Çok kazançlı

29 Ekim 2018

BEŞİKTAŞ taraftarı şampiyon oldukları sezonlarda olduğu gibi üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Beşiktaş’ın uyandırılması gerekiyordu. Taraftar geçen hafta gösterdiği tepki ile sahadaki oyuncuların uyanmasını sağladı. Hem de ne uyanmak! Beşiktaş maçın başlama düdüğü ile rakibini ısırmaya başladı. Erken gelen gol tribünlerin de havaya girmesine neden oldu. Zaten takımını ateşlemeye gelen taraftardan daha fazlasını da bekleyemezsiniz.

GELELİM tercihleri ile Şenol hocaya. UEFA Avrupa Ligi maçında Mustafa’yı oyuna soktuğu zaman eleştirdiğim Şenol hoca, hafta boyunca antrenmanlardaki performansı ile formayı kapan Mustafa’yı bu kez yıllar sonra ilk 11’de oynattı ve hem oyuncusunu kazandı hem de yeni bir golcü.

SAHA dizilişini ilk gördüğümüzde hemen hepimizin Mustafa’nın 10 numara bölgesinde ne işi var dediğimiz bir gerçek. İlginç bir tercih olmuştu. Mustafa da o ilginç tercihlere attığı güzel gollerle daha da gizem katmış oldu. Hem Mustafa hem de Beşiktaş taraftarı bu performansı çok beklemişti. Şimdi karşılığını verdi Mustafa.

GÜNEŞ’E TEBRİKLER

YALNIZ lke futbolunun en özel oyuncusu Quaresma’nın tüm gollerdeki katkısını da unutmamak lazım. Takımda herkesin protesto edilmesi mümkün ancak Quaresma’nın değil. Şenol hocaya, Mustafa tercihi nedeniyle kocaman bir tebrik göndermek lazım.

BAZI maçlar vardır sizi lige, şampiyonluğa bağlar. Öyle bir haftaydı Beşiktaş için. Sahadaki mücadele anlamında Beşiktaş kazanmayı, şampiyonluğu ne kadar istediğini gösterdi.

ÇAYKUR Rizespor’un Okan hoca ile kazandığı ivmeyi önümüzdeki maçlarda da devam ettireceği gerçeğini 9 kişi kaldıkları ile birleştirince sonuç kaçınılmaz oldu.

YILLARDIR süre gelen “altın değerinde 3 puan” klişesi bu maçın en önemli başlığı olsa gerek. Zirve yarışındaki takımlar G.Saray, Antalyaspor, Kasımpaşa, Trabzonspor’un puan kaybı yaşadığı haftayı 3 puanla kapatmak, Mustafa’nın golleri, taraftar ile barışmak Beşiktaş’ın bu haftaki kazancı oldu.

Devamını Oku

Kabak tadı verdi

21 Ekim 2018

Beşiktaş’ın milli aradan dönmeyeni sadece oyuncuları olmamış, hocası da dönememiş o aradan. Lens konusunda verdiği kararı normal karşılamak mümkün ancak ben yazmaktan yoruldum, Şenol Hoca denemekten yorulmadı. Yıllardan beri süre gelen ve seni şampiyon yapan, her denemende de sana puan ya da maç kaybettiren Atiba-Oğuzhan ikilisinin bozulması kaybın önemli etkenlerinden birisiydi. Tolgay’ı oynatmak bu kadar önemli ise Tolgay’ı 10 numara pozisyonunda oynatırsın! Atiba-Tolgay yapınca Oğuzhan ve de Beşiktaş bitiyor.

SAKATLAR nedeniyle Medel-Roco ikilisi, muhtemelen hayatları boyunca bir daha yan yana oynamayacağı için bu ikili yaptığı bireysel hatalardan bahsetmeyeceğim. Ama Beşiktaş savunmasının amatör takımın yapacağı pozisyon hatalarını konuşmak gerekiyor. 2 kanat ortasında da Beşiktaşlı oyuncular adam paylaşımında ve pozisyon almada sıkıntı yaşadı. Bu tip hataların bedeli de rakip Göztepe olunca gol ile ödeniyor.

