Gazete Vatan Logo

Kavga izlediler!

Milletvekilleri arasında bağrışmalara varan tartışmalar yaşanması üzerine toplantıya ara verildi


TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybeden Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan ile polis tarafından gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Kenan Bilgin’in aileleri bilgi verdi. Komisyonda acılı ailelerin önünde milletvekilleri arasında bağrışmalara varan tartışmalar yaşanması üzerine toplantıya ara verildi. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün ailelerden özür diledi. Komisyonda konuşan Namık Erdoğan’ın kızı Begüm Erdoğan, “Ayhan Çarkın’ın açıklamaları üzerine soruşturma derinleştirildi. Savcı Hakan Yüksel ifade alıyordu ama geçan hafta dosya elinden alındı. Bu gelişme manidardır” dedi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu 1994 yılında faili meçhul bir cinayette öldürülen Namık Erdoğan’ın kardeşleri Naif Erdoğan ve Necdet Erdoğan ile kızı Begüm Erdoğan bilgi verdi.

16 yıl sonra rapor

Naif Erdoğan şunları anlattı: “Kaçırılmadan önce evi aranarak bir kişi ‘babanızı kaçıracaklar ve öldürecekler’ dedi. Haydar lakabını kullanmış. Kırıkkale Savcılığı’nda otopsi raporu var. İki el yakın mesafeden ateş edildi, 7 parçanın beyinde olduğu bilgisi var. Bu konuyla ilgili dediler ki, suikast silahları objeyle temas edince dağılır. 7 adet metalik parçası olması Uzi olduğunu ortaya koyuyor. Uzinin de herkesin elinde olamayacağı söylendi. 12 Mayıs 1994 otopsi tarihi. Balistik raporu tarihi 15 Aralık 2010 ve 16 yıl sonra gelen balistik raporu var. 5 adet mermi çekirdeği sürtünme neticesinden karakteristik izler kaybolmuş deniliyor. Delillerin kaybı beklenmiş. Delil karatma operasyonu. Ankara savcısı ‘kovuşturmaya gerek yok’ dedi.

Ayhan Çarkın’ın ifadeleri de dikkate alındı. Yeniden soruşturma açıldı. Yapanlar, emir verenler kim belli. Başbakan Tansu Çiller. Bir umut doğdu içimizde. İşiniz zor. Tabloyu nasıl çözersiniz bilmiyorum. Olay olduğunda DYP vekili olan Mustafa Zeydan ile görüştük. Kendisi akrabamızdır. ‘Bireysel bir şey ise ben çözeceğim’ dedi. 2 gün sonra arayıp ‘Bireysel bir şey değil, Allah kahretsin’ dedi. Devlet tarafından yapıldığını belirtti.”

Savcı görevden alındı

Begüm Erdoğan da komisyona şu bilgileri verdi: “17 senedir bu işin üzerindeyiz. Babam öldüğünde 22 yaşındaydım. 6 aylık çocuğum vardı. Bürokratı öldürülen devlet, bize hiç yardımcı olmadı. Kırıkkale Savcılığı dosyayı kapattı. ‘Soruşturmaya gerek yok’ denildi. Bizi yıktı. İtiraz ettik. Ne yazıktır ki ‘delil yetersizliği’ denildi. Bu kararın akabinde Ayhan Çarkın gündeme gelince suç duyurusu ve dava açma şansı oldu. AİHM’e gitmeye karar vermiştik ama Çarkın itiraf edince yeniden soruşturma açıldı. Mehmet Ağar, Tansu Çiller, İbrahim Şahin hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ankara Savcısı Hakan Yüksel olaya ciddiyetle eğiliyordu. En son konuştuğumuzda mesai arkadaşlarının ifadelerine başvurdu. Savcı değişmiş birkaç gün önce. Üzerine giden savcı varken 55 klasörlük dosya neden başka savcıya geçti anlamış değilim. Soru işaretleri var. 16 sene sonra balistik raporu var. Bunu idrak edemiyorum. Kâbus gibi. Vur emri verenler olsun, Ağar, İbrahim Şahin, Çiller kimler varsa yargılanmasını istiyorum. Veli Küçük belgelerinde babamın adı geçiyordu. Babamın yolsuzluk üzerine gittiğini aile olarak biliyoruz. Çıkar çevrelerince yapılmış bir iş olup siyasi bir süs verilmiş da olabilir. Kürt olması nedeniyle.”

Torosa binenler

Necdet Erdoğan ise şunları söyledi: “Aile olarak tüm mercilere başvurduk. Kapılar yüzümüze kapandı. Faili meçhullerin en yoğun olduğu dönemler 90-95 yılları. Tüm Kürtler potansiyel suçlu görülüyordu. ‘En iyi Kürt, ölü Kürt’ algısı vardı. Abim de Kürt’tü. Abimin ölümü, bu algının siyasi irade tarafından hayata geçirildiği bir cinayet olarak kabul edilir. Beyaz torosa binenler geri gelmiyordu. Tetiği çeken belli. Emri veren belli. İnsanlar ortada. Mehmet Ağar, İbrahim Şahin hatta Süleyman Demirel’e kadar gidebilirim. Devletin kendisiyle yüzleşmesi gerekir. 2005’te Başbakan’ın Diyarbakır konuşması umutlandırdı. Bu iktidardan failleri bulacağı umudumuz vardı. Ama görüyoruz ki, o siyasi irade yeterince görev yapmıyor. Eskiden öldürülen Kürtler bugün tutuklanıyorlar. Versiyon değişti. Bu cinayetteki algım bu.”

İlk kavga KCK’dan

Erdoğan’ın KCK tutuklamalarını kastetmesi üzerine söz alan AKP’li Oya Eronat şöyle konuştu: “Necdet kardeşime katılmıyorum. Diyarbakırlıyım, Kürt vatandaşıyım. Ergenekon’un yaptığını şimdi PKK, KCK yapıyor. Siz uzun süredir Güneydoğu’da yaşamıyorsunuz. Diyarbakır’da yaşayan bir insan olarak demokrasinin d’sinden bile bahsedemiyorum. Koşuyolu’nda insanlar öldürüldü. Tersi bir zulüm başladı. Mazlumum diyenler zalimleşti. KCK erkek çocuklarına etek giydiriyor. Kürt çocuklarının onurları çalınıyor.”

İkinci kavga mafyadan

MHP’li Yusuf Halaçoğlu’nun, “Faili meçhullerde ceset yok. İşkence gördüğü bilgisi var mı? İlla devlet mi demek gerek, mafya olamaz mı? Yanlış yerde hakkınızı aramayasanız” dedi. Bu sözlere Begüm Erdoğan, “Devlet zaten mafya” yanıtı verdi. Komisyon Başkanı Üstün toplantı sonunda, “Faili meçhul araştırma komisyonu gibi çalışsın deniyor. Polis asker sivil bürokrat insanlar öldü. Faili meçhulleri araştırma durumunu genel kurul alabilir. Olaylarda komplike meseleler var. At izi ile it izi karışıyor. Devlet bunu ayırmalı. Devlet bunları ortaya çıkarmalı” dedi.

Haberin Devamı