Gazete Vatan Logo

Eski donanma komutanı bilinmeyenleri anlattı


Türkiye Cumhuriyeti'nin istifa eden ilk Donanma Komutanı olarak tarihe geçen Oramiral Nusret Güner'in tanıklıkları kitap oldu. Gazeteci Toygun Atilla sordu, Oramiral Nusret Güner yanıtladı. 'Sakıncalı Amiral' adı ile raflarda yer alan kitap, TSK'nın içinde son dönemde yaşanan ve bugüne kadar hiç bilinmeyen ayrıntılarla çok tartışılmaya, konuşulmaya aday...

29 Ocak 2013 günü Türkiye'de herkesi şaşırtan bir olay oldu. Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner silah arkadaşlarının hukuksuzca tutuklanmasına daha fazla seyirci kalmamak için istifa etti. Güner'in istifası çok tartışılırken Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk kez bir Donanma Komutanının istifa etmesi kayıtlara geçti. İstifa sonrası ise orduevlerine girmesi yasaklandı. Ama istifası ve akabenide yaşadıkları ile ilgili hiç konuşmadı. Sessizliğini ise aylar sonra gazeteci Toygun Atilla'ya bozdu. Toygun Atilla'da Güner'in anlattıklarını Sakıncalı Amiral kitabında yayınladı.

Sakıncalı Amiral, okuyucuyu Türkiye'nin yakın tarihine doğru, denizcilerin deyimiyle, seyre çıkartıyor. Bu kitapta 12 Mart Muhtırası sırasında Deniz Harp Okulu'nda neler yaşandığını görecek, Kıbrıs Barış Harekâtı, Kardak Krizi günlerine gideceksiniz. Balyoz, Askeri Casusluk davaları sırasında TSK içinde yaşanan olayların ve bir donanma komutanını istifaya götüren sürecin hiç bilinmeyen ayrıntılarıyla, Donanma'nın kalbine giren gizli elle karşılaşacaksınız.

İstifaya giden süreci anlattı

Donanma Komutanlığı’ndan istifa eden Oramiral Nusret Güner’in hayatını anlatan “Sakıncalı Amiral” isimli kitapta Güner, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na kadar geçen hayatının yanı sıra istifasına giden süreci de ayrıntılı olarak anlatıyor. Gazeteci Toygun Atilla tarafından kaleme alınan ve Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan kitapta Güner’in eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve halen görevde olan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e sert eleştirileri dikkat çekiyor. Kitaptan bölümler şöyle:

‘O oda namustur’

“İlker Başbuğ Paşa hapisten çıktı diye seviniyor, ‘Geride silah arkadaşlarım kaldı’ diye üzülüyor. Bizde gemi batarken, komutan gemiyi en son terk eder. O hapisten çıkmaya çalışırken; ben içeri girmeye çalışıyorum yaptığım hareketlerle.

İlker Paşa’nın Kozmik Oda’yı aratması bir skandaldır. Beni 13 yaşında okula alırken tüm çevremi, ailemi didik didik araştırıyorsun, sonra sürekli kontrol altında yetiştiriyorsun. Her yıl sicil sistemiyle beni gözden geçiriyorsun. Binbir elekten geçirerek general/amiral yapıyorsun. Sonra bana güvenmeyip 40 yaşında nasıl yetiştiği belirsiz bir hâkime güvenip ‘Gelsin, Kozmik Oda’yı arasın’ diyorsun. Orası senin namusun, oraya başkasını sokmayacaksın.

Bana göre İlker Paşa işlerini basınla değil, Başbakan’la görmeliydi. Kozmik Oda için Başbakan’ı ikna etmeliydi. İlker Paşa ne yaptı? Basına çıktı konuştu. Bu olmaz. Koşaner Paşa hiç basına çıktı mı? Çıkmadı... Olayları Başbakanla çözmeye çalıştı. Baktı ki Başbakan dinlemiyor, istifa etti. İlker Paşa da böyle yapmalıydı.
TSK için yapılan ‘Kâğıttan Kaplan’ değerlendirmesine katılmıyorum. Bana göre ‘Sabun Köpüğünden Kaplan’ Çünkü kâğıt uçsa da şekli bozulmaz, kaplan şeklinde kalır. Ama sabun köpüğünü üfledin mi gider, şekli de kalmaz, darmadağın olur. Onun için bu tanımı daha doğru buluyorum. ‘Kâğıttan Kaplan’ diyerek az bile demişler.”

Başbakanla görüşmesini anlattı

Nusret Güner, kitapta istifasından önce Başbakan Erdoğan ile Dolmabahçe’de yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlatıyor: “Görüşmede ‘Sayın Başbakanım, bana istifa etme demeyin. Ben asker adamım, kararımı bir kere veririm. Bana ‘istifanı geri al’ demek ‘tetiği çek’ anlamına gelir. Ancak siz bahsettiğim problemleri halledin, ben oturduğum yerden size ve sağlığınıza dua edeceğim’ dedim. Başbakan Erdoğan bu sözler üzerine ‘Peki o halde’ diyerek RTE markalı kravat hediye ettikten sonra ‘İnşallah İstanbul’da görüşeceğiz’ dedi.”

Haberin Devamı