Etnik demokrasi

Kürtçü grupların siyaseti etnik köken üzerinden yapmak istedikleri gittikçe belirginleşiyor. Ve sanki TBMM’de kendileri dışında Kürt kökenli milletvekili hiç olmamış havası yaratılıyor

Haberin Devamı

Burunlarını etnik yapılaşmanın kaf dağına dayamış olan bu kişiler “kimin Kürt olduğuna ben karar veririm, sayılarını ben belirlerim, benim dışımda hiçbir partiye oy vermelerini kabul etmem” havasında. AKP, CHP, DYP, ANAP, DSP gibi partilerde siyaset yapanı Kürt kabul etmiyorlar. Yakında kalkıp, “Kürt olarak siyaset yapacakların bizden belge alması gerekir” derlese şaşmayın. Oysa yakın tarih, siyaseti etnik kökene (Hitler ve Almanya) veya dini inanca (Taliban ve Afganistan) göre yapanların nereye varacağının örnekleriyle dolu. Etnik siyaset aynı zamanda etnik sömürüdür. Vatandaşın siyasete sağlıklı, demokratik değer ve ölçülerle bakmasını engeller. Onu fikren sömürürsünüz.

Ama sömürmek, Kürtçülük adına Kürtleri yıllardır her açıdan zaten sömürmüş para karşılığı ruhu dahil her şeyini önüne gelen yabancıya satmış ve satan şeyh, şıh kisveleriyle feodal varlıklarını sürdürenlerin asli görevi ve varlık nedeni değil mi!.. Hani önce bir mal varlıklarını açıklasar da aslında halktan yana mı yoksa maldan yana mı olduklarını bir görsek.

Gelişimi asırlar gerektiren demokratik düşünce ve rejim, insanların dil, din, ırk farkı gözetmeksizin belli siyasi fikirler etrafında birleşmesine dayalıdır. Sosyal demokrat, muhafazakâr, liberal olmak, etnik değil fikri yapıyla bağlantılıdır. Bu fikirlerle hareket eden partileri Türk, Kürt, Müslüman, Hristiyan olduğunuz için değil, yaşadığınız toplumu hayalinizdeki ve düşüncelerinizdeki yapıya dönüştürmek için desteklersiniz. Terör elebaşısının saç kılıyla siyaset yapmak yerine “bu ülkenin has vatandaşlarına, sırf Kürt asıllı oldukları için yanlış yapılıyor, hakları çiğneniyor, gelin bu yanlışlığı hep birlikte demokratik bir siyasi hareket içinde düzeltmeye çalışalım” dense, Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi amenna derim.

Ama yaşadığı ülkenin demokratik ve hukuk devleti oluşundan yararlanıp Kürtçülük dışında hiçbir dünya görüşü sunmadan siyasi arenada yer almayı istemek üstü örtülmeye çalışılan ırkçılıktan başka bir şey değildir. Etnik partiler ayırımcıdır, şiddete açıktır. Kendinden olmayana höşgörüyle bakmaz ama en önemlisi, siyasetin merkezine insanı değil insanın ırkını koyar.

Bakınız Ahmet Altan geçen yıl bu zamanlarda ne yazmış: “Çözüm de, onlar için artık AB değildir, demokrasi değildir, insan hakları değildir, piyasa ekonomisi değildir. Çözüm olarak sunulan, aşırı bir milliyetçi söylemdir. Hiçbir çoğulculuğa yer bırakmayan bir ‘Kürt toptancılığı’ her şeyi bastırmaktadır. Kendi içinde liberal, sosyal demokrat, muhafazakâr, Marksist diye ayrışmayan, her şeye ırk kimliği üzerinden bakan bir yaklaşımın demokratik çözüm ile veya AB süreci ile de ilişkisi olamaz elbet. Irkçı bir yaklaşım sadece kan ve göz yaşı getirir.” Ne demiş atalarımız, anlayana sivrisinek, saz...

DİĞER YENİ YAZILAR