Gazete Vatan Logo

Tüp bebeğe güvenip sakın vakit kaybetmeyin

Yaş artıkça düşük tehlikesi de artıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aydın Arıcı, “35 yaşındaki bir kadında düşük tehlikesi yüzde 15’tir. 40 yaşındaki bir kadında ise yüzde 50!

Yani bu yaşta hamile kalan her 2 kadından birinin bebeği düşüyor... Bu yüzden çocuk sahibi olmak istiyorsanız hiç vakit kaybetmeyin” diyor

Hocam tüp bebekte kaç embriyo transfer ediyorsunuz kadına? Etik olarak bu sayı kaç olmalı?
Etik olarak bence 35 yaşından genç bayanlarda tavsiye edeceğim 2 embriyonun transfer edilmesidir. Daha önce birkaç kez denenmiş ama tutmamışlarda 3’e çıkılabilir.

Bu embriyonların sayısını da daha sonra 2’ye ya da 1’e indiriyor musunuz?
Aslında indirilebilir. Buna biz ‘fetal redüksiyon’ diyoruz. Bu bir noktada kürtaj gibi bir şey, ama bütün gebelik sonlanmıyor, kürtaj da yapılmıyor, sadece karından sokulan bir iğneyle üç embriyo varsa birinin kalbi durduruluyor açıkçası.

Kaçıncı ayda hocam?
Aslında kabaca 8’inci haftaya kadar, doğal olarak belirli bir gebelik kaybı oranı vardır. Bu oran yüzde 15-20 arasındadır, genetik sebeplere bağlıdır. Bu yüzden hiç olmazsa biz bu 8’inci haftayı bekleriz. Çünkü üçüz başlayan bir gebelik doğal olarak ikize inebilir, bunları bertaraf ettikten sonra, herşey normal gidiyorsa kabaca 10’uncu hafta civarında ‘fetal redüksiyon’ yapılabiliyor.

Peki 35 yaşından sonra?
35 yaşından sonra transfer edilen embriyo sayısı genellikle 3 olur. Ancak 40-42 yaşın üstündeki bayanlarda 4’de de çıkılabiliyor.

Onları da yine 10’uncu haftada mı indiriyorsunuz?
Gerekirse evet.

Bu soruları şu yüzden soruyorum. Biliyorsunuz Türkiye’de geçtiğimiz yıl öyle bir trajedi yaşandı... Kadının rahmine tam 8 embriyo transfer edilmiş. Kadıncağız hiçbirine fetal redüksüyon yapılmasını istememiş. Sonuçta bebeklerin hepsi öldü. Hem de bayağı büyümüşken... Bu işin etik bir tarafının olması gerekmez mi? Çünkü 10 haftalık dediğimiz 2.5 aylık bebek...
Hırsızlık günah, çünkü etik değil. Yalan söylemek günah, çünkü etik değil. Burada bir canlıyı öldürmek söz konusu ama etik açıdan düşünürseniz olay şuna benziyor; Titanic battı. Ortada bir tane kayık var. Ama 2 kişilik... 4 kişi de başında ‘Kayığa bineyim de kurtulayım’ diye bekliyor. Siz hepsini o kayığa koyarsanız, kayık batacak ve 4’ü de ölecek. Dolayısıyla siz orada bir noktada etik gibi gözükmeyen ama sonuçta etik olan 2 tanesini seçeceksiniz, o kayığa koyacaksınız, kayığı uzaklaştıracaksınız, öbür iki taneyi maalesef bırakacaksınız... Boğulacaklar...

Peki baştan az sayıda embriyon transfer edilse...
Çok embriyon transfer etmek yanlış, ben bu fetal redüksiyon olayındaki etiği izah etmek istedim. Bir insanda kaliteli 8 tane embriyo var diyelim, bunu biz kalite sırasına dizelim... Eğer en kaliteli 3 veya 4 tanesi varsa zaten geri kalanlar hamilelikle sonlanmayacak... Yani zaten hamilelik yapmayacaksa ondan sonraki 4 tane kalitesi daha düşük olanın yapmasını beklemezsiniz dolayısıyla ilk en iyi 3-4 taneyi transfer ettikten sonra fazlasını transfer etminin hiçbir anlamı yok.

