Meireles’in günahını aldık

11 Ocak 2014

Biz ona ‘asi çocuk’ diyoruz. Gördüğü kırmızı kartlar, edep sınırlarını zorlayan hareketleri, saçı, kıyafeti, dövmeleri hatta fikirleri, çok yargıladık Meireles’i. Ne kadar duygusal olduğunu, dünya görüşünün bilinenden çok farklı olduğunu hatta takımdaki arkadaşları ve 2 hocasının da kendisi için kullandığı ‘Delikanlı’ lakabını görmezden geldik. Kötü oynadığı maçlarda saha içinde 20 saniye aralıksız giren derin acısını bilmeden “Bu mu Chelseali yıldız” yorumunu yaptık.

Biz çok günahını almışız Portekizli’nin. Meireles’i bir de en iyi tanıyanlardan dinleyin. Neden mi şekli şemali değişik? İnsan ayrımına, görüntüye bakıp yorum yapanlara inat. Özellikle ayrım yapanlara karşı bu şekil yaşamayı seviyor.

Aykut Kocaman ve Ersun Yanal da Meireles’i diğerlerinden ayırıyor. Her ikisi de oyuncusunu gerçek profesyonel olarak değerlendiriyor. Saha içine bakarsanız her başı sıkışanın yanında Meireles’i görürsünüz. Yardıma koşmadığı takım arkadaşı yok. Ayrıca sorumluk sahibi. Kaçak güreşmiyor. Kariyeri başarılarla dolu. Böyle kariyerli bir oyuncu Türkiye Ligi’ni hafife almak yerine o kadar önemsiyor ki ağrısı olsa bile sahaya çıkmak istiyor.

Sırf arkadaşlarından duyduğu ve camianın önemsediği G.Saray maçı için o kadar konsantre olmuş ki, kızgın boğaya dönüştü. Hiç kart görmeyen birinin F.Bahçe’de nasıl kart makinasına dönüştüğünü sorarsanız, sebepleri var...

Devamını Oku

Yanal’ın işi zor!

22 Temmuz 2013

Temmuz ayının başında başlayan hazırlık etabında şu ana kadar 2 hazırlık maçı oynayan ve toplamda 8 gol atıp yemeyen F.Bahçe’de kadrodaki derinlik teknik direktör Ersun Yanal’ın hem kozu hem de sıkıntısı olacağa benziyor. Alves defansın bankosu olacağını ilk günden belli etti ama yanındaki partneri sürekli değiştiği için uyum sorunu yaşandı. Serdar, Yobo ve Selçuk Alves’e ayak uyduramadı. Yobo hem gitme korkusu taşıyor hem de tribüne çıkma. Kafası önde eğik, bunalım bir Yobo var artık. Önce bu sorun çözülmeli. Başkan her ne kadar özel olarak Nijeryalı ile konuşsa da kafa olarak hazır değil Yobo.

Gelelim orta sahaya. Durum çok karışık. Mehmet Topal’ın, defansif ön liberoda yeri hazır. Emre-Meireles ikilisi birbirini tamamlasa da ortada bir Alper gerçeği var. Süper Lig’in yıldızı bu takıma girmeli, 11 oynamalı. Yoksa bir yetenek harcanır. Eksikleri olsa da öne taşıyor takımı. Dikine gidiyor, araları görüyor. Çok da koşuyor. Holmen’le de anlaşıyor ama ama bu ikilinin de defansif zaafı var. Gel de çık işin içinden. Daha çok tutulan Cristian’ı saymadık bile. İşte Yanal’a sormak istediğim de buydu. Bu kadar alternatifli bir kadro zenginliğinde küstürmeden gönül alarak formayı nasıl adaletli dağıtacak. Tam da bu soruyu sordum kendisine, verdiği cevap, “Kimin işi kolay ki” oldu. Sizin de zor bir işiniz var cevabı tabii ki tatminkar olmadı. Mutlaka kafasında stratejisi vardır olmalı da, bir yanda da gerçekler. Daha baskı ortamı oluşmadı. Şimdilik hocamız sakin, gözlemliyor. Yakında tatlı sıkıntılar başlar!

Medya korkutur

Ersun Yanal’ın medya ile olan ilişkisi şimdilik mesafeli. Bizler hazırlık etabında kapalı idman izlemeye pek alışkın değiliz. Kampa gidiyorsunuz sadece yarım saat takımı görüyorsunuz. Yalan yok başta tepki gösterdik.

Devamını Oku

Beni aleme madara ettiniz!

31 Mayıs 2013

Eğer F.Bahçe muhabiriyseniz her söylenen sözün arkasında mutlaka ‘derin’ konular olduğunu bilmeniz gerekir. Teknik direktör olarak Aykut Kocaman’ın 3 yıllık çalışma sürecinde taktiğine kafa yorduk, duygularını anlamaya çalıştık. Andre Santos’la başlayan, Alex’le biten oyuncu krizlerinde “Bu takımın içi çok karışık” dedik. Evet öyleydi. Alex gibi efsane bir oyuncu takımdan ayrıldığında nasıl da sallamıştı hatırlayın. Kocaman geriye dönüp bir kez bile yanıt vermedi.

Emre, Bursa maçının soyunma odasında hocasına kafa tuttu, özrünü diledi, geri döndü. Kaldı ki medyaya yansımayan daha nice konular da vardı. Kocaman’ı anlamak için saçlarına bakmanız yeterli. 3 Temmuz gününden itibaren duygularını içine atan, yalnız kalan genç teknik adam bildiğiniz yaşlandı. Başkan takıma soyunma odasında fırça attı, zoruna gitti, maçları sabote eden oyuncu grubuyla karşılaştı hepsini dize getirdi.

Son 6 ayda nihayet kendini sevdirmişti ki bu sefer de yaşadıkları ağır geldi. Devre arası istifa edip geri dönüğünde “Sezon sonu için hesaplaşacağım” demişti. Dediğini de yaptı. F.Bahçe Avrupa’da kupa kazansaydı, dönüşünde istifayı basacaktı. Türkiye Kupası’nı aldı düşünmek için inzivaya çekildi. Gel-gitleri son dönemde çok fazla yaşadı. Oyuncularına verdikleri mücadeleden dolayı hem teşekkür etti, hem de isyan. Karabük maçının ardından öyle bir cümle kurdu ki, ruh hali her şeyi özetledi. Maç sonrası yenilen yemekte, “Tek isteğim basit oynamanızdı, beni aleme madara ettiniz.”

KOCAMAN YALNIZLIK!

Devamını Oku