Gazete Vatan Logo

"Başbakan'ın talimatlarını uyguladım"

Çevik Bir Sincan'da

28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli orgeneral Çevik Bir, soruşturmanın odağındaki Batı Çalışma Grubu’nun MGK’da 28 Şubat alınan kararlar ile bu kararların uygulanmasına yönelik Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak kurulduğunu savundu. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın bakanlıkların yanı sıra Genelkurmay Başkanlığı’na da 28 Şubat MGK kararlarının uygulanması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını bildiren talimat verdiğini ileri süren Bir BÇG’nin amacının hükümeti de irticaya karşı korumak olduğunu iddia etti.

‘ABD ve İsrail’de lobi’

Soruşturma kapsamında “hükümeti cebren devirmek, hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek, engellemeye teşebbüs etmek ve darbeye teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklanan Çevik Bir’e Savcılık’taki sorgusunda BÇG’nin teşkilat yapısı ile BÇG’nin faaliyetlerini gösteren belgelerdeki eylem planlarına ilişkin detaylı sorular yöneltildi. Bir’in bir kısmlı Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen, bir kısmı ise savcılığın soruşturma sırasında ele geçirdiği bu belgeleri büyük ölçüde kabul ettiği, bazı belgeleri ise hatırlamadığını söylediği öğrenildi. Bir’e Refahyol’un iktidara gelmesinden sonra hükümete karşı ABD ve İsrail nezdinde lobi çalışması yapıp yapmadığı, medyayı yönlendirip yönlendirmediği iddiaları da soruldu.

‘Tutuksuz yargılayın’

Suçlamaları kabul etmeyen Bir, savcılığın tutuklama talebiyle sevk ettiği 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Karatay’a ise tek cümlelik bir savunma yaptı ve “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hükümetin, MGK’nın ve zamanın başbakanının emir ve talimatlarını uyguladım, suçsuzum” dedi. Bir, sabit ikametgahı olduğunu da belirterek tutuksuz yargılanmak istediğini söyledi.

‘BÇG’yi Erbakan kurdu’

Bir’in mahkemedeki savunmasını esas olarak avukatı Vahap Bozkurt yaptı: “MGK anayasal bir kurumdur. 14 Mart 1997 tarihinde dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan, Bakanlıklara, Genelkurmay Başkanlığına, Bakanlar Kurulu kararına da atıfta bulunarak MGK kararlarının uygulanması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını yasal düzenlemeye ihtiyaç olursa Bakanlar Kurulu’nun bu yasal düzenlemeleri yapacağını buna göre çalışmasına başlanmasını bildiren talimatını vermiştir. BÇG MGK kararı ve Bakanlar Kurulu kararları muvacehesinde kurulmuştur” dedi. Mahkemeye MGK’nın 28 Şubat kararlarını sunan Bozkurt, ayrıca Bakanlar Kurulu kararları ve Erbakan’ın talimat yazısı ile İçişleri Bakan Meral Akşener’in kendi alt birimlerine MGK kararları uyarınca verdiği talimatlara ilişkin belgelerin getirtilmesini istedi. Bu belgelerin BÇG’nin yasal bir çalışma olduğunu göstereceğini savunan Bozkurt’un savunması özetle şöyle: “BÇG’nin görev alanları da MGK kararları ve EK-A’sında yer alan maddelerde belirlenmiştir. İrticai unsurlara destek sağlayan ülkelerdeki rejimlerin kontrolü, MGK kararları ve EK A’nın 10. maddesi gereğidir. Belediyelerle ilgili suçlamalar ise yine EK A’nın 12. maddesi gereği yapılan çalışma ve raporlamalardır.”

‘Erbakan talimat verdi’

“BÇG, MGK kararları ve Bakanlar Kurulu kararları uyarınca irticaya karşı tedbir alınması amacıyla oluşturulmuş olup, amacı irticai terörün Türkiye Cumhuriyeti Demokrasisine ve Türk halkına ve hükümetlerine zarar vermesini engellemektir. 28 Şubat 1997 tarihli MGK’da MİT tarafından irtica ile ilgili ayrıntılı bir sunum yapılmıştır. Müvekkile isnat edilen suçlamanın oluşabilmesi için ‘Cebir ve şiddet unsuru’ şarttır. Müvekkilim veya herhangi bir TSK personelinin bu olayda cebir ve şiddet kullanması söz konusu olmamıştır. Hükümet tarafından alınan MGK kararlarının esas amacı müvekkilimize isnat edilen suçlamanın tam aksine irticai teröre karşı mevcut hükümeti korumak için gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Dönemin Başbakanı Sayın Necmettin Erbakan kendi isteği ile istifa etmiş ve istifa ederken de diğer ortağı ile yaptığı protokol gereği görevi Tansu Çiller’e bırakmak üzere aynı partilerin hükümet etmeye devam etmesi amacı ile istifa ettiğini belirtmiştir. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a vermesi nedeni ile hükümet değişikliği olmuştur. Şayet Tansu Çiller ile Necmettin Erbakan arasındaki protokol gereği sayın Tansu Çiller başbakan olsa idi, mevcut hükümet görevine devam edecekti.”

