Maç ertelenince içinizde bir şeyler eksik kalır...

21 Mart 2016

2015-2016 sezonu erteleme maçlarının çok oluşuyla gündeme geliyor. Burada gerekli mi, değil mi tartışmalarının uzağında sadece oyuncu ve teknik ekipler üzerindeki yansımalarını kısaca değerlendirmek gerekiyor.

HER ne sebepten olursa olsun ertelenen maçlar takımlar üzerinde pozitif veya negatif etkiler yaratabiliyor. İki kuvvettin belirlenen tarihteki mücadelesinde akıl, fiziksel ve taktiksel durum, motivasyon, maç oynamaya engel olmayan sakatlıklar, zemin durumu ve hava sıcaklıkları, takımların sıralamadaki pozisyonları vb. gibi durumlar erteleme karşılaşmalarındaki her iki takım için de tamamen değişmiş olabiliyor.

AYNI ŞARTLARDA OYNANMAZ

ERTELEME ihtimali haberi geldiğinde bir grup oyuncu haberi anında onaylar. Bir grup ise maçı bir an önce oynama isteği duyar. Diğer grup ise sessizce sonucu bekler. Oranlarda değişiklik olsa bile bütün takımlarda bu üç oyuncu tipine rastlayabiliriz. Hazırlıklar yapılmış ve sahne zamanı yaklaşmışken duyulan erteleme söylentileri takımın genelinin maça konsantrasyonunu azaltır. Öyle ki bu söylentiler gerçekleşmeyip maça çıkılırsa her iki takım karşılaşmanın başlama düdüğüyle birlikte daha çok maça tutunabilirler.

ERTELENEN bir maç sonrası genellikle üzerinizdeki baskının bir anda kalkmasıyla, işini yapan insanların duyduğu mutluluktan uzaklaşırsınız. İçinizde bir şeyler eksik kalır. Hatta bazı oyuncular maç ritminde antrenmanla bu doygunluğu elde etmeye çalışır. Ve bilirsiniz ki sonuçları kendi açınızdan olumlu veya olumsuz olarak bu maç hiçbir zaman aynı şartlarda oynanmayacaktır.

Devamını Oku

Antrenör takımı Konyaspor

15 Mart 2016

LİGLERİMİZDE taraftarlar, tribünlerden yavaş yavaş uzaklaşırken, bütçesi büyük takımlar yatırımlarına karşılık gelen başarıları tam elde edemezken, Anadolu da dolu tribünler önünde bir futbol felsefesine şahit oluyoruz.

KONYASPOR, antrenör takımı olma yolunda önemli adımlar atarken, adalet duygusu gelişmiş, kararlı, dinamik, ‘kazanmak için her yol geçerli’ düşüncesinin olmadığı, modern ve verimli bir anlayışa sahip olan Aykut Kocaman ve ekibi, gelişime açık, arayan-araştıran tarzıyla, oyuncuların, yönetimin ve taraftarın verdiği enerji ile bu başarının tesadüf olmadığını ortaya koydu.

MEVCUT şartları en uygun hale getirebilme ve organizasyon yeteneğine sahip çalıştırıcı, F.Bahçe’nin en zor dönemde Avrupa finali kapısını araladı. Ancak 2. Benfica maçında, takımda daha çok süre alan oyuncuların cezalı ve sakat oluşu nedeniyle bu hedefini erteleyen Kocaman, yıllar öncesinden başlayarak futbolda, çok yönlü modern çalışmaları, doğru planlama, analiz ve yorumlamayı ısrarla ortaya koyarken, diğer tarafta hamaset söylemleriyle kendilerine yer edinen, eski refleksleriyle pozisyonlarını kaybetmemek adına ülke futbolunun önüne set çeken anlayış değer buldu.

Bu anlayışın, yenilik adı altında futbol kamuoyuna sunduğu gösterişli fakat verimsiz uygulama ve düşüncelerinin geleceği olmadığı, geçerliliğini yitirmeye başladığını görebilmemiz artık mümkün.

YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL!
MEVLANA’NIN şehri Konya’dan yayılan bu mesajı, futbol adına da iyi okuyabilmek gerekir. Futbolseverler sonuç odaklı beklentilerinin yanına artık, adalet duygusunu, futbol etiğini de koyma yolunda yavaş da olsa ilerlemektedirler. Bu misyon, sessiz çoğunluğun tercihi olarak Aykut Kocaman’a verilmiş gibi görülüyor. SONUÇ olarak ‘Şehri-huzur Konya’, belirli imkânlara rağmen kendi tarihinin en başarılı sezonunu yaşarken dikkatleri üzerine daha da toplayacak gibi görülüyor. Yerel ligde devamlılık esasıyla ilerlerken, Torku Konyaspor sabırlı ve olgun bakış açısıyla UEFA Avrupa Ligi’ni de farklı değerlendirecektir.

Devamını Oku

Lig bu kadar kalitesiz mi?

8 Mart 2016

Kadro planlamalarının içindeki yabancı kaleci tercihlerini anlamlandırmak pek olası görünmüyor. Yerli kaleci performanslarının da tatmin edici düzeylerde olmadığını açıkça ifade edebiliriz

24. haftada takımlar kalelerinde 20 gol gördü. Öncelikle kalecileri yerli ve yabancı ayırımı yapmadan değerlendirdiğimizde, lig kalitesini yakalayamayan performanslar dikkati çekiyor. Öyle yabancı kalecilere sahibiz ki bu lig bu kadar kalitesiz mi? Bu soruyu kendimize sorarken, kadro planlamalarının içindeki yabancı kaleci tercihlerini anlamlandırmak pek olası görünmüyor. Bunun yanında yerli kaleci performanslarının da tatmin edici düzeyde olmadığını da açıkça ifade edebiliriz. Hemen hemen her takımın bir hedef doğrultusunda yürüdüğünü düşündüğümüz 24. hafta itibariyle önümüzdeki kalan maçlardaki kırılmaların kaleci odaklı olabileceği öngörüsünü ortaya koyabiliriz.

Cenk Gönen topun hızına eşlik etmeli

G.SARAY’DA lig maçında forma şansı bulan Cenk Gönen, psikolojik dalgalanmaları maç içinde fazlasıyla yaşadı. Maç içinde yaptığı doğru ve yerinde hamleleri izleme fırsatı yakaladık. Ancak Mehmet Batdal’ın 43. dakikada kafa kuruşunu tam olarak çelemediği için golle sonuçlandı. Cenk, orta sertlikte gelen bu topu sağ elinin tam içiyle darbe vurarak çelme şansı varken topun sertliğini yumuşatarak kale direğinin üstünden kornere atma çabası yeterli gelmedi ve golle sonuçlandı.

HATALAR AZA İNER!

BU tip topları bloke etme amacınız yoksa ve geriye tokatlayıp veya çelecekseniz topun hızına eşlik eden hamleyi yapıp elinizi doğru şekilde kullanmanız gereklidir. Topun hızını oldukça düşüren çelme ve tokatlama şekli, rakibinize 2. pozisyonu vermenize veya golle sonuçlanmasına neden olur.

DİĞER önemli bir nokta da vuruş anında alacağınız pozisyondur. Sağınızdan yüksek gelen, sağınıza doğru kafa ve ayakla vurulan topa her zaman topun gittiği taraftaki destek ayağınızla hamle yapamazsınız.

Bu özel durumlarda denge ayağınız devreye girer ve topa doğru uzanırsınız. Ani gelişen bu durumlarda destek ayağı kullanma çabanız size zaman kaybettirerek topa hamle yapmakta geç kalırsınız ve geriye doğru esnemeniz gerekebilir.

Devamını Oku

Volkan göz kamaştırdı

1 Mart 2016

TOLGA ZENGİN

MAÇIN başında yediği golle, mücadeleye ait tüm hazırlıklarını bir kenara itmesi beklenirken aldığı sorumlulukla yoğun F.Bahçe ataklarına karşı ayakta kalmayı başardı. Farkın açılmaması adına kalesinde son derece dikkatli bir oyun ortaya koydu. Ve maçın her türlü skoruna zihinsel hazırlığı yaptığını bizlere gösterdi.

