Fazla kiloluysanız karaciğerinize baktırın!

23 Mart 2018

Günümüzde karaciğer yağlanmasının en önemli nedeni şişmanlık haline geldi.

Artık çoğumuzun bildiği bir kavram var: Vücut Kitle İndeksi. Hatırlayalım; kilomuzun boyumuzun karesine bölünmesiyle ortaya çıkan orana verilen ad. Eğer 20-25 arasındaysa normal, 25-30 arasındaysak fazla kilolu, 30-40 arasındaysak şişman, 40’ın üzerindeysek aşırı şişman gruptayız. Vücut kitle indeksi 30’u aşan kişilerde karaciğer yağlanması da genelde tabloya eşlik ediyor. İşte bu yüzden eğer şişmansanız mutlaka karaciğer kontrolü gerekiyor.

Niçin organlarımız hızla yağlanıyor?

Karaciğer yağlanması denince eskiden hemen akla alkol gelirdi. Alkol riski çok artırıyor. Ama günümüzde karaciğer yağlanmasının en önemli nedeni şişmanlık haline geldi. Yani hiç alkol kullanmasanız da şişman veya aşırı şişmansanız karaciğeriniz yağlanmış olabilir.

Karaciğer vücudun çamaşır makinesi; bütün toksinleri temizliyor, vücudumuzu arındırıyor. Karaciğer lobül dediğimiz odacıklardan oluşuyor. Bunları bir tür filtre gibi düşünebilirsiniz. İşte bu filtreler aşırı yağlanma nedeniyle tıkanıyor, sertleşiyor ve biz buna karaciğer yağlanması diyoruz. Evreleri ve siroza kadar yolu var. Genelde şişman kişilerde 1 ve 2’nci evre yağlanma görülüyor.

Metabolik sendromda da risk var

Yağlanma metabolik sendromun bir parçası. Metabolik sendrom hem dünyada hem de Türkiye’de çok sık görülen bir durum haline geldi. Peki metabolik sendrom nedir? Metabolik sendrom bir hastalık demekti.

- Karaciğer yağlanması

Devamını Oku

Vücudunuz konuşuyor! önemsemeniz gereken belirtiler

16 Mart 2018

Kanser tedavisinde erken tanı çok önemli. Vücudumuzdaki belirtiler sorunları da haber veriyor.

Bilim insanlarının öngörüsü şu; önümüzdeki yıllarda her üçümüzden biri kanser olacak. 1970’li yıllardaki çocukluğumda kanser sözcüğü ölüm fermanı gibiydi. Artık günümüzde kronik, sürekli kontrol altında tutulması gereken, tedavisi olan bir hastalık halinde. Önümüzdeki yıllarda görülme sıklığının artmasıyla birlikte kanseri algılayışımız, bakışımız da mutlaka değişecek.

Belirtileri atlamayın

Vücudunuzu en iyi siz bilirsiniz. Bir şeyler aksamaya başladığında, iyi gitmediğinde ilk farkedecek olan da sizsiniz. Farklılıkları önemseyin. Kendinizi aşırı dinleyerek hastalık hastası olmak da yanlış. Ancak gerçekten bir şeylerin doğru gitmediğini düşünüyorsanız doktora görünün. Randevuyu ertelemeyin.

Çoğumuz vücudumuzda ele gelen bir yumru olunca durumu farkediyor, endişelenip hemen incelenmesi için doktora başvurabiliyoruz. Unutmayalım; vücudumuz sadece yumrularla değil başka belirtilerle de konuşuyor ve sorunlarını haber veriyor. Kanser tedavisinde erken tanı çok önemli. Tanı ne kadar erken konursa tedavi de o kadar başarılı ve yan etkisi az oluyor. Çoğu zaman belirtiler incelendiğinde bir zararlarının olmadığı görülüyor. Ancak her zaman bir doktorla bu belirtileri tartışmak göstermek en doğrusu. Şimdi gelin kırmızı bayraklı belirtiler neler bakalım :

Neden zayıfladım?

Bir beden küçülmek başlangıçta hoşunuza gidebilir. Ancak her zamanki gibi yiyor, aşırı enerji harcamıyorsanız neden bu kadar kilo kaybettiğiniz önemli. Birçok kanser türü kilo kaybına yol açıyor. Çünkü tümörler büyürken besleniyor, enerji harcıyorlar.Kiloda küçük dalgalanmalar normal. Aşırı stres sonrası kilo vermek de normal. Açıklanmayan kilo kaybını önemsemelisiniz. Kanser hastası olan çoğu kişi hastalığın bir evresinde kilo kaybına uğruyor. Mide, özefagus (yemek borusu), pankreas ve akciğer kanserlerinde kilo kaybı daha çok görülür. Eğer verdiğiniz kiloyu geriye koymakta zorlanıyorsanız mutlaka doktorunuza bildirin.

