücadele, sadece bilim insanlarının değil, her birimizin ortak sorumluluğu…

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR