Oruç tutarken kilo almamak için ne yapmalı?

25 Mayıs 2018

İftar ve sahurda fazla kaçırılan yemek vücuda kilo olarak dönüyor. İşte bu kiloları engellemenin 10 basit yolu

Oruç tutanların bazısı zayıflıyor, bazısı kilo alıyor. Sağlıklı bir kişide kilo vermenin mantığı basit; vücuda giren kalori azalıp, çıkan artınca kilo kaybediliyor. Oruç tutarken yemek yenilen süre kısıtlı, dolayısıyla kişinin alabileceği kalori de genelde azalıyor. Ancak bazı kişiler bütün gün hiçbir şey yemeyince akşam kendilerini tamamen bırakıp normalde alacaklarından çok daha fazla yiyorlar. Bu da yüksek kalori girişine neden oluyor. Sonuç: Fazla kilo! Bu tablo sadece fazla kilo ile kalmıyor, ayrıca reflü, yanma, gaz yakınmaları da eşlik ediyor. Peki oruç tutarken kilo almamak için ne yapmalı?

1- İftariyelikleri ölçülü yiyin

İftariyeliklerinizi dikkatli seçin, dikkatli yiyin. En çok bunlarla kilo alınıyor. Bütün gün aç kalan kişi ana yemeğe geçinceye kadar pide, simit, zeytin-peynir çeşitleri, hurma, ceviz vs. ile bir yemekte alması gereken kalorinin çok üzerinde kalori alıyor.

2-Pide, un unutmayın!

Bazı kişiler pidenin de bir tür ekmek olduğunu unutuyor. Ekmeği 1-2 dilimde tutabilen çoğu kişi pidede ölçüyü kaçırıyor. Pidenin undan yapıldığını, unun da kilo aldırdığını unutmayın. 2 dilim pideden fazla yemeyin.

3- Şarküteri şart mı?

Sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etleri hiç yemeyin demiyorum. Ancak toksik yükleri fazla ve çok kalorililer. Sürekli sofranızda bulundurmayın. Canınız çok çekince yiyin. Aynı öğünde mutlaka yoğurt da yemeye çalışın. Süt ürünleri bu tür yiyeceklerin bağırsaklarda açığa çıkardığı toksik artıkları azaltıyor.

Devamını Oku

Güneşten D vitamini üretme zamanı

18 Mayıs 2018

D vitamini sağlıklı kemikler için şart. En önemli kaynağı ise güneş. Ülkemizin güneyinde yaşayanlar şanslı, çünkü güneşsiz gün sayısı yok gibi. Kuzeyde, Orta ve Doğu Anadolu’da yaşayanlar ise Mart sonundan Eylül sonuna kadar güneşten bol D vitamini sağlayabilirler. Yani şimdi güneşten D vitamini üretme zamanındayız!

Eksikliğinde ne oluyor?

D vitamini kalsiyum ve fosforun emilimi için gerekli. Bu iki mineralin de kemik, diş ve kas sağlığında önemi büyük.

D vitamini eksikliğinde kemiklerimiz yoğunluğunu kaybediyor, kemik erimesi dediğimiz osteoporoz gelişebiliyor, küçük darbelerde bile kırılır hale gelebiliyorlar. Çocuklarda D vitamini eksikliği raşitizm denilen hastalığa yol açıyor. Erişkinlerde ise ileri D vitamin eksiliği kemiklerde ağrı ve hassasiyetler kendini gösteren osteomalasi denilen duruma yol açıyor.

Nereden ve nasıl alıyoruz?

Vücudumuz dışarıda güneş altındayken D vitaminini cildimiz aracılığıyla direkt güneş ışığından üretebiliyor. Mart sonundan Eylül sonuna kadar çoğumuz yeterli güneş ışığını bu şekilde alıyoruz. Ancak dışarıda vakit geçirmemiz ve cildimize güneşin değmesi gerekiyor. Oysa çoğumuz haftanın en az beş gününü ofislerde veya evde hiç güneşe çıkmadan geçirebiliyoruz.

Yiyeceklerde D vitamini yok mu?

Var, ancak çok az yiyecek D vitamini içeriyor. Burada dikkat edilecek nokta şu; yiyeceklerden alımın çok az olduğunu unutmayalım. Güneşe ihtiyacımız var.

