Gazete Vatan Logo

MEB'den son dakika açıklaması! 5 yaşında eğitim başlayacak! Eğitimde yeni dönem

MEB'den son dakika açıklaması! Eğitimde yeni dönem başlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin geleceğini belirleyen anaokullarında olağanüstü bir atılım yaptı. Türkiye’de 2006’dan beri yılda ortalama 150 anaokulu açılırken, son 10 ayda bu rakam 1400’e çıktı. Bu dönemde 10 bin 100 ana sınıfı açıldı. Yıl sonuna kadar açılacak anaokulu sayısının 3 bine çıkması planlanıyor. Tüm çocukların anaokulu eğitimi alması hedefleniyor.

MEB'den son dakika açıklaması! 5 yaşında eğitim başlayacak! Eğitimde yeni dönem

Eğitimcilere göre bir insanın geleceğinin temeli yaşamının ilk 6 yılında atılıyor. Bunun için de erken çocukluk eğitimi çok önemli. Yani yaşamının ilk yıllarında çocukların fiziksel, zihinsel gelişimine yönelik eğitim alması gerekiyor. Özellikle 3 ile 6 yaş arasında çocukları hayata ve ilkokula hazırlamak için yarım ya da tüm gün eğitim veren okul öncesi eğitim kurumuna gitmesi çok yararlı. Bu kurumlar çocukların kendini keşfetmesi, var olan potansiyelinin ortaya çıkarılması, daha üretici ve verimli olmasını sağlıyor. Ve dünyada tüm araştırmalar da okul öncesi eğitim alan çocukların sonraki yıllarda okul başarılarının daha yüksek seviyede olduğunu gösteriyor. Çocukların zihinsel gelişiminin yüzde 50’sini 4 yaşına kadar, yüzde 30’unu 4-8 yaş arasında, yüzde 20’sini ise 8-17 yaşları arasında tamamladığı düşünülürse ve 0-6 yaş arasındaki gelişimine bakılırsa bu dönemde oluşturulacak sağlam temel, gelecekte birçok alanda kendini geliştirme yeteneği sağlıyor.

GELECEĞİ BELİRLİYOR

Hürriyet'ten Nuran Çakmakçı'nın yazısına göre; Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin geleceğini belirleyen anaokullarında olağanüstü bir atılım yaptı. Türkiye’de 2006’dan beri yılda ortalama 150 anaokulu açılırken, son 10 ayda bu rakam 1400’e çıktı. Anaokulu sayısında yıllık ortalama yüzde 9 artış yaşanırken, bu yıl ilk kez bir önceki yıla göre bağımsız anaokulu sayısında yıllık yüzde 50 artış çok dikkat çekici. Şu ana kadar ülkemizde 2 bin 782 anaokulu olduğu düşünülürse 10 aydaki bu dev yatırımın çocuklar için önemi daha iyi anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Bakanlığın verilerine bakıldığında 2002-2022 yılları arasında okul öncesi kurumlara devam eden çocuk sayısı yüzde 500’den fazla artarak 320 bin 38’den 1 milyon 800 bine yükseldi. Yine aynı yıllar arasında görev yapan okul öncesi öğretmen sayısı ise 13 binden 99 bine yükseldi. Öğretmen başına düşen çocuk sayısı 24’ten 17’ye düştü.

ORANLAR YÜKSELİYOR

Milli Eğitim Bakanı Özer’in en büyük hedeflerinden biri ülkemizde her çocuğun okul öncesi eğitimden yararlanabilmesini sağlamak. Özer, göreve geldiğinden bu yana kısa sürede 1400 anaokulu, 10 bin 100 ana sınıfı açılmasını sağlayarak 500 bin çocuğu okul öncesi eğitime ulaştırdı. 1400 yeni anaokulu ile bu sayı güçlendiriliyor, yıl sonuna kadar bu rakamın 3 bine çıkması planlanıyor.

Haberin Devamı

Bu nedenle, 1 Eylül’de atamaları yapılacak 20 bin öğretmenin 7 bin 500’den fazlası okul öncesi eğitimde görev alacak.

BAKAN ÖZER: HEDEF 5 YAŞTA YÜZDE 100 EĞİTİM

Bakan Mahmut Özer’in yazdığı ilk ve ortaöğretimde son 20 yılda yaşanan dönüşümü anlatan ‘Türkiye’de Eğitimi Yeniden Düşünmek’ kitabında, okul öncesi eğitimin çocukların sadece bilişsel becerilerini değil, bilişsel olmayan becerilerini de geliştirdiği ve uzun vadede toplumsal barışın ve refahın artmasına oldukça önemli katkılar sağladığı belirtiliyor. Türkiye’de, uzun yıllardır okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmaya yönelik hedefler konmasına rağmen ulaşma oranlarının istenen düzeye çıkamadığının vurgulandığı kitapta şu bilgilere yer veriliyor:

“2021 yılı ortalarında 3 yaşta okullaşma oranı yüzde 14, 4 yaşta yüzde 35 ve 5 yaşta yüzde 78 civarında. 3-5 yaş aralığında ise yüzde 45’ler seviyesinde olup OECD ülkelerine göre oldukça düşük seviyede. Okul öncesi eğitime erişim bu kadar kısıtlı olduğunda genellikle sosyoekonomik seviyesi iyi olan ailelerin çocukları bu eğitime kolaylıkla erişebilirken diğer aileler açısından erişim son derece kısıtlı kalıyor. Okul öncesi eğitimin yeterince yaygınlaşmaması ve katılım açısından destek sağlanmaması, sosyo ekonomik açıdan dezavantajlı ailelerin katılımını büyük ölçüde sınırlıyor. Bu durumda da ilkokulun başlangıcında sosyoekonomik durum farklılığına göre öğrencilerin hazırbulunuşluk seviyelerinde ciddi farklar ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı