MİLLİ Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu, Rusya karşısında hem bizim için hem de milli takım oyuncuları için ilginç bir şey denedi. 4-6-0. Yeni santraforsuz oyun. Avrupa futboluna geçmiş dönemlerde, Cengiz’in takımı Roma ile giren bu sistem aslında Lucescu’nun tam da uygulamak istediği gibi bir futbol anlayışı.

ANCAK bu gençlerin bunu yapabilmesi ve bizim de bu sistemi izlemeye alışmamız için biraz zaman daha zaman var. Gol olana kadar geçen zaman içinde belki de sahanın en iyisi Çağlar’ın yaptığı bireysel hata sonrasında 1-0 girmeyi düşünce ikinci yarıda sistem biraz daha gol atmaya yönelik olunca A Milli Takımımız golü de buldu. Bu gol Rusya’ya tarihimizde attığımız ilk gol olarak notlarımızın arasına girdi.

İYİ BİR HAMLE...

RUSYA, maçın başından son düdüğüne kadar oyun anlayışında uzaklaşmayan bir yapı çizdi. Uluslar Ligi’ndeki rakibimizin analizi anlamında da önemli olan bu maçta Lucescu’nun 2. yarıdaki oyuncu değişikliklerinin maçı kazanma anlamında iyi bir hamle olduğunu söylemek mümkün.

KAZANMAK adına yapılan hamlelere Rusya teknik direktörünün fazla karşılık verememiş olması, hazırlık maçında yapamadığımızı Uluslar Ligi’nde içeride ve dışarıda oynayacağımız iki maçta da yapabileceğimizin sinyalini de verdi bana. EURO 2020 için alternatif yollardan birisi olan Uluslar Lig’inde diğer rakibimiz ise İsveç.

HAZIRLIK maçlarındaki performans bana umut verdi. Sahadaki oyuncuların da her maç sonrasında biraz daha Lucescu’ya ve takım arkadaşlarına alıştığını görmek önemli. Takım içindeki birlik ve beraberlik, zamanla bireysel hataları, konsantrasyonu arttırarak azaltacaktır.

BU milli takımın arkasında durulması gerekiyor. Geçmiş dönemde yaşadıkları ile hesap görmek isteyenlerin değil, sade ve sadece milli takıma fayda sağlamak için gelen ve en önemlisi taşıdığı formanın ne demek olduğunu bilen gencecik çocuklar var o formanın içinde. Buna sahip çıkmalı ve destek olmalıyız. Bundan daha büyük bir sebep olabilir mi desteklemek için? En büyük özlemimiz bu değil mi? Hesap sormalar yok, takım içinde gruplaşma yok, adamlık kavgaları yok...

TARAFTAR DEĞİLLER!

BUNUN ne anlam ifade ettiğini bilemeyen, İsviçre’de maça giden kendini bilmezlere birkaç söz söylemek lazım. Sahaya atılan meşale için, sözde taraftarı uyaran Cenk Tosun’un babasına saldıran, sonrasında da kaptanlık bandını koluna takan Mehmet Topal’ı hedef alarak yabancı madde fırlatan mahlukları Türk veya taraftar olarak görmek imkansız.

GELELİM saha içine. Rakip son hazırlık maçında Portekiz ile 2-2 berabere kalan kadro anlamında istikrarlı bir yapıya sahip Tunus. Dünya Kupası grup elemelerinde, grubundan namağlup çıkan Tunus, Dünya Kupası’nda İngiltere, Belçika ve Panama ile aynı grupta.

BU takım Dünya Kupası’na erken veda edenlerden olacak gibi. 10 kişi kaldıktan sonra Serkan’ın büyük hatası ile yenen golle sahadan beraberlikle ayrılmak inanın hiç önemli değil. Sahip olduğumuz takımın değerini bilelim. Çünkü bu çocuklar bizlere zafer yaşatacak, inanın.

SON olarak, Avrupa’da yaşayan taraftarlarımızın futbolculara olan sevgisini anlamak mümkün ama bunun adı sevgi değil, kontrolsüz güç. Almanya ve Avusturya’da takımlarımızın o ülkede bu sevgi nedeniyle hazırlık maçı yapamıyor beyler. zaten ülkelerine almak istemeyenlere fırsat vermeyin lütfen...

TÜM bir antrenör takımı ve sürdürülebilir başarıların takımı Başakşehir, ligin son haftasının son dakikasına kadar yarışın öyle ya da böyle içinde oldu. 4 yıldır ne yapmak istedilerse yaptılar. Yeri geldi zirvede olmasına rağmen şampiyonluğu ağzına almadı, yeri geldi haddini bilerek oynadı. Şimdi ise kadrosunun beklendiği kadar geniş olmaması nedeniyle sıkıntı yaşadı. Tabii buna sıkıntı denirse.

BAŞAKŞEHİR için şampiyonluğu kaçırmak bir travma olmaz, olmamalı. Arda ve Emre Belözoğlu’nun sezon boyunca saha içinde yaptıklarını bir kenara bırakırsak, takım olmak adına önemli bir sezonu daha geride bıraktı Başakşehir. Ancak bu kadronun gelecek sezon ve Avrupa kupasında yapacakları konusunda sıkıntılıyım. Yaş ortalaması çok yüksek. Ancak kulüp ödemeleri konusunda sıkıntı çekmediği de bir gerçek. Bu nedenle yepyeni oyunculardan kurulu bir takım görebiliriz. Böylesi önemli bir değişim sonrası yine aynı başarıyı tutturabilir mi onu bekleyip göreceğiz.

ÇOK İSTEDİLER!

KASIMPAŞA karşısında 2-0 geriye düşüp maçı 3-2 kazanmak hedefini ne kadar istediğini gösteriyor. Mesela aynı isteği şampiyon olmasına rağmen G.Saray’da görmemiştik. Emre Belözoğlu bile saha kenarına işaret ederek daha fazla takıma katkı yapamayacağını söyleyerek değişmeyi istemesi, kazanmak adına çok önemliydi.

SEZON boyunca zirvede kalan ve her rakibe kabus olan Başakşehir adına çok başarılı bir sezon daha geride kaldı. Bu takımın bu kadar uzun zamandır buralarda olması, Spor Toto Ligi’nde zirvede olmanın ne kadar da planlı olmaya, antrenör istikrarına ve iyi yönetilmeye bağlı olduğunu gösteriyor. Dört büyük kulüp yönetimine de biraz örnek olur umarım.

F.BAHÇE’DE Aykut Kocaman başta olmak üzere sahadaki her oyuncu, bu maçın ellerindeki son koz olduğunun bilincinde mücadele etti. Kocaman sezon başından bu yana ilk kez Fernandao ve Soldado’yu çift forvet oynatacak kadar ciddiye aldı maçı. Öyle de olmalıydı.

EĞER, sezon başından bu yana yaşanan aksaklıklara rağmen şampiyon olmak istiyorsa G.Saray ile arasındaki averaj farkını kapatmak zorundaydı. Ancak averaj farkını kapatsan bile yetmiyor. G.Saray’ın kaybetmesi, Başakşehir’in de puan kaybı yaşaması lazım F.Bahçe’nin şampiyonluk ipini göğüslemesi için. Yani ütopik yaklaşım içinde olmak bile F.Bahçe adına büyük mucize.

SEZON başı herkes Kocaman tercihi konusunda yönetimini eleştirirken ben Kocaman’ın doğru karar olduğunu, her şeye rağmen göğüsleyecek tek ismin Kocaman olduğu söylemiştim. Kocaman’ın sözüm ona savunma anlayışı ile mücadele ettiğini söyleyenler önce Kocaman’ın F.Bahçe ile şampiyon olduğu sezon attığı gol sayısına bakmalı sonra da bu sezon kötü kadroya rağmen son haftaya kadar yarışın içinde olmasını unutmamalı.

BİR de yapılan bireysel hataları da unutmamak lazım. Sezonda hiçbir takımın başına gelmeyenler Kocaman’ın başına geldi. Kendi kalesine gol atan mı dersin, imkansızı yiyen kalecileri mi dersin? Pişmiş tavuğun başına gelmeyenlere rağmen oyun felsefesi ile F.Bahçe’yi buralara kadar getiren Kocaman’ı tebrik etmeli. Karabükspor karşısında elindeki tüm kozları zamanında ve yerinde değişikliklerle kullanan Kocaman şimdi rakiplerinin takılmasını bekleyecek.

BİREYSEL HATALAR

SEZONUN bu hesaplara kalacağını kimse bilemezdi. Bireysel hatalarla kaybedilen puanlara dönüp bakınca tüm sezon boyunca mücadele eden oyuncuların canı daha da sıkılacaktır. Futbol ve lig işte bu yüzden güzel. Sezon ortasında bile yaptığın basit bir hata seni şampiyonluktan ediyor. Sezon finalini hafta içinde yapan F.Bahçe her şeye rağmen küme düşen rakibine karşı konsantrasyonu son derece yüksek bir maç çıkarttı. Bu anlamda da onları tebrik etmek lazım.

