Diziler duyguları yıpratıyor

Reklamcılık bölümü mezunusunuz. Neden oyunculuğa geçiş yaptınız?

Oyunculuğa okurken başladım. Duygularımı katabileceğim bir meslekte olmalıyım diye karar verdiğim zaman girdim bu yola. Oyunculuk para kazanmak için yapılan bir meslek değil benim için. Genel müdür olup çok para kazanmaktansa oyuncu olup az para kazanmayı tercih ederdim ve tercihim de bu yolda oldu. Bu yaptığın işi sevmekle alakalı sanırım.

Dizide şımarık ve mesafeli bir karakteri canlandırıyorsunuz? Gerçekte nasıl birisiniz?

Gerçek hayatta Yıldız'a tam zıt bir karakterim. En son düşündüğüm kişi kendim oluyor maalesef. Hayatımda önceliğim maneviyattır. Yıldız ise tüm hayatını kendi mutluluğu üzerine yaşıyor. Martin Luther King'in "Ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın" sözünü çok severim. Yıldız da herkes gibi hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Halit Ergenç ve Bergüzar Korel'le ilişkiniz nasıl? Onlardan öğrendiğiniz en önemli şey ne?

Türkiye de oyuncu profili olarak en örnek alınası kişiler onlar. En önemlisi insana saygı duyuyorlar. Set adabını, disiplini, yapılan işe saygı duymayı ve ekip işini onlardan öğreniyorum.

Hayatta sizi hangi konular daha fazla düşündürüyor?

Kalbime dokunan her şeyle ilgili derdim var. Dünya üzerinde savaş-açlık gibi sebeplerden her gün birileri ölüyor ve engel olamamak kadar acı bi şey olamaz. Sevin diye bağırmak istiyorum herkese. Yaratılan her şeyi sevmezsek nefret dolacak çünkü içimiz.

İnanırsam tabularımı yıkarım

Bir dönem dizisinde yer alıyorsunuz. Peki tarihe meraklı mısınız?

Hem de çok meraklıyım. Çocukluğumdan beri en sevdiğim ders tarih ve edebiyattı. Hala her tarihi olayı ezbere bilirim. Bir dilek hakkım olsa her dönemde yaşamak isterdim. O dönemde insanlar nasıl giyinir, nasıl yürür nasıl severlerdi hep merak etmişimdir. Şimdi o dönemin dizisinde oynuyorum. Mucize gibi... Pınar olarak o dönemde yaşasam ayna karşısında değil savaş meydanında ya da Halide Edip gibi olurdum büyük ihtimalle.

Rol konusunda tabularınız var mı? Yoksa "Sanat için her şeyi yaparım" diyecek kadar oyunculuğa tutkulu musunuz?

"İnsanın içinde her insan vardır, yeter ki kabuğu çatlatmasını bilmeli" demişti hocam. O yüzden karaktere inanırsam kıramayacağım tabu yok. Aksine zorlu süreçlerin karakteri daha sağlam yapacağı kanısındayım. Senaryosuna, oynayacağım karakterin derinliğine inandığım sürece oyunculuğa karşı çok tutkuluyum.

Tiyatro bana daha yakın

Tiyatro sahnesinde olmak ve sinema filminde oynamak en çok istediğim iki şey! Dizi bu iki platforma göre duyguyu daha çok yıpratan, karakter devamlılığı sağlanması zor olan bir şey. Ama sinema da karakter baştan sona senin. İstediğin gibi evirip çevirebiliyorsun. Tiyatronun daha zor olduğunu söylerler ama ben kendime daha yakın buluyorum. Tiyatroda her şey akışta, baştan sona an'ın içindesin.

İçimden geldiği gibi yaşarım

Şöhret kelimesinden hep korkmuşumdur. Şöhret benim için sabun köpüğü gibi anında yok olup gidebilir. Gittiğinde acıtmasını istemiyorsam varlığını çokta kaale almamak gerek. Bu yüzden benim için değişen bir şey olmadı. Hayatta içimden gelerek ilerlemeye çalışıyorum. Plan program insanı değilim ama kariyerim konusunda menajerim ve ekibi o kısmı düşündükleri için birbirimize danışarak bir yol çiziyoruz tabi ki.