Gazete Vatan Logo

Padişah babanın feci sonu ve sarayda dehşet dolu günler!

Ölüm sebebi "İntihar" olarak açıklanan Abdülaziz'in sonu Aziziler'i korku içinde bırakmıştı. Hanedan bunun bir cinayet olduğuna inanıyor ancak ne hesap sorabiliyor ne de bu acıyı halkla paylaşabiliyordu

Padişah Abdülaziz'in ikinci şehzadesi Abdülmecid Efendi'nin hayatındaki en büyük şok babasının önce tahttan indirilmesi sonra da sebebi bugün bile tartışılan bir şekilde hayatını kaybetmesiydi.

Hükümetin resmi tebliğine göre Abdülaziz, kadınları ve çocukları ile birlikte kapatıldığı Feriye Sarayı'nda bileklerini keserek intiharı seçmişti.

Ölüm raporunu imzalaması için saraya çağırılan doktorların naaşı görmesine izin verilmemişti. Doktorlardan beşi ölüm raporunu imzalamadı.

Bunun üzerine "başka doktorlar.." bulundu ve ölüm raporu onlara imzalatıldı. Ahaliye de bu rapor açıklandı.

Tahta "Mecidi" soyundan Sultan Murat çıkarılmıştı. Hanedanın "Azizi" soyu korku içindeydi. Abdülaziz'in intihar etmediğini, kendi ekmeğini yemiş üç saray pehlivanı tarafından vahşice öldürüldüğünü biliyorlardı.

Kan kaybından parmağını oynatamayacak olan devrik padişah saraydan acele çıkarılmış, Beşiktaş Karakolu'na sedye ile götürülmüştü.

İhtilalin başı olan Hüseyin Avni Paşa, devrik Padişah'ın sedyede yatan ve gözleri ile kendisini takip eden halsiz bedeni üzerine "Bu çoktan ölmüş.." deyip battaniyeyi bizzat örtmüştü. Abdülaziz kan kaybından son nefesini verene kadar da karakola doktor sokulmamıştı.

O dehşet gününün tanıkları devrik Padişah'ın tıbbi müdahale yapılsaydı, yaşayabileceğine inanıyordu.

Artık Dolmabahçe Sarayı'nda barınmaları mümkün olmayan Aziziler, ortada kalmışlardı. Paraları yoktu. Hatta oturabilecekleri bir konakları bile yoktu. Feriye Sarayı içinde birer sığıntıydılar.

Küçük Abdülmecid o korku dolu günleri hiç unutmadı.

Bir suikast daha
Aileye tek sahip çıkan ise hanedanın "Mecidi" kolundan olduğu halde, Abdülhamid Efendi'ydi. Sık sık Aziziler'i ziyaret ediyordu.

O sırada Çerkez Hasan adında bir subay tepeden tırnağa kadar silahlandı. Hükümet'in o gün toplandığı konağa gitti. Bir kurmay binbaşının hükümetin toplandığı konağa girmesi kimseye tuhaf gelmemişti.

Toplantı salonuna aniden girip Hüseyin Avni Paşa'ya doğrulttuğu silahını ateşledi. Paşa yaralı halde kaçmaya çalışırken peşinden koşup yetişti. Ölene kadar bıçakladı.

Sonra döndü Sadrazam'ı vurdu.

O sırada yetişen askerler kendisini yakaladı. Hükümeti korumayı beceremeyen diğer zabitler, silahsız haldeki Çerkez Hasan'ı tekme yumruk dövmeye başladılar.

Yaverlerden biri en gayretlileriydi. Çerkez Hasan bir fırsatını bulup sağ kolunu kurtardı ve çizmesine sakladığı tabancayı çekip yaveri göğsünden vurarak öldürdü.

Suikast haberi Aziziler'i daha da dehşete düşürmüştü. Ya intikam için ailenin erkekleri asılırsa, endişesi içindeydiler.

Korktukları olmadı.

Yakalanır yakalanmaz divan-ı harbe verilen Çerkez Hasan birkaç saat içinde önce ordudan atıldı, sonra idama mahkûm edilip, alelacele asıldı. Hükümet, Sultan Aziz'in intikamını alan bu yürekli subayı uzun uzun mahkeme edip, halkın önüne çıkarmayı göze alamamıştı.

Veliaht ilan edilen Abdülhamid bir gün Azizi ailesinin ikamet ettiği saraya geldi. Abdülaziz'in gözdesi Yusuf İzzettin ile Abdülmecid Efendiler başlarında olmak üzere ailenin kadınlarını topladı.

Düşmanını iyi tanı
Abdülaziz'in öldürülmüş olduğundan hiç kuşkusu kalmadığını anlattı. Devrik padişahm cenazesini yıkayan iki imamı buldurmuş, rüşvetle konuşturmuştu. Onların ifadesine göre "Bilek damarları kesilmiş" padişanın göğsünde dört kaburga kemiği kırıktı.. Yüzünün sol tarafındaki sakalları yolununmuş ve üç dişi kırılmıştı.

Abdülhamid yetim kalan şehzadelere cinayeti işleyen üç saray pehlivanının isimlerini tek tek söyledi. Aralarında o devrin en büyük pehlivanlarından biri sayılan Cezayirli Mustafa da vardı.

"Bu isimleri ben yüreğime kazdım. Siz de sakın unutmayın.." dedi. Ailenin ağzını sıkı tutmasını tembihleyip gitti..

Feriye Sarayı'ndaki bu korku dolu günler beş ay sürdü. Sultan Murat, amcası Abdülaziz'in öldüğüne bir türlü inanmıyor, kendisinin sadakatini denemek için oyun düzenlendiğini sanıyordu.

Alkolikti ve sinirleri bozuktu.

Hükümet bu padişahı taşıyamayacağını anlayınca Murat'ı tahttan indirip Abdülhamid'i padişah ilân eti. Hanedanın "Azizi" kolu böylece rahatladı.

Burcu İkizler
Kemalettin Sami Paşa'nın gözetiminde resim derslerini sürdüren Abdülmecid Efendi'nin karakterini bugünün astrologlarına inceletseler hepsi de aynı hükmü verir:

"Tabii canım.. İşte tam İkizler Burcu karakteri.." derlerdi..

Bir yanı ile eğlenceye ve spora düşkün olan şehzade öbür yanı ile de bir bankacı titizliğindeydi.

Sabah erken kalkıyor, kahvaltıdan sonra bir saat Fransızca bir saat Almanca çalışıyordu. Dersten sonra bahçede gezinti yapıp öğle yemeğini yiyor, biraz uyuduktan sonra ya Farsça, Arapça derslerine devam ediyor veya kitap okuyordu.

İkindi saatleri ise spora ayrılmıştı. Atıcılık, eskrim, binicilik ile uğraşır, genelde atıyla Bulgurlu, Çamlıca yörelerinde dolaşırdı.

Perşembe günleri babasının gözdelerinden biri olan Feleksu Kadın'dan piyano dersi alan Abdülmecid keman tekniğini de ilerletiyordu.

Çarşambalar ise sadece "resim dersleri" için ayrılmıştı. O gün Abdülhamid'in kendisine hediye ettiği Çamlıca'daki konağında atölyesine kapanır, saatlerce çalışırdı. Padişah Abdülhamid çalışkan kişiliğinden hoşlandığı bu yeğenine saray ressamı Zonaro'yu da hoca olarak görevlendirmişti. Özellikle yağlıboya ve renk tekniği bu dönemde gelişti.

Çallı İbrahim'in dediği gibi "renk kompozisyonu açısından döneminin en iyisi.." oldu.

Haberin Devamı