GECENİN özeti; statta heyecan yok, atmosfer sönük.. Sadece goller güzel. Eziyet günlerinde G.Saray’ın arka arkaya goller bulması şu anlayışı yine de değiştirmedi: Bambaşka bir G.Saray sözü veriyorum. Bunu hatırladınız değil mi? Tribünlerde 10 bine yakın seyirci, şampiyonluktan uzaklaşmış bir takım. Ricalarla, minnetlerle alınan Cavanda’lı G.Saray. Ama bunları çok irdelemek istemiyorum.
SAYGI DUYMAK LAZIM
SELÇUK’UN aynı ilk yıllarında olduğu gibi fazla sorumluluk almasına, Linnes’in etkili futboluna, Rodrigues’in müthiş füzesine ve Podolski’nin klasına saygı duymak lazım. Adanaspor hiçbir şekilde oyuna hakim olamadı. Dahası gücü yetmedi. Kızakta olan Sneijder ve De Jong’un neden 11’de yer almadığını elbette Tudor mantıklı bir şekilde açıklar. Ama Sneijder’siz bir G.Saray, tatsız bir çay gibidir inanın. Tudor’a saygı duyarım ama Sneijder konusunu gözden geçirmeli.
‘112 yıllık kulübün her sene başarılı olacak diye bir kuralı yoktur’ sözünü söyleyen kulübün en yetkilisinin bu düşüncesine asla katılmıyorum.
EĞER Josue, G.Saray’ın umudu olmuşsa, Cavanda’dan inanılmaz bir performans bekleniyorsa sadece savunma oynayan bir defanstan harikalar bekliyorsanız üstüne üstlük futbol aklınızı İstanbul’da bırakmışsanız bu son kaçınılmaz oldu.
10 kişi oynayan rakibi önünde doğru dürüst tek bir organize atak bile geliştiremedi G.Saray. Sinan bomboş kaleye atamayınca güldüm.
DAHA ÇOK ACI!
LUKAS Podolski çoktan fişi çekmiş! ‘Nasıl olsa Japonya’ya gidiyorum’ havasında. Sneijder’in de ondan farkı yok. Bir tek G.Saray’da Muslera var, gerisi Allah’a emanet.
RIEKERINK’İN staj döneminden sonra Tudor da bir şeyler öğretmeye çalıştı ama topu ayağına alan ne yapacağını bilemedi. Selçuk birazcık çaba gösterdi o kadar. G.Saray, oyun içerisinde ne kadar yanlışlar yaptıysa Trabzon da o kadar doğrular yaptı. Sarı-kırmızılıların bu çöküşünün sorumlusu elbette G.Saray yönetimi.
HİÇ vakit geçirmeden önümüzdeki yılın planlamasını yapmalılar. Hatta Levent Nazifoğlu’nun dediği gibi şampiyonluklara oynayan takım kurmalılar! Yoksa daha çok acılarla daha çok yaşlı gözlerle bu G.Saray seyredilir.
ÜNAL Başkan’a ayna tutup Dursun Özbek’i öven profiller işte eseriniz! Sorun zaten ne oyuncularda ne teknik direktörde... Sorun 70. dakikada, kulübedeki transferlerde. Eren Derdiyok, Serdar Aziz, Ahmet Çalık, Josue ve Garry Rodrigues... Bu transfer politikası ile bu zihniyet ile bu kadar. Halâ anlamıyorsanız yine söylüyorum. Sorun futbolcularda veya Igor Tudor’da değil. Sorun Didier Drogba gibi bir dünya yıldızını getiren Ünal Aysal’ı bezdiren zihniyette...
VE SONUNDA PERDE İNDİ!
YOKSA Selçuk’un çok kötü olması, Wesley Sneijder’in, Lukas Podolski’nin formsuz olması futbolun içinde var. Ama Dursun Başkan seçim döneminde söylemişti ya “Bambaşka bir G.Saray izleyeceksiniz” diye... Üzgünüm başkan ortada hiçbir şey yok. G.Saray kupada yok, ligde yok! Ve Perde indi artık. G.Saray’ın penaltısının verilmemesi, Talisca’ya kırmızı kart çıkmaması da bir şeyi değiştirmezdi. Sorun Hamza Hocayla, Denizli ile Riekerink ile hayata tutunmaya çalışıp bugünkü duruma gelmekti. Yoksa yanlış oyuncu değişiklikleri, zamansız atılan şutlar, tempoyu ayarlayamamak, hiç de önemli değil.
