Alkışlar TÜSİAD’a...

Haberin Devamı

Çoğulcu demokrasi nasıl işler? Önce parti örgütleri halkın benimseyeceğini düşündükleri üyeleri arasından yargıç gözetimindeki önseçimle milletvekili adaylarını belirler. Adaylar partilerinin oyları oranında milletvekili seçilirler. Mecliste kendilerini aday gösteren ve sürekli halkın nabzını tutan örgütlerin istemleri doğrultusunda çalışırlar. Parti başkanlarının kulu kölesi olmazlar! Dolayısıyla halktan kopmamaya özen gösterirler. Gerektiğinde genel başkanlarına karşı çıkar, direnirler. Halkın istemediği doğrultuda oy kullanmaktan çekinirler. Halkın iradesi meclise ancak bu yolla yansır!.. Parti başkanları ve yönetim sadece çok önemli gördükleri az sayıda kişiyi merkezden aday gösterirler...

Ancak tüm demokrasi teranelerine karşın Türkiye’de milletvekillerinin tamamını parti başkanları belirlemektedir!.. Sonuçta tüm yasalar sadece iktidardaki parti başkanının iradesiyle şekillenmekte ve TBMM’de onaylanmaktadır! Tartışılan “anayasa değişiklikleri” bu nedenle R. T. Erdoğan markasını taşımaktadır.

“Siyasi Partiler Yasası” parti ağalığını engellemediği sürece, gerçek demokratikleşmeye ulaşılması hayaldir. Ama parti başkanlarının hepsinin işine geldiği için, her şey konuşulur, sadece partiler yasasının değiştirilmesi hiç gündeme gelmez. Aynen dokunulmazlıkların kısıtlanmasının gündeme getirilmemesi gibi...

***


TÜSİAD yeniden çıkardığı dergisi Görüş’ün kapağında bu temel eksikliği çarpıcı bir resimle vurgulamış. Görmeyenler olabilir. Kapakta TBMM Genel Kurulu var. Yalnız fotomontajla solda oturan AKP Grubu milletvekillerinin tamamı Recep Tayyip, ortadaki CHP’lilerin tamamı Deniz Baykal ve sağ taraftaki MHP’lilerin tamamı Devlet Bahçeli olarak gösterilmiş!.. Kısacası TBMM sadece üç kişi! TBMM’yi üç parti başkanının keyiflerince oluşturduğu, milletvekillerinin milletin değil, parti başkanlarının temsilciliğini yaptığı, çokça sözü edilen halkın iradesinin meclise yansımadığı ancak bu kadar özlü anlatılabilirdi...

Demokrasiyi ileriye taşımanın gündemin ilk sırasında tartışıldığı, AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliklerinin “demokratik açılımın” olmazsa olmazı gösterildiği, bugünkü ortamda TÜSİAD’ın dergisi iktidarın ve muhalefetin dillerinden düşürmedikleri demokratlıklarının ne denli sahte olduğunu şamar gibi yüzlerine vuruyor!..

Özünde TÜSİAD toplumun değil hükümetin yönlendirilmesine(!), iş dünyasının çıkarlarına odaklıdır. Gerekli gördüğünde kimi tutarsız eylem ve söylemlere yönelmesi şaşırtıcı sayılmaz. Ancak yeni dergisiyle toplumu uyarmaya, halkın gerçeği görmesini sağlamaya çalışması takdire şayandır. Dergiyi hazırlayanları ve Ümit Boyner’i kutlamak gerek...

***


Oysa kanaat önderi konumundaki sivil toplum örgütleri, sanatçılar, yazarlar nedense susuyorlar. Anayasa’nın yetersiz ve tümden değiştirilmeye muhtaç olması başka, ceza almış bir iktidarın çıkarları doğrultusunda devlet yapısını tahrip etmesine suskun kalmak başkadır! Bilgilenme zahmetine girmeden, hukuktan, devlet yapısından habersiz şarkıcılar, oyuncular, sırf Başbakan çağırdı diye, AKP propagandasının figüranları olabiliyorlar!.. İyi niyetli olmaları anlaşılabilir ama saflık ya da çıkarcılık misyonlarıyla bağdaşmıyor!.. Sıkıştığını hissedip kendisini kurtarmak için, tek başına anayasa değişiklikleri hazırlayarak her derde deva hap niyetine halka yutturmaya kalkan R.T.Erdoğan’ın tuzağını görmüyorlar.

Maalesef toplumda sanatlarıyla öne çıkmış ünlü kişilerin bile dik duramadığını, gücün karşısında beli yaylı dönekler gibi eğilip büküldüklerini izliyoruz. Tükürdüğünü daha kurumadan yalayanların, dün yere batırdıklarını bahaneler üreterek bugün övgülerle etekleyenlerin, “kurtlarla birlikte uluması” belletilmiş toplumumuzun değişimine örnek olacaklarına, sanatlarıyla kazandıkları saygınlıklarını ucuz çıkarlar uğruna kaybetmeleri hazindir!

Recep İvedik tiplemesi Yılmaz Özdil’in deyimiyle öküzün önde gideni! Kalitesizliğin sembolü. Cahil ama dobra ve dürüst. Kişiliklerine kılavuz gerekenler, bari Recep İvedik’i seçsinler!..

DİĞER YENİ YAZILAR