SIKTINIZ beyler sıktınız! Anlıyorum lig bitti, hedef yok, şampiyonluk yok ama kardeşim tribünleri dolduran ya da sizlerin arkasından koşan taraftarın hiç mi hatırı yok sizde? Bu nasıl bir futbol anlayışı, bu nasıl bir bıkkınlık böyle? Her ne olursa olsun taşıdığınız forma Beşiktaş forması! Sonuç itibarı ile tatil için gidiş programı yapmış olabilirsiniz ama ligi dördüncü sırada bitirirseniz, üçüncü sırada bitiren takımdan 1 hafta-10 gün daha erken top başı yapacağınızı bilmiyor musunuz?

BARİ en kötü ihtimalle forma için değil daha uzun tatil yapabilmek için oynasaydınız bu karşılaşmayı. Sonuçta sizin Osmanlıspor maçında göstereceğiniz performans ligde kalacak takımı da belirleyecekti.

AMA siz de haklısınız. F.Bahçe maçı sonrası, G.Saray maçı öncesi, başkanınız, divan kurulunuz, camianız, taraftarınız ve en önemlisi hocanız bile ligi bitirmişken, sizin bitirmenizin nesi şaşırtıcı!

FUTBOL DIŞI İŞLER

YEDİĞİNİZ goller, giremediğiniz pozisyonlar, ilk yarıda olmayan ne hikmetse soyunma odasında Şenol Güneş’ten fırça yiyince birden kendine gelen futbolcular.

Bu sezon şampiyonluk yarışından uzakta kalan Beşiktaş’ta anlaşılan yeni sezon kadro anlamında çok değişikliği de beraberinde getirecek. Kim bilir belki bu kadroya hükmedecek olan Şenol Güneş bile yeni sezonda olmayabilir.

BAŞARI denilen şey sürdürülebilir başarıdır. Sezonluk mutluluklar asla büyük başarıları doğurmaz. Beşiktaş son iki sezonda inanılmaz futbol oynadı ama bu iki futbol sezonunu üçüncü sezona taşıyamadı. Çünkü tüm camia hatta teknik direktörü bile futbol dışında işlerle uğraştı.

İLK yarıda, 2 takımında gol bulmak istediğini ve bu anlamda da pozisyon bulduklarını söylemek mümkün. Duran toptan da olsa bulduğu pozisyonlardan ilkini değerlendiren Akhisar, takımının gücünü ve kadrosunun kalitesini bilerek oynadı. Zaten Akhisar’ı zorlu rakip haline getiren özelliği de bu. Okan hocayı tebrik etmek lazım.

F.BAHÇE’DE de Aykut Kocaman 2. yarının başlangıcı ile birlikte yaptığı Fernandao değişikliği sonrasında sistemini de değiştirdi ve 4-4-2’ye döndü. Bu değişiklik hücum anlamında da karşılığını verdi. Bu arada değişikliği yapan sadece Aykut Kocaman değildi. Başkan Aziz Yıldırım da oturduğu yeri değiştirdikten sonra golü buldu. Bunu totem için mi yaptı bilmem ama o da sonucunu aldı. Maç 1-1 devam ederken hepimiz gibi ben de F.Bahçe’nin artan baskısı nedeniyle F.Bahçe’yi gole yakın görüyordum. Ancak sezon başından bu yana yediği amatörce gollere yenilerini ekledi F.Bahçe savunması. Savunma diyorum çünkü 2. ve 3. golü takım değil savunma oyuncuları yedi. Kanattan yapılan ortaya rakibin arkadan içeri koşu yapacağını bilmek için F.Bahçe’de oynamak gerekmiyor. Bunu sana çocuk yaşta öğretiyorlar ve sen de rakibini bozmak için onunla beraber koşuyorsun. Yani koşman lazım! Koşmazsan böyle adam gelir ve rahat rahat sana golünü atar. Sen de onu çıkarmak için zorlanırsın. Üstelik rakibinin de özgüveni yeniden artar.

ÜÇÜNCÜ golü ise bence hayatlarından silsinler. Beyler taşıdığınız forma F.Bahçe forması. Böyle komik golleri halı sahada bizim Kabataş Erkek Lisesi +36 takımında biz yemiyoruz. Final maçı oynuyorsun ama olayın farkında değilsin. Buna kimse Aykut Kocaman’ın oyun sistemi, oyun anlayışı filan demesin. Sahadaki oyuncunun yerine de savunmayı Aykut hoca yapmayacak herhalde. Savunma neden önemli biliyor musunuz kardeşim? Yersen kazanmak için 2 tane atman lazım ya onun için söylüyorum.