Devamını Oku

Genetik teste göre diyet ne kadar doğru?

4 Mayıs 2018

Yiyeceklerin genlerimiz üzerindeki etkisini araştıran nutrigenomiks testi diyet dünyasının yeni trendi.

Hücrelerimizdeki biyokimyasal olaylar genlerimiz tarafından düzenleniyor. İnsanlarda yaklaşık olarak 20-25 bin gen olduğu düşünülüyor. İnsan DNA’sının yaklaşık yüzde 99.9’u da benzer. Geride kalan binde 1’lik kısım bizi diğer insanlardan farklı kılıyor. Hastalıklara yakalanma şansımızdan, ilaç ve tedavilere farklı cevap vermemize, davranışlarımıza kadar bu farklılıklar rol oynuyor. İşte çok popüler olan genetik testlerin hedeflediği de bu farklılıklar.

Nutrigenomiks: Yiyecek dünyasının yeni trendi

Yiyecek dünyasındaki en büyük trendlerden biri nutrigenomiks. Nutrigenomiks yiyeceklerin ve yiyecekleri oluşturan bileşenlerin genlerimiz üzerindeki etkisini araştıran bilim dalı. Besinlerin emilimi, metabolizması, vücutttan atılımı ve biyoliojik etkilerine bakıyor. Bireyin genotipine göre beslenmeyi en iyi hale getirmeyi amaçlıyor. Henüz emekleme aşamasındaki bir bilim dalı bu, ancak önümüzdeki yıllarda sağlık alanında çok önemli katkıları olacağı düşünülüyor.

Nutrigenomiks bir yiyeceğe karşı tüm vücudun biyolojik olarak nasıl tepski gösterdiğine bakıyor. Tek gen-tek yiyecek işkisine ise nutrigenetik deniyor. Ülkemizde de bu genetik testleri yaparak size özel diyet reçetesi çıkartan birçok şirket var.

Uygulamak çok kolay

Bu testleri uygulamak çok kolay. Evinizde örnek alıyorsunuz. Anket dolduruyorsunuz. Postalıyorsunuz. Hastane yok, trafiğe girmek yok. Sonuç da evinize geliyor veya internet üzerinden alıyorsunuz. Çok popüler olmasının nedenlerinden biri de bu olmalı.

Evinize gönderilen bir genetik test kitine tükürüp, tükrüğünüzü yolluyorsunuz. Atalarınızın kimler olduğundan, cilt bakımınızın nasıl oması gerektiğine, en doğru diyet şekline kadar belirlenebileceği vadediliyor. Bazıları Alzheimer, Parkinson gibi günümüzde çok sık görülmeye başlanan ve çoğumuzun yakalanmaktan ürktüğü hastalıklar konusundaki riskinizi bile belirlediğini iddia ediyor. Meme ve yumurtalık kanseri riskini belirleyen testler de var.

Devamını Oku

Balıkla zayıfla!

20 Nisan 2018

Moda diyetler aklımızı çeliyor; Önerim; sağlıklı bir diyet seçip uygulayın, fazlalıklarınızdan kurtulun.

Üç yanı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz. Buna rağmen balık tüketiminde gelişmiş ülkelerle aramızda büyük fark var. Örneğin; Avrupa’nın sadece üçte biri kadar balık tüketiyoruz. Nedeni, önemli ölçüde geçmişten gelen alışkanlıklarımız ve kültürümüzle ilgili olmalı. Artık paket- çiftlik balıklar sayesinde balığı hazırlamak da kolay. Avrupa’da çiftlik balık bol bol tüketiliyor. Bizde balık tüketiminin bu kadar geri kalmasının bir nedeni de çiftlik balık yemekten kaçınmak olabilir diye düşünüyorum. Hazır diyet mevsimi başlamışken önerim bol bol balık tüketin, balığın bol yer aldığı diyet programları uygulayın. Balık eti hazmı kolay, hafif ve aşırıya kaçılmadıkça kilo aldırmıyor, aksine kilo vermeye yardımcı oluyor.

Haftada en az 2 kez balık yiyin!

Özellikle de yağlı olanları! Şunu sormakta haklısınız ‘Eğer yağlıysa kilo aldırmaz mı?‘ Balık yağı kilo aldırmıyor aksine zayıflatıyor. Balıkta vücudumuzda üretemediğimiz Omega 3 yağları var. Vücudumuzda üretilmeyen, yiyeceklerle almamız gereken yağlara zorunlu yağ asitleri diyoruz. Zorunlu yağ asitlerini (Omega 3 ve Omega 6) çoğumuz yetersiz alıyoruz. Özellikle Omega 3 eksikliği hemen her toplumda çok sık görülüyor. Balık, özellikle de somon, ton, hamsi gibi yağlı olanlar Omega 3 deposu.
Balık yağları azaltıyor Balık yağında sebze yağları ve kara hayvanlarının yağlarında olmayan EPA (eicosapentaneoic asit) ve DHA (docosa hexaenoic asit) gibi yağ asitleri bulunuyor. Yağ asitlerinin de kalp damarlarını tıkanma ile damar sertliğini önleyici etkileri var. Balık yağı iyi kolesterolü artırıp, kötü kolesterolü ve kan yağlarını düşürüyor. Aynen aspirin gibi kanı inceltici etkisi var. Vücudun kalp ve hücre yapısını koruyan ve hormon benzeri bir madde olan prostoglandinleri yapılabilmesi için EPA’ya ihtiyaç var. DHA ise beynin gelişmesi, gözler ve üreme sistemi için gerekli. Hangi balıklar Omega 3‘ten çok zengin? Somon Ton Uskumru Hamsi Sardalya Taze yengeç Alabalık Kılıçbalığı Ringa balığı yavrusu Çaça balığı Çiroz Omega 3 diyeti nasıl uygulanıyor? Bu diyette bol bol Omega 3‘ten zengin yiyecekler tüketiliyor. Amaç diyeti Omega 3’ten zenginleştimek. Aşağıdaki programı haftanın 2 -3 günü uygulayabilirsiniz. Kahvaltı 1 adet yumurta 1/2 avokado 1 dilim peynir 1 dilim ekmek Semizotu Domates Omlet ( 2 yumurta + 1 dilim peynir) Öğlen Izgara/fırın balık Salata Ara 1 küçük avuç ceviz 1 elma Akşam 1 kase çorba 1 çay kaşığı keten veya chia tohumu Semizotu salatası 1 kase probiyotik yoğurt Ara 1 kase çilek Avuç içi kadar erik Chia ve keten tohumu kullanırken dikkat! Her ikisi de çok faydalı tohumlar. Ancak keten tohumunun 100 gramı 534 kalori, chia tohumunun 100 gramı ise 486 kalori. Yani dikkatli kullanmanız gerekiyor. Ayrıca her ikisi de mutlaka bol suyla birlikte alınmalı. Aksi takdirde bağırsak alışkanlıklarında değişikliğe yol açabilir. Haftada 7-8 yumurta yiyebilirsiniz Kilo vermek için çoğumuz daha az kalorili olduğu için hep aklardan yapılmış omlet-yağda yumurta yemeye özen gösterdiğine tanık oldum. Sağlıklısı yumurtanı tümünü yemek. Diyabetiniz yoksa haftada 7-8 yumurta yiyebilirsiniz. Diyabeti olanlarda aşırı yumurta damar yapısını bozuyor.

Devamını Oku

2018 diyet trendleri

13 Nisan 2018

Moda diyetler aklımızı çeliyor; Önerim; sağlıklı bir diyet seçip uygulayın, fazlalıklarınızdan kurtulun.

Diyetlerin de modası var. Her yıl yeni bir diyet ortaya çıkıyor, ancak gerçekten test edilip beğenilen, yayılan, uluslarası üne kavuşan diyet sayısı çok az. Artık hepimiz sadece diyetin işe yaramadığını biliyoruz. Hangi diyeti yaparsak yapalım sonrasında hareketsiz kalıp, gereksiz kalori almaya devam edersek yine kilo alıyoruz. Moda diyetler çoğumuzun aklını çeliyor, kimi sağlıklı, kimi sağlığı bozabilecek cinsten. Önerim; sağlıklı bir diyet seçip uygulayın, fazlalıklarınızdan kurtulun. Sonrasında ise normaldeki hareketliliğinizi ikiye katlayın.