HEPSİ VİZYONLA ORANTILI
G.SARAY dün akşam Beşiktaş karşısında kontrollü ve hırslı çıktığı maçta ne yazık ki sonunu getiremedi. Bir şeyin sonunu getirmek istiyorsan bu vizyonla bağlantılı. Yoksa sucuk ekmek ile buraya kadar!
RAKİP Beşiktaş’taki yönetim anlayışının nasıl olduğunu Dursun Başkan iyi analiz etmeli. Transfer nasıl yapılır, nasıl oyuncular bulunur, nasıl bir teknik adama güvenilir, nasıl dik durulur bunlar gözlemlenmeli.
BENCE hiçbir şey değişmedi... 3 günde yapılan antrenman ile neyin değişmesini bekliyordunuz? İlk yarıdaki biraz derli toplu futbol, umut verdi ama 2. yarıda hiçbir şeyin değişmediğini gördük... Teknik direktörün değiştirebilirsin ama ruhunu kaybetmiş, profesyonelliği unutmuş oyuncuları futboldan anlamayan yöneticileri değiştirmezsen sonuç bu oluyor.
MAÇI dakika dakika yaşayan Tudor’un heyecanı ilk anlarda göze batan karelerdi. Ama başta Selçuk olmak üzere Rodrigues ve diğerleri G.Saray formasının büyüklüğüne yakışır mücadele gösteremediler.
ÇORBA GİBİ OLDU!
İKİNCİ 45 dakikadaki oyuncu değişiklikleri ile beraber Tudor’un taktik değişikliği de çorbaya döndü. Başka bir deyişle futbolcuların beyni sulandı. Linnes’in değişikliğini anlamadım. Podolski’nin golü bir yana esas gol TV’de yorum yapan Necati attı... Özgür Çek topu düzeltirken “Ben onla birlikte oynadım sol ayağını çok iyi kullanır çok iyi vurur” dedi... Öyle de oldu.
ÖZETLE Tudor’un saha kenarındaki heyecanı pozitif geldi tarafta... Sihirli bir dokunuş bekleniyordu ama Rize’de bu ne yazık ki olmadı. Çünkü eski alışkanlıkları terk etmek zor. Riekerink’in ve futbol uleması yöneticilerin takımı köhneleştirdiğini açıkça gördük.
TUDOR’UN gelmesi, çok şeyi değiştirmeyecek. Oyuncu kalitesi belli! Ağır ağabeyler var takımda. Tudor’un bu oyunculara nasıl ayak uyduracağı önemli. Kabul edilse de edilmese de G.Saray’da futbolcuya dayalı sistem var. 2 sene içinde Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli, Orhan Atik, Taffarel ve Riekerink rüzgar olup uçtular. Dileğim Igor’un ilaç olması. Taraftarı heyecanlandıran bir isim. Aslında taraftarın gazını almak için yapılan bir hamleydi bu. Büyük değişimlerin olacağını tahmin etmiyorum. Çünkü G.Saray’daki kokuşmuş sistem Tudor’u da yer. Umarım yanılırım.
TEKNİK direktör Jan Olde Riekerink, futbol aklı Dursun Özbek, yetkisiz yetkili yönetici Levent Nazifoğlu olunca sonuç da bu olur... Riekerink’e kızmaya hakkımız yok. Çünkü ilk okul öğretmeninden üniversite hocası yaratmaya çalıştık.
Alt yapı sorumlusu Orhan Atik ile aynı statüdeki Riekerink’e koca bir markayı emanet ettik.
AMA NE FAYDA!
BELLİ ki kadroyu o yapmıyor. Eline kağıt veriliyor, ‘şunu oynat, bunu oynat’ diye talimatlar yağdırılıyor. Lider olmasını beklemek cahillik olur. Oyunu okumasını, taktik vermesini beklemek daha da büyük hata olur. Ama onun suçu yok; çünkü dünyanın en önemli markalarından birinin başına getirildi. Mehmet Özbek inşaattan iyi anlayabilir, otelciliği çekip çevirebilir. Ama başkanın kardeşi olması kontenjanından her işe müdahil oldu.
MAÇI seyrederken hiç için sızlamadı mı Mehmet Özbek? Hakan ile Semih iki golde de ciddi hata yaptı. Peki Ahmet Çalık ile Chedjou neden affedildi o zaman? Ve Levent Nazifoğlu... İyi çocuk, yürekli çocuk ama sadece o kadar. Onu zor günlerde hep öne attılar o da bunu ne yazık ki yedi. Yetkisi yok, yaptırımı yok ama ‘sen aslansın sen yaparsın’ denilerek hep gaz verdiler.
