Bencil ve özgür kediler

Cingöz adındaki kedimle birbirimizi kırıp terk ettiğimizden beri hep bir "yeni kedi" özlemi içindeydim

Haberin Devamı

Cingöz adındaki kedimle birbirimizi kırıp terk ettiğimizden beri hep bir "yeni kedi" özlemi içindeydim. Bazıları, "aman ne yapacaksın yeni kediyi, kedi bağımlılıktır, ne güzel yaşıyorsun işte özgürce" diyorlardı. Kedileri acımasızca eleştiriyor, kınıyorlardı. Öyle dinliyordum onları boş bakışlarımla.

* Kedi nankör olurmuş... Ne demek nankör olmak? Yani yaptığınız iyilikleri karşılıksız bırakır, unuturmuş. Zaten iyilik karşılık görmek için yapılmaz ki. Karşılıklı bir iletişim ve sevgi sonucu birbirine iyilik yapmalı insanlar.

Ayrıca ben o kediyle, o evin içinde bulunmaktan mutluyum ki beraberim.

Ama artık birbirimizden hoşlanmıyor da zorunda olduğumuz için beraber yaşıyorsak, bu çok kötü elbette. Cingöz'le böyle olmuştu. Şu veya bu nedenlerle birbirimizi fena halde incitmiştik. Sinir krizleri yaşatıyorduk karşılıklı. Ben onun divanın üzerine saçılmış tüylerine, iki kere çiş ettikten sonra kokmaya başlayan tuvaletine, mutfakta yemek hazırlarken arsızca bacaklarıma saldırışına...

O benim eve geç gelişime, ciğer pişirmeye üşenip artık yemeklerimi ona yedirişime, yatak odama almayışıma, severken çok mıncıklamama.... Sinir olduk, durduk!

* Kediinsana bağlanmaz, eve bağlanır dediler. İnsana neden bağlansın ki? İnsana bağlananlar çok mu mutlu oluyor? Ya ihmal ediliyor ya sömürülüyor ya da terk edilmiyorlar mı sonunda? Elbette evine, yatağına, çatısına, oyuncaklarına, yemeklerine bağlanacak. Hiç olmazsa bu şekilde yaşamını sürdürebilecek. Şefkatsizliğinize, sokakta gördüğünüz başka kedilerle onu aldatmanıza, zaman zaman tutan sevgisizliğine karşın, hiçbir tepki göstermeden peşinizden koşacak değildi ya.

* Sadık değilmiş... Sizin sadakatsizliğinizi anladığı an, sadakatten vazgeçebilir. Onu gerçekten çok sevdiğinizi biliyorsa, ilginizden, şefkatinizden yoksun kalmıyorsa, başka kedileri yanınıza almayacağınızdan emin olabiliyorsa, öyle bir sadık kalır ki...

* Kediler bağımsızmış, özgür yaşamayı severlermiş, bir türlü ona sahip olamazmışsınız... İnanılır gibi değil. Böyle yüce bir nitelik nasıl olumsuzmuş gibi söylenebilir? Bağımsız ve özgür olmak bir yaratığın başarabileceği en güzel durum. Bir canlı varlık bağımsız ve özgür olmak için savaş verdiği, bunu olabildiğince gerçekleştirdiği ve bu niteliklerinden asla ödün vermediği sürece saygındır. Bunun sonucunda elbette ona sahip olamazsınız,
sahip olmak istedikçe, onun yalnızlığı sevmesine, zaman zaman kopup girmesine izin vermedikçe, o sizden uzaklaşır zaten.

Sevgi ve ilgiyi göstermekle karşısındakine sahip olmak, hesap sormak, her davranışı, her mimiği sorgulamak birbirinden çok farklıdır. Size, özelliklerinize, özel zevklerinize, işinize, yorgunluğunuza, yalnız kalma arzunuza saygı duyar onlar. Ayrı dünyalarınız olmasını benimser ve bu dünyaların dışında ortak dünya kurmanızı ister.

O, kalan son ciğer lokmasıyla, karnı tok, mutluluk ve rehavet içinde oyun oynamasına karışmanızı nasıl istemezse, sizin de sessizce gazetelerinizi okumanıza hiç müdahale etmez. Evet özgürdür onlar ve canlan nasıl istiyorsa öyle davranırlar. Doğaldırlar, numara yapmazlar. Sinirli ve yorgunken, masaların altına büzülüp, bir süre ortaya çıkmazlar. Ama çıktılar mı, başını ayağınıza, omzunuza öyle bir sürtünür, öyle bir severler ki sizi, her şeye bedeldir bu içten, sıcacık sevgi.

Cingöz artık yok. Bitmiş ve bir daha geri gelmeyecek bir şeyi düşünüp, sorgulamayı yanlış buluyorum. Beraberken birbirimizi kırmamamız, tüketmememiz önemliymiş! Kırdıktan sonra tamiri için uğraşmak bile çok zor.

Cingöz'den bile daha çok sevebileceğim bir kedim var şimdi. Ona bayılıyorum. Ama acaba, birbirimize bu denli benzerken biz, o sokaklarında tek başına, ben evimin içinde tek başına... Ve özgür... Hep böyle mi sürse ilişkimiz?

Kim Dergisi, Ekim 1992

DİĞER YENİ YAZILAR