HER iki yarıda yediği gollerde, elinden geleni yapmaya çalıştı. Özellikle ilk yarı dinamik görüntüsü gözden kaçmadı. Yakın mesafedeki kafa vuruşlarını reaksiyon sürati sayesinde başarıyla önledi.

Volkan ihtiyaç duyulan zamanlarda sahne alarak sonuca direkt etki etti.

HAFTANIN en önemli müsabakasında §formansıyla ön plana çıktı. Sezon başından bu maça kadar olan lig karşılaşmalarında, F.Bahçe takım savunmasını iyi hale getirerek kalesinde mümkün olduğu kadar az pozisyon vermişti. Dolayısıyla Antalyaspor maçı dışında Volkan’ı kalesinde zorlayacak başka karşılaşma olmamıştı. Beşiktaş maçıyla beraber Volkan kendisine ihtiyaç duyulan zamanlarda sahne alarak maçın sonucuna direkt etki etti.
YÜKSEK konsantrasyonu, hemen hemen her pozisyonda dikkat çekti. Stat atmosferinin getirdiği baskıyla zorluk derecesi düşük bazı toplara yaptığı gösterişli hamlelerin dışında sezonun en iyi performansını sergilediğini söyleyebiliriz. Tartışmasız maça yoğunlaştığı zaman zorluk seviyesi yüksek her müsabakada başarılı olmaya devam edecektir.
DESAILLY KAPTAN KAZANMAK… “… mağlup olmuştuk, park yerinde taraftar arabalarımıza taş atıyordu.. Völler benim önümdeydi.. Yanında oturan karısına taş isabet etmişti. Rudi fırladı, kendimizi bir anda öfkeli kalabalığın arasında bulduk. Rudi, taşı atana “Arabadaki benim karım, bunlarla onun ne ilgisi var?” diye haykırdı.. “Takım yeterince gayret göstermiyor” cevabını verdi adam.. Gözleri yaşlıydı, ağlıyordu.. Konuşmasına, içindekileri dökmesine izin verdik. O gün, toplumsal bağlamda bir taraftar için futbolun ne ifade ettiğini anladım. Marseille o taraftarın hayatıydı, onun gururuydu. Başarısızlık, onu zalim hayatın gerçekleriyle baş başa bırakacaktı.. İşte “gereğinden fazla para kazanıyorlar” diye oyunculara duyduğu öfkenin altında yatan temel neden buydu.. Ah keşke takımdaki gerçekleri, o iğrenç havayı, ego savaşlarını, primlerin belirlenme şeklini, takıma yeni gelenlerin duyduğu kaygıyı bilseydi.. Keşke!”

Devamını Oku

Tolga derbiye hazır

23 Şubat 2016

TOLGA Zengin, G.Birliği maçında kalesinde az pozisyon görmesine rağmen yüksek yoğunluğu sayesinde üzerine düşeni sade oyunuyla ortaya koydu. Boyko’yla girdiği rekabette bugüne kadar 1 adım önde duran deneyimli eldiven, hafta sonu oynanacak kritik F.Bahçe derbisine zihinsel olarak da hazırlık yaptığı bir karşılaşmayı geride bıtaktı.

HOPF YÜKSELİŞTE

ÖZELLİKLE son haftalarda form grafiği yükselen G.Birliği’nin İsveçli file bekçisi Hopf, ikinci yarı Gomez’in yakın mesafeden kafa vuruşunu, Sosa’nın cepheden orta yüksek şutunu ve Cenk Tosun’un yaklaşık 25 metreden yerden vuruşunu başarıyla önledi.

Baraj disiplini golün önleyicisi!