Sürekli yorgunluk

Devamını Oku

Kardelen bunamayı önlüyor

9 Mart 2018

Kardelen doğanın bize sunduğu en güzel, zarif bitkilerden biri. Bu zarif çiçekli bitkinin çağımızın hastalığı haline gelen Alzheimer’a çare olabileceği aklınıza gelir miydi? Kardelenin soğanı galantamin adlı bir bitkisel bileşik içeriyor ve bu bileşik dünyada 70’den fazla ülkede Alzheimer hastalığının tedavisi için onaylandı.

İlk kez Homer bahsetmiş

Antik Yunan’da kardelenin belleği güçlendirici etkileri not edilmiş. Ancak -tartışılsa da- tarihsel olarak ilk kayıt ünlü şair Homer’in Odyssey adlı eserinde yer alıyor. Homer eserinde kökleri siyah, çiçeği süt gibi beyaz olan, tanrıların ‘moly’ diye adlandırdıkları bir bitkiden bahsediyor. Esrindeki kahraman bu bitkiyi zihnini arıtmada kullanıyor.

Bulgar bir eczacı keşfetmiş

Binlerce yıldır bu bitki geleneksek tıpta kullanılmasına rağmen Alzheimer için ilaç olarak öne çıkması ancak son zamanlarda gerçekleşti. 1950’lerin başlarında Bulgar bir eczacı köylülerin baş ağrılarını gidermek için bitkinin yaprak ve soğanını ezerek alınlarına sürdüğünü görüyor. İşte böylece kardelenin ilaç olma yolu açılıyor. Bulgaristan’da 1958’de ilaç olarak kullanılması onaylanmış. Doğu Avrupa’da çocukları poliomiyelit olan köylülerin bu çocuklara kardelen soğanlarından yaptıkları bir çayı içirdikleri ve tedavi ettikleri de kaydedilmiş. Ayrıca halk tıbbında ezilmiş soğanları donmaya karşı da kullanıyorlarmış. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin onayı ise yıllar sonra 2001’de gelmiş. Şu anda ABD’de Alzheimer hastalığı ve erken bunama tedavisi için yaygın olarak kullanılıyor.

Dikkat!

Soğanları evde kendi başınıza kullanmaya kalkmayın. Çünkü zehirliler ve yan etkileri var. Kusma, karın ağrısı, ishal, gibi...

Kardelen

Devamını Oku

Çayımızdan plastiği çıkarın!

2 Mart 2018

İngiltere’de şu sıralar yoğun bir kampanya başladı: “Çayımızdan plastiği çıkarın!”

Çay üretici firmalar poşetlerinde yüzde 25 civarında plastik olduğunu kabul ettiler. Tahmin edeceğiniz gibi plastik çayda değil, çayı poşetledikleri torbalarda.

Nasıl ortaya çıktı?

Aslında birkaç yıldır çeşitli yayınlarda çay poşetlerinin erimediği, doğada yok olmadığı, plastik içerdiği yazılıp çiziliyordu. Ancak kimse bu konunun üzerine kamuoyunun dikkatini çekecek kadar çok eğilmemiş, aşırı deşmemişti. Taa ki bahçeciler yüksek sesle yakınmaya başlayınca kadar...

İngiltere’de bahçecilik en sevilen uğraş. Herkes bahçesine inanılmaz özen gösteriyor. İngilizler bahçelerini güzelleştirmek için masraftan kaçınmıyorlar. İşte durumu ortaya çıkartan da bu bahçe merakı. Bir süredir bahçelerde bir türlü erimeyen çay poşetlerinden söz eder oldular. ‘Çay poşetleri bahçede ne arıyor?’ diye sorabilirsiniz. Çoğu kişi kendi organik gübresini ev atıkları ve yaprak-otları karıştırarak yapıyor. Çay ve kahve atıklarınızı da kullanabiliyorsunuz. İşte kullanılan çay poşetlerinin erimediği dilden dile dolaşmaya, gazetelere, haberlere yansımaya başladı. Ve sonunda çay üreten firmalar buna neyin neden olduğunu açıklamak zorunda kaldılar: Birçok çay poşeti plastik içeriyor!

İngilizler de bizim gibi çayı çok seviyor

Biz Türkler dünyada çay tüketiminde birinci ülkeyiz. Ancak İngilizler de çaya bayılıyor. En çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 4’üncü sıradalar. Yılda 57 milyar poşet çay tüketiyorlar. Bu hesaba göre bir yılda doğaya katılan plastik oranı 2 bin 400 tonmuş!

Şimdi halk çay üreticilerine ultimatom verdi: “Çayımızdan plastiği hemen çıkartın.” Üreticiler çaylarının genel gıda düzenlemelerine uyduğunu, kanuna aykırı bir durum olmadığını belirtiyorlar. Ülkenin en ünlü çayının üreticisi çay poşetlerinin az miktarda plastik içerdiğini ancak yeni yöntemler arayışında olduklarını açıkladılar. Genelde çay pazarında yüzde 25 oranında polipropilen kullanılıyor. Şimdi firmaların hedefi bitkisel, doğada tamamen çözünebilen poşetler üretebilmek.