Tom Kerridge’in Dopamin diyeti

Tom Kerridge, Michelin yıldızlı İngiltere’de çok sevilen, TV’de program yapan bir şef. Seyircilerin gözü önünde üç yılda 70 kilo verdi. Şu anda İngiltere’de en çok konuşulan kişilerden biri. ‘Dopamin Diyeti’ adlı bir kitap çıkardı. Kitabında verdiği tarifler et-balık, süt ürünleri, kuruyemiş, omletler, kıymayla yapılan tarifler. Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli tarifler bunlar. Şeker ve alkol yok. Yemeklerini tattım; harika! Tatsız-tuzsuz değiller; baharat ve soslarla zenginleştiriyor.

Diyetin adı neden dopamin?

Sava göre bu diyet farklı; bu diyette yenen yiyecekler beyinde dopamin salgısını artırıyor. Bu yüzden bu diyet bizi mutlu kılıyor. Nişastalı karbonhidratlar yerine, protein, sebze ve meyve ağırlıklı bir program.

Hangi yiyecekler yer alıyor ?

Süt l Peynir

Devamını Oku

Eşiniz horluyor mu? Artık çözüm var!

6 Nisan 2018

Eğer eşiniz horluyorsa mutlaka çözüm yoluna gitmesini sağlamalısınız.

İyi bir gün, iyi bir uyku ile başlıyor. Uyku, hem fiziksel, hem de mental istirahat durumu. Normal bir uykuda; vücut sıcaklığı, kan basıncı, solunum hızı, diğer vücut fonksiyonları azalıyor, vücudumuz dinleniyor. Uyku vücudun kendini onardığı zaman, bağışıklığı güçlendirdiği zaman. Çoğunuz iyi uyumadığınız birkaç günün sonrasında nezle gribe kolaylıkla yakalandığınızı hatırlayacaksınız. Uykumuzdaki problemler birçok hastalığa neden oluyor. Yaşam kalitemiz düşüyor. Çoğu kişi kendilerini çok seven ve horlamalarına katlanan eşleri sayesinde hayatlarına devam ediyorlar. Oysa eğer eşiniz horluyorsa mutlaka çözüm yoluna gitmesini sağlamalısınız. Horlama basit bir ağız aracıyla bile tedavi edilebiliyor. Impladent’den Diş Hekimi Dr. Ülkü Koloğlu sorularımı yanıtladı:
Neden horluyoruz?
Horlama bir hastalık. Üst hava yollarının gevşiyor ve kassal mekanizma bozuluyor. Uyku kalitesi bozuluyor. Mutlaka diş sıkma (bruksizm) da eşlik eder. Dişler aşınır ve rehberlikleri kaybolur. Dişlerin boyun kısımlarında aşınmalar vardır. Alt çene geriye gider, yüz yüksekliği düşer. Çiğneme kası büyür, sertleşir. Dilde dişlerin izi görülür. Önlemi alınmazsa sürekli artar, apne (solunum durması) başlar.
Horlayan kişinin hayatında ne gibi değişiklikler oluyor?
Gün içi uyku hali, iş kazaları, performans kaybı, depresyon, aile içi sorunlar ve yaşam kalitesinde düşüş görülüyor. Ayrıca oluşan hipoksi; yani oksijen azalması sonucu vücutta oksijenlenme sorunu olur. Bu da serbest radikallerin artışı ile kansere ve başka hastalıklara zemin hazırlar.
Peki horlamaya yol açan durumlar neler?
Şişmanlık, alkol, sigara, ağız açık uyuma, kirli-tozlu hava, diş sıkma, bazı ilaçların kullanımı…
Çözüm uyku hijyeninde
Horlama tedavisi nasıldır? Burun içi tıkanıklık varsa kulak burun boğaz doktorları tarafından tedavi gerekir. Yumuşak damak ve küçük dil operasyonları olumlu sonuç verir. Ama sorun tekrar geri dönebilir. Burun üzerine yapıştırılan nasal valf kullanımı yüzde 30 tedaviye katkıda bulunur. Risk faktörlerinden kaçınmak ve yaşamı düzenlenmek gerekir; bunun için kilo kontrolü, spor yapmak, alkol ve sigaradan uzaklaşmak önerilir. Davranışsal modifikasyonlar gerekir. Bunlar, yatış pozisyonu ve uyku hijyeni eğitimidir. Tedavide siz diş hekimlerinin uyguladığı ağız içi bir araç da var. Çok başarılı… Bir aygıt var; pozitif hava yolu basıncı tedavisi yapıyor. Hasta uyum sağlayabilirse çözüm sunuyor. Ancak uyum sağlayamayan kişilere ağız içi aparey öneriyoruz. Ağız Apareyi diş hekimi tarafından alt çeneye özel pozisyon aldırılarak alınan ölçü ile hazırlanıyor. Horlamayı durduruyor mu? Evet. Hemen ertesi gün faydasını görüyorlar. Ağız apareyi horlamayı nasıl durduruyor? Gevşeyen kasların aktivitesini artırıyor.. Hava yolunu açıyor. Gece boyunca arka faringeal duvara çökmeleri engeller. Ayrıca alt çenenin doğru yerinde konumlanmasını sağlıyor. Horlayan kişi bunu her gece ağzının içine yerleştiriyor. Peki rahat uyuyabiliyorlar mı? Daha önce CPAP cihazını kullanmaya çalışmış ve alışamamışsa buna hemen adapte oluyor. Çünkü o cihaz zor bir kullanıma sahip. Hiç deneyimi yok ise, horlamıyor olmanın avantajları kolay alışmalarına yardımcı oluyor. Yumuşak damağa uzanmadığı için öğürtü hissi uyandırmıyor. Bence kolay bir kullanım. Ağız apareyi takıldıktan sonra eşleri geceleri horlayan kişileri gözlemeli mi? Ağır apne durumu varsa kişinin uyku laboratuarlarında takibi ve tedavisi gerekir. Hafif vakalarda sorun zaten hemen çözülecektir. Horlama sonucu oluşan diş aşınmasının geri dönüşü var mı? Diş hekimi müdahalesi ile mümkün. Düşen yüz yüksekliği horlamayı daha da şiddetlendirir. Bu nedenle o yüksekliği iade edebilmek için dijital ortamda cad-cam sistemi le hazırladığımız porselen dolguları kullanıyoruz. Hem estetik hem de sağlık için konforlu bir kapanış sağlanmış oluyor.