GÜNÜMÜZDE duran toplar takımlar için çok daha önemli hale geldi. Kaleciler baraj yaparken sayısal tercihlerde bulunurlar. Buradaki kriterler kaleyle top arasındaki mesafeye, atışı yapan oyuncunun hangi ayaklı oluşuna, rüzgarın yönü-şiddetine, zemine, baraja giren oyuncuların fiziksel yapılarına göre belirlerler.
ANCAK onca uyarılara rağmen dikkatten kaçan önemli nokta baraj disiplinidir. Atışta çoğu zaman baraj bozulur ve kaleci topun çıkışını görme şansı azalır. Buna en iyi örnek Beşiktaş maçında Cenk’in 25 metreden kullandığı atıştı. G.Birliği oyuncularının yaptığı 3 kişilik barajın altından tehlikeli biçimde kaleye gönderdiği şutu, Hopf dikkati sayesinde parmaklarının ucuyla dokunarak kornere çeldi. Kaleciler baraj disiplini sağlama konusunda daha çok sorumluluk alıp iletişim halinde olmalıdırlar.
Harun ve Serkan sonucu belirledi ÖNE çıkan kaleci performanslarını izleme fırsatını bulduğumuz 22. haftada özellikle Bursa-F.Bahçe maçında evsahibi takımın kalecisi Harun ile Konya-Sivas maçında Konyalı Serkan Kırıntılı’nın maçın skoruna direkt etki eden başarılı oyunları dikkatten kaçmadı. Volkan Demirel, Volkan Babacan, Lukac, Tolga Zengin kalelerinde gol görmezken, düşme hattındaki takımların kaleci performansları ise yeterli düzeyde değildi.

Devamını Oku

Tolga’nın performansı rekabetin habercisi

9 Şubat 2016

Tolga’nın daha 1. dakikada Larsson ile karşı karşıya kaldığındaki sakinliği, pozisyona hakimiyeti ve erken yön tayin etmemesi hazır olduğunun kanıtı

BEŞİKTAŞ-G.Antep maçında yeni transfer Boyko yerine tercih edilen Tolgaş, performansıyla göz doldurdu. 1. dakikada Larsson ile karşı karşıya kaldığında sakinliği, pozisyona hakimiyeti erken yön tayin etmeyerek vuruşu beklemesi ve en önemlisi doğru teknikle hamle yaparak ayağıyla topu uzaklaştırması, Tolga’nın maça zihinsel olarak hazır olduğunun kanıtı idi. 2. yarı Habibou sağına yerden ve sonrasında yine sağına yüksek sert ayak içi vuruşlarını karşılayarak takımına güven verdi. Kaledeki rekabetin habercisi olan bu performans şüphesiz Beşiktaş için bir kazanç olacaktır.


HAFIZADAKİ HAMLE

G.ANTEP kalecisi Alperen ise genç milli takımların her yaş kategorisinde görev yapmış yetenekli bir isim. Duygusal zekası hayli gelişkin olan Alperen’in, Gökhan’ın vuruşunu tam bloke edemeyerek ilk golü kalesinde görmesi tamamen topa yatma tekniğiyle ilgili. Ayak yanına gelen sert toplarda kullanılan, ani olarak ayakların bir yöne savrulup elle topu bloke edilmesi şeklinde kısaca tanımlanabilecek ve sıyırtma olarak bilinen bu tekniğin en önemli dez avatajı bu golde ortaya çıktı.

UZUN yıllar bu teknikle çalıştırılan kalecilerde, normal öne uzanarak hamle yapıp yatması gereken pozisyonda, bazen istem dışı sıyırtma tekniğinin etkisiyle bu tip hatalara neden olabilmekte. Bu konudaki düşüncem, doğru zamanda ve iyi uygulandığında etkili olan sıyırtma tekniği ve diğer topa yatma teknikleri kalecilere mutlaka tam olarak ayrıntılı öğretilmelidir.

KALECİ, doğru hamleyi hafızasından bulup çıkarmakta zorlandığında, bilmesi gereken daha çok tekrarla ve maç oynayarak bu durumu yerli yerine oturtabileceği gerçeğidir.

SONUÇ olarak Beşiktaş gibi zor rakibe karşı süre alan Alperen, 4 gol görmesine rağmen ülke futbolunun hemen yakın zamanda yararlanabileceği önemli bir kaleci. Maç eksiğini kapatabildiği, devamlılığını sağlayabildiği ölçüde, kalıcı olabileceğini unutmamalıdır.

Devamını Oku

Duran toplar ve penaltılar

27 Ocak 2016

Hava ve zeminin oyuncuları ve hakemleri zorladığı haftada takım savunmasının ve kalecilerin merkezden-yandan gelen yüksek toplarda, pozisyon ile zamanlama hatalarını gözlemledik.