UZUN lafın kısası F.Bahçe dün Diyarbakır’da sezon finalini de yapmış oldu.

F.BAHÇE, şampiyonluk maçına Bursa karşısında taraftarından yoksun çıktı ama sahadaki mücadele eden futbolcular kazanmak adına ellerinden geleni yaptı, Aykut Kocaman da dahil. Her iki takım da maçı kadrosunun el verdiği ölçüde istedi. Özellikle Hasan Ali hücumda takımını ayağa kaldıran isimdi. Ancak ne var ki F.Bahçe her iki kanattan geliştirdiği ataklarla hem kanat ortalarında isabet sorunu hem de aynı zamanda son pas ve şutlarda beceriksizliği ile şanslarını kullandı. F.Bahçe oyunu rakip bölgede oynadı, Bursa ise eline geçirdiği ender kontratak şanslarını denedi. F.Bahçe, sezon başından bu yana olduğu gibi duran toplarda üstün olan taraftı.

ÜSTÜN oynaman veya futbolu rakip sahada oynamanın hiçbir önemi yok. Futbol sonuç odaklı bir oyun derken bundan bahsediyordum. İyi oynayan F.Bahçe’ydi ama ilk golü bulan Bursa oldu. Ardından şans golüyle skor 1-1’e geldi. Son dakikalar kıyasıya bir mücadeleye sahne oldu. Fırat Aydınus’un Titi’ye gösterdiği kırmızı son derece haklıydı.

F.BAHÇE ARAP ATI GİBİ!

ARTIK ligin son iki haftasına geldiğimiz bu zamanlarda elindeki tüm pozları sahaya süren Aykut Kocaman, rakibin 10 kişi kalmasına da iyi değerlendirince sahadan üç puanı haklı bir oyunla iyi bir futbolla almış oldu.

ADINA ve her iki takımın hedefine uygun futbol oynadı çok keyifli bir 90 dakika izlettiler bize. Bu anlamda hem F.Bahçe hem de Bursaspor’u tebrik etmek lazım. Bir tebrik de oyuna sonradan girmeyi alışkanlık haline getiren Valbuena’ya. Hücum bölgesinde hemen hemen herkese topla buluşturdu ve üzerine düşen görevi yapanlardan oldu.

KOCAMAN’IN F.Bahçe’si sonradan açılan ‘arap atı’ gibi. Bu seriyi galibiyetleri haftalar öncesinden alsaydı şimdi F.Bahçe’nin bambaşka olurdu.

KADRO genişliği olmayan ama uzun yılların yatırımını kendi içinde barındıran Başakşehir, bunun karşılığını almaya ilk kez bu kadar yaklaşmıştı. Sivas karşısına Adebayor ve Mahmut’tan eksik çıkmasına ve hücum gücünün neredeyse %70‘ini oluşturan Mossoro’nun atılmasına rağmen sahadaki her oyuncu şampiyonluk hedefi doğrultusunda mücadele etti.

ANCAK sahada 11 kişi kalmak çok önemli. Birisinin de bunu Mossoro’ya anlatması gerekiyor. İnsanın aklını peynir ekmek ile yemesi gerekir. Hakemin kesinlikle doğru karar verdiği pozisyonu irdelemek

gerek.

VİCDANSIZLIK!

SAHADA her şey senin istediğin gibi giderken takımın 10 kişi bırakmak en kibar ifade ile vicdansızlık. Sezonun ipini çeken isim oldu Mossoro. Dün gece G.Saray’ı Mossoro şampiyon ilan etti desek yeridir. Bu saatten sonra Terim’in G.Saray’ı bu işin peşini bırakmaz.

YİNE dramatik bir son oldu Başakşehir adına. Ligin başlangıcı da sonu da Başakşehir hikayesini içinde barındıracak. Tam bir antrenör takımı olan Başakşehir, geniş olmayan eksik ve yaşlı kadrosuna rağmen son sezonlarda performansla yarışın içinde kalmaya devem edecektir.

BAŞAKŞEHİR adına şampiyonluk tabiî ki önemli. Ancak dün gece o ihtimali sahanın ortasında bıraktılar. Şimdi ikinci hedef Şampiyonlar Ligi olmalı. Tabii gelecek hafta ateş hattındaki Antalyaspor deplasmanına gidecek olmak ta bir başka dert. Ama şu gerçeği unutmayalım ki Başakşehir bu hikayenin önemli rollerinden birisi.