2015-2016 sezonu erteleme maçlarının çok oluşuyla gündeme geliyor. Burada gerekli mi, değil mi tartışmalarının uzağında sadece oyuncu ve teknik ekipler üzerindeki yansımalarını kısaca değerlendirmek gerekiyor.
HER ne sebepten olursa olsun ertelenen maçlar takımlar üzerinde pozitif veya negatif etkiler yaratabiliyor. İki kuvvettin belirlenen tarihteki mücadelesinde akıl, fiziksel ve taktiksel durum, motivasyon, maç oynamaya engel olmayan sakatlıklar, zemin durumu ve hava sıcaklıkları, takımların sıralamadaki pozisyonları vb. gibi durumlar erteleme karşılaşmalarındaki her iki takım için de tamamen değişmiş olabiliyor.
AYNI ŞARTLARDA OYNANMAZ
ERTELEME ihtimali haberi geldiğinde bir grup oyuncu haberi anında onaylar. Bir grup ise maçı bir an önce oynama isteği duyar. Diğer grup ise sessizce sonucu bekler. Oranlarda değişiklik olsa bile bütün takımlarda bu üç oyuncu tipine rastlayabiliriz. Hazırlıklar yapılmış ve sahne zamanı yaklaşmışken duyulan erteleme söylentileri takımın genelinin maça konsantrasyonunu azaltır. Öyle ki bu söylentiler gerçekleşmeyip maça çıkılırsa her iki takım karşılaşmanın başlama düdüğüyle birlikte daha çok maça tutunabilirler.
ERTELENEN bir maç sonrası genellikle üzerinizdeki baskının bir anda kalkmasıyla, işini yapan insanların duyduğu mutluluktan uzaklaşırsınız. İçinizde bir şeyler eksik kalır. Hatta bazı oyuncular maç ritminde antrenmanla bu doygunluğu elde etmeye çalışır. Ve bilirsiniz ki sonuçları kendi açınızdan olumlu veya olumsuz olarak bu maç hiçbir zaman aynı şartlarda oynanmayacaktır.
LİGLERİMİZDE taraftarlar, tribünlerden yavaş yavaş uzaklaşırken, bütçesi büyük takımlar yatırımlarına karşılık gelen başarıları tam elde edemezken, Anadolu da dolu tribünler önünde bir futbol felsefesine şahit oluyoruz.
KONYASPOR, antrenör takımı olma yolunda önemli adımlar atarken, adalet duygusu gelişmiş, kararlı, dinamik, ‘kazanmak için her yol geçerli’ düşüncesinin olmadığı, modern ve verimli bir anlayışa sahip olan Aykut Kocaman ve ekibi, gelişime açık, arayan-araştıran tarzıyla, oyuncuların, yönetimin ve taraftarın verdiği enerji ile bu başarının tesadüf olmadığını ortaya koydu.
MEVCUT şartları en uygun hale getirebilme ve organizasyon yeteneğine sahip çalıştırıcı, F.Bahçe’nin en zor dönemde Avrupa finali kapısını araladı. Ancak 2. Benfica maçında, takımda daha çok süre alan oyuncuların cezalı ve sakat oluşu nedeniyle bu hedefini erteleyen Kocaman, yıllar öncesinden başlayarak futbolda, çok yönlü modern çalışmaları, doğru planlama, analiz ve yorumlamayı ısrarla ortaya koyarken, diğer tarafta hamaset söylemleriyle kendilerine yer edinen, eski refleksleriyle pozisyonlarını kaybetmemek adına ülke futbolunun önüne set çeken anlayış değer buldu.
Bu anlayışın, yenilik adı altında futbol kamuoyuna sunduğu gösterişli fakat verimsiz uygulama ve düşüncelerinin geleceği olmadığı, geçerliliğini yitirmeye başladığını görebilmemiz artık mümkün.
Kadro planlamalarının içindeki yabancı kaleci tercihlerini anlamlandırmak pek olası görünmüyor. Yerli kaleci performanslarının da tatmin edici düzeylerde olmadığını açıkça ifade edebiliriz
24. haftada takımlar kalelerinde 20 gol gördü. Öncelikle kalecileri yerli ve yabancı ayırımı yapmadan değerlendirdiğimizde, lig kalitesini yakalayamayan performanslar dikkati çekiyor. Öyle yabancı kalecilere sahibiz ki bu lig bu kadar kalitesiz mi? Bu soruyu kendimize sorarken, kadro planlamalarının içindeki yabancı kaleci tercihlerini anlamlandırmak pek olası görünmüyor. Bunun yanında yerli kaleci performanslarının da tatmin edici düzeyde olmadığını da açıkça ifade edebiliriz. Hemen hemen her takımın bir hedef doğrultusunda yürüdüğünü düşündüğümüz 24. hafta itibariyle önümüzdeki kalan maçlardaki kırılmaların kaleci odaklı olabileceği öngörüsünü ortaya koyabiliriz.
