Eleştirel bilinç mi? O da nereden çıktı!

Geçen cuma Herald Tribune'da Bruce Springsteen imzalı bir yazı çıktı. Rock müziğin ağababasının idealizm dozu yüksek değerlendirmelerini burada yinelemeye gerek yok

Haberin Devamı

Geçen cuma Herald Tribune'da Bruce Springsteen imzalı bir yazı çıktı. Rock müziğin ağababasının idealizm dozu yüksek değerlendirmelerini burada yinelemeye gerek yok. Yazıda en çok ilgimi çeken şu oldu: Springsteen, Kasım ayında Dave Matthews Band, Pearl Jam, REM, Dixie Chicks, Jurassic 5, James Taylor ve Jackson Browne'la bir Amerika turnesine çıkacaklarını söylüyor. Bunca müzisyen, yeni bir grup adı altında sahneye çıkacakmış: "Vote for Change" ("Değişim için oy ver", daha Türkçesi "Haydi Arkadaşlar, Başkanı değiştirelim"). Sözün özü, "Vote for Change" grubu seçim kampanyasına dahil oluyor. Aslında 11 Eylül doğrudan "Amerikan yaşam biçimi"ne, Amerikalıların "güvenli ve anlaşılır bir dünyada yaşadıkları" yanılsamasına yapılmış bir saldırıydı. Bu nedenle de Amerikan kamuoyunda uzun yıllardır rastlanmayan bir "birlik havası" yarattı. Springsteen de yazısında bunu vurgulamadan edemiyor.

Amerikan yönetimi, zaaf içinde olmadığını kısa sürede gösterme kaygısı içinde, bu "birlik havasına" da güvenerek, ABD'nin daha uzun erimli strateji planlarını aceleci birer eylem planına dönüştürdü. Sonuç aldı mı? Aldı. "Amerikan karşıtlığı" bugün dünya üzerinde ABD'ye ilişkin "güç algılaması"nı besleyen temel kaynaklardan biri ve ABD sandığımız ölçüde kötü durumda değil. ABD politikaları, uygulamadaki pek çok stratejik ve taktik yanlışa karşın, herhangi bir "seçenek"le karşılaşmış olmadığından, geçerliliğini koruyor. Ama 11 Eylül ve bunu izleyen aceleci eylem planlan, kafayı zaten "etik sorgulama" ile bozmuş bir ülke olan ABD'de "eleştirel bilincin yükselmesi" sonucunu da doğurdu. "Birlik havası" ile "eleştirel bilinç" bir arada yükselişe geçti.

* Burada en büyük eksikliklerimizden biri ortaya çıkıyor. Bizde "birlik havası" eleştirel bilincin kafasına basmak için bir gerekçe oluşturuyor. "Hızlı tren" örneğinde gördük, eleştirel yaklaşım, kimi kesimler tarafından "istikrara ve başarılı hükümete yönelik bir saldın" olarak algılandı. Şimdi de Süreyya Ayhan örneği var. Geçen gün 90 Dakika'da onca tartışılıp varılan sonuç ortada: "Başarı beklentisi" eleştirel bilinci kör etmişti. Yarın AB'den "müzakere tarihi" alacak olursak, hedefe varmak için yine ve güçlü bir "birlik havası"nı gereksineceğiz. Aynı yaklaşım biçimini korumayı sürdürürsek, kimbilir daha ne vartalar atlatacağız? Springsteen yazısının sonunda şunu söylüyor: "Bugünkü yönetim Amerikan değerlerinden çok uzağa düştü." Evet, "Amerikan değerleri" diye bir şey var. Tıpkı "Alman, İngiliz, Fransız değerleri" gibi hatta "Hollanda, İsveç değerleri" gibi.

* Peki bizim için "Türkiye değerleri" diye bir şey var mı? İşte üzerinde düşünmeye değer bir soru daha.

DİĞER YENİ YAZILAR