Ne zaman transfer ediyorsunuz?
Biz yumurtayı alırız, spermle birleştiririz, ikinci veya beşinci gün arası...

35 yaşından sonraki hamileliklerde down sendromu riski yüksek
Embriyoların kaliteli olup olmadığı anlaşılır mı?
Anlaşılır... Yani yüzde 100 kesin bir teşhis değildir bu. Şekilsel bir değerlendirmedir ama anlaşılır.

Tabii bu doktorun ne kadar ehil olduğuna bağlı herhalde...
Tabii... Daha ziyade embriyolog tarafından mikroskop altında bakılır, daha 4 hücreli, 8 hücreli embriyolardır bunlar. Bu hücrelerin ne kadar simetrik bir şekilde, aynı boyda bölündüğüne bakılır ve ona göre karar verilir. Yalnız bir insanı yolda görüp de, ‘çekici, güzel, sağlıklı veya çirkin’ demek kadar hata sayısının çok olduğu bir değerlendirmedir bu onu da söyliyeyim. Şu aşamada embriyo kalitesini ölçecek bir testimiz yok, görünüşe bakılır. Bir konuyu şurada tamamlamak istiyorum, hamilelikte tabii ki amaç sağlıklı bebek sahibi olmak. O yüzden biraz da düşüklerle, genetik bozuklukları da dikkate almak gerekir. Yani bir grafik gibi çizersek, hamile kalma oranları yaşa bağlı olarak ayda yüzde 30’dan başlar, sonra aşağıya doğru iner. Bu arada yaşla birlikte düşük oranları da artar. Örneğin 35 yaşından genç bir bayanın düşük oranı yüzde 15’tir. Her hamilelikte... 40 yaşına geldiğinde yüzde 40’tır. 40-42 yaş grubunda ise bu rakam yüzde 50’dir. 43 yaşında yüzde 60’tır.

Kaçıncı aydadır tehlike? İlk üç ayda derler hep..
İlk üç ay yüzde 50 düşük oranı vardır. Bunun da bir numaralı nedeni embriyodaki genetik bozukluktur. Şimdi yumurta üretimini geri dönüp tekrar konuşursak, yumurta daha kız çocuğu annesinin karnındayken olmuştur ve bu hücre bölümü evresinin en hassas yerinde sanki dondurulup konmuştur. O yüzden kromozomlara göre moleküler ipler vardır. Bunlar zaman içinde yıllar geçtikçe ufak ufak koparlar. Spermle birleşti yumurta diyelim, ne olacak? Yarı kromozom bir tarafta, öbür yarı kromozom bir tarafta birleşirler ve hücre bölünmeye başlar. Kromozomları tam ortadan bölmeye yarar o iplikler, ipliklerin bir kısmı kopar, yavaş yavaş çürür diyelim, yıllar geçtikçe... Bu sefer bir hücrede fazla kromozom olur, bir hücrede az. Nedir bu? Down sendromu dediğimiz olaydır. Başka kromozomal bozukluklar olur... Dolayısıyla şu yüzde 50 düşük, tamamen kromozom bozukluklarına bağlıdır, yaşla ilgilidir, o yüzden 35 yaşındaki hamilelikler muhakkak kromozomal açıdan incelenmelidir, amniyosentez yapılmalıdır. Çünkü risk bayağı yüksektir. Bunun nedeni de yumurtanın sperm gibi son 3 ayda üretilmiş olması değil, 40 kırk yıl önce üretilmiş olmasındandır.

Peki tüp bebekte, mikroenjeksiyonda da aynı şekilde down sendromu riski var mıdır?
Aynı şekildedir. Sadece şöyle bir avantajımız vardır; tüp bebekte embriyo oluşurken oradan bir hücreyi biyopsiyle alıp genetik tanı dediğimiz hücrenin içinde kromozom yapısına bakarak, normal ve anormal embriyoları ayırt edip normalleri transfer edebiliriz.

O zaman risk ne kadar azalıyor?
Risk yine vardır, çünkü teknoloji günümüzde 23 çift kromozomdan en fazla 9’unu taramamıza müsade ediyor. Bu da kabaca riski yüzde 70 azaltır. Ama hâlâ üçte bir oranında risk vardır.

YARIN:
* Tüp bebek yönteminde verilen hormonlar kadınları nasıl etkiliyor?

Haberin Devamı