Devamını Oku

Şişmanım ama sağlıklıyım!

30 Mart 2018

‘Şişmanım ama sağlıklıyım’ savının yanlış olduğu kanıtlandı.

İşte nedenleri...

Şişmanım ama sağlıklıyım savının yanlış olduğu kanıtlandı. İngiltere Birmingham Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre ‘sağlıklı’ şişman kişiler kalp-damar hastalıkları ve felce normal kilodaki kişilerden çok daha fazla yatkınlar.

Metabolik olarak sağlıklı şişman kişiler Vücut Kitle Indeksi hesabına göre (kilomuzun boyumuzun karesine bölünmesiyle elde edilen oran) obez gruptalar, ancak herhangi bir sağlık sorunları yok.

Araştırmacılar metobolik olarak sağlıklı şişman kişilerin, normal kiloda olanlara göre yüzde 50 daha fazla kalp hastalığı riski taşıdığını saptadılar. Yani “hiçbir sağlık sorunum yok, turp gibiyim” diyerek fazla yemeye devam hatalı.

İşitme sorununuz varsa dikkat

Demansın (bunama) en büyük nedeni ileri yaş. Ancak demansla savaş için oluşturulan bir uzman kurulu bunayanların üçte birinden fazlasının genetik olmayan faktörlere dayandığını belirledi. Bunlar eğitim seviyesinin düşüklüğü, stres, obesite, işitme kaybı, kafa travması ve hava kirliliği. Birçok bilim insanı çevre ve yaşam stili değişikliklerinin de bunama nedeni olabileceği öngörüsünde.

Bazı faktörlerin de demansın erken habercisi olduğuna dikkat çekiliyor. Bunların başında işitme kaybı geliyor. Orta yaşta gelişen işitme kaybı da önemli bir risk faktörü. Eğer işitme kaybı ilerlemeden tedavi edilirse demans vakalarının da yüze 10’a varan oranda azaltılabileceği düşünülüyor.

Eğitimin Alzheimer’dan koruduğu düşüncesi ise gittikçe daha çok kabul görüyor. Son veriler kişinin eğitim gördüğü yıl sayısı artıkça Alzheimer olma riskinin de azaldığı yönünde. Cambridge Üniversitesi Sinirbilimleri Bölümü’nden Dr. Hugh Markus, Alzheimer ile ilgili halen süren

araştırmada eğitimle hastalık arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş durumda. “Ancak bu etkinin eğitimin beynin daha çok gelişmesine yol açması nedeniyle mi, yoksa yüksek eğitimli kişilerin genelde daha varlıklı ailelerden gelmesi nedeniyle mi olduğunu bilemiyoruz” diyor.