‘BÇG Başbakan’a sunuldu’

“BÇG’ce yapılan tüm çalışmalar ve hazırlanan belge ve raporlar belli bir silsileyi takiben Genelkurmay Başkanına ve o kanalla Başbakana ve hükümete sunulmuştur. Nitekim aynı mahiyette İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile MİT tarafından yapılan çalışmalar ile aynı paralelde hükümete sunulmuştur. Hükümetin bilgisi ve talimatı dışında yasal olmayan hiçbir iş ve işlem yapılmamıştır. BÇG’nin MGK kararları doğrultusunda yaptığı tüm çalışmalar mevcut hükümeti ve devleti bölücü ve irticai teröre karşı korumaktır.”

İŞTE ŞÜPHELİLERİN SAVCILIK SORULARI

Subay eşlerini kullandınız mı?

- Çevik Bir imzalı Batı Çalışma Grubu Batı Harekat Konsepti belgesinde irticai faaliyetlerin beşiği durumundaki okul, dershane ve kursların kontrol altında tutulabilmesi için subay/astsubay ve güvenilir devlet memurlarının, öğretmen eşlerinin gönüllü olarak bu okullar ve dershanelerde görev almalarının sağlanacağı belirtilmektedir. Subay ve astsubay eşlerinin bir istihbarat elemanı gibi istihdam edilmesinin yasal dayanağı nedir? Bu kişilere istihbarat eğitimi de verilmiş midir?

Üfürükçü hoca haberleri

- Aczmendiler” ve “üfürükçü hoca” gibi konuları gündemde tutmak için hangi basın organında kimlerle çalışma yaptınız? Teması kimlerle ve nasıl sağladınız?

- 10 Nisan 1997 tarihli 2 sayfadan oluşan Batı Çalışma Grubu konulu Çevik Bir imzalı belgede ülke genelinde kitle örgütleri ile iletişim kurmaktan bahsedilmektedir. Bi kitle örgütlerinden medya, üniversiteler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri olmak üzere bildiklerinizi açıklayınız. Bu belgede kamuoyunun yönlendirilmesinden bahsedilmektedir. Bu çerçevede irtibatlı olunan kişi ya da kurumlar kimlerdir? Bu kapsamda Genelkurmay karargahına çağrılan ve irtibat kurulan medya mensupları kimlerdir?

Erdoğan’ın mahkumiyeti

- Batı Eylem Planı’nda siyasi parti ve belediyelere karşı tedricen artan örtülü ve psikolojik harekat tedbirlerinin uygulanacağı ifade edilmektedir. Dönemin belediye başkanlanı Recep Tayyip Erdoğan (İstanbul), Şükrü Karatepe (Kayseri), Bekir Yıldız (Sincan), Ali Nabi Koçak (Sultanbeyli) hakkında basında çıkan haberler ve neticesinde gerçekleşen yargılama süreçleri böyle bir çalışmanın mı sonucudur?

Öldürme de var mı?

- Sivrilmiş fanatik irticai lider ve yöneticileri pasif hale getirmek maksadıyla, uygun hareket tarzları geliştirmek” ifadesindeki pasifize etme çalışmaları arasında öldürme de var mıdır?”

Fadime Şahin’i de sordular

- O günlerde TV ve gazetelerde psikolojik harekat malzemesi olarak kullanılan “Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Aczmendiler” haberleriyle “Temiz Toplum”, “Aydınlık için Bir Dakika Karanlık” eylemleri böyle bir çalışmanın mı ürünüdür?

TSK’DAN 28 ŞUBAT AÇIKLAMASI

‘Bir’in bizden talebi olmadı’

ANKARA - TSK, “28 Şubat” soruşturmasıyla ilgili basında çıkan iki habere yönelik açıklama yaptı. “Emekli Orgeneral Çevik Bir’in, Ankara’da karşılanmak istediği, ancak “Hayır” yanıtını aldığı ve “Islak imzalı belgelerin Genelkurmay Başkanlığı’ndan gönderilmesi”ne yönelik haberlerle ilgili şöyle denildi:

‘Savcılığa gönderildi’

“Emekli Orgeneral Çevik Bir’in, Ankara’da karşılanması konusunda Genelkurmay Başkanlığı’ndan herhangi bir talebi olmamıştır. Basında ‘Islak İmzalı Belge Genelkurmay’dan’ başlığıyla bir habere yer verilmiştir. Konuyla ilgili olarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. maddesiyle görevli) tarafından 24 Şubat 2012 tarihli yazı ile Batı Çalışma Grubu ile ilgili tüm belgelerin gönderilmesi Genelkurmay Başkanlığı’ndan istenmiştir. Bu yazıya cevaben 06 Mart 2012, 14 Mart 2012 ve 3 Nisan 2012 tarihli yazılar ile istenen belgelerden mevcut olanlar savcılığa gönderilmiştir. Aynı haberde yer verildiği şekilde, görevlilerin isim ve rütbelerinin yer aldığı bir CD gönderilmemiştir.”