ŞENOL HOCA FORMSUZ

ŞENOL Hoca’nın formsuzluğunun 1-0’dan sonra oyuncu değişikliği konusunda geç kalmasından da görülebilir. Oyuncu değişikliğini 2-0’dan sonra yaptı. Biraz daha erken davransa belki saha içindeki oyunculara da bir mesaj göndermiş olurdu. Kaldı ki en son ne zaman sahaya çıktığını kendisinin bile hatırlamadığı Mustafa’yı, Larin’den önce kurtarıcı olarak sahaya atmak ne demek? Hocam sadece ‘Elimden gelen her şeyi yaptım, Mustafa’yı bile oyuna aldım’ demek için mi yapıyorsun bunu?

HAFTALAR öncesinden söylediğim gibi, hocanın Beşiktaş’la işi bitmiş. Beşiktaş’ın işi bitmeden yönetim erken davranmalı ve hocanın en azından sezon sonuna kadar konsantrasyonunun arttıracak bir şeyler yapması lazım. G.Saray’ın puan kaybettiği haftada kazanmak çok önemliydi. Beşiktaş bu hafta kaybettiği 3 puanın telafisini yapar ama bu çok iyi yolda olmadığı için yapacağı bir şey olmayacak. Ligimizde zirve yarışındaki takımların hemen hemen hepsi bu ve bunun gibi puan kayıplarına sezon sonuna kadar birçok kez imza atacak zaten.

Devamını Oku

Adamlara inat

15 Ekim 2018

BİZLER milli maça oyun sistemi, saha dizilişi olarak bakmadan başlayan insanlarız. En azından ben böyle bakıyorum artık bu gencecik milli takıma. Kim oynamış? Kim ne kadar oynamış? Kim nasıl oynamıştan ziyade bu takıma nasıl destek verilir açısından bakıyorum ben artık. Çünkü bunun için geçmiş yıllarda daha doğrusu son yıllarda geçerli olan birçok sebebim var.

TAKIM olmak yolunda önemli bir dönem geçiren ve bu süreçte de kendi içinde ve saha üzerinde tam manası ile takım olan ve taşıdığı milli formanın ağırlığını bilen oyuncu gurubunun zamana ihtiyacı olduğu bir gerçek. Top bizdeyken izlemesi keyifli ancak top rakipteyken korku dolu anlar yaşadık. Duran toplarda savunma anlamında ve adam paylaşımında sıkıntı çektik. Zaten böyle bir pozisyonda da golü yedik.

SAHADAKİ mücadelenin rakibin kabul edeceği bir oyun sistemine dönmesi için ciddi bir zaman gerek. Ayrıca bu kadronun dışında kalan, adam olmayan, ancak kendisine adam diyen ve tüm Türk halkına sözüm ona adamlık dersi verenlerin yeniden gün yüzüne çıkmaması için, sadece bu sebepten bile bu çocuklara inanın, çünkü sayelerinde güneşli günler göreceğiz.

HİÇ ALIŞKIN DEĞİLİZ!

ZAMANA ihtiyacı olmayan hatta zamanı az kalan Lucescu ise yine bizleri oyuncu değiştirme konusunda şaşırtmadı. 1-0 gerideyiz ve 62.dakikada ancak Mahmut-Berkay değişikliği yaparak “huylu huyundan vazgeçmez” dedirtti. Lucescu, ancak saha içindeki oyunculardan biri ve birkaçı inisiyatif alırsa kazanan hoca olur. Eskiyen oyun zihniyeti ile Lucescu’nun kazanması ancak hayal olur.

SONUÇ olarak bence son derece gereksiz, Avrupa şampiyonaları ve Dünya Kupalarında sürprize yer vermemek için Hollanda, İngiltere gibi ülkelerin turnuva kaçırmamalı için ortaya çıkartılan Uluslar Ligi’nde kullanabildiğimiz kadar zamanı kullanalım. Ne de olsa hiçbir turnuvaya erkenden gitmedik, alışmadık yani.