Cenk Gönen topun hızına eşlik etmeli
G.SARAY’DA lig maçında forma şansı bulan Cenk Gönen, psikolojik dalgalanmaları maç içinde fazlasıyla yaşadı. Maç içinde yaptığı doğru ve yerinde hamleleri izleme fırsatı yakaladık. Ancak Mehmet Batdal’ın 43. dakikada kafa kuruşunu tam olarak çelemediği için golle sonuçlandı. Cenk, orta sertlikte gelen bu topu sağ elinin tam içiyle darbe vurarak çelme şansı varken topun sertliğini yumuşatarak kale direğinin üstünden kornere atma çabası yeterli gelmedi ve golle sonuçlandı.
HATALAR AZA İNER!
BU tip topları bloke etme amacınız yoksa ve geriye tokatlayıp veya çelecekseniz topun hızına eşlik eden hamleyi yapıp elinizi doğru şekilde kullanmanız gereklidir. Topun hızını oldukça düşüren çelme ve tokatlama şekli, rakibinize 2. pozisyonu vermenize veya golle sonuçlanmasına neden olur.
DİĞER önemli bir nokta da vuruş anında alacağınız pozisyondur. Sağınızdan yüksek gelen, sağınıza doğru kafa ve ayakla vurulan topa her zaman topun gittiği taraftaki destek ayağınızla hamle yapamazsınız.
Bu özel durumlarda denge ayağınız devreye girer ve topa doğru uzanırsınız. Ani gelişen bu durumlarda destek ayağı kullanma çabanız size zaman kaybettirerek topa hamle yapmakta geç kalırsınız ve geriye doğru esnemeniz gerekebilir.
TOLGA ZENGİN
MAÇIN başında yediği golle, mücadeleye ait tüm hazırlıklarını bir kenara itmesi beklenirken aldığı sorumlulukla yoğun F.Bahçe ataklarına karşı ayakta kalmayı başardı. Farkın açılmaması adına kalesinde son derece dikkatli bir oyun ortaya koydu. Ve maçın her türlü skoruna zihinsel hazırlığı yaptığını bizlere gösterdi.
HER iki yarıda yediği gollerde, elinden geleni yapmaya çalıştı. Özellikle ilk yarı dinamik görüntüsü gözden kaçmadı. Yakın mesafedeki kafa vuruşlarını reaksiyon sürati sayesinde başarıyla önledi.
Volkan ihtiyaç duyulan zamanlarda sahne alarak sonuca direkt etki etti.
TOLGA Zengin, G.Birliği maçında kalesinde az pozisyon görmesine rağmen yüksek yoğunluğu sayesinde üzerine düşeni sade oyunuyla ortaya koydu. Boyko’yla girdiği rekabette bugüne kadar 1 adım önde duran deneyimli eldiven, hafta sonu oynanacak kritik F.Bahçe derbisine zihinsel olarak da hazırlık yaptığı bir karşılaşmayı geride bıtaktı.
HOPF YÜKSELİŞTE
ÖZELLİKLE son haftalarda form grafiği yükselen G.Birliği’nin İsveçli file bekçisi Hopf, ikinci yarı Gomez’in yakın mesafeden kafa vuruşunu, Sosa’nın cepheden orta yüksek şutunu ve Cenk Tosun’un yaklaşık 25 metreden yerden vuruşunu başarıyla önledi.
Baraj disiplini golün önleyicisi!
Tolga’nın daha 1. dakikada Larsson ile karşı karşıya kaldığındaki sakinliği, pozisyona hakimiyeti ve erken yön tayin etmemesi hazır olduğunun kanıtı
BEŞİKTAŞ-G.Antep maçında yeni transfer Boyko yerine tercih edilen Tolgaş, performansıyla göz doldurdu. 1. dakikada Larsson ile karşı karşıya kaldığında sakinliği, pozisyona hakimiyeti erken yön tayin etmeyerek vuruşu beklemesi ve en önemlisi doğru teknikle hamle yaparak ayağıyla topu uzaklaştırması, Tolga’nın maça zihinsel olarak hazır olduğunun kanıtı idi. 2. yarı Habibou sağına yerden ve sonrasında yine sağına yüksek sert ayak içi vuruşlarını karşılayarak takımına güven verdi. Kaledeki rekabetin habercisi olan bu performans şüphesiz Beşiktaş için bir kazanç olacaktır.