Hazar Denizi’nden geldi, tutuklandı

TUTUKLU sanıklardan emekli albay Serdar Çelebi’nin dönemin Başbakanı Erbakan’ın askeri danışmanı olduğu ve arandığını Hazar Denizi’ndeyken öğrenip teslim olduğu ortaya çıktı. Çelebi savunmasında “MGK kararı, bunu takip eden Başbakan imzalı bir emirdir. Bu nedenle ben yasa dışı değil diye değerlendiriyorum. Belirtilen tarihte Başbakanın askeri danışmanıydım. Bu mevkii, prestijli bir atanma yeri ve buraya mesleki geçmişi temiz, başarılı, politize olmayacak ahlakta bir subay tayin edilir” dedi.

‘Kıbrıs’a heykelim dikildi’

Şüpheli emekli Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu, mahkemedeki savunmasında, subay olduğundan itibaren devletin ve hükümetin varlığı için hayatı pahasına mücadele ettiğini belirterek ‘Daha üsteğmen iken Magosa’yı Kıbrıs Barış Harekatı’nda 8 bin kişilik Yunan Rum kuvvetlerine karşı 250 mücahit taburu ve Magosa halkı ile bir ay savunarak Magosa’ya gazilik unvanı kazandırdım. Türk subayını temsilen yüzbaşı rütbesinde heykelim dikildi” dedi.

Alevi davası sanığı

Şüpheli emekli Albay Cengiz Çetinkaya’nın avukatı Müşteba Aydın ise müvekkilinin “10 Şubat 1998 tarihinde Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Genel Sekreter Tümgeneral Erol Özkasnak, Genel Kurmay Halkla İlişkiler Daire Başkanı Kurmay Albay Hüsnü Dağ’ın Alevi oldukları ve bir halka oluşturduklarını söylediği” iddiası ile Genel Kurmay Askeri Mahkemesi’nde yargılandığını söyledi ve “Müvekkil 7 yıl yurt dışına gidememiş ve büyük hak kayıplarına uğramıştır. Yani o da bir 28 Şubat mağdurudur” dedi.

ACZMENDİLER ORTAYA ÇIKTI

‘Asıl mağdur biziz’

28 Şubat sürecine müdahil olmak isteyen Aczmendiler Ankara’da bir araya geldi. Türkiye’nin çeşitli illerinden otobüslerle Ankara’ya gelen ve aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yaklaşık 300 kişilik grup, 28 Şubat süreciyle ilgili açılan soruşturmaya müdahil olmak için Ankara Adliyesi’ne yürümek istedi. Hacı Bayram Camii’nde öğle saatlerinde toplanan grup, burada namaz kıldı. Namazın ardından yürüyüşe geçen Aczmendiler, polisin cami çevresinde kurduğu barikatla karşılaştı. Yürüyüşleri polis tarafından durdurulunca da cami avlusunda oturma eylemi başlattılar. 28 Şubat sürecinde Fadime Şahin olayı ile Türkiye gündemine oturan Aczmendi lideri Müslüm Gündüz, 28 şubatın mağdurlarının kendileri olduğunu öne sürdü. Gündüz, “28 Şubat sürecini anlamak için Aczmendi olayını iyi incelemek lazım. O dönemde neler yaşandığını herkes gördü. Biz bu davaya müdahil olmak istiyoruz. Avukatımız aracılığıyla müdahillik dilekçemizi gönderdik. Ancak savcı kabul etmemiş. Kimin savcısı, kimden maaş alıyor. Demek ki 28 Şubat süreci devam ediyor” dedi. Hacı Bayram Camii’nden adliyeye yürüyerek müdahillik dilekçesini sunmak istediklerini dile getiren Gündüz şöyle devam etti: “Şimdi de polis barikatıyla karşılaştık. Biz bir zorluk çıkartmayacağız. Kendilerine söyledik, ister onların otobüsleriyle, ister bizim kendi araçlarımızla adliyeye gitmemize izin vermelerini istedik. Bizim amacımız burada olay çıkarmak değil, 28 Şubat mağduruyuz. Hakkımızı aramaya geldik. Polis izin verene kadar bir hafta burada cami avlusunda oturma eylemi başlatıyoruz. Eğer yine de izin verilmezse bir hafta sonra değerlendirme yapacağız.”

Haberin Devamı