Devamını Oku

Rotasyon nedir? Ne zaman yapılır?

5 Ekim 2018

FUTBOLU oynamaya, yazmaya, anlamaya, konuşmaya başladığım dönemlerden beri şu rotasyon kelimesinin anlamını ve neden tercih edildiğini bir türlü anlamam. Sahip olduklarımızın, haddimizin bilincinde olmamız gereken tüm Avrupa sahnelerinde böyle kelimenin varlığını anlamaya çalıştım. Ne zaman bizim takımlarımız Barcelona, Juventus, Real Madrid seviyelerine gelir o zaman anlarım.

Avrupa’da zayıf rakiplerine karşı rotasyonlu kadro ile çıkarsın. Aksi halde elindeki en iyi kadroyu sahaya sürersin, çıkar oynatırsın, hem de en iyi bildiğin şeyi yaptırırsın. Oynarsın yani. Sen önce yönetimini ateşe atmaya çalışacak, kendi stadının zeminine sallayacaksın. Sonra iyi zemine gelince, Rize’nin 3 attığı F.Bahçe’ye 2 puan kaybedeceksin, senin lehine planlandığında susacak ama başka bir takımın lehine olunca fikstür diyeceksin. Olmaz, olmuyor besbelli.

1-0 mağlup duruma düşünce sahaya kement atacaksın ve G.Töre’ye, ‘Senden ötürü’ diyecek, sonra da rotasyon diye yedek beklettiğin Babel, Q7 ve Oğuzhan’a ‘Kurtar beni’ diyeceksin. Ha bir de rotasyon kadrosunun hazır olmaması da sana yazar hocam. Hazır olmalı, sen hazırlamalısın ve hazır değilse de oynatmayacaksın.

TAKIMIN baştan aşağıya maçı oynamak istemediğini sadece ben görmedim değil mi? İlk yarıda atamıyorsun, golü yiyorsun ama reaksiyon veren yok. Veren de fazla veriyor Caner gibi. Ne kadar gereksiz bir hamle ile takımını 2-0 geriye düşürdün be fişek! Biraz Pepe biraz biraz da Medel kaybetmeyi istemediğini gösterdi sadece o kadar. Buraya kadar Şenol hoca ödedi faturayı, son bir kelam da kaleci Karius’a. Resmen ‘Halbuki final değil’ dedirten lezzette bir gol oldu, yakışmadı.

ŞİMDİ bu moralsizlikle Konya deplasmanına gidecek takım. Hem de maçın hemen ardından, eyvah. Sahi Konya’da zemin nasıl?

Devamını Oku

Biraz daha iştah

30 Eylül 2018

ŞAMAPİYONLUK yarışı içinde kötü oynadığın veya iyi oynamadığın maçları kazanmak çok önemli. Zaten üç büyük takımlar iyi oynadıkları maçların tamamımı kazanır. Değerli olan iyi oynamadan kazanmak. Beşiktaş dün gece iyi oynamadı ama kazanmak için gerekli olan golü buldu ve daha da fazla rakibinin üzerine gitmedi, gidemedi.

HAFTA içinde Malmö deplasmanına çıkacak oyuncuların kendilerini aktif dinlemeye almış gibi görüntü vermesi kötüydü. Beşiktaş’ı Beşiktaş yapan, 7’den 70’e izlerken herkesin keyif aldığı, göze hoş gelen futbol anlayışından sezon başından bu yana uzak Beşiktaş. Futbolun sonuç odaklı bir oyun olduğu gerçeğinden yola çıkarsak Şenol hocayı tebrik etmek lazım kazınılan üç puan için.

