Yunanistan'a kaçan darbecilerin İstanbul'daki yargılaması başladı
15 Temmuz darbe girişiminde 4'üncü Kara Havacılık Komutanlığı'ndan helikopterle hareket ederek darbe teşebbüsüne katıldıktan sonra bir kısmı Yunanistan'a kaçtığı suçlamasıyla, 9'u tutuklu 8'i firari 19 eski havacı askerin yargılanmasına başlandı. Sanıklar Yunanistan'a kaçan ekibi suçladı.
İstanbul 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya 9’u tutuklu 11 sanık katıldı. Darbe teşebbüsünde Vatan Caddesi üzerine ateş açan helikopterde teknisyen olarak görev yapan eski astsubay Rıfat Çelik, Rıfat Çelik şunları söyledi: “66’ıncı Mekanize Tugay Komutanlığı’nda Yunanistan’a kaçan pilotlar da dahil olmak üzere bizi bir odaya aldılar.
Uçmak istemediğimi söyledim. Kaçma şansımız hiç yoktu. Kaçsaydık bizi vururlardı. Bu yoruma girecek ama bir insanın gözlerine baktığınızda sinirli mi, öfkeli mi olduğunu anlarsanız. O tepkiyi verdiğim zaman Ahmet Güzel’in (darbe teşebbüsü sırasında helikopterle Yunanistan’a kaçan eski Kurmay Pilot Binbaşı) gözlerindeki siniri, öfkeyi verdiği tepkiyi görmeniz lazımdı"
(‘Yunanistan’a kaçma teklifi yapıldı mı?’ sorusuna ilişkin) “Bana hiçbir teklif gelmedi. Bizi bıraktıktan sonra nereye gideceklerini bilmiyordum. Ahmet Güzel’in gece ilerleyen saatlerde morali bozuldu. Herkese küfür etmeye başladı. Nefret ediyorlardı. Gözlerindeki öfke ve siniri görseydiniz, gerçekten öfke sinir vardı.
“KONUŞMALARINDAN YURT DIŞINA KAÇACAKLARINI ANLADIM”
Tutuklu sanıklardan eski kara pilot teğmen Halil Can Akbaş ise suçlamaları kabul etmeyerek, bir aylık pilot olduğunu ilk görevi olduğunu, belirterek şunları anlattı: “İkinci pilot olarak görevliydim. Darbe teşebbüsünü 24.00 sıralarında telefondaki haberlerden öğrendim. Kaçma düşüncem oldu. Bu girişimden sıyrılmak istedim. 66’ıncı Mekanize Tugay Komutanlığı’nda bina içinde ve dışında silahlı personel vardı. Orada gözetim altındaydık. Ahmet Güzel silah doğrulttu. Şahsi kanaatim darbenin başarısız olduğunun farkında değildi. Helikoptere bindik. 12 kişi ormanlık bir alana gittik. Hal ve hareketlerinden zaten belli olmuştu. Uçmak istemediğimizi biran önce alaya dönmek istediğimizi beyan ettik. Kaçmaya çalışırsak vurabilirlerdi. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Tam olarak duyamadım ama konuşmalarından yurt dışına kaçama niyetleri olduğunu anladım. İlk olarak bizi de götürecekler zannettim. Gitmek istemediğimi söyledim. ‘Zaten sizi götürmüyoruz’ dediler. Kalkış yaptılar. Helikopterdeki eşyalarımızı da ormanlık alana attılar.”