HAFIZADAKİ HAMLE
G.ANTEP kalecisi Alperen ise genç milli takımların her yaş kategorisinde görev yapmış yetenekli bir isim. Duygusal zekası hayli gelişkin olan Alperen’in, Gökhan’ın vuruşunu tam bloke edemeyerek ilk golü kalesinde görmesi tamamen topa yatma tekniğiyle ilgili. Ayak yanına gelen sert toplarda kullanılan, ani olarak ayakların bir yöne savrulup elle topu bloke edilmesi şeklinde kısaca tanımlanabilecek ve sıyırtma olarak bilinen bu tekniğin en önemli dez avatajı bu golde ortaya çıktı.
UZUN yıllar bu teknikle çalıştırılan kalecilerde, normal öne uzanarak hamle yapıp yatması gereken pozisyonda, bazen istem dışı sıyırtma tekniğinin etkisiyle bu tip hatalara neden olabilmekte. Bu konudaki düşüncem, doğru zamanda ve iyi uygulandığında etkili olan sıyırtma tekniği ve diğer topa yatma teknikleri kalecilere mutlaka tam olarak ayrıntılı öğretilmelidir.
KALECİ, doğru hamleyi hafızasından bulup çıkarmakta zorlandığında, bilmesi gereken daha çok tekrarla ve maç oynayarak bu durumu yerli yerine oturtabileceği gerçeğidir.
SONUÇ olarak Beşiktaş gibi zor rakibe karşı süre alan Alperen, 4 gol görmesine rağmen ülke futbolunun hemen yakın zamanda yararlanabileceği önemli bir kaleci. Maç eksiğini kapatabildiği, devamlılığını sağlayabildiği ölçüde, kalıcı olabileceğini unutmamalıdır.
Hava ve zeminin oyuncuları ve hakemleri zorladığı haftada takım savunmasının ve kalecilerin merkezden-yandan gelen yüksek toplarda, pozisyon ile zamanlama hatalarını gözlemledik.
ERTELENEN Trabzon-Beşiktaş karşılaşması dışında, hava ve zemin şartlarının oyuncuları ve hakemleri zorladığı bir haftayı geride bıraktık. Penaltılar ile duran topların gollerde etkili olduğu bu haftada, takım savunmasının ve kalecilerin merkezden-yandan gelen yüksek toplarda, pozisyon ile zamanlanlama hatalarını gözlemledik. Özellikle 2. bölge bitimiyle 3. bölge başlangıç alanlarından kaleye doğru kullanılan serbest atışlar ya tehlikel yarattı ya da golle sonuçlandı.
Kale çizgisi, kale ve ceza alanındaki kaleciler!
KALECİLER için en zor zemin karlı zemindir... Önce kale içindeki hareketliliğinizi ve dengenizi sağlamaya çalışırken diğer taraftan topun yapacağı sürprizleri hafızanızda tazelersiniz. Geçmişe ait bu zeminlerdeki oyunlarınızdan elde ettiğiniz tecrübeleri, beyin devreye sokar. Özellikle buz tutan eldivenlerinizi yumuşak ve esnek tutma zorunluluğunuz vardır. Topun üstüne yapışan kar ve buz taneleri blokajınızı hayli zorlar. Seken topların sürtünmeden dolayı en az hız kaybettiği zeminlerdir. Ve işiniz daha da zorlaşmıştır.
AYAKLARINIZ DONAR
GÖRÜŞ mesafesinin azalması sizi zora sokarken zeminin parlaklığı, saha derinliğinin kaybolmasına neden olur. Gözlerinizin altına sürdüğünüz siyah boyalar bile bir işe yaramaz. Ayaklarınız donmuş ve topu hissedecek durumda olmayabilir. Topu istediğiniz şekilde kullanamayabilirsiniz. Diğer saha oyuncuları koşarak sıcak kalırken siz kendi alanınızda sıcaklığınızı kaybetmemeye çalışırsınız.
MAÇ konsantrasyonunuzu kaybettirecek en önemli etmen ise topa ilk hamle yaptığınız sırada kaleci kazağınızdan içinize doğru sızan ve sizi soğutan kar suyudur. İzleyenler için hayli keyifli olabilen pozisyonlar sizin için gerilim kaynağıdır.