BEŞİKTAŞ’IN ortaya koyduğu futbolun Avrupa sahnesinde bir karşılığı olmayacağını düşünüyorum. Umarım yanılırım. İdeal oyun kurgusu ve eldekilerin en iyisi ile sahaya çıkan siyah beyazlıların daha fazla pozisyona girmesi ve maçın kazanma hırsını rakibine kabul ettirmesini bekledim ama aradığımı bulamadım. İdeal derken saha içinde atmayı ve oynamayı isteyen iki isim Quaresma ve Love Beşiktaş adına farkındalık yaratan iki isim oldu. Love, sezon başından bu yana forma giymemiş olmasına ve yaşına rağmen sahanın iyilerinden oldu.

QUARESMA NEFİS

ÖYLE ki “eğer antrenmanlarda hep böyle ise neden bunu oynatmadın hocam” dedirtti. Böyle devam eder ve sakatlanmazsa Ocak ayına kadar Beşiktaş’ın gol sorununa çözüm olur gibi. Muhtemelen deplasmanda oynanacak Malmö maçını düşünerek skor 2-0 olunca Şenol hoca dinlendirmek için oyun dışına aldı onu.

QUARESMA konusunda da fikrim, geldiği ilk günden bu yana aynıydı hala da beni haklı çıkarttığı için kendisine teşekkür etmem lazım. Maçı iyi başlaması halinde (birkaç olumlu pas bile yeter buna) izlemenin çok keyifli olduğu bir oyuncu ve Beşiktaş’a da inanılmaz yakışıyor.

Devamını Oku

Normal şartlar altında...

25 Eylül 2018

BEŞİKTAŞ’IN sahaya çıktığı kadroya bakınca aslında ne oynayacağı ne oynayamayacağı belliydi. Şenol hoca, Babel’i forvet oynatarak saha içinde 3 oyuncunun mevkisini de değiştirmiş oldu. 160 gündür maç yapmayan ve en önemlisi sezon öncesi kampı yemeyen Atiba’yı gördüğümde açıkçası Beşiktaş adına çekinmiştim. Ancak Kanadalı sanki bıraktığı yerden devam ederek Beşiktaş adına sahanın iyilerindendi. Olmayandan birisi ise ve olmayacağı 3 sezondur belli olan Atiba-Tolgay önlerinde Oğuzhan üçlüsüydü. Ben yazmaktan yoruldum ama Şenol hoca bu üçlüyü üstelik Oğuzhan’ı 10 numarada oynatmaktan sıkılmadı.

DERBİNİN ilk yarısında oynayan F.Bahçe, atan ise Beşiktaş oldu. İlk devrede net 4 gol pozisyonu veren takım olmasına rağmen soyunma odasına muhteşem bir gol ile 1-0 önde gitmesini bildi ancak bu avantajını maçın sonuna kadar sürdürmeyi beceremedi. Kazanıp liderlik koltuğuna oturma fırsatı varken topu sanki 1-1’lik beraberlikle turu geçecek taraf olacakmış gibi kendisinde tutan ve rakip alana geçmeye niyeti olmayan Beşiktaş’ı Ayew’in attığı gol de uyandırmadı.

KİM ÜZÜLECEK?

ŞENOL hoca maç öncesinde beraberlik deseler kabul edecek bir havada maça başladı ve öyle de bitirdi. Kaybetmemek önemli miydi? Evet. Ancak 13 yıllık kazanamama alışkanlığına son vermek hele ki F.Bahçe bu kadar kötü iken çok mümkündü. Ama yine bir F.Bahçe maçı yine Şenol hoca aşması gerektiği şeyin 1 puan olduğu bilinciyle oynadı. Bu sonuç sonrasında hem Beşiktaş hem F.Bahçe hem de G.Saray’ın istediği oldu. Haftanın 3 kazananı olmasını sağladığı için Şenol hocayı tebrik etmek lazım Şenol hoca istediği aldı. Peki ya kaçan 2 puan aranmayacak mı?

NORMAL şartlar altında 1 mol oda sıcaklığında 22.4 litre ise Beşiktaş bu kadro ile F.Bahçe’yi bu halde iken yenmeliydi, ama olmadı. Şimdi kim üzülecek? Beşiktaş taraftarı ve Cocu’nun gitmesini isteyen F.Bahçe taraftarı.

Devamını Oku