Senegal AIDS konusunda örnek

Günümüzde AIDS artık ilacı olan bir hastalık. Ancak Afrika’da hala çok yaygın. Güney ve Doğu Afrika’da 20 milyon insan AIDS virüsü taşıyor. Senegal Afrika’nın batısında yer alan bir ülke ve Afrika’da en az AIDS’li oranına sahip ülke. Peki nasıl bu kadar başarılı olmuş dersiniz?
Taa 1998’de hükümetlerinin desteklediği bir programla hastaları ilaçla tedavi etmeye başlamışlar. 2003’te tedaviyi ücretsiz hale getirmişler. Uyuşturucu bağımlıları ve seks işçilerini tedavi etmişler, düzenli kontrole almışlar. Seks işçilerini her üç ayda bir teste tabi tutmuşlar. Bu çalışmalarının karşılığını da fazlasıyla almış durumdalar: Senegal de AIDS görülme oranı yüzde 0,4. Güney Afrika ülkelerinde bu oran yüzde 20’lere çıkıyor!
Ekmek geri döndü!
Aranızda glutene alerjisi omayan arkadaşı olan var mı? Son yıllarda neredeyse hepimiz hiç bir test yaptırmasak bile glutene alerjimiz olduğuna hükmetmiş durumdayız! Çoğumuz bağırsaklarımızda hiçbir sorun olmasa da fazla kilomuzun nedenini glutene bağlıyorduk. Bir glutensiz beslenme modası almış başını gidiyor. Ancak Avrupa’da ekmek yine moda oldu! Artık televizyonlardaki yemek programına yarışmacı olarak katılanlara ‘Ekmek yapmasını biliyor musun‘ diye soruluyor. Ekmeğin önemli bir besin kaynağı olmasının yanısıra ruhani yanı da vurgulanıyor.
Şimdi ip atlamak moda
Kimler mi ip atlayarak form tutuyor? İngilizlerin ünlü modeli Gigi Hadid, Amerikalı ünlü Kim Kardashian, Kate Hudson, Victoria’s Secret mankenleri. İngiliz İp Atlama Birliği’ne göre 10 dakika ip atlamak vücudu-muzda 45 dakika koşmayla aynı yararlı sağlık etkisini yaratıyor. Amerikalı bir genç kadın ip atlamanın öncüsü; internet fenomeni omuş. Adı: Amanda Kloots. 35 yaşındaki Kloots ip atlamanın kendisini tamamen değiştirdiğini söylüyor.

Metabolik olarak sağlıklı şişman kişiler Vücut Kitle Indeksi hesabına göre (kilomuzun boyumuzun karesine bölünmesiyle elde edilen oran) obez gruptalar, ancak herhangi bir sağlık sorunları yok.

Araştırmacılar metobolik olarak sağlıklı şişman kişilerin, normal kiloda olanlara göre yüzde 50 daha fazla kalp hastalığı riski taşıdığını saptadılar. Yani “hiçbir sağlık sorunum yok, turp gibiyim” diyerek fazla yemeye devam hatalı.

İşitme sorununuz varsa dikkat

Demansın (bunama) en büyük nedeni ileri yaş. Ancak demansla savaş için oluşturulan bir uzman kurulu bunayanların üçte birinden fazlasının genetik olmayan faktörlere dayandığını belirledi. Bunlar eğitim seviyesinin düşüklüğü, stres, obesite, işitme kaybı, kafa travması ve hava kirliliği. Birçok bilim insanı çevre ve yaşam stili değişikliklerinin de bunama nedeni olabileceği öngörüsünde.

Bazı faktörlerin de demansın erken habercisi olduğuna dikkat çekiliyor. Bunların başında işitme kaybı geliyor. Orta yaşta gelişen işitme kaybı da önemli bir risk faktörü. Eğer işitme kaybı ilerlemeden tedavi edilirse demans vakalarının da yüze 10’a varan oranda azaltılabileceği düşünülüyor.

Devamını Oku