ERTELENEN Trabzon-Beşiktaş karşılaşması dışında, hava ve zemin şartlarının oyuncuları ve hakemleri zorladığı bir haftayı geride bıraktık. Penaltılar ile duran topların gollerde etkili olduğu bu haftada, takım savunmasının ve kalecilerin merkezden-yandan gelen yüksek toplarda, pozisyon ile zamanlanlama hatalarını gözlemledik. Özellikle 2. bölge bitimiyle 3. bölge başlangıç alanlarından kaleye doğru kullanılan serbest atışlar ya tehlikel yarattı ya da golle sonuçlandı.

Kale çizgisi, kale ve ceza alanındaki kaleciler!

SÜPER Lig’de bu haftanın hemen hemen her maçında net biçimde ortaya çıkan bu görüntüler, kalecilerin yüksek toplardaki teknik becerilerini görmemiz açısından delil niteliğindeydi. Bazı kaleciler kendi yetilerinin sınırlarını bildikleri için bu sorumluluğu almayıp kendilerini kale alanına hapsederek, hatta kale çizgisine basarak topa çıkmayı tercih etmediler. Bazıları ise iletişim halinde olup, savunmayla kendi arasında uygun mesafe bırakarak topa çıkmak için kendilerine alan yarattılar.
ALAN yaratıp sorumluluk alan bu grup kalecilerin bir bölümü, topu bloke ederek veya yumruklayarak başarılı olurken diğer bölümü ise, topa hamle tercileri, zamanlama hataları, fiziksel yeterliliğe sahip olmamaları, iletişimdeki sorunlar, yanlış sıçrama ayağı kullanmaları, topun çıkışına göre doğru olmayan kale içi pozisyonları nedeniyle kalelerinde tehlike yaşadılar ve bir bölümü golle sonuçlandı.
Çözüm prensipleri zamanında uygulamada MAÇ öncesi teknik heyet tarafından yapılan çalışmalarda takımın duran toplardaki savunma organizasyonu genel olarak yapılmaktadır. Özellikle maça başlayan 11’in sonrası oyuncu değişiklikleriyle de sorun yaşanmasına neden olabilen durumlarda kaleci kalesinde mümkün olduğu kadar az pozisyon görmek istiyorsa, bu organizasyonu maç içinde denetleyen, yöneten ve gerekirse değiştiren pozisyonda olmalıdır. HER çözüme muhtaç, düzeltilmesi gereken durumda olduğu gibi, merkezden ceza alanına veya kale alanına yüksek gelen toplara, cesaretle, doğru tercihlerle ve beceriyle müdahale etmenin en önemli yolu, çok tekrarla ve disiplinli olarak, doğru prensipleri doğru zamanda uygulamakla mümkün olacaktır. PHIL JACKSON PHILIP Douglas, lakabı Zen Master olan, eski basketbolcu, NBA’in efsanevi antrenörlerinden biridir, Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal’lı Los Angeles Lakers takımıyla da NBA’de 5 defa şampiyonluk yaşamıştır. Toplamda 11 şampiyonlukla NBA tarihinin en çok şampiyonluk yaşayan koçudur. “BİR sporcunun kafasını yeterince bulandıracak kadar paraya ve şöhrete sahip genç adamlarla çalışıyorum; bunu inkar edemem.” BUGÜNÜN ‘ben’ merkezci NBA dünyasında çok büyük fedakarlıklar sonrasında oyuncuları takım ruhunu tam anlamıyla algılayabilecek farkındalık düzeyine getirmeyi başarabiliyorsunuz ne yazık ki… Çünkü zirveye en kestirme yoldan ulaşmak, bol sıfırlı kontratlara imza atabilmek ve böylelikle de etraflarındaki ayrıcalıklı halkanın bundan bir şekilde pay almalarını sağlamak için kişisel başarıya kanalize olmaları gerektiği noktasında, oyuncuların çoğu aileleri, arkadaşları, menajerleri tarafından büyük bir baskı altına alınmış durumda… Bu potansiyel talih kuşunun önünde duran herhangi bir şey ya da herhangi biri, ayak bağı gibi görülüyor…

Devamını Oku