Devamını Oku

Lifli beslenin bağırsağınız sağlam kalsın

9 Şubat 2018

50 yaşı geçenlerin mutlaka kolonoskopi yaptırması gerekiyor.

50 yaşa geldiyseniz kolonoskopi ile bağırsaklarınızın incelenmesi hayat kurtarıyor. Örneğin; kolonoskopi sırasında var olan poliplerin (bağırsak içine doğru uzantılar) alınması kanser riskini önemli oranda azaltıyor. Kalın bağırsak sağlığının en büyük şartı ise liften zengin beslenme. Bugün yeterince lif almadığımız zaman oluşan bir bağırsak sorununa değinelim; divertikül.
Divertikül ne?
Divertikül bağırsak duvarından dışarıya doğru uzanan, ince bir boynu olan parça. Bağırsağın herhangi bir yerinde oluşabiliyor. Genelde kalın bağırsakta görülüyor. Bağırsağın rektum bölgesini seviyor.
Divertikül neden ve kimlerde görülüyor?
Yaşla birlikte görülme sıklığı da artıyor. Genellikle 50 yaş ve sonrasında daha çok rastlanıyor. Genelde 80 yaşına gelen her 10 kişiden 7’sinde divertikül var. En büyük neden yeterince lifli beslenmemek.
Belirtiler nedir?
Divertikülü olan her 4 kişiden 3’ünde hiçbir belirti görülmüyor. Buna divertikülozis diyoruz; Çoğu kişi kendilerinde divertikül olduğundan bile habersiz. Rutin kolonoskopi sırasında görülebiliyor.
Nasıl bir hastalık?
Divertikül aralıklı olarak alt karın bölgesinde ağrıya, şişkinliğe bazen enfeksiyona da neden olabiliyor. Ağrı kramplar şeklinde gelir. Tuvalete çıktıktan sonra rahatlar. Bazı kişiler ishal, bazıları kabız olur, bazıları ise dışkıyla birlikte mukus çıkartır (sümüğümsü bir sıvı). İrritabl bağırsak hastalığına çok benzediği için karıştırılabilir.
Yaşlı iseniz dikkat
Özellikle yaşlılarda divertikül hastalığı belirtileri kalın bağırsak kanserinin öncü belirtilerini andırıyor. Doktorunuzla mutlaka tüm belirtileri paylaşın.
Dışkınızda kan varsa mutlaka doktora bildirin
Divertikül bazen kanıyor ve anüsten (dışkının çıktığı kısım) kan gelebiliyor. Genellikle ağrısız bir kanama bu. Ancak kalın bağırsak kanserinde de kanama olduğu için mutlaka doktorunuza bildirmeniz gerekiyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Divertikülleriniz var ama sorununuz yoksa tedavi yapılmıyor. Liften zengin beslenme öneriliyor. Kabızlıktan korunma, kanserden korunma, kan şekeri dengesi, uzun yaşam; bunların hepsi için yararlı. Liften zengin beslenirseniz yeni divertikül oluşumunu da engellersiniz.
Günde 18 gram lif almamız gerekli
Günde 18 gram lif sağlıklı oran. Ancak birçok konferansta kalın bağırsak kanseri riskinden korunmak için bu oranı 25-20 gramlara çıkarmak gerektiği vurgulandı. Lifi birden artırırsanız gaz yakınmanız olabilir. Lifi nasıl artıralım? - Yavaş yavaş artırın. Bağırsağınızın yeni yeme biçiminize alışmasını sağlayın. - Beyaz ekmek yerine tam ekmek yemeye başlayarak ilk adımı atın. - Her gün yeni bir değişiklik yapın; bugün fasulye mi eklediniz, yarın muhallebi yerine meyve yiyin. - Günde 5 kuralına uyarsanız (5 porsiyon meyve - sebze) yeterli lif alacaksınız. Bir porsiyon meyve avucunuza sığan bir meyve büyüklüğü. - Elma, armut, kuru incir, çilek, brokoli, karnabahar, portakal, mandalina hep güzel lif kaynakları… Ama bunların içinde armut başı çekiyor! Ya lif destekleri? Eğer lifli beslenme sorunları çözmüyorsa lif destekleri alabilirsiniz. Doktorunuza danışarak en doğru desteği belirleyin ve düzenli olarak kullanın. Günde 8-10 bardak su için Eğer liften zengin beslenmeye geçtiyseniz ve destek de alıyorsanız mutlaka aldığınız sıvı miktarını da artırmanız gerekiyor. Günde en az 8-10 bardak su içmelisiniz. Genelde suyu tercih edin.

Devamını Oku