Yeni mimari mi, restorasyon mu?..

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu kurumakta olan CHP’ye can suyu olmuştur. Parti tabanı CHP’yi yeniden umut ve seçenek görüyor. Çoktandır özlediği coşkuyu yaşıyor.. CHP’yi kerhen destekleyenler rahatlayacak, küsüp sandığa gitmeyenler, başka partilere yönelmiş olanlar kısmen geri döneceklerdir. Ancak iktidar başka partilerden oy koparmayı gerektirir. Oysa CHP’nin sorunlara çare üretmesinde ciddi zorluklar görünüyor.

Parti üstyapısı değişmemiştir. Aktörlerin yerleri değişmiştir. Baykal’ın seçtiği Meclis Grubu değişmemiştir. Milletvekilleri sadece ağız ve yön değiştirmişlerdir. Çoğunluğun ışık hızıyla velinimetlerine sırt çevirmesi eşyanın tabiatıdır. Parti içi demokrasinin rafa kaldırılmış olması örgütten vize almaları olanaksız olanları doğal olarak parti despotuna yaranma yarışına iter. Kimseyi üzmek istemem. Elbette TBMM’ye girmenin yolu ille ahlak dışı süreçlere bağlı değildir. Kralın soytarısı rolünü kabullenmeyi de gerektirmez.. Ama bir iki takla da ister tabii...

Parti programı değişmemiştir. Tek değişiklik Baykal’ın hazırlattığı garabet tüzüğün geri çekilmesidir. Ancak mevcut tüzük de fazlasıyla kötüdür. Parti Meclisi’ne girmelerine icazet verilen yeni isimlerse, belki özel yetenekli ama siyasete yabancı, deneyimsiz kişilerdir. Daha ilk TV programlarında politikayı ne denli yanlış algıladıkları, bazılarının öne çıkma hırsıyla hırçın, gürültücü, itici davranışlarında görüldü. Umarım uyarılmışlardır...

Baykal da değişmemiştir. Mutlaka dönüş planları yapmaktadır!..

***


Ancak CHP’nin umudunu artık Kılıçdaroğlu simgeliyor. Gerçi farklı rakipleri yenerek oturmadı koltuğa... Baykal’la da yarışmadı. Henüz lider değil. Zirvenin kapılarını ona koşullar açtı. Ama Kılıçdaroğlu artık partinin Genel Başkanı’dır. Ve genel başkanların Kurultay konuşmaları miting üslubuyla da yapılsa, “kaptanın seyir defteri” niteliğindedir... Partinin rotasını gösteren manifestolardır.

Kılıçdaroğlu konuşmasında CHP’nin 1973 ruhunu yeşertmeye yönelik politikalara öncelik tanıyacağını belirtti. Emekten ve emekçiden yana olunacağını, yolsuzlukla mücadele edileceğini vurguladı. Rahşan Hanım’ın tarihsel görüntüsüyle “Ecevit’i getirdim” demesi, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinin ardından “Ecevit kasketi” giymesi, nostaljik manifestonun mührüydü. “Yüzde kırkla iktidar” CHP’nin unutulmuş tarihinden bir yapraktır ama parti başkanları böyle konuşur...

***


İşsizliği ve gelir adaletsizliğini çözme vaadiyse hükümetin yarasına dokundu. İktidarla ilk polemiği başlattı. R. T. Erdoğan’ın ekonomiyi teğet geçen mantığıyla “her işveren bir işçi alsa” sorun çözülecek! Çözüm buysa, işverenler bir yerine iki işçi alsınlar, işsizlik biter, işçi açığımız bile oluşur!?.. Kazın ayağı farklı. Depremlerden korunmak nasıl “depremle yaşamayı öğrenmeliyiz” safsatasına değil, dayanıklı yapı üretimine bağlıysa, işsizliğin çözümü de lafla değil, cesur ve yeni bir modelle, yani köklü zihniyet değişimiyle gerçekleştirilebilir.

İddia ve vaatler gereklidir. Ancak halkın güveni bildik beklentilerin vurgulanmasıyla sağlanamıyor... AKP’nin yükselişi yenilikçi ve değişimci görünmeyi başarabilmiş olmasından kaynaklanmıştır. Doğrudur, halk donmuş politika denizinde önünü açacak buzkıran arıyor. Ama propaganda amaçlı klasik edebiyatla sorunlarının çözülmeyeceğinin de ayırdında.

İyi niyetli vaatlerin gerçekleştirilmesi, Baykal’ın laf ebeliği odaklı muhalefet anlayışına hiç direnmemiş, özenle eleştiriden kaçınmış mevcut parti kadrolarıyla ve basmakalıp programla ne kadar mümkündür? Yönetime yeni katılanların cesaret ve birikimi kamuoyunun CHP’den beklediği köklü değişimi gerçekleştirmeye yetecek midir? Yoksa salt milletvekilliği gişesinde kuyruğa girenlerin sayısını mı artıracaktır? Kılıçdaroğlu’nun sınavı buradadır.

Toplumun beklentisi köhnemiş binanın gösterişli restorasyonu değil, yeni bir bina ve değişimin mimarisidir!..

DİĞER YENİ YAZILAR