ÖZETLE şampiyonluğa inanan tek grup taraftardı. ‘Adam gibi oynayın sabrımızı taşırmayın’ demek bile fayda etmedi... Bunca avantaja rağmen şampiyonluk artık başka bahara kaldı. Otur ağla, kalk ağla, başını taşlara vur! Ama ne fayda...
ANLAMAK istemeyene anlatmak hakikaten zor. Türkçe anlamıyorlar. Yapma Dursun Başkan, etme Jan Olde Riekerink. Daha fazla sabırları zorlamayın. Dünkü rezilliği karşılaşmanın hakemi Mete Kalkavan’a yüklemeyein. Tamam ofsaytı görmedi, Emre’ye kırmızı kartı çıkarmadı ama sizin takımızın ne oynadı allah aşkına? Kaptan Selçuk İnan bir facia değil miydi? Ya Lionel Carole, Yasin Öztekin? İlle de kaleci Cenk Gönen. Ve de tabii ki diğerlerini geçin.
HAKLAR KORUNMALI
ŞİMDİ Dursun Başkan etrafınızdaki şakşakçılardan, paçalarından vıcık vıcık yağ akan insanların söylediklerini lütfen bir kenara bırakın. Bu takımın aslan gibi bir teknik direktöre ihtiyacı var. Takımın haklarını savunacak bir kaptana ihtiyacı var. Kulübün haklarını sonuna kadar koruyacak, savaşacak bir yönetim kuruluna ihtiyaç var. Yoksa taraftar istifaya da bağırır, ‘formayı çıkarın’ da der.
SAHİ yaşlı ara transferde diye alınmayan Emmanuel Adebayor oyuna girerken ‘ben kefilim denilen’ Serdar Aziz evinde maç izliyordu. Zaten Fernando Muslera’yı, Wesley Sneijder’i çıkarırsanız durum bu olur. Medipol Başakşehir her yönüyle müthiş bir ekip. Durumlar da ortada zaten.
ARTIK KEL GÖRÜNDÜ
AMA esas 30 milyon taraftarın takımında rezillik diz boyu. Geçtiğimiz hafta Süper Lig’de oynanan Akhisar Belediye karşısında Arena’da alınan 6 gollü galibiyet herkesi mutlu etti ama artık takke düştü kel göründü. Çünkü bu kulübün, takımın her anlamda bir lidere ihtiyacı var.
DURSUN Başkan, kardeşin Mehmet Özbek’i, Levent Nazifoğlu’nu lütfen dinleme. Bazen sadece doğru bildiğin şeyleri yapmalısın. Sonuçların da canı cehenneme...
LUKAS Podolski, Özdemir Asaf’ı elbette tanımaz... Tanısaydı, onun şu sözlerini fısıldar mıydı? “Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde. Kaç deseler hiçe sayarım...”
BU mesajım Podolski üzerinden prim yapmaya çalışanlaraydı. Podolski’nin Bruma ve Yasin’in gollerindeki oyun zekasını ve klasını herhalde görmüşsünüzdür. Eğer taraftara biraz saygınız varsa Podolski’yi asla satmazsınız. Sadece Podolski değil. Sazı eline alan Sneijder, futbolu geriledi denilen Bruma, Yasin ve Semih ile gurur duymalı G.Saraylılar. 45 dakikada fişi çeken isimlerdi onlar.
SEYİRCİ MUTLAKA GELMELİ!
SAĞ tarafı 49 yıllığına kiralayan Sab-ri’nin özgüveni tavan yaptı. Riekerink ise oyuncu değişiklikleri konusunda ders çalışmalı... 1-2 kelime de seyirciye... Ne olursa olsun tribünlerdeki rakam yükselmeli. Bu böyle gitmez. Bir avuç seyirciye oynuyor G.Saray. Dursun Özbek buna çare bulmalı. Yöneticiler TV’lerde şovmenlik yapıp onu bunu suçlayacağına seyirciyi stada getirmenin çaresini aramalı.
MAÇLA alakası yok ama... Birilerini küçükken Ünal Aysal geliyor diye çok korkutmuşlar. Bence korkmayın sadece markanın değerini yükseltin. Yoksa her takım Akhisar olmaz.