Gazete Vatan Logo

Metobolomiks yöntemi, yasa nedeniyle dünyada en çok Türk halkının işine yarayacak

Yeni yöntemle başarılı gebelik iki kat artıyor!

Metobolomiks yöntemi, yasa nedeniyle dünyada en çok Türk halkının işine yarayacak

Yaz başında posta kutuma düşen bir mesaj tüp bebekte çığır açan bir yöntem keşfedildiğini ve bunun Anadolu Sağlık Merkezi’nde uygulanmaya başlandığını bildiriyordu. Bu tür mesajlara her zaman şüpheyle yaklaşırım. Çünkü birçok yöntemin çığır açtığı söylendi, hepsi fos çıktı. Normalde bu mesaja da itibar etmezdim ama Anadolu Sağlık Merkezi Tüp Bebek Bölümü’nün başında, yıllarca Yale Üniversitesi Kısırlık Tedavisi Bölüm Başkanlığı görevini yürütmüş, halen orada öğretim üyesi olarak görev yapan dünyaca ünlü doktorumuz
Prof. Dr. Aydın Arıcı vardı. Üstelik “metobolomiks” denen bu yöntemi onun Yale’deki ekibiyle birlikte geliştirdiği söyleniyordu. O zaman bana da, bu yöntemin nasıl çalıştığını, ne işe yaradığını dinlemek düşüyordu. Bu söyleşiyi, Tüp Bebek uygulamasına ihtiyaç duyan anne-baba adaylarının dikkatine sunuyorum. Okuyun, kararı siz verin.





n Nedir bu “metobolomiks” yöntemi?
Metabolizmayı ölçerek, transfer edilecek embriyonun sağlıklı olup olmadığını ölçen, dolayısıyla gebelik şansını artıran ve çoğul gebelik riskini azaltan bir yöntem.
n Nasıl yapıyor bunu?
Embriyolar, kendilerini besleyen bir sıvının içinde yaşamlarını sürdürürler. İnsanlar gibi yer, içer ve daha sonra aldıkları maddeleri idrar ve dışkı yoluyla atarlar. Nasıl ki, bir insanın sağlık sorununu belirlemek için idrar ve dışkısını inceliyorsa metobolomiksle de embriyoların atıklarını inceleyebiliyoruz. Bu analizleri yaklaşık yüzlerce atığı analize edebilen “spektrofotometre” dediğimiz çok gelişmiş bir alet ile değişik dalga boyları kullanarak gerçekleştiriyoruz ve embriyonun metobolik profilini çıkartıyoruz.
n Embriyo amniyosentezi gibi bir şey
mi bu?
Daha farklı. Embriyonun genetik yapısını bize söylemiyor. Sadece metobolik açıdan sağlıklı olup olmadığını söylüyor.
n Daha önce ölçemiyor muyduk bunu?
Gerekirse embriyonun kabuğunu delip, altı-sekiz hücreli bir embriyonun tek hücresini dışarı alıp 8-9 tane kromozoma bakıp tespit etmeye çalışıyorduk. O da yüzde 20 yalancı negatifliği, yüzde 20 yalancı pozitifliği olan bir testtir. Ama klasik olarak tüp bebekte transfer edilecek embriyoların değerlendirilmesi görünüşlerine bakılarak yapılmaktadır. Embriyologlar derecesine bakıyordu. “Birinci derece yani 8 hücreli olan iyidir” diye biliyorduk, bugüne kadar. Kesin olarak öyle diyemiyoruz. Yoldan geçen gayet sağlıklı görünen bir insanın bilmediğimiz bir hastalığı; kolestrolü, tansiyonu vs... olabileceği gibi, sağlıklı görünen embriyonun da görmediğimiz kusurları olabilir. Down sendromu bulgusu genelde birinci derece embriyolardan çıkar ve gayet güzel büyürler. Yani dereceye bakarak, metobolik profili anlamak mümkün değil.




Sağlıklı görünen embriyoların yüzde 70’i öyle değildir

* “Sağlıksız görünen embriyo, sağlıksızdır” diyebilir miyiz?

Evet, negatif yönde karşılığı vardır. Nasıl ki bir insanın görünümü sağlıksız ise o kişiye “sağlıksız” diyebiliyoruz, embriyoda da aynı şey.

* Peki şimdiye kadar size bir embriyoloğun “Bu en kaliteli embriyodur” diye sunduğu ve sonradan sizin öyle olmadığını fark ettiğiniz uygulamalar var mı?

Tabii ki var. İstatistikler de bunu gösteriyor.

* Hangi istatistikler?

Tüm dünyadaki istatistikler... 35 yaşından genç, sağlıklı bir kadına, sadece görünüşe bakarak tek embriyo transfer ettiğimizde gebelik oranı yüzde 25-30’dur. Demek ki yüzde 70, o embriyo sağlıklı görünse de değildir.

* Metobolomiksle yüzde 100’e mi çıkıyor bu oran?

Hayır. Ama başarılı hamilelik oranını ikiye katlıyor. Yüzde 50’lere çıkartıyor.

* Nereden biliyoruz? Hangi kaynağa göre?

Bunlar son beş yılın çalışmaları... Fertility Sterility dergisinde, Avustralya’da yayınlanmış ciddi çalışmalar var.

* Yine de bu yöntemin gerekliliğini tam anlamıyorum. Şimdi 7-8 embriyo oluştu. Tiplerine bakılarak sağlıksız olanlar elendi. Diyelim ki kaldı dört tane... 35 yaş üstündeki bir kadına iki tane transfer edilecek. Embriyolog bu dörtün içinde, yalnış ikiyi nasıl seçebilir?

Seçebilir de, seçemeyebilir de... Orada maalesef tıkanıp kalıyoruz. “Şu ikisi, diğer ikisinden daha iyidir” genellikle diyemiyoruz.

Tüp bebek tedavisine ek olarak embriyo başına 200 TL masraf getiriyor

* Peki elimizde bir tane sekiz, bir tane altı, bir tane dört hücreli embriyo varsa... Embriyolog da, metobolomikste büyük ihtimalle sekiz hücreliyi seçmeyecek midir?

Bazen metobolomiks altı hücrelinin başarı şansının daha yüksek olduğunu söylüyor. Yapmış olduğumuz çalışmalar embriyolog seçimiyle, metobolomiks’i karşılaştırdığımızda metobolomiksin daha doğru karar verdiğini gösteriyor. Sağlık Bakanlığının geçtiğimiz Ocak ayında yayınlanan yönetmeliğine göre 35 yaş altı tek, 35 yaş üstü iki embriyo transfer hakkı var, biliyorsunuz. Bu yüzden en sağlıklı embriyoyu seçmek daha da önemli oldu. Bu yöntem tüm dünyada en çok Türk halkının işine yarayacak gibi duruyor.

* Metobolomiks basına “tüp bebekte çığır açan yöntem” olarak tanıtıldı. Öyle midir?

“Çığır açan yöntem” lafı yanlış. Sadece tüp bebek tedavisi gören çiftlerde riski artırmadan, başarıyı artıran önemli bir basamaktır.

* Peki bu basamağı çıkmak bize ne kadara mal oluyor?

Her embriyo için ayrı bir kaset kullanmak gerekiyor. Bu kasetler masraflı. Aleti aldığımızda bize 50 kaset ücretsiz olarak verildi. Birkaç ay bunları kullandık. Elbette kurumun dönmesi için belli bir para gerekiyor ama burası vakıf hastanesi, başımızda “Bize para kazandırın” diyen bir patron yok. Kar amacı gütmüyoruz ama masrafların da çıkması gerekiyor. Bu yüzden bundan sonraki kaset masraflarını hastalara yansıtmamız gerekecek. Tek kasetin maliyeti yaklaşık 200 TL gibi bir şey olacak.

* Yani üç embriyo analiz edecek olsak, tüp bebek masrafının üzerine yaklaşık 600 TL gibi bir metobolomiks masrafı eklenecek.

Yaklaşık olarak. Şansınızı ikiye katlıyorsa 600 TL’lik fark bence değer.

Kadınlar hamile kalmak için, bardan buldukları bir erkeğin yakasına mı yapışsınlar?

Aydın Arıcı’yı bulmuşken, Ocak ayında çıkan yasa hakkındaki görüşlerini de sordum. Bakın neler dedi.

İki üç yıl öncesine kadar 30 yıla yakın Amerika’da çalışmış bir hekim olarak, ülkeme geldiğimde beni hem rahatsız eden, hem de düşündüren gözlemim şu oldu: Merkezler tüp bebek tedavilerinde biraz kovbayvari bir yaklaşım içindeydi. “Dört tane koyalım beş tane koyalım. Üçüz olursa birini sonlandırırız” gibi bir tavır vardı. Bana gelen hastaların, önceki denemelerinde uygulanan yöntemleri görünce ağzım açık kalmıştı.

* Merkez sayısı ihtiyacın üstünde ve hiçbir standartı yoktu. Gecekondu gibi yerlerin tüp bebek merkezi olduğuna rastladım. Yasanın tasvip ettiğim yönü bu merkezlerin standartize edilmeye çalışılması... Çok embriyo transferinin belli bir sınırlandırma altına girmesini de destekliyorum. Nedenine gelince, çoğul gebelikler nedeniyle çok sorunlu biten hamilelikler görmüş olmam. 24-28’inci haftalarda doğum oluyor. Bebekler eğer yaşayabilirse, kafatası gelişmiyor, beyin kanaması oluyor, spastik oluyor. 10 üçüzden biri bile böyle sorunlu doğsa
(-ki oran çok daha yüksek.) niye doğsun? Bunu kontrol edebilme şansımız var. Tıpta birinci kural hastaya zarar vermemektir. İyi bir şey yapmaya çalışırken, kişileri daha zor duruma sokmamak gerek.

* Yasanın tasvip etmediğim yanı ise herkesin aynı kefeye konmasıdır. Transfer edilecek embriyo sayısının üst sınırı üç olmalıdır. Üç embriyo ile hamile kalamayacak bir kişi, dördüncü ve beşinci embriyo ile de hamile kalmaz. Yani hamilelik oranı artmaz, çoğul gebelik riski artar. Alt sınıra gelince, karar hekim insiyatifine bırakılmalıdır. Her 35 yaşından genç kadında “mükemmel yumurta vardır” diyemeyiz. Erken menapoza giren birçok kadın var. 34 yaşında böyle bir kadının üç tane embriyosu varsa, “ikisini donduralım, ya da çöpe atalım” demek söz konusu olamaz.

* Yasanın geriye dönük işlemesi, eskiden dondurulmuş embriyoların çöpe atılması da büyük yanlıştır.

* 42-43 yaşında hizmet verdiğimiz kadınlara “Yok artık, sizin çocuğunuz olmasın” demek, etik değildir. Bu kişilerin oluşan embriyolarının zaten yüzde 80’i normal değildir. Ürettikleri iki üç embriyoya kısıt getirilmemelidir.

* Donör konusu ile ilgili saçma diyeceğim yaklaşımlar var. Bir erkekle yatmadan yurt dışına gidip bu uygulamayı yaptıran bir kadını dönüşte hapis cezası beklemesi inanılmazdır. Demek ki kadınlar hamile kalmak için bundan sonra bardan buldukları bir erkeğin yakasına yapışmalılar. Bunların düzeltilmesi gerektiğine yüzde yüz inanıyorum